Siyaset Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kim kiminle yürüyorsa onunla beraberdir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kim kiminle yürüyorsa onunla beraberdir

12.04.2017 - 20:46 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Bir tarafta Kandil var 'hayır' diyor. Bir tarafta İmralı var 'hayır' diyor. Bir tarafta Pensilvanya var 'hayır' diyor. 'Kişi sevdikleriyle beraber haşr olunacaktır.' Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Mesele burada. Bunu kimse sağa sola çekmesin. Kim, kimle yürüyorsa onunla beraberdir. Bunların yolu, istikameti belli. Bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler ne diyor? Hayır. Onlarla beraber gidenler 'hayır' diyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kim kiminle yürüyorsa onunla beraberdir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, Anadolu'nun kapılarını açtığımız 1071'de, çok büyük bir karar verdik. Aynı şekilde 1453 yılında, İstanbul'u fethettiğimizde yine böyle bir karar verdik. Birileri, 1453 yılında İstanbul'u kaybetmenin acısını, yüzyıllardır unutamadı. Birileri Balkanlar'a, Kuzey Afrika'ya, Akdeniz'e, Karadeniz'e damgamızı vurmamızın kızgınlığından bir türlü kurtulamadı. Asırlardır bu cennet toprakları kaybetmenin üzüntüsüyle yaşıyorlar. Bunun bedelini de milletimize ödetmek istiyorlar. Zayıf anımızı kollamalarının, fırsatını bulduklarında hemen kapımızda belirmelerinin sebebi işte budur." dedi.

Haberin Devamı

Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu'nda Milli İrade Platformu tarafından organize edilen "15 Temmuz Şehit Yakınları ve Gaziler Programı"ndaki konuşmasına, "Size, Erzurum'un selamlarını getirdim. Bu akşam şu muhteşem atmosferde gönüllerimizi buluşturan, hasret gidermemize, hasbihal etmemize vesile olan Yüce Mevlama hamdolsun. Milli İrade Platformuna teşekkür ediyorum. Her birinize büyük ve güçlü Türkiye idealini sahiplendiğiniz, 16 Nisan'da istikrardan, özgürlükten ve demokrasiden yana duruş sergileyeceğiniz için şimdiden şükranlarımı sunuyorum." ifadeleriyle başladı.

Milleti, bayrağı, vatanı, ezanı, devleti için hayatlarını feda eden şehitlere Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, Bakara Suresi'nde "Allah yolunda öldürülenlere asla ölüler demeyiniz. Bilakis onlar diridirler, fakat siz bunu anlayamazsınız." denildiğini aktardı ve gazilere de minnettarlığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kim kiminle yürüyorsa onunla beraberdir

Etkinliğe Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyesi Meltem Demirören de katıldı.

Erdoğan, Türkiye'nin şehitlerin ve gazilerin fedakarlıkları sayesinde ayakta olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Bu ülkenin her bir ferdinin, 80 milyonun tamamının, şehit ve gazilerimize can borcu vardır. Çünkü üzerinde özgürce nefes aldığımız, hayatımızı sürdürdüğümüz bu topraklar, bize şehit ve gazilerimizin emanetidir. Rengini şehitlerimizin kanlarından alan ay yıldızlı al bayrağımız da bize şehit ve gazilerimizin emanetidir. Şairimizin dediği gibi 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Kuru kuruya toprak vatan olmaz, o arazidir. Eğer bu arazi üzerinde şehit kanları akıtılmışsa, onunla yoğrulmuşsa o vatandır. Bu toprakları bizlere yurt yapan işte şüheda kanıdır. Yüzyıllardır Anadolu şehit kanlarıyla yoğrula yoğrula vatan kılınmıştır. Şehitlerimiz aynı zamanda istiklalimizin de ebedi sembolleridir. Bizler sadece ülke içinde değil dünyanın 34 ülkesinde 78 şehitliği olan bir milletiz. Dünyada bu kadar şehitliğe sahip olan başka bir ülke yoktur. Malta'dan Hindistan'a, Bosna Hersek'ten Bulgaristan'a, Yemen'e kadar 3 kıta 7 iklimde şehitliklerimiz var. Ne mübarek bir milletiz ya. Nerede bir zulüm varsa ecdadımız oralara gitmiş, donanma göndermiş, sadece bir zulüm için. Şimdi birileri diyor ya 'Ne işimiz var Suriye'de?' Anladın mı ne işimiz olduğunu? Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız. Biz her bir şehitliğimizi, o topraklara vurulmuş mühürlerimiz olarak görüyoruz. Bu sebeple de onların aziz hatıralarına yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da sahip çıkıyoruz."

Haberin Devamı

Şehit ve gazilerin Türkiye ve millet için yaptıkları fedakarlığın büyüklüğünü ifadeye kelimelerin yeterli gelmediğini anlatan Erdoğan, "Mesele vatanımız ve istikbalimiz olunca gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyan yiğitlerimiz için ne yapsak azdır. Her şeyin bir karşılığı vardır ama can borcunun bedeli yoktur, olamaz. Canın sahibi Hazreti Allah'tır, karşılığını verebilecek yegane makam da odur. Bize düşen şehitlerin geride bıraktıklarına sahip çıkabilmek, emanetlerine gereken hürmeti ve hizmeti gösterebilmektir. Şehitlerimizin eşlerinin, çocuklarının, anne babalarının başka acılar yaşamasının önüne geçmektir. Gazilerimizin sıkıntılarını çözmek, onların yükünü hafifletmektir." diye konuştu.

Haberin Devamı

Erdoğan, son 14 yıldır şehit ve gazilere olan vefa borcunu ödemenin çabası içinde bulunduklarını belirterek, "Şehitlerimizin emanetlerini canımızdan bir parça görüyor, sosyal, ekonomik, psikolojik ne ihtiyaçları varsa onları çözmeye gayret ediyoruz. Bugüne kadar onların acısını azaltmak, milletimizin ve devletimizin kendilerine olan şükran borcunu ifa etmek için birçok düzenlemeyi uygulamaya koyduk. Şehit yakını ve gazilerimizin tam 45 ana başlık altına toplanmış hakları bulunuyor. Güncel ihtiyaçlar belirdikçe, gazi ve şehitlerimizin taleplerine göre yeni çalışmaları, düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. İnşallah bu konuda her zaman sizlerin yanında olmaya, yükünüze omuz vermeye devam edeceğiz." dedi.

Haberin Devamı

"Bu hedef, Konstantiniyye'yi İstanbul yapan inançtır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyük milletlerin imtihanının da çetin olduğunu, ciddi kararların büyük bedeller ödemeyi gerektirdiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz, Anadolu'nun kapılarını açtığımız 1071'de, çok büyük bir karar verdik. Aynı şekilde 1453 yılında, İstanbul'u fethettiğimizde yine böyle bir karar verdik. Birileri, 1453 yılında İstanbul'u kaybetmenin acısını, yüzyıllardır unutamadı. Birileri, Balkanlar'a, Kuzey Afrika'ya, Akdeniz'e, Karadeniz'e damgamızı vurmamızın kızgınlığından bir türlü kurtulamadı. Asırlardır bu cennet toprakları kaybetmenin üzüntüsüyle yaşıyorlar. Bunun bedelini de milletimize ödetmek istiyorlar. Zayıf anımızı kollamalarının, fırsatını bulduklarında hemen kapımızda belirmelerinin sebebi işte budur. Şu gerçeğin hepimiz çok iyi farkında olmalıyız; Asya, Avrupa ve Afrika'nın kalpgahı olan bu ülke sadece bu 3 kıtanın değil, dünyanın da merkezidir. Tarih boyunca en kanlı savaşlar, en çetin kavgalar burada, Anadolu coğrafyasında verilmiştir. Büyük İskender'den Haçlı Ordularına, Moğol istilasından Birinci Dünya Savaşı'na kadar birçok küresel mücadelenin odak, kavşak noktası yine burasıdır. Elbette böyle bir coğrafyayı vatanlaştırmanın bir bedeli vardır. İşte bizler bu toprakları kendimize yurt edindiğimiz 1071'den beri bunun mücadelesini veriyor, bedelini ödüyoruz. Çanakkale, bu mücadelenin ete kemiğe bürünmüş halidir. Sevr, bu saldırıların diplomasideki yansımasıdır. Kurtuluş Savaşı, bu bin yıllık mücadelenin zirvesidir, nirengi noktasıdır. Yüzyıllardır saldırıların yöntemi, aktörü, biçimi değişse de hedefi, gayesi asla değişmemiştir. Bu hedef Türkiye'dir, Türk milletidir, bu milletin temsil ettiği kadim değerlerdir. Bu hedef, Konstantiniyye'yi İstanbul yapan inançtır. Bu hedef, Anadolu'yu bir nakkaş titizliğiyle camiler, medreseler, külliyeler, vakıflar, şifahaneler ile süsleyen medeniyet birikimidir."

Salonda bulunanların, kendisi 15 Temmuz'da çağrı yaptığında genç yaşlı, kadın erkek demeden Türkiye'nin meydanlarını doldurduğunu anlatan Erdoğan, "Havalimanına indiğimde orada on binlerce kişi varken, orada bütün o geceyi yönetmeye başladığımızda birileri geldi bana, 'Az önce VIP'ten birileri geldi, geçti' dedi. Şaşırdım. Ya olur mu? 'Bir darbe girişiminde bulunulursa, tankların önünde ilk defa ben dururum' diyen birisidir bu adam dedim. 'Yok, yok' dedi, gitti. Şimdi görüyoruz ki tankların önünde ışıldaklı bir araçla görüşmeler yapılıyor ve ondan sonra o araca binip bir yere gidiyor. Şimdi onu da öğreniyoruz ki meğerse kendi ifadesiyle Bakırköy Belediye Başkanının evine gitmiş. Oteller de kapalıymış, otellere girememiş. Hani sen 'Tankların önüne önce ben çıkarım' diyordun? Onu da geç. 'Madem ki Cumhurbaşkanı geliyor, eğer beni haberdar etseydi ben de onu beklerdim' diyor. Ben tüm Türkiye'ye çağrımı yaptım, halkım meydanlara indi. İşte millet burada, kendisi nerede. İşte tankların üzerine yürüyenler burada, kendisi nerede?" diye konuştu.

"Ah ah Kılıçdaroğlu, hayatın yalanla dolu"

Erdoğan, Milli İrade Platformu Tarafından Sinan Erdem Spor Salonu'nda organize edilen 15 Temmuz Şehit Yakınları ve Gaziler Programı'nda yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na hitaben "Ah ah Kılıçdaroğlu, hayatın yalanla dolu. Bir yalan makinesi olarak çalıştın." ifadesini kullandı.

FETÖ mensuplarınca 15 Temmuz gecesi düzenlenen darbe girişiminde Ankara'da Gölbaşı Özel Harekat'ta 56 polisin şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan, "O şehitlerimizin arasında bir Kübramız, Gülşahımız, Zeynepimiz, Seldamız, Demetimiz, Cennetimiz var. Sivil şehitlerimizin arasında Seherimiz, Sevgimiz var. İstanbul'da bir Türkan kardeşimiz, Ayşe Aykaçımız, Yıldız Gürsoyumuz var. Bunlar Nene Hatunların torunları. Şimdi ben ne diyorum, bu ülkede Nene Hatunlar bitmez. Nene Hatunlar bitmediği sürece bu ülkeye Allah'ın izniyle kimse ket vuramaz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminde gençlerin de şehit düştüğünü anımsatarak, "Az önce 16 yaşındaki yavrumuzu dinledik, gazimiz. Şehitlerimiz var aynı şekilde. Bakıyorsunuz yıllarca benim mesai arkadaşım olmuş Erolumuz var, yavzusu Abdullahımız var. O da 16 yaşındaydı. Babası 'gelme' deyince, 'sen nereye ben oraya.' dedi. O da babasıyla gitti." dedi.

"Pazar günü milletimiz, 15 Temmuz'un adeta bedelini ödetecektir"

O gece hiç çekinmeden tankların altına kendisini atanların olduğunu aktaran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Niye? Az önce İstiklal Marşı'nı okuduk. İstiklal Marşı'nda ne diyor? 'Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın/Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın/ Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın/Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.'. Kendini vatana, millete ve dine adamış olan gençler yılmadılar. 'İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür./İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.' Bir tarafta iman, inanç, aşk var, öbür tarafta imansız olarak ellerindeki bütün o modern imkanlarla, F16'larla, tanklarla, silahlarla kendi vatandaşının üzerine yürüyenler vardı. Kim galip geldi? F16'lara kul olanlar değil, Allah'a kul olanlar galip geldi. Pensilvanya'dan talimat alanlar değil, aklını kiraya verenler değil, Hakk'a kul olanlar galip geldi. Vaka bu, gerçek bu. Bakıyorsunuz, paramparça oluyor ama o yine hak bildiği yolda yürüyor. İnşallah aynı şekilde bu süreci başarıyla devam ettireceğiz. Yılmak yok. İşte pazar günü bunun bir kırılma noktasıdır. Pazar günü milletimiz, 15 Temmuz'un adeta bedelini ödetecektir.

Bir tarafta Kandil var 'hayır' diyor. Bir tarafta İmralı var 'hayır' diyor. Bir tarafta Pensilvanya var 'hayır' diyor. 'Kişi sevdikleriyle beraber haşr olunacaktır.' Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Mesele burada. Bunu kimse sağa sola çekmesin. Kim, kimle yürüyorsa onunla beraberdir. Bunların yolu, istikameti belli. Bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler ne diyor? Hayır. Onlarla beraber gidenler 'hayır' diyor."

Türkiye'de 30 yıldır, bölücü terör örgütlerinin yanında, bunları ülkenin üzerine salan odaklarla mücadele edildiğini vurgulayan Erdoğan, "14 yıldır bizler Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı olarak bu terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Esasında asıl kavgayı perde gerisindeki güçlerle veriyoruz. Almanya'da bu güçlerle mücadele ediliyor, Belçika'da, Hollanda'da, İsviçre'de, İsveç'te bunlarla mücadele ediliyor. Eğer bizim Dışişleri Bakanımıza uçuş izni verilmiyorsa, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız arabanın içine mahkum ediliyorsa, kadın haklarından bahseden bu terbiyesizler, bir bayana bu şekilde muamele ediyorlarsa, bunların medeniyetten yana nasibi yoktur. Bunlar medeniyet dediğin, tek dişi kalmış canavardır. Bunlarda medenilik yok." diye konuştu.

"16 Nisan karar günüdür"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün 1984 yılından beri hunharca katlettiği insanların çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğunu belirterek,"Bu pazar, aynı zamanda benim Kürt kardeşlerimin de bir sınavıdır, imtihanıdır. Artık kimse 'bizi tehdit ediyorlar, korkutuyorlar' diyemez. Türk Silahlı Kuvvetleri, polisimiz, güvenlik korucularımız Güneydoğu'da, Doğu'da bunların tehdit ettiği yerlerde, onların sırtındadır. 20 ayda 10 bin 500 terörist etkisiz hale getirilmiştir." dedi.

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında yaptığı konuşmaya değinerek, şunları söyledi:

"Geçenlerde çıktı bir televizyonda diyor ki ana muhalefetin başındaki zat, 'Darbe girişimini Cumhurbaşkanı ile Başbakan örtbas etmek istiyor.' Utan, utan. Sen danışıklı dövüşle oradan kaçıp gittin. Şu anda cezaevlerinde binlerce kişi var ve bunları yürütme organı olarak içeri alan kim? Sen misin? Şu anda bunlar yargıda mı? Yargıda. Yargılanıyorlar. Akıbetleri ne olacak? Yargı kararını verecek. Ağırlaştırılmış müebbetten tut, müebbete kadar her şey var.

16 Nisan karar günüdür. Niye bunu söylüyorum? Şimdi Bay Kemal diyor ki 'Ben katillerin idamından yanayım.' Sayın Bahçeli 'Ben idamdan yanayım.' Sayın Yıldırım o da 'Ben de yanayım' diyor. Ben diyorum ki anayasal bir değişiklik gerektirdiği için bu karar çıktığı anda, Parlamentodan bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Zira bu, şehitlerimizin katillerini bizim affetme yetkimiz yoktur. Ha Parlamentodan çıkmadı, o zaman benim tavsiyem şu; bugün Erzurum'da söyledim. Diyorum ki; nasıl pazar günü halk oylamasına gidiyorsak, bununla ilgili de halk oylamasına gideriz, millete gideriz, millet kararını versin. George, Hans, Helga ne der benim derdim bu değil. Ahmet, Hasan, Ayşe, Fatma, Allah ne der ben buna bakarım."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mazlumların ahının yerde kalmayacağını, bu adımı kararlı bir şekilde atacaklarını, hakkın yerini bulacağını, hak yerini bulmazsa bunu ödeyemeyeceklerini vurguladı.

"Örgütün karanlık yüzünü bir kez daha gördük"

DEAŞ denilen vahşi örgütün canlarına kıydığı insanların neredeyse tamamının Müslüman olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunlar ne diyor? 'Biz de Müslümanız'. Sen nasıl Müslümansın? Bu katil sürüleri sadece masumlara kast etmiyor. Aynı zamanda bölgede İslam namına, medeniyet, tarih, kültür adına ne varsa, onları da yok etmeye çalışıyor. Bölücü örgüt DEAŞ da camilere, kütüphanelere, ilim, irfan yuvalarına saldırıyor. En son çukur eylemlerinde bölücü örgütün karanlık yüzünü bir kez daha gördük. Hiçbir sebep yokken, kazdıkları çukurlarla Kürt kardeşlerimin hayatlarını zindana çevirdiler. Şimdi o çukurlara onları gömüyoruz. Bölgedeki kardeşlerimizin evlerinin altından tüneller kazarak, sokaklarını bombalı barikatlarla doldurarak en büyük zararı yine bu insanlara verdiler. Diyarbakır'daki Kurşunlu Camisi'ini tahrip etmek için neler yaptıklarını daha dün gibi hatırlıyoruz. Biz bir ölür bin diriliriz. Kurşunlu Camisi'ni, kurşunlayabilirsiniz ama şimdi biz 5 tane Kurşunlu Cami büyüklüğünde dev bir camiyi Diyarbakır'a yapıyoruz."

Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu'nda Milli İrade Platformu tarafından organize edilen "15 Temmuz Şehit Yakınları ve Gaziler Programı"ndaki konuşmasında, Kur'an-ı Kerim içine tuzaklanan bombaları unutmadıklarını söyledi.

Bölücü örgüt gibi DEAŞ'ın da öncelikle alimleri, hocaları, öğretmenleri ve kanaat önderlerini hedef aldığını dile getiren Erdoğan, "Din adına hareket ettiğini iddia eden bu sapkın yapı, en fazla Müslümanlara ve Müslümanların temsil ettiği değerlere zarar veriyor. Bölgede İslam medeniyeti adına ne varsa kazımaya çalışıyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün 15 Temmuz'da şehit ettiği kişilerin bu ülkenin evladı olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:

"Sözüm ona birbiriyle çatışan, görünüşte birbirlerinin düşmanı olan bu örgütlerin hedeflerinin aynı olması tesadüf olabilir mi? Her üç terör örgütünün de namlusunu bize doğrultması sadece tevafuk mudur? Elbette değildir. Örgütlerin ismi, iddiaları farklı olsa da hedefleri Türkiye ve bu millettir. Bu hainleri üzerimize salanların hedefi, Türkiye'den ve aziz milletimizden 1071'in, 1453'ün, 1915'in, 1923'ün hesabının sorulmasıdır. FETÖ, denilen ihanet çetesinin saldırılarını bu süreçten ayrı görenler, yanıldıklarını bilmelidirler. 40 yıldır beslenip, büyütülen FETÖ, Gezi olaylarının başarısız olmasından sonra, Pensilvanya'nın yularını ellerinde tutanlar tarafından sahaya sürülmüştür. Örgüt önce 17-25 Aralık'ta yargı ve emniyetteki militanları aracılığıyla darbe teşebbüsünde bulunmuştur. Bu girişim 30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinde bizzat milletimiz tarafından sandıkta akamete uğratılmıştır. Örgüt bu kez, 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki unsurlarını harekete geçirmiştir. O gece yaşananlar sadece kalleş bir darbe girişimi değildir. Aynı zamanda FETÖ eliyle vatanımızı işgal girişimidir."

Asker elbisesi giyen teröristlerin 15 Temmuz'da milletin üzerine pervasızlıkla ve gözü dönmüşlükle saldırdığını iyi bildiklerini aktaran Erdoğan, darbecileri Necip Fazıl Kısakürek'in "Vecdsiz, çilesiz, hikmetsiz din suikastçısıdır." ifadesiyle niteledi.

Erdoğan, bunların böyle bir güruh olduğunu dile getirerek, "Böyle bir güruh tarafından tam 249 kardeşimiz hunharca şehit edilmiş, 2 bin 193 vatandaşımız da yaralanmış ve gazi olmuştur. Hainlerin birbirleri arasında yaptıkları yazışmalar, bu katil sürüsünün ruh halini açıkça ortaya koyuyor. 'Vurun, öldürün, acımayın, üzerine sıkın, her şey serbest.' Bu tür emirlerin o gece havada uçuştuğunu görüyoruz. Yok ettiklerini sandıkları görüntüler birer birer ortaya çıkıyor. İhanetlerinin boyutu ifşa oluyor." değerlendirmelerinde bulundu.

"Darbecilerin radarları Kılıçdaroğlu'nu algılamıyor"

Her şeyin bu kadar açık ve net olduğunu aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ana muhalefetin başındaki zat, o gece yaşananlara 'Kontrollü darbe' diyor. Aslında o geceki hadislerin bal gibi darbe teşebbüsü olduğunu kendisi de biliyor. Ey Kılıçdaroğlu, 7 Ağustos'ta Yenikapı'ya niye geldin? Ben seni çağırdığımda önce olumsuz cevap verdin. Sonra baskı üstüne baskı, son anda geleceğini bildirdi. Geldiğinde meydanda böyle konuşmuyordun. Aradan bir hafta 19 gün geçti 'Yenikapı ruhu bitmiştir.' dedin. Sen, Yenikapı ruhunu anlamadın ki böyle bittiğini veya bitmeyeceğini anlayasın. Düşünün, ülkemizin birçok yerinde insanlarımız o saatlerde çıplak elleriyle darbecilere direniyor. Ellerinde silah yok. Ellerinde bayrak var. İmanı var. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde tanklar vatandaşlarımıza ateş ediyor. Genelkurmay Başkanlığı önünde vatandaşlarımıza kurşun sıkılıyor. İnsanların üzerine tanklar sürülüyor. Ama bu zat, oradaki tankların arasından rahatça geçip, kendini Bakırköy'e atabiliyor. 12 dakika kiminle telefonda görüştün ey Kılıçdaroğlu? Açıkla bakalım. Demek ki darbecilerin radarları Kılıçdaroğlu'nu algılamıyor. Yaptıkları ortadayken hicap duyup milletten özür dilemek yerine utanmadan sıkılmadan '15 Temmuz kontrollü darbe' diye iftira atıyor. İnsanda biraz haya olur, edep olur. Madem direniş göstermedin bari o gece canlarını ortaya koyanlara saygı duy. Madem sözünün eri olamadın. Bari o gece tankların üzerine çıkan kahramanları iftiralarınla incitme. Ne demişler, 'Mert direnir, namert kaçar.' Zaten darbecilere direnmek herkesin harcı değil. Biz bu zatın asıl karın ağrısını çok iyi biliyoruz. Bu zat, oturduğu kontrollü koltuğun diyetini ödüyor. Bu zat, o gece darbecilere verdiği sözü yerine getiriyor. Bunun için FETÖ'nün avukatlığını ve borazanlığını, gönüllü sözcülüğünü yapıyor."

Kılıçdaroğlu'nun dile getirdiği iddiaların hiçbirinin kendisine ait olmadığını belirten Erdoğan, iddiaların tamamının 15 Temmuz'da suçüstü yakalan FETÖ'nün paçayı kurtarmak için servis ettiği iftiralar olduğunu söyledi.

Erdoğan, Pensilvanya'nın senaryo yazdığını, ana muhalefetin de bunu sahnelediğini dile getirerek, "Pensilvanya emrediyor, bunlar anında uyguluyor. Gazi Mustafa Kemal bunları görse, kurucusu olduğu partinin Pensilvanya'nın partisine dönüşmesine herhalde çok üzülürdü." dedi.

"16 Nisan, kalıcı istikrarın müjdecisi olacak"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan'daki halkoylamasının çok önemli olduğunu aktararak, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

"İnşallah 16 Nisan'da sadece ülkemizdeki yönetim sistemini değiştirmeyeceğiz. Aynı zamanda darbeci zihniyetle de hesaplaşacağız. Bu hesaplaşmaya var mıyız? 27 Mayıs'la, 12 Eylül'le, 28 Şubat'la hesaplaşacağız. Bunlara var mıyız? Hepsinden önemlisi 15 Temmuz ihanetiyle hesaplaşacağız. Buna var mıyız? Bütün bu tahribatların izini silerken aynı zamanda her yıl 10 yılda bir darbelere zemin hazırlayan köhne yapıyı da tedavülden kaldıracağız. 16 Nisan bu ülkede kaostan, krizden, darbeden beslenenlere vurulan en büyük şamar olacak. 16 Nisan, Türkiye'de kalıcı istikrarın müjdecisi olacak. 16 Nisan şehitlerimizin uğruna canlarını verdiği mücadeleyi zaferle taçlandırmanın adı olacak. 16 Nisan yeni ve büyük Türkiye'nin müjdecisi olacak. Mevlana Hazretleri 'Güneş herkesin üzerine eşit doğar ama gül başka leş başka kokar.' diyor. İnşallah, 16 Nisan Türkiye'nin üzerine doğan, aydınlık bir günün müjdecisi olurken tüm terör örgütlerinin de defterinin dürüldüğü gün olacak. Siyasi tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olacak 16 Nisan'da sizlerden çok güçlü bir destek bekliyorum. Sizlerin evet oylarınıza hem darbecilere hem de cuntacıların avukatlarına hak ettikleri cevabı vereceğinize inanıyorum. Buradan öyle bir ses verelim ki Kandil'deki terör ağları duysun, buradan öyle bir haykıralım ki Pensilvanya şarlatanın ödü patlasın. Öyle bir coşkuyla söyleyelim ki Türkiye düşmanı çevrelerin elleri ayaklarına dolansın."