Siyaset Bu bizim yenilgimiz bir grubun da zaferi

Bu bizim yenilgimiz bir grubun da zaferi

07.02.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir örgütün karşısında çaresiz kaldıklarını belirten İzet, "Biz tanınıyoruz diyelim ama davalardan sonuç alamıyoruz, geride binlerce faili meçhul cinayet mağduru var" dedi

Bu bizim yenilgimiz bir grubun da zaferi

Suikasta kurban giden Abdi İpekçinin kızı Nükhet İpekçi İzet: İpekçİ: Bir süreç yaşandı, çok eskiden de gazeteciler öldürülmüş, failleri bulunamamış. Hatta şehit gazetecileri anma günü var. Abdi ipekçinin öldürülmesiyle gazeteciler öne çıksa da, -sonraki yıllarda Çetin Emeçi, Uğur Mumcuyu, Ahmet Taner Kışlalıyı suikasta kurban verdik- araştırılması gereken bir dönem var: Tanzimat, Lale Devri gibi. Cinayetler dönemine tarihsel açıdan bakmak gerekiyor. Kamu vicdanı sözü artık bana soyut geliyor. Hep beraber neden diyoruz. Ama bunu kime, nereye soracağız? SAZAK: Milliyet gazetesinin suikasta kurban giden Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçiyi 1 Şubatta ölümünün 26. yıldönümünde özlem ve saygıyla andık. Onca yıldan sonra, hâlâ soruyoruz: Neden?.. İpekçinin katili Mehmet Ali Ağca, Kartal Cezaevinde yatıyor ve Vatikanda vurduğu Papaya geçmiş olsun mektubu gönderebiliyor. İpekçi cinayeti de benzerleri gibi aydınlatılamadı. Neden? Askeri de ilgilendiriyor -Bir bilim adamı, gazeteci, öğrenci, değişik mesleklerden birisi öldürüldü mü, arkada kalan aile, eş ve çocuklar kendi güçleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Somut bir hukuk talebi olması gerekir. -Bütün bunların ailemize yapılan bir haksızlığın ötesinde askerleri de ilgilendirmesi gerekiyor. Ağcayı askeri cezaevinden kimler kaçırdı? Bunun sorgusunu bizler yapamayız. Senede bir kez, anma günlerinde anımsatmada bulunmamız yetersiz kalıyor. Faili meçhuller topluca araştırılmalı. Tetikçiler yakalanıyor, davalar açılıyor ama karanlık ilişkiler açığa çıkarılamıyor. Mehmet Ali Ağca, İpekçinin katil sanığı olarak yakalandıktan sonra askeri sıkıyönetime rağmen kaçırıldı! -Toplumsal duyarlılılık şart. Latife Hanımın mektuplarına yönelik ilginin yarısı gösterilse... -Kalıntılar olarak görüyoruz, projektörler belli isimlere takılı kalıyor. Binlerce kişi ve bir dönem olarak, o olayların neden oluştuğunu araştırmakta güçlük çekiyoruz. Benzer dönemler, başka ülkelerde de yaşanmış. İtalya için de geçerli. İpekçiden Papaya uzanan suikast zincirinde Umur Mumcunun ortaya çıkardığı, Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlının da yer aldığı derin devlet denilen örgütlenmenin izlerini görüyoruz. -Bu isimleri ezberlemek istemiyorum. Gladio, JİTEM gibi isimlere aklım ermiyor. Devlet içinde bu tür örgütlenmeler varsa, adalet güvenlik mekanizmasında çalışanlar, bize soyut gelen kamu vicdanı ya da araştırmacılar ilgilensin. Ben tarihçi, hukukçu değilim. Söyleyeceğim bazı şeyler havada kalacak. Sence kim? diye sorduklarında ben bu duyduğum şeyleri tekrarlamazsam, Korkuyorsun da mı söylemiyorsun, bildiğin bir şey var da susuyor musun? diyorlar. Bunlar bizi aşıyor. Kurbanların aileleri bu bilgilere vakıf olmak zorunda değil. Gladio... Aşamalar izlenmeli -Kennedy örneğini babamla ilgili ben de çok duydum. Güldal Mumcu ile konuşurken, dönemin Başbakanı Sayın Demirel, taziye ziyaretinde Akıllarına koymasınlar, yaparlar ve Kennedy suikastı gibi bulunmaz sözünü etmiş. Daha ilk günden, katillerin bulunmayacağı yargısının ifade edilmesi bugün de insanı şoke etmiyor mu? - Eğer gerçek bir araştırma yapılmak isteniyorsa bir bütün ve dönem olarak bakmak gerekiyor. Biraz klişe olmaya başladı, birçok köşe yazısı içinde 15, 20 isim virgülle bir çırpıda sıralanıyor. Oysa dosyaları çıkarıp topluca aşamalarını izlemek gerekiyor. Ağca yakalandıktan sonra İpekçi cinayetinin aydınlatılması beklenirdi. Sorgulamaya giren dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneşin, Ağcanın itiraflarını dinledikten sonra imal edilmiş bir cinayet sözleri var. Katillerin işine yarıyor -Kesinlikle. Kimdir bunlar? Virgüller içinde öldürülen birkaç ismi sıraladığımızda bakış açımız kısıtlanıyor. Herkesin birbirini öldürdüğü dönem söylemi de katillerin işine yarıyor. Tetikçiler bunu söylüyor, o zaman herkes birbirini öldürüyordu, Biz niye içerideyiz? diyorlar. O dönem şimdi daha iyi mercek altına alabilir. Gizli eller, karanlık güçler, devlet içi odaklar tanımı yetmiyor. Sonuçlanmamış 3 dosya var -3 ayrı dava açıldı. Ağcanın yargılandığı, Selimiyeden kaçış duruşmaları var. İpekçi davasında niye sonuç alınamadı? -Bu sırlarla, gizlilikle, esrarlarla ilgili kitaplar çıkarıldı. Mahkeme dosyaları da ilgi çekmeli. İkinci duruşmada avukatımız, Uğur Alacakaptan istifa etti. Hukuka uyulmadığı için. O kişiler hayatta. Neler oldu? Birtakım kurgularla, Abdi İpekçiye olmadık yakıştırmalar yapılırken, cinayetle ilgili sonuçlanmamış 3 ayrı dosya var. Oral Çelikin adı da İpekçi cinayetinde geçiyordu. Geldi ve serbest kaldı. Hukuk süreci bir yerde eksik kaldı ki, gurur duyulan kişi olarak yurda döndü. Çaresizlik içinde Baroya gittim. Turgut Kazan Beye çıktım ve çaresizlik duygumu anlattım. Ne yapmalıyız? diye sordum. Yurttaş vicdanı diyebileceğimiz davranış biçimini ben ondan gördüm. Canını siper etti, çok ciddi tehditler aldı. Dönemin İstanbul Sıkıyönetim Komutanı, 12 Eylül sonrası MGK Genel Sekreteri oldu, Necdet Üruğ, Ağca için Kaçmadı, kaçırıldı dedi. Niye konuşmadılar, sustular? -Ne yapabilirdik ki? Büyük bir örgüt ve sistemin karşısında çaresiz kaldık. İpekçi ailesi olarak biz tanınıyoruz diyelim, ama davalardan sonuç alamıyoruz, geride yüzlerce binlerce faili meçhul cinayet mağduru var. En son Uğur Mumcu ile konuşurken, nereden itibaren tekrar yol alınabilir diye sormuştum. İnsan öldürmeye odaklanmış bir şebekeye karşı zayıf kaldınız. Az aileye nasip oluyor -Kitaplarında hepsi var. Tütengil ailesini düşünüyorum. Eşiyle aynı şeyi paylaşıyorduk. Yapmamız gereken görevi tam yerine getirememek. Tütengilin eşinin kızına son söylediği, Sabancı suikastı olmuştu, Bak onlar bu kadar güçlü, sonuca ulaşamamışken biz üzülmeyelim! Ben bunu yaşıyorum. Hep bir eksik bırakma duygusu... Mumcunun kanısı neydi? Özel bir sonuca ulaşmış mıydı? - Anma görüntüleri, ödül törenleri az aileye nasip oluyor. Kamuoyu vicdanı açısından rahatlatıcı ama yetmiyor. Bunlar araştırmacıların gündemine girmeli. Sizin bir sözünüzü hatırlıyorum: Karanfil bırakmak yetmiyor, anıt mezarlara... -Hep bir durma noktası var. Kim durdurur, nerede tıkanır. Aileler bazen buluşuyoruz: Dosya kayboluyor, yok oluyor! Gazetelerde virgülle sayılan 10, 15 kişi var, artık putlaşmış isimler. O dosyalar hukuksal açıdan önemli. Bazen bir mektup bile önemli belge oluşturuyor. Mehmet Ağar, Mumcu soruşturmasının tıkandığı noktada, Üzerine gidemem, tuğlayı çekersem duvar yıkılır diyor. -Sorun da burada. Tekrar edildikçe sıradanlaşıyor. Gerçeğin aslında ne kadar olağandışı bir gerçek olduğunu vurgulamak gerekiyor. 25 yıldan söz ediyoruz. Bazı gazeteciler vardı, birileri de öldürülürdü. Geçen gün bir istatistik gördüm. Anma törenleriyle ilgili haberler okunmuyor. Mecliste araştırma, soruşturma komisyonları kuruldu. Zamanında sonuca gidilemediği için cinayetlerin arkası kesilmedi, Ahmet Taner Kışlalıya kadar uzandı. Bir taş oynasaydı yerinden... Gerçekte ne oldu? -Evet, Uğur Mumcudan sonra bunu düşündüm, önerdim. Terörü lanetlemede tek bir gün ilan edilebilir. -Biz katil olmayan insanlar kendi kavramlarımızla düşünüyoruz. Bir de tetikçiler topluluğu var. Kurbanlar, yok edilenler, diğerlerinin diliyle temizlenenler var. 50li yaşlarına gelen tetikçi bir kuşak var. O kuşak da incelenmeye değer. Toplumsal ve tarihsel bir süreçle tetikçi haline getirilenler da psikososyolojik alanda incelenmeye değer. O yüzden biz kendi algılarımızla Bir insan nasıl hedef seçilir? diye düşünüyoruz. Buna cevaplar bulmaya çalışıyoruz. Soru şu herhalde: Niye bu insanlar düşman gibi gösterildi? Öldürülmelerine neden olan o haksız nitelemeler üstlerine nasıl boca edildi. Bugunkü yayınlara baktığınız zaman niye diye soruyorsunuz? Öldürme rahatlığı ve kolaylığı. Bu teşhir edilmedikçe, yargılanmadıkça eski olaylar katillerin cesaretini artıyor. Nazi kamplarında yakılan insanların tüten dumanı gibi. Orada bir duman tütüyormuş ama kimse farkında değil. Burada da aydınları öldürdüler. Abdi İpekçi neden hedef seçilmiş olabilir? Resmi açıklama gerekiyor -Artık bir resmi açıklama gerekiyor. Bu öc alma, cezalandırma duygusunu falan aşmış bir durum. Sonraki kuşaklara doğru bilgiler bırakmamız gerekiyor. Geçenlerde Ahmet Taner Kışlalı hakkında bir yorum okudum: Cezasını çekti diyordu. Siyasi cinayetin bir tarifi olmalı. Fransada bir tarih kitabı gördüm. 11 Eylüldeki ikiz kuleler yer bulmuş. Biz 30 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Resmi tarihimiz içinde siyasi cinayetlerin bir yeri olmalı. Bir toplum nasıl oldu da, geçen 30 yılda bu kadar çok siyasi cinayet işleyen tetikçilerin yetişmesine ortam hazırladı? -Bir derin devlet sözü gelip geçiyor ama o da netleştirilmemiş. Derin devletin tarihi yazılmalı... -O kişiler ve aileler de tetikçi olmak durumunda bırakıldıklarını sorguluyorlardır belki. Bir dönem yaşandı ve üstü örtüldü. Susurlukta ortaya çıkan Çatlılar, içerde cinayet sanığı olarak aranırken, dış operasyonlarda nasıl kullanıldı? Sahte kimlikler, resmi pasaportlar... -Şimdiki bakışla o sahne ilgimi çekti. Film çekildiğinde Çatlı ailesiyle ilgili bilgiler yoktu. Ben hep söylüyorum. Biz bir olayı hep beraber yaşadık. Tetikçiler imal edildiler. Ağcanın imali, Abdi İpekçinin kökenleri, bir grup ya da inanışa dahilmiş gibi gösterilip hedef alınması. Abdi İpekçi suikastını konu alan film çekilmişti, 1990larda Uzlaşma adıyla... Bu yılki anma törenleri vesilesiyle yeniden seyretmişsiniz. Küçük bir kız çocuğu ve Ağcanın kaçtığı bir ev söz konusu. Babam kendini gizlemezdi -Bu tür söylentilerle bir katil imal ediliyor. Filmde Ağcanın gittiği bir yer var. İkinci defa seyrederken dikkatimi çektim. Bir aile, kız çocuğu var Ağcanın o eve gidip kalması var. Çatlıyı çağrıştırıyor. Sabetaycılık... -Yanlış edinilmiş bir bilgi ama önemli bir etken olmuş gibi, son yıllarda bu tür yayınların ritmi arttı. Ben onlara Sabetaycı avcısı diyorum. Komplo teorisi üretmek aklıma gelmiyor. Ancak böyle bir çaba var gibi, internete İpekçi adını girdiğinizde Hanedan diye söz ediyor. Yahudi hanedanından gelme bir aile, sol eğilimli, Milliyet gazetesinin kurucularından. Bu kavram kargaşası ve yanlış bilgiler demek ki çok hızlı yayılıyor. Ağcanın ağzından O kızıl bir dönmeydi gibi sözler çıkıyorsa, demek ki ciddi bir kurgulanma durumu var. Bu kurgulanma 26 yıl önceydi dersek, son dönemde Sabetaycılık ritminin artması benim çok ilgimi çekiyor. Vurgulanmak istenen, Abdi İpekçi aslında belli bir zümreye hizmet ediyordu, iktidar sağlıyordu. Bunun amacı nedir? Bir nedensellik oluşturmak ve cinayeti meşrulaştırmak mıdır, düşünülen. Ağca bir peruk takıp kaçmış, böyle iki kimlikli insanlar hayatımızı alt üst etmişken İpekçi ailesine soyadına bakarak, bir sır yüklemek büyük çelişki. Babam kendini gizleyen birisi değildi. Abdi Beyin Selanik kökenli olmasıyla olaylar arasında bağlantı olabilir mi? -Bir dinin, inancın cinayet işlenmesinde kullanılması çok acı. Bunlar katili imal etmekte etken olmuş. Hukuk adına dosyalar yeniden açılmalı. Ağcanın Papayı vurmasında da dinsel bağnazlık kullanılmış. Aydınlanmamış siyasi cinayet -Elbette. Tetikçileri görüyoruz gazete sayfalarında, ekranlarda. Hep güvenceleri var gibi, bir iktidarları var gibi. Öldüren, güçlü bir taraf var. Bir uçak yolculuğunda af nedeniyle Türkiyeye dönen bir katil profilini tesadüfen tanıdım. Birisiyle şöyle konuşuyordu. Lafını not ettim. Kucak dolusu para döktük, affı çıkardık! Nasıl hava atıyordu biliyor musunuz: Çatlılarla aynı masada yemek yemiş adamım!İşte bu bizim yenilgimiz. Belli bir grubun da zaferi! Yaşama hakkını savunmak, korumak adına da. -Ne yazık ki, kahramanlaştırıldılar! Devlet için kurşun atan da yiyen de birdir diyenlerin zaferi. -Kalp krizi olsaydı bu çok kolay konuşulurdu. Ama hep hatırlamamız gereken bir şey var: Aydınlanmamış siyasi cinayet. Orada rol modelinden çok bir meslektaşının neden öldürüldüğünü algılamak gerekiyor. Bu kavramlar yerine oturtulmazsa, o zaman ne oluyor, işte bir dönem neydi, Gazetecilik tehlikeli meslektir yapılmaz ya da Gazetecidir, hak etmiştir, kim bilir neler yazmıştır? noktasına geliyoruz. Çabuk ve kolay yargılara varabiliyoruz. İpekçiler, Mumcular yok edilince bazı değerler de aşındı, yeni rol modelleri doğdu!