Siyaset Başbakan Erdoğan’dan Egenekon'a "Temiz Eller" benzetmesi

Başbakan Erdoğan’dan Egenekon'a "Temiz Eller" benzetmesi

24.01.2009 - 16:34 | Son Güncellenme:

.

Başbakan Erdoğan’dan Egenekona Temiz Eller benzetmesi

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, İtalya’daki Temiz Eller Operasyonu’nun takdir edildiğini vurgulayarak, “Haftalarca, aylarca bu konuşuldu, yazıldı. Peki Türkiye’de benzer bu operasyonlar sürünce niçin bazı odaklar rahatsız oluyor? Bazı mahfiller, bazı siyasi kurumlar rahatsız oluyor. Hatta o kadar rahatsız oluyorlar ki, ‘ben avukatıyım’ diyecek kadar ileri gidebiliyorlar. Ben bugünü düşünmüyorum. Çocuğumun yaşayacağı Türkiye’yi de değil, taa torunlarımızın yaşayacağı tertemiz Türkiye’yi düşünüyorum” dedi.
Rize'nin Güneysu İlçesindeki evinde geceyi geçiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, öğle saatlerine doğru evinden çıkarak Pazarköy’e gitti. Aktepe Cami’nde öğle namazı kılan Başbakan Erdoğan, anne tarafından akrabası olduğu öğrenilen ve İstanbul’da geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Şevket Er’in cenaze törenine katıldı.
Cenaze namazın ardından başsağlığı dileğinde bulunan Erdoğan camiden ayrılarak Rize Valiliği’ne gitti. Valilik önünde tören kıtasınca karşılanan Başbakan, daha sonra Rize Valisi Zekeriye Şarbak ile görüştü.
Bu arada, Başbakan evinden ayrılmadan önce Güneysu ilçe merkezinde bekleyen Başbakanlık otobüsü özel eğitimli köpeklerle arandı.

FELAKET TELLALLARI HER ZAMAN VAR
Başbakan Erdoğan, Rize Valiliği tarafından bir restoranda düzenlenen ve il protokolü ile işadamları ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katıldığı yemekte bir konuşma yaptı. Erdoğan, konuşmasının başında Türkiye ve dünyadaki ekonomik durumu değerlendirdi. Erdoğan, küresel ve ulusal ölçekte çok yoğun, hatta baş döndürücü bir süreçten geçildiğini ifade ederek, “Küresel finans krizi tüm ülkeleri etkisi altına almış durumda. Tüm ülkeler bununla baş edebilmenin mücadelesini veriyor. Türkiye olarak bu krizin etkilerini yok farz etmiyoruz, minimize ederek aşacağımızı iddia ettik ve ediyoruz. Tedbirlerimizi almaya devam ediyoruz. Felaket tellalları her zamanki gibi var. Bunlar devamlı konuşuyor. Tüm bunlara karşı şunu söylüyorum. Bizim ülkemiz sizin bağırdığınız gibi ise, göreve geldiğimizde GSMH 259 milyar dolardı. Şimdi 750 milyar dolar. Bu gerçeği nereye koyacaksınız? Bunu göremiyorsan demek ki bakar körsün. Reel faiz çok fazla diyorlardı. Şu anda reel faiz yüzde 3 - 4. Türkiye reel faizin hayatında bu kadar düşük olduğunu gördü mü? İlk defa oluyor. Göreve geldiğimizde borçlanma faizi 63.4’ tü. Şimdi 14 - 15’e düştü. Hala karalama kampanyalarına devam ediyorlar” dedi.

BU KADAR YATIRIMDA BORÇ DA ARTAR
“Türkiye’nin borcu artmış. Borç yiğidin kamçısıdır” diyerek konuşmasını sürdüren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu kadar yatırıma tabii ki borç da artacak. Ama borç artarken borcun GSMH’ye oranına bakacaksın. Göreve geldiğimizde GSMH - borç oranı, kamu net borç stoku yüzde 78 küsurdu. Şimdi bakıyoruz ki yüzde 38’lere falan düştü. İşin bu yanına baktığınız zaman en borçlu ülke ABD’dir. 10 trilyon dolar borcu vardır. Japonya’ya gidin durum öyledir. Peki niye rahatsız etmiyor onları borç? Çünkü onun Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası da yüksek. İspanya, İtalya, Almayan da borçlu ülke bu yönden bakarsan. Bizimkiler bunları görerek konuşmuyor. Sürekli borcun miktarını dile getiriyorlar. 750 milyar doları konuş. Cari açık, cari açık diyorlardı; şimdi düşmeye başladı onu da konuşamıyorlar. Bunu da konuş.”

AB YOLUNDAN ÖDÜN YOK
Başbakan Erdoğan, Türkiye açısından önemli diplomatik başarılar elde ettiklerini de vurgulayarak, “Dünya barışına çok fazla katkı sağlamak için yoğun gayret içinde olacağız. Belçika’ya iki günlük ziyaret gerçekleştirdik. AB kurumları ve yetkilileriyle yüz yüze temaslarımız oldu. AB üyeliğinin Türkiye için ve özellikle de AB için ne denli önemli olduğunu görüşme fırsatı yakaladık. Yaptığımız reformları kendileriyle yakından yüz yüze görüştük. Tüm bu gelişmelere rağmen attığımız adımları hazmedemeyenler bildiklerini okumaya devam ediyor. AB yolundaki kararlılığımızdan ödün vermedik, vermeyeceğiz” diye konuştu.

YASTIK ALTINDA KAYIT DIŞI PARA VAR
Küresel krizin ülkedeki etkisini en aza indirmek için tüm kurumların ortak ve yoğun bir çalışma içinde olduğunu da vurgulayan Başbakan Erdoğan, “İlk günden itibaren teyakkuz halinde olduk. 1990 ve 2000’li yılların başındaki krizler bize ders oldu. Hiçbir zaman bakkal açar gibi ‘banka açacağım’ diyenlere, geçmiş dönemlerde olduğu gibi banka açtırmadık. Şartları zorlaştırdık. Gücün varsa, finansın varsa gelir açarsın. Devlet verecek garantiyi, sen de banka kuracaksın. O devirler geride kaldı. Geçmişte bankayı kuranlar devletin mevduat üzerindeki sınırsız garantisine dayanarak kuruyordu. Bu garantiyle mevduatı topluyor, kendi içinde veya gayrı meşru yerlerde harcıyor. Sonra garip vatandaş bakıyor ki para yok. Kim ödeyecek, devlet. Ne kadar para ödedik biliyor musunuz? 40 milyar dolar. Bu devlet bunların mevduatını ödedi. Bu finans krizi başlayınca bazı bankalar sınırsız mevduat güvencesi istedi. Bazıları bunun yanlış olacağını söyledi. Biz de bunun yanlış olacağını dile getirdik. Gerekirse belli miktarda mevduata güvenceyi artırabiliriz, ama bu ancak şartlar oluştuğunda olur. Henüz bu kapıyı açmadık. İstiyoruz ki, herkes ayaklarının üzerinde dursun. Çünkü biz biliyoruz ki bu ülkede yastık altında, kayıt dışı para var” dedi.

BORÇLULARA YENİ FIRSAT GETİRİYORUZ
Erdoğan esnafa da çeşitli destekler verdiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Esnaf kefalet kooperatiflerinin verdiği kredi faizinin yüzde 50’sini devlet olarak karşılıyoruz. Böylece yüzde 15.6 uygulanan faiz yüzde 12’ye inmiş olacak. Karar 10 Ocak’ta imzalandı ve yürürlüğe girdi. Sicil affı olarak bilinen tasarı önceki gün TBMM’de kabul edildi. Karşılıksız çek, protestolu senet ve her türlü kredi kartı yüzünden kara listeye girenlerin borçlarını kapatmaları halinde kara listeden çıkarılması mümkün hale geliyor. 100 bini aşkın sanatkarımıza borçlar noktasında yeni fırsat getiriyoruz. Yeniden yapılandırma uygulamasıyla ana parasını ödeyecek 100 bina yakın esnafın borçlarının temerrüt faizi 5 yıla kadar taksitlendirilecek. 100 bine yakın esnaf sanatkarın ev ya da işi hacizden kurtulmuş olacak”

SİYASETİN KALİTESİ YÜKSELDİ
Başbakan Erdoğan, son 6 yılda Türkiye’de siyasetin kalitesinin de ciddi ölçüde yükseldiğini vurgulayarak, “Siyasetin kalitesini düşük düzeyde tutmak isteyenler eski alışkanlıklarını devam ettirmek isteyenlerdir. Onlar vazgeçemiyor bundan. Aklıselim sahibi olanlar da kendilerini sorgulamaya başladı. Siyaset, rant dağıtma mekanizması olmaktan çıkmıştır. Buna da ayak uyduramayanlar var. Türkiye tabularının, korkularının, kendisine ayak bağı olan gelişmelerin, çeteleşmelerin ve özellikle mafyanın da üzerine gidiyor. Türkiye’de başta siyaset olmak üzere her alan temizleniyor, yenileniyor” dedi.

KİMSENİN GÖZÜ, KİMSENİN CEBİNDE OLMAMALI
İtalya’daki Temiz Eller Operasyonu’nun takdir edildiğini vurgulayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Haftalarca, aylarca bu konuşuldu, yazıldı. Peki Türkiye’de benzer bu operasyonlar sürünce niçin bazı odaklar rahatsız oluyor? Bazı mahfiller, bazı siyasi kurumlar bundan rahatsız oluyor. Hatta o kadar rahatsız oluyorlar ki, ‘ben avukatıyım’ diyecek kadar ileri gidebiliyorlar. Ben bugünü düşünmüyorum. Çocuğumun yaşayacağı Türkiye’yi de değil, taa torunlarımızın yaşayacağı tertemiz Türkiye’yi düşünüyorum. Bizim torunlarımıza böyle bir Türkiye bırakmamız lazım. Bu Türkiye’de kimsenin gözü, kimsenin cebinde olmamalı. Ama maalesef durum öyle değil. Bakıyorsunuz birileri adeta birilerinin muhasebe defterini tutuyor. Bırak da defterimi kendim tutayım. Ummadığımız yerlerde ummadığımız şeyler oluyor.”

TEŞVİK DEVAM EDECEK
Yıl sonunda yasal olarak sona eren bölgesel teşvik konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, hemşehrilerinden memleketlerinde yatırıma öncelik vermelerini de isteyerek, “Burası teşvik vilayeti. Teşvik bitmiyor, devam edecek. Kararını aldık. Uzatılıyor. Müjdesini vermiş olalım. Şubat’ın ortasında Samsun - Ankara duble yolunu açıyoruz. İstikrar ve güveni kaybetmeyeceğiz. Ufkumuzun karartılmasına izin vermeyeceğiz. Bu fakir, milletinin hizmetkarıdır. Benim babam 13 yaşında Rize’yi terk etti. İstanbul’un varoşlarında koşturdu koşturdu, Şirket-i Hayriye’de göreve başladı. Ondan sonra kıyı kaptanı olarak emekli oldu. O çilelerin içinden geldik. Merdiven altlarında odalarda yaşadılar. Ağlayarak anlatırdı. Bunları yaşadığımıza göre gelecek kuşaklara farklı Türkiye bırakmak zorundayız. Bir günümüz diğerine eşit olmamalı. Mevlana diyor ya, ‘Dün dünde kaldı cancağızım, yeni bir şeyler yapmak, söylemek lazım.’ Bu duyguyla hareket etmeliyiz” dedi.