Siyaset ‘Cinayetler devlet ciddiyetine uymalı’

‘Cinayetler devlet ciddiyetine uymalı’

10.08.2008 - 00:07 | Son Güncellenme:

Başbakanlık Teftiş Kurulu Kutlu Aktaş’ın hazırladığı raporun 12 sayfalık kısmında uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk’ün emniyet tarafından öldürüldüğü belirtiliyor

‘Cinayetler devlet ciddiyetine uymalı’

Susurluk kazasının ardından dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan Susurluk Raporu’nun “devlet sırrı” olduğu gerekçesiyle kamuoyuna açıklanmayan 12 sayfalık kısmı Ergenekon iddianamesinin eklerinde yer aldı.
Raporda, Behçet Cantürk’ün Türk Emniyet Teşkilatı tarafından öldürülmesinin kararlaştırıldığı ve infaz edildiği belirtilerek, “(Cümle sayın Başbakan’a ters gelse de) Hukuk kuralları içinde bu tip kararlar alınacak ve devlet ciddiyeti içinde uygulanacaktır” dedi.
Soruşturma kapsamında tutuklanarak cezaevine konan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in ev ve iş yerinde yapılan aramalarda ele geçen Susurluk Raporu’nun 12 sayfalık bölümünde, Azerbaycan’daki darbe girişimi, uyuşturucu kaçakçısı Cantürk cinayeti, Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılması ve Abdullah Çatlı’nın eylemleri ve ilişkilerine de yer veriliyor. 

Çatlı’nın eylemleri
Belgelere göre, Çatlı’yla ilk temas 22 Ekim 1983’te kuruldu. Bu temastan itibaren ASALA terör örgütüne karşı harekete geçen Çatlı ve grubunun ilk eylemini 6 Aralık 1983’te ASALA terör örgütü yöneticisi Ara Toranyan’ın aracına bomba konulması oldu. Bu eylemi takiben Çatlı ve arkadaşları Mayıs 1984’e kadar ASALA hedeflerine yönelik olarak Hollanda ve Fransa’nın değişik şehirlerinde 20’ye yakın eylem gerçekleştirdi. Raporda, Çatlı ile ilgili şu ifadelere yer verildi:
“ASALA eylemleri, MİT’e devir olduktan sonra Çatlı, garip bir şekilde Fransa’da 250 gram eroin poşetiyle yakalanıp 1984-1990 arasında Fransa-İsviçre hapislerinde yatmıştır. Bir şekilde hapishaneden kaçan Çatlı, Türkiye’ye dönmüştür. ‘Sığınacak’ bir yer arayan Çatlı, önce İstanbul Emniyeti adına, daha sonra 1993’te kesin olarak Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesine girmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü kendisini planladıkları yurtdışı eylemler için güvenilir bir silah olarak korumaya almıştır.”
Raporda, şoförüyle birlikte öldürülen uyuşturucu kaçakçısı ve PKK finansörü olduğu iddia edilen Behçet Cantürk’le ilgili bilgiler de yer aldı. Cantürk’le ilgili olarak, “Kim olduğu ve ne yaptığı bilinmesine rağmen, devlet Cantürk’le başedememiştir. Yasal yollar yetmemiş, neticede Özgür Gündem gazetesi plastik patlayıcılarla havaya uçurulmuş,
Cantürk’ün devlete biat etmesi beklenirken, yeni bir tesis kurmak üzere harekete geçmesi üzerine Türk Emniyet Teşkilatı tarafından öldürülmesi kararlaştırılmış ve karar infaz edilmiştir. Böylece 100 kişiye yakın olduğu tespit edilen ve zamanın Başbakanının ifade ettiği ‘PKK finansörü işadamlarının elde olan listesi’nden bir kişi eksilmiştir” denildi. 

Tartışılacak bir yorum
Raporda Cantürk’ün öldürülmesiyle ilgili tartışılacak şu yoruma yer aldı:
“Cantürk’ün öldürülmesinin doğruluğu yanlışlığı veya gerekli olup olmadığı tartışmasına girilmemiştir. Ancak zaruri bazı suallari sormak gerekir. Cantürk’ün ölüm emrini kim vermiştir? Bu yetki kim tarafından kullanılabilir?.. ‘Hukuk devletinde bu suallarin yeri olamaz’ itirazı da kanaatimizce geçerli değildir ve realiteye uygun düşmez. Bu uygulama tüm dünya ülkelerinde olduğuna göre bizde de olacaktır. Ama (cümle sayın Başbakan’a ters gelse de) hukuk kuralları içinde bu tip kararlar alınacak ve devlet ciddiyeti içinde uygulanacaktır.” 

Haberin Devamı

‘Cinayetler devlet ciddiyetine uymalı’