Siyaset Ankara'da bunlar konuşuluyor

Ankara'da bunlar konuşuluyor

27.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Ankarada bunlar konuşuluyor

Sezerin karşı olduğu vali nasıl müsteşar olur? İçişleri Bakanlığı Müsteşarı ve yılların valisi Muzaffer Ecemiş, geçtiğimiz günlerde emekli oldu. İkinci kez bakanlık koltuğuna oturan AKPnin ağır toplarından İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Ecemişin yerine eski dostu merkez valisi kadrosundaki Şahabettin Harputu vekâleten müsteşarlığa getirdi. Bakanlık kulislerinde, bakan onayı ile müsteşar yardımcılığı yapan Harputun yeni göreve getirilmesinde yılların politikacısı Aksunun ilginç bir taktik izleyeceği konuşuluyor. Bilindiği gibi bakanlık müsteşarlarının göreve getirilmesi için hükümetin Cumhurbaşkanının onayından geçecek üçlü kararname hazırlaması gerekiyor. Ancak, Harputun aktif göreve getirilmesine Sezerin karşı olması nedeniyle Aksu, Harputu asaleten göreve atamak için yine kendi yetkisini kullanacak. Aksu, 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Personel Yasasına göre üçlü kararname olmadan Harputu "asaleten" bu göreve getirecek. Fakat, bu taktik nedeniyle Harput eşdeğer müsteşarlardan daha az maaş alacak. Başbakanlık Müsteşarlığına Profesör Ömer Dinçerin atanması Tayyip Erdoğana yakınlığı ile bilinen Danıştay 2. Dairesi Üyesi Hüseyin Karakullukçuyu oldukça üzdü. Üzüntüsünün sebebi ise kendisinin bu görevi beklemesiydi. Başbakanlık çevrelerinde anlatılanlara göre Karakullukçu, bazı bürokratlarla Erdoğanı zor döneminde buluşturup onu tanımalarını sağladı. Bunlardan ilki 25 Mart 2001de Ankarada Çırağan Et Lokantasında gerçekleşti. İkincisi 18 Mayıs 2001de Abantta, üçüncüsü de 28 Mayıs 2001de İstanbulda Fenerbahçe Kulübü Tesislerinde...Bu yemeklerden birinde Dışişleri Bakanlığında Konsolos Vahit Özdemir ile Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Rüstem Zeydan da vardı. Bu yemekte Vahit Özdemir, Erdoğana "Sayın Başbakanım" diye hitap etti ve ardından da "Siz hukuken değil, siyaseten mahkûm oldunuz. Aziz milletimiz sizi ergeç Başbakan yapacak ve mağduriyetinizi giderecektir" dedi. Karakullukçu da, "Sayın Başbakanım" ifadesini kullanarak, "Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren aleyhinizde 42 klasör hazırladı. Sizi mahkûm edebilmeleri için benim cesedimin üzerinden geçmeleri gerekir" diye hitap etti. Kulislerdeki söylentilere göre, bu sözlerden sonra Danıştay 2. Dairesinden Erdoğanın yargılanması için gereken lüzumu muhakeme kararı çıkmadı. Çünkü üyelerinden dördü hâkim kökenli değildi ve Karakullukçunun etkisi altında kalmışlardı. Anlatılanlara göre, bürokrasi çevresini Erdoğana yaklaştıran Karakullukçu, AKP iktidarının ardından karşılık olarak müsteşarlık bekledi. Ama beklediği olmadı. Erdoğan, Marmara Üniversitesinden tanıdığı, belediye başkanlığı döneminde akıl hocası olan Ömer Dinçeri tercih etti. Bu durum Karakullukçunun ağrına gitti. Karakullukçu, çevresine "Erdoğanın kendisine vefa göstermediğinden" yakınıyor. Erdoğandan beklediğini bulamayınca üzüldü "Dış ticareti artırmak ve bürokratik engelleri kaldırmak amacıyla kurulan serbest bölgeler, kaçakçılık deposu haline geldi." Bu saptama TBMMye ait. Dış ticaret ve gümrüklerdeki yolsuzlukları gözler önüne seren Meclis Araştırma Komisyonu hazırladığı raporda serbest bölgelerin de kaçakçılık deposu haline geldiği tespitine yer verdi.Serbest bölgeler aracılığıyla yapılan kaçaklığın değeri ise 280 milyon dolar ve 10 trilyon lira olarak belirlendi. Rapora göre serbest bölgeler aracılığıyla, sigara - çay, içyağı ve karkas et, porselen eşya, sağlık malzemesi kaçakçılığı yapılıyor. Raporda, gümrük başmüfettişliği saptamalarına göre, tıbbi malzeme ithalatlarında fatura manipülasyonları ile değerin yüzde 100ün üzerinde artırıldığı, sonra da fahiş fiyatlarla kamu hastanelerine satıldığı belirtiliyor.Raporda şöyle devam edildi: "Tüzel kişilerin bölgelerdeki faaliyetlerinden elde ettikleri kazanç ve iratlar, kambiyo mevzuatına göre gelir ve kurumlar vergisinden muaftır. Kullanıcılar yurtdışından aldıkları malları Türkiyeye getirirken veya Türkiyeden ihraç edecekleri malı diğer ülkelere götürürken serbest bölgelerden yararlanmaktadır." Serbest kaçakçılık yapılıyor Jandarma Genel Komutanlığı döneminde, Jandarma Bandosunun pop müzik sanatçılarıyla DMC stüdyolarından 13 marşlık bir albüm çıkarmasına ön ayak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, yine bir ilke imza attı. Yalman, Kara Kuvvetleri bünyesinde "Bando Koordinatör Şube Müdürlüğü" kurdu. Jandarma Genel Komutanlığı bandosunun pop tarzı eserlere yönelerek albüm çıkarmasının ardından, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Bandosu da 1930lardan itibaren ABDde yaygınlık kazanan ve nefesli enstrümanların ağırlıkta olduğu "Big Band" müzik tarzını seslendirmişti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da repertuvarını klasik müzik eserleriyle zenginleştirerek, Gıuseppe Verdiden, Johann Straussun Radetzky marşına kadar birçok eseri sanatseverlerin beğenisine sunmuştu. Kuvvet komutanlıkları arasındaki bu yarışta, çok sesli müziğe olan tutkusu ile bilinen Yalman, yine bir atılım da bulunarak, şube müdürlüğü açtı. Yalmandan yine bir ilk