Siyaset Bu rapor çok tartışılacak!

Bu rapor çok tartışılacak!

13.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

TESEV'in 'Almanak: Türkiye-Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim' adıyla yayımladığı raporda 'TSK'nın ülkeyi yöneten AKP'yi laikliğe karşı dolaylı tehdit olarak algıladığı' görüşüne yer verildi

Bu rapor çok tartışılacak

axsiy011.jpg TESEV, tüm güvenliğin saydamlaşması ve demokratikleşmesi amacıyla hazırladığı, 16 kurum ve kuruluşu incelediği "Almanak: Türkiye-Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim" adlı referans kitabını dün kamuoyuna tanıttı. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından hazırlanan güvenlik almanağında "iç tehdide öncelik veren TSK'nın, ülkeyi yöneten AKP'yi laikliğe karşı dolaylı tehdit olarak algılamakta olduğuna dair işaretler verdiği" öne sürüldü. Almanakta askeri yargı, jandarma ve jandarma istihbarata yönelik sert eleştiriler de yer aldı. TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Can Paker, cumhuriyet tarihinde ilk kez bir güvenlik almanağı oluşturulduğunu ve bunun her yıl tekrarlanacağını belirterek şöyle dedi:"Günlük gündemlerin esiri olmadan, en az 5 yıldır güvenlik konusunda çalışmaya devam ediyoruz. Bu konuda ne yazık ki çok çarpıtmalar yapıldı. Amacımız Türkiye'nin amacıyla aynı. Hem güvenliği demokratikleştirmek hem de güvenlik içinde demokratikleşmek."Almanak'ın editörü Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ümit Cizre de, "Almanakta gözetilen temel amaç tehdit, savunma, güvensizlik ve güvenlik konularında şiddetle ihtiyaç duyduğumuz kamusal bilgiyi sunarak, bu konulara ilişkin ilgi ve duyarlılığı kamçılamak, düzeyli bir tartışma ortamı oluşmasına hizmet etmek" dedi.Almanakta yer alan bazı ifadeler de şöyle: 'Amacımız demokrasi' Türk Silahlı Kuvvetleri: Orduyla hükümet arasında iç tehdidin tanımı konusunda derin görüş ayrılıkları sürmekte, TSK iç tehdide öncelik vermektedir. Durumu ilginç kılan husus, TSK'nın, ülkeyi yöneten AKP'yi de laikliğe karşı dolaylı tehdit olarak algılamakta olduğuna dair işaretleri vermekte oluşudur. TSK, dış tehdit algılamasında da hükümetle ters düşmektedir. Yunanistan'ın Ege'de karasularını 12 mile çıkarmasını "Casus Belli" sayan TSK'nın, belirli bir savaş psikozundan çıkmadığı, hükümetin de Yunanistan'a karşı bu psikolojiden çıkma ve sorunları diplomatik yollarla çözme arayışlarını sürdürdüğü gözlenmektedir. TSK özünde Türkiye'deki ayrıcalıklı statüsünü koruyarak AB'ye tam üyeliğe sıcak bakmakta, ancak bu koşullarda üyeliğin mümkün olmayacağını bildiğinden, çelişkili tutum sergilemektedir. Ordu, AKP ve laiklik TBMM: 2005 yılının bilançosuna baktığımızda parlamentonun ne yasa yapma ne de denetim yollarını kullanma açısından etkili bir pozisyonda bulunuğu, savunma ve güvenlik politikalarının oluşturulmasında, tehditlerin belirlenmesinde ve üst düzey güvenlik bürokrasisinin atamalarında, anlamlı bir işlevinin ve katkısının bulunmadığı görülmektedir. TBMM adına görev yapan Sayıştay'ın askeri mal ve harcamaları denetlemesinin de uygulamada henüz gerçekleşmediği görülmektedir. Silah alımlarına ayrılan bütçe payları konusunda parlamento aktif bir iradeye sahip olmadığı gibi, belli bir yekûnü aşan silah alımlarının parlementonun onayına sunulması da söz konusu değildir. Askeri harcama denetimsiz Jandarma Genel Komutanlığı: İstihbarat toplamada sivil otoriteden ayrı hareket eden jandarma ve TSK, iç tehdidin değerlendirilmesi ve güvenlik politikaları açısından denetimi elinde bulundurarak, sivil otorite üzerinde siyasal güç sağlamaktadır. Şemdinli olayının aydınlatılması yolunda parlamentonun gösterdiği çabalar ve kimi kamu görevlilerinin arkasına sığındıkları "devlet sırrı" kavramının mercek altına alınması yolunda atılan adımlar, 2005'in olumlu gelişmeleri arasında sayılmakla birlikte, TBMM Komisyonu'nun Şemdinli raporundaki önemli unsurları ayıklama girişimleri, kimi yasadışı eylemlerin açıklığa kavuşturulacağı beklentilerini suya düşürmüştür. Ancak iki astsubayın tutuklanması, siyasi otoritenin ve yargının ikinci bir Susurluk olayını ve dolayısıyla yasadışı oluşumları engelleme iradesini ortaya koyması açısından önemli bir gelişme olarak not edilmelidir. Diğer yandan, JGK'nın sivil otoriteye tabi, halkın güven duyabileceği, hesap verebilir ve şeffaf bir örgütlenmeye dönüştürülmesi iradesinin henüz oluşmadığı ve daha çok yol alınması gerektiği bir gerçektir. Jandarma şeffaflaşmalı Polis: Şemdinli olayında bir sorun da, görev alanı şehir sınırları dışında kalan yerleşim birimleri ve kırsal bölgeler olarak belirlenmiş olan jandarma teşkilatının, bu yasaya rağmen şehir merkezlerinde izinsiz görev yapıp yapamayacağıdır. İçişleri Bakanlığı'nın genelgesiyle, polis ve jandarma teşkilatları, yasal görev sınırlarına riayet etmeleri konusunda uyarılmış olmasına rağmen, bu olayın yaşanması, jandarmanın yasal alana riayet etmesi sorununu bir kez daha gündeme getirmiştir. Polis ve sınırlar Polis İstihbarat: Bilgi güç anlamına geldiğinden; MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve JGK, öğrendikleri bilgileri birbirleriyle paylaşarak gücü paylaşmak istememektedir. Paylaşım istenmiyor