‘Dünürüme kadar araştırılsın’

- KAPI GİBİ ARKANDAYIZ: Filistin konusunda Türkiye’nin tek yürek olması lazım. Öyle lafla peynir gemisi yürümez. ‘İsrail’le ilişkileri kesebiliriz’. Kesiyorsan kes kardeşim, biz de kapı gibi arkandayız! Kaldı ki asıl kızacağın adam, Trump. Niye kızmıyorsun? Oradaki sıkışmışlığını gidermek için, gündemi değiştirmek için getirdi Orta Doğu’nun kalbine pimi çekti, bombayı koydu. Herkesi aradı, sadece ve sadece Erdoğan’ı aramadı.

- NİYE TEL AVİV YAZAMIYORSUN?: Dışişleri Bakanlığı’nın sitesinde İsrail’in başkenti boş. Tel Aviv yazmıyor ama orada bir yıldız var. Yıldıza baktık, ne yazıyor? ‘İsrail 1980 sonrası şunu şunu yaptı ama onlar Kudüs’ü başkent olarak kabul ediyorlar’ diyor. Niye Tel Aviv yazmıyorsun? Elinden tutan mı var? Not sadece bu konuda da kırık değil. 20 milyon dolara Türkiye’nin itibarını satan bir anlaşma da geldi. Anlaşmada ne yazıyor biliyor musunuz? Ankara ve Kudüs. O anlaşmaya hangi gerekçeyle ‘Evet’ dediniz?

- LOZAN NAMUSUMUZDUR: Bir devlet başkanı pozisyonunda olan kişi, ayaküstü, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını belirleyen Lozan Anlaşması’nı tartışmaya açamaz. Sayın Erdoğan’a sormak istiyorum: Hangi gerekçeyle, hangi bilgi birikimiyle Lozan’ı tartışmaya açıyorsun? Lozan’ı tartışmaya açman için önce şu üniversite diplomanı bana bir göster bakayım. Türkiye Cumhuriyeti’nin namusudur o.

- O BAŞKANI YAŞATMAM: Haberler çıktı Ataşehir’le ilgili açtım telefonu Belediye Başkanına ‘Nedir bu olaylar?’ dedim. ‘Efendim, bunlar gerçek değil’. Kardeşim, o zaman doğrudan doğruya gideceksin cumhuriyet savcılığında suç duyurusunda bulunacaksın. Gitti suç duyurusunda bulundu. 13 Mayıs 2015’te. Karar 3 Ağustos 2017’de çıktı, hiçbir şey yok. İtiraz ettiğimiz budur. Açık ve net söylüyorum; bir belediye başkanının ağzından eğer bir lokma haram lokma inerse o belediye başkanını yaşatmam. Sonra döndüler -benimle ilgili- kızım bir daire almış. Buradan CHP’li vekillere söylüyorum: Benim ailem, çocuklarım, torunum, damadım, hatta ve hatta dünürlerim, hepsi için araştırma önergesi verin ve hepsi araştırılsın. Beş kuruş bulursanız, bu kürsüden özür dileyeceğim.

- GEL DAVAYI YENİDEN AÇALIM: Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkiye hiç itirazımız yok. Ama Sarraf denen bir sahtekar geldi, rüşveti başlattı. Hakkımda en çok dava açan kişilerden biri de Sarraf’tır. Amerika’da görüşülen davadan rahatsızım. Binali Yıldırım Bey’e açık ve net çağrı yapıyorum: Gel kardeşim, bu dosyayı yeniden açalım.

Man’cıların bütçesi

- 292 KG ALTIN NEREDE? 1 Ocak 2013, Gana’dan bir uçak, kargo uçağı kalkar Atatürk Havalimanına iner, gümrük beyanları verilir. 1,5 ton doğal taş getiriliyor Türkiye’ye, 1,5 ton. Bir gümrükçü diyor ki: ‘Görelim bakalım’ diyor. İçinde 1,5 ton altın var. Hayati Yazıcı bir soruşturma talimatı veriyor. Müfettiş raporunda diyor ki: “1,5 ton olarak geldi ama Türkiye’den çıkarken bize verilen beyannamede 292 kilogram altının -parantez içinde (Borsa değerine göre 14 milyon 600 bin dolar) parantezi kapatıyor- bir şekilde, herhangi bir gümrük işlemine tabi tutulmaksızın Türkiye’ye sokulduğunu tespit ettik.’ Soruşturmaya buradan başlayın.

- CEPLERİNİZ BÜYÜDÜ: Efendim ‘Yüzde 11 büyüdük’. Cepleriniz büyüdü. Vatandaşın cebinde bir şey yok. Bu bütçe Man’cıların bütçesidir. Faizcilerin bütçesidir. Elektrik düğmesini açtığınızda 4 çeşit vergi. Kadın musluğu açınca 5 çeşit vergi öder. Ama bunlar Man’da olsalardı hiç bunları ödemeyeceklerdi. Diyorlar ki ‘Bu ülkede adalet var’. Hangi adaletten söz ediyorsun? Açlıktan ölen çocuğun adaleti mi, Man Adası’nda şirket kurup malı götürenlerin adaleti mi? 80 milyon vatandaşıma sesleniyorum: Bu faizci düzeni yıkacağız. Hakça bir düzen kuracağız. Öyle Man Adalarında şirket kuranları bu ülkede yaşatmayacağız.