Siyaset Avrupa’ya sitem etti

Avrupa’ya sitem etti

05.01.2015 - 13:12 | Son Güncellenme:

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Avrupalı dostlarımızın üyelik konusunda önyargılara dayanan hatalı yaklaşımlar içinde olduğunu ve bazı haksız uygulamalara yol açtığını görüyoruz. Bu dar görüşlü yaklaşımlara karşı çıkarken, kamuoyumuzun AB üyelik sürecine dair heyecanını yeniden kazanmasına yardımcı olabilecek adımlar üzerinde de duruyoruz” dedi.

Avrupa’ya sitem etti

7. Büyükelçiler Konferansı’nın açılış konuşmasını yapan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Büyükelçiler Konferanslarının önümüzdeki dönemde yürütülecek çalışmalara ve alınacak kararlara ışık tutan bir nitelik kazandığını memnuniyetle gördüklerini belirterek, “Gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerek Sayın Başbakanımız dış politikamızın şekillendirilmesinde ve yürütülmesinde bizlere ışık tutmakta ve önderlik etmektedirler. Engin bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaştıkları, çalışmalarımızı aktif biçimde yönlendirdikleri için hariciye camiası adına kendilerine bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum. Bugünkü konferansımız hem Bakanlar Kurulu’nun saygıdeğer üyeleri hem de üç kıtadan dışişleri bakanları ve 3 uluslararası örgütün başkan ve üst düzey yöneticilerinin katılımlarıyla zenginleşti. Ağırladığımız yabancı konuklardan ilki UNESCO Genel Direktörü İrina Bokova, açılışımızda aramızda bulunuyor” diye konuştu.

“ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 100. YIL DÖNÜMÜNE DENK GELEN BU YIL AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN EBEDİ HATIRASINI SELAMLAMAK ÜZERE ÇANAKKALE’YE GİDİYORUZ”
UNESCO’nun kurucu üyeleri arasında yer alan Türkiye’nin bu örgütle işbirliğinin gün geçtikçe güçlenmesinde Bokova’nın katkısının yadsınamayacağını kaydeden Çavuşoğlu, “Medeniyetlerin beşiği olan ve eşsiz bir kültür manzumesini barındıran Anadolu’nun bugün 13 tarihi bölge veya alanı UNESCO’nun dünya kültürel ve doğal miras listesinde, 12 kültürel miras unsurumuzda bu örgütün insanlığın somut olmayan kültürel mirasının korunması temsili listesinde koruma altına alınmıştır. Ülkemizin kültür alanındaki benzersiz potansiyeli göz önüne alındığında bu rakamların önümüzdeki dönemde daha da artacağından şüphe duymuyorum. Bugünkü konferansta dış politikamızı her yönüyle masaya yatıracağız. Geride bıraktığımız dönemi değerlendirmekle yetinmeyeceğiz. İleriye dönük planlarımızı da ortak aklın rehberliğinde belirleyeceğiz. Her yıl konferans çerçevesinde büyükelçilerimizle bir ilimizi ziyaret ediyoruz. Çanakkale Savaşları’nın 100. yıl dönümüne denk gelen bu yıl aziz şehitlerimizin ebedi hatırasını selamlamak üzere Çanakkale’ye gidiyoruz. Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Savaşı tarihte husumet değil, barış ve dostluk çıkarılması gerektiği mesajını veren bir ‘centilmenler savaşı’ olarak dünya tarihinde özel bir yere sahiptir. Çanakkale’de yerel makamlarımız ve Çanakkale halkıyla sohbet ederken bir yandan da Çanakkale Savaşı’ndan günümüze alınacak dersler üzerinde bir kez daha düşünme fırsatı bulacağız” ifadelerini kullandı.

“BU YIL BÜYÜKELÇİLER KONFERANSI’NIN TEMASINI ‘YENİ TÜRKİYE TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SÜREKLİLİK VE DEĞİŞİM’ OLARAK BELİRLEDİK”
Bu yıl Büyükelçiler Konferansı’nın temasını “Yeni Türkiye Türk dış politikasında süreklilik ve değişim” olarak belirlediklerini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin gelecek perspektifi açısından dış politikamızda bu yeni Türkiye kavramının ne anlama geldiğini en iyi sizler biliyorsunuz. Cumhuriyetimizin 100. yılında siyasetten ekonomiye, bilimden teknolojiye, sosyal ve kültürel politikalara kadar her alanda daha güçlü, daha gelişmiş, daha saygın ve ileri demokrasi standartlarına daha da yaklaşmış bir Türkiye’yi hedefliyoruz. Cumhuriyetimizin ilk kuruluş yıllarında 500 yıllık bir geleneğe dayan Türk hariciyesi genç Cumhuriyetin uluslararası alanda kök salmasında önemli rol oynamıştır. Yeni kurulan devletimizin nefes almasına imkan veren bir barış ve işbirliği ortamının sağlanmasında ciddi bir işlev görülmüştür. Bugün ‘yeni Türkiye’ hedefinin gerçekleştirilmesinde de etkin, çok yönlü vizyonel ve insani diplomasimize önemli roller düşmektedir. Bu rolleri doğru tanımlamamız gerekiyor. İlginçtir ki, aynen insan hayatında olduğu gibi dünya tarihinde de her yüzyılın ilk 20 yılının o yüzyılın karakterini belirlediğini görüyoruz. Örneğin geçtiğimiz yüzyılı etkileyen en önemli olayın 1. Dünya Savaşı olduğu, 1815 Viyana Kongresi’nin 19’uncu yüzyıla şekil verdiği akademisyenlerce de savunuluyor. Günümüzdeki küresel gelişmelere de bu mercekte bakacak olursak 21’inci yüzyılın kaderini belirleyecek bir dönemden geçtiğimizi söyleyebiliriz. Bizde bu kritik dönemeçte Türk dış politikasında nereden geldiğimizi ve nereye gitmekte olduğumuzu değerlendirmek istiyoruz.”

“TÜRKİYE İÇİN SÜREKLİLİK VE DEĞİŞİM BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN UNSURLARDIR”
Dış politikada süreklilik ve değişimin uluslararası literatürde çoğu zaman ülkelerin içinde düştüğü bir ikilem ve birbiriyle çekişme halindeki iki kavram olarak anlatıldığını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Oysa dış politikamızın dinamiklerine baktığımızda Türk dış politikası için süreklilik ve değişim unsurlarının birbirleriyle etkileşim halinde olduğunu görüyor, her iki boyutunda ihtiyaç olarak ortaya çıktığını anlıyoruz. Türkiye için süreklilik ve değişim birbirini tamamlayan unsurlardır. Bizde Dışişleri Bakanlığı olarak sürekliliğin teminatı olduğumuz kadar değişimi öngören değişimi gerçekleştiren ve gerektiğinde yönlendiren bir aktör olarak da görev yapmak durumundayız. Sizler diplomasinin doğduğu topraklarda yetiştiniz. Tarihteki ilk yazılı anlaşma olan Hititler ile Mısırlılar arasındaki Kadeş Anlaşması’nın aslına uygun bir kopyası Türkiye’nin hediyesi olarak BM’den dünyaya ışık tutuyor. Diplomasimiz gerçektende çok özgün bir birikim ve tecrübeye dayanmakta, çok çeşitli tarihsel kaynaklardan beslenmektedir. Osmanlı 1453 yılında reisülküttaplık makamını oluşturdu. 1650 yılından itibaren daha da şekil bulan bu kurum devlet protokolünde adeta güçlü bir konum haline geldi. 2. Mahmut zamanında kurulan tercüme odası ise hariciye nezaretinin temelini atmıştır. Milli mücadele döneminde kısıtlı imkanlarla kurulan Hariciye Vekaletimiz bağımsızlık mücadelemizi yurt dışında anlatmak ve destek bulmak için tüm zorluklara rağmen özveriyle görevini sürdürdü. Bağımsızlık mücadelemizi yurtdışında anlatmak ve destek bulmak için tüm zorluklara rağmen özveri ile görevini sürdürdü. Lozan’a giden süreçte önemli bir rol oynadı. İç ve dış teşkilatını oluşturarak genç Cumhuriyetin güçlü ve köklü kurumlarından biri haline geldi. Bugünün Türk diplomasisi bu köklü geçmişten, çeşitli devletlerin kuruluş ve yıkılışlarından gelen birikim ve tecrüben alır” şeklinde konuştu.

“1. DÜNYA SAVAŞI’NIN MAĞLUPLARI ARASINDA BİR TEK TÜRKİYE KENDİSİNE DAYATILAN ÖLÜMCÜL ŞARTLARI RET ETMİŞ, SİLAHLI MÜCADELESİNİ SÜRDÜRMÜŞTÜR”
Türk dış politikasını yönlendiren temel ilkenin dün olduğu gibi bugün de Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ felsefesi olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Genç Cumhuriyetin tarihin bu zorlu döneminde yeşerip güçlenmesi bu ilke doğrultusunda sağlanmıştır, başarmıştır. 1. Dünya Savaşı’nın mağlupları arasında bir tek Türkiye kendisine dayatılan ölümcül şartları ret etmiş, silahlı mücadelesini sürdürmüştür. Diğer Avrupa devletleri 4 yıl savaşmışken, ülkemiz 1911 Libya harbiyle başlayan direniş mücadelesinden tam 12 yıl savaşmıştır. Geçmişten kalan sorunların esiri olmamıştır. Sadece Türkiye’nin çıkarlarının değil, bölgemizin yüksek çıkarlarının gerektirdiği şekilde tüm ülkelere dostluk ve işbirliği elini uzatmıştır. Batı’da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya arasında Balkanlar Antantı, Doğu’da ise Türkiye, İran, Irak, Afganistan arasında Sadabat Paktı imzalanmıştır. Böylece dünyanın topyekûn savaşa sürüklendiği böyle bir dönemde Türkiye gerek Doğu’da, gerek Batı’da güvenlik ve işbirliği sağlamaya yönelik önemli adımlar atmıştır” diye konuştu.

“SORUNLARA DEĞİL ÇÖZÜMLERE ODAKLANMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kuzeyde ve doğuda devam eden krizlere rağmen yakın bölgemizden başlamak üzere çevremizde bir istikrar, refah ve işbirliği kuşağı tesis etmek için çaba sarf ediyoruz. Sorunlara değil çözümlere odaklanmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Katar ile oluşturduğumuz benzeri mekanizma dahil, bu kapsamda işbirliği yaptığımız Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi düzeyinde gerçekleştirdiğimiz ülkelerin sayısı 18 çıkmıştır. Bu mekanizmanın 19.’sunu Gürcistan ile kurmaya karar verdik. Bu ülkelerle bugüne kadar 36 konsey toplantısı yaptık ve bu toplantılarda 396 belge ve anlaşma imzaladık. Bu mekanizmalar sayesinde komşularımızla diyalog ve işbirliğine somut bir çerçeve kazandırdık. Bu bölgelerle ticaretimizi 7 katına çıkardık. Komşu ülkelerle toplam ticaretimiz 12 yılda 13 milyar dolardan 94 milyar dolara çıkmıştır. Diyalog ve işbirliğinin dönemsel krizlerden etkilenmeden devamını sağlayacak bir kurumsal yapı kurmuş olduk. Bugünkü sorunlardan ne olursa olsun kalıcı ve kapsamlı bir barış için karşılaştığımız güçlüklerden yılmadan çalışmaya devam edeceğiz.”

“AVRUPALI DOSTLARIMIZIN ÜYELİK KONUSUNDA ÖNYARGILARA DAYANAN HATALI YAKLAŞIMLAR İÇİNDE OLDUĞUNU VE BAZI HAKSIZ UYGULAMALARA YOL AÇTIĞINI GÖRÜYORUZ”
Avrupa kurumları ile bütünleşme sürecinin karalılıkla sürdürüldüğünü kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Dün olduğu gibi bugün de dış politikamızın rotasını çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkması hedefi doğrultusunda belirliyoruz. Avrupa kurumları ile bütünleşme sürecimizi karalılıkla sürdürüyoruz. Bununla birlikte Avrupalı dostlarımızın üyelik konusunda önyargılara dayanan hatalı yaklaşımlar içinde olduğunu ve bazı haksız uygulamalara yol açtığını görüyoruz. Bu dar görüşlü yaklaşımlara karşı çıkarken, kamuoyumuzun AB üyelik sürecine dair heyecanını yeniden kazanmasına yardımcı olabilecek adımlar üzerinde de duruyoruz” dedi.
Schengen bölgesine vizesiz seyahati başlatacak, vize serbestisi diyaloğunu sonuçlandırmak için yoğun çaba sarf edildiğini ifade eden Çavuşoğlu, “Bütün bu çabalarımızda Avrupa Birliği Bakanlığımız ile birlikte yakın bir eşgüdüm içerisinde olduğumuzu özellikle vurgulamak isterim” ifadelerini kullandı.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın aynı zamanda devletin hafızası olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Devlet erkanımızın yabancı muhatapları ile yürüttükleri temasların kaydını ve çetelesini Dışişleri Bakanlığımız tutar. Geleceğin tarih yazacağına kaynak oluşturacak tutanaklar, merkez teşkilatımız ve ilgili büyükelçilerimizin çabalarıyla titizlikle hazırlanır ve saklanır. Sürekliliği temin edecek devlet hafızamızın da bu şekilde bakanlığımız tarafından oluşturulduğunu vurgulamak isterim” diye konuştu.
“Dünya düzeni değişirken veya başka bir düzenin temeli atılırken, bizim bu değişimi dışarıdan izleme lüksümüz yok” diyen Bakan Çavuşoğlu, şunların kaydetti:
“Değişimi anlamak ve değişime ayak uydurmak, hatta değişimi yönlendirmek zorundayız. İçinden geçmekte olduğumuz dönemi, tarihin akışını doğru yorumlayabilmek için cevaplandırmamız gereken önemli sorular var. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle ortadan kalkan iki kutuplu düzenin yerini tek kutuplular veya çok kutuplulara bıraktığını söyleyebilir miyiz? Yoksa gücün çeşitli düzeylerde dağıldığı kutupsuz bir dünya ile mi karşı karşıyayız? Ekonomisini yeniden rayına oturtmaya çalışan ABD’nin Doğu’nun yükselen gücü olan Çin ile ilişkilerini yeniden tanımlama arayışı bizi nereye götürmektedir