Siyaset AB'yi yakalamak için eğitimde reform şart

AB'yi yakalamak için eğitimde reform şart

09.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye, genç nüfusuyla, Avrupa'da baş gösterecek işgücü açığını kapatmaya aday. Ancak bilgi ve uzmanlığını artırması şartıyla. Bunun için de eğitim sisteminde mutlak bir iyileştirme gerekiyor

AByi yakalamak için eğitimde reform şart

Milliyet, AB ile müzakere başlıklarını açıyor Bir de üçüncü bir kategori var. Bu kategorideki politika alanında ise hem AB kurumlarının hem de üye ülkelerin yetkisi eşzamanlı olarak devam edebiliyor. Türkiye ile AB arasında tarama aşamasında ele alınacak ilk konulardan biri olan "eğitim ve kültür politikası" ile "bilim ve teknoloji politikası" başlıkları işte bu son kategoriye giriyor. Avrupa Birliği uluslar üstü bir yapıdır. Bunun anlamı bazı politika alanlarında AB üyesi ülkelerin egemenliklerini AB kurumlarına devretmiş olmalarıdır. Dolayısıyla, örneğin ticaret politikası alanında artık üye ülkelerin kendi bağımsız politikalarını yürütme imkânı kalmamıştır. Örneğin, Fransa'nın Meksika ile kendi başına bir ticaret anlaşması yapması mümkün değildir. Buna karşılık, maliye gibi bazı politika alanlarında tam tersine bir durum geçerlidir. Bu alanlarda üye ülkelerin bağımsız karar alma yetkileri devam etmektedir. Ülke içinde uygulanacak KDV oranlarına o ülkenin hükümeti karar vermektedir. Bu alanlarda hem AB kurumları hem de üye ülkeler söz sahibi olmaya devam ediyor. Ancak bu iki alanda da üye ülkelerin ulusal düzeydeki politikaları AB düzeyindeki kurallara oranla daha büyük ağırlık taşıyor. Ülkeler, eğitim politikalarının geleceğini tayininde hassasiyet gösteriyorlar ve bu gibi tercihleri AB'nin uluslar üstü kurumlarına bırakmak istemiyorlar. Bu nedenle AB'nin eğitim ve kültür alanlarındaki mevzuatı oldukça sınırlı kalmış bulunuyor. Mevcut mevzuat esasen Avrupa'da ortak bir kültür alanı yaratılmasını ve eğitim alanında da belirli standartlara ulaşılmasını amaçlamakta. AB, bu amaç doğrultusunda çeşitli programlar oluşturdu.AB bütçesinden fonlanan bu programlara aday ülkenin katılım şartlarını yerine getirmesi, eğitim ve kültür alanındaki AB mevzuatına uyumun temelini oluşturuyor. Başka bir deyişle, Türkiye'nin eğitim ve kültür ile ilgili müzakere başlığının gereğini yerine getirmesi için aşağıda ayrıntılı olarak listesini verdiğimiz belli başlı AB programlarına katılımı zorunlu gözüküyor. Eşzamanlı yetkiler Türkiye'nin bu programlara katılımı üç şarta bağlı. A) Öncelikle, bu programların ulusal düzeyde yürütülmesini sağlayacak idari altyapının kurulması gerekiyor. Nitekim Türkiye, öğrenci değişim programı olarak bilinen SOCRATES programına ancak bu projenin koordinasyonunu yürütecek Ulusal Ajans'ı kurduktan sonra katılabildi. B) Ayrıca, bu programların AB düzeyindeki finansmanına Türkiye'nin de kendi bütçesinden katkıda bulunması gerekiyor. C) Nihayet, bu programların Türkiye'ye açılması için AB Konseyi'nin de bu yönde karar alması gerekiyor. Bu üç şart da yerine geldikten sonradır ki, söz konusu programlara katılım imkânı doğuyor. Katılım 3 şarta bağlı Eğitim konusu, AB ile müzakerelerde Türkiye'nin bu alandaki AB mevzuatına uyumunun ötesine geçen bir öneme sahip olacak. AB içindeki bazı çevreler Türkiye'nin nüfusundan endişe duyuyorlar ve tam üyeliğin Türkiye'den AB'ye yoğun bir işçi göçü ile sonuçlanacağını ileri sürüyorlar. Bu endişeleri giderebilmek için Avrupa ve Türkiye'deki demografik eğilimlere bakmak gerekiyor. Avrupa'da Türkiye'nin aksine bir yaşlanma eğilimi mevcut. Nüfusun yaşlanması hem ekonomik hayata katılan kişilerin sayısını azaltmakta, hem de sosyal güvenlik sistemlerinin sürdürülebilirliliğini tehlikeye atmakta. Kısacası, Avrupa önümüzdeki dönemde bir işgücü açığı ile karşı karşıya kalacak. Türkiye'de ise tam aksine bir gelişme yaşanacak. Türkiye genç nüfusu sayesinde artan bir çalışan nüfusa sahip olacak. Dolayısıyla ilk bakışta Türkiye'nin AB ile entegrasyonu ideal bir çözüm gibi duruyor. AB iş piyasalarında belirecek olan açık, Türk iş piyasasındaki fazlalık ile kapanacaktır. Yalnız nicelik açısından tamamlayıcı olarak gözüken bu durum nitelik açısından da öyle mi? Türk işgücü o dönemde Avrupa'nın ihtiyaç duyacağı iş kollarındaki açığı kapatmaya yetecek bilgi ve uzmanlığa sahip olacak mı? Bu soru eğitim sistemimizin geleceğiyle bağlantılı. Bugünkü duruma bakıldığında, Türkiye'nin birçok AB ülkesine hatta aday ülkesine oranla dezavantajlı bir durumda olduğu görülüyor. Türkiye'de eğitime olan yatırım ve nüfusun eğitim seviyesi oldukça düşük. Sonuç olarak, Türkiye'nin eğitim ve kültür başlığı altındaki kapsamı sınırlı AB mevzuatına uyum sağlaması güç olmayacak. Buna karşılık, eğitim sisteminde gerekli iyileştirmeleri yapmadığı takdirde Türkiye, üyeliğinin Avrupa ekonomilerinin emek piyasasında yaratacağı güçlüklere dair tezlere cevap vermekte zorlanacaktır. Bu da Türkiye'nin tam üyeliğine şüphe ile yaklaşan Avrupa kamuoyunun ikna edilmesini ve de dolayısıyla Türkiye'nin tam üyeliğe ulaşmasını güçleştirecektir. Şüpheleri dağıtmak için Benzer şekilde, uzun dönemde zorunlu eğitim alanında da bir reform yapılması gereği şimdiden ortaya çıkıyor. AB ülkelerinde zorunlu eğitimin süresi bugün 9 ila 12 yıl arasında değişiyor. Tam üye adayı Türkiye'de ise bu süre 8 yıl. Sonuçta, eğitim başlığının kapatılması için kısa dönemli bir zorunluluk olmasa da, uzun dönemde eğitim alanında AB standartlarını yakalayabilmek için Türkiye'nin zorunlu eğitim süresini bu seviyelere çıkarması gerekecek. Zorunlu eğitimde reform Türkiye'nin AB eğitim programlarına katıldığı ilk yıl olan 2004-2005 eğitim yılında, Türkiye'den yaklaşık 18.000 öğrenci AB eğitim kurumlarında öğrenim görmek için bu programlardan destek aldı. Türkiye'de öğrenim çağında 17 milyon kişinin bulunduğu düşünüldüğünde, bu sayının zaman içinde daha da artması kaçınılmaz. Buna karşılık AB ülkelerinden Türkiye'ye gelen öğrenci sayısı oldukça kısıtlı kaldı. Türkiye'nin bu programlara ödediği miktar 2005 yılında 30 milyon euro oldu. Bunun üçte biri milli bütçeden, üçte ikisi Türkiye'ye ayrılan AB fonlarından karşılandı. Türkiye'den 18 bin öğrenciye eğitim desteği TOPLAM 5 PROGRAM VAR Katılacağımız kültür ve eğitim programları Bu program, ortak bir Avrupa kültür alanı yaratılmasına katkıda bulunacak işbirliği projelerinin desteklenmesine yönelik. 2000-2006 dönemi için 240 milyon euro'luk bir bütçeye sahip olan bu program ile sahne sanatları, görsel sanatlar, edebiyat, müzik ve tarihi mirasın korunması gibi çeşitli faaliyet alanlarına maddi destek verilmekte. Bu bağlamda Avrupa içinde kültürel çeşitliliği zenginleştiren, yaratıcılığı güçlendiren, kültürel aktörlerin Avrupa içinde hareketliliğini sağlayan, sosyal entegrasyona katkıda bulunan ve kültürü halklara yakınlaştıran eylemlere yardım veriliyor. Ayrıca Avrupa tarih ve kültürünün daha iyi bilinmesini sağlayan faaliyetler için de bu fonlardan destek alınabiliyor. 1) Kültür 2000 2001-2006 dönemi için 513 milyon euroluk bir finansman kaynağına sahip bu Topluluk programının amacı Avrupa çapındaki görsel-işitsel çalışmaların geliştirilmesi, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin desteklenmesi. Buna karşılık, üretim aşamasına destek verilmiyor. Bu çerçevede özellikle sinema ve televizyon filmleri, dokümanterler, animasyon filmleri ve mülti-medya eserleri için yardım veriliyor. Media Plus programının bir diğer amacı da bu yapımların Avrupa içinde farklı ülkelerde gösterime girmesini sağlamaya yardımcı olmak. 2) Media Plus Yükseköğretim ve mesleki eğitim alanındaki bu Topluluk programına 2000-2006 yılı için 3 milyar euro ayrılmıştır. Bu alandaki diğer AB programlarına oranla çok daha büyük bir bütçeye sahip olan Socrates programı sayesinde, A) ülkeler arasında öğrenci değişim programları uygulanabilmekte, B) mesleki eğitim alanında çokuluslu işbirliği programları geliştirilebilmekte ve C) Avrupa dillerinin eğitimi için kaynak bulunabilmektedir. 3) Socrates 2000-2006 döneminde 520 milyon euroluk bir bütçeye sahip bu progam başlığı altında Avrupalı gençlerin değişim programları finanse ediliyor, gençlik kamplarının tertiplenmesine destek veriliyor. Ayrıca gençlerin gönüllü olarak tarihi mirasın korunması gibi sanatsal ve kültürel faaliyetlere katılımlarını temin eden organizasyonlara da maddi destek sağlanıyor. 4) Gençlik Elektronik içerik başlığını taşıyan bu program ile AB, bilgi teknolojisi alanındaki gelişmelerin ışığında gittikçe daha fazla önem kazanan sayısal içeriğin geliştirilmesini amaçlıyor. Bu doğrultuda gerek içerik sahiplerine gerek bu içeriklerin halka ulaştırılmasında rol oynayan yayıncılara destek veriliyor. Bu çerçevede sayısal bilginin ortaklaşa kullanılması ve geliştirilmesi hedefine yönelik kamu ile özel sektör arasındaki işbirliği projelerine özel önem verilmektedir. 5) e-İçerik AB, Türk eğitimine nasıl bakıyor? 1- AB Komisyonu'nun Türkiye ile müzakerelerin başlatılması tavsiyesinde bulunduğu 6 Ekim 2004 tarihli raporundan: Türkiye'nin nüfus dinamikleri, AB toplumlarının yaşlanmasını telafi etmek anlamında katkılar sağlayabilir. Bu bağlamda, Türkiye'de önümüzdeki on yıl içinde eğitim ve mesleki beceri alanında reform ve yatırımların gerçekleştirilmesinde AB'nin büyük çıkarı vardır.Türk ekonomisinin büyüme potansiyeli ve rekabet gücünü artırmak için eğitimde yeterli düzeyde kamu ve özel yatırımının gerçekleşmesi ve bu alan için özel bir dikkatin seferber edilmesi önemlidir. Görüleceği gibi tavsiye raporu, "Türkiye tam üye olacaksa, ne yapıp yapıp eğitim düzeyini yukarı çekmek gerekiyor" mesajını taşıyor. AB Tavsiye Kararı: Mesleki eğitim güçlendirilmeli 2- AB Komisyonu'nun 2004 yılı İlerleme Raporu'ndan: Ayrılan bütçe yetersizdir. Türkiye'de gayri safi milli hasıla içinde eğitime ayrılan kamu harcamalarının oranı yüzde 4 dolayındadır. AB ortalaması ise yüzde 5'tir. AB içinde en yüksek oran yüzde 9'a yaklaşmakta olan İsveç ve Danimarka'dır.Okulu terk oranları hâlâ çok yüksektir. Kız öğrencilerin okullaşma oranı son dönemdeki 'etkileyici ilerlemeye rağmen', özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da hâlâ çok yüksektir.'Türkiye, eğitim ve mesleki-teknik beceriyi geliştirme alanlarındaki reform çabalarını sürdürmelidir. Üniversiteleri daha çok işgücü-piyasa yönelimli bir şekilde yapılandırabilmek için YÖK'ün yetkileri gözden geçirilmelidir. Türkiye aynı zamanda işgücü piyasası ile eğitim arasındaki bağları güçlendirmelidir.' İlerleme Raporu: Eğitimin bütçe içindeki payı yetersiz Sonuç olarak AB ile eğitim ve kültür alanındaki tarama sürecinin tamamlanması ve müzakerelerin başlaması ile birlikte Türkiye'nin bütün bu Topluluk programlarına katılmasının önü açılmış olacak. Bu sayede Türkiye'deki film ve dokümanter yapımcıları ek destek bulacak, yazarlar kitaplarının AB dillerine tercümesi için bir fon kaynağına kavuşacak, öğrenciler daha fazla sayıda AB üniversitesinde okuma imkânına sahip olacak, gençlerimiz mesleki eğitimlerini AB standartlarında yapabilecekler. Film yönetmenleri ve yazarlara gün doğdu YARIN: Bilim ve teknoloji