Siyaset 'Hiçbir milletvekilimizi yedirmeyiz'

'Hiçbir milletvekilimizi yedirmeyiz'

22.12.2015 - 15:20 | Son Güncellenme:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Hiçbir milletvekilimizi yedirmeyiz

Kılıçdaroğlu: "Hükümet başarısızlıklarının altında bunaldığı için, kendisi için çıkış arıyor. Bizim bir milletvekili arkadaşımıza acımasızca saldırıyorlar. 'Türkiye üzerinden kimyasal silahların Suriye'ye gönderilmesini' dile getirdi diye arkadaşımız bir numaralı düşman ilan edildi, Eren Erdem. Hiçbir milletvekilimizi kimseye yedirmeyiz."

Haberin Devamı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Terör bir insanlık suçu mudur? Evet. Teröre karşı devlet mücadele etmeli midir? Evet. Terör örgütü mensupları etkisiz hale getirilmeli midir? Evet. Hiçbir sorun yok burada. Bunun hukuk içinde yapılması lazım mı? Evet. Hukuk devletine yakışan da budur. Ama şu soruyu 78 milyon vatandaşımın kendisine sormasını istiyorum; iller ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken bu ülkenin başında kimler vardı?" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Terör örgütü tarafından kaçırılan asker ve polislerin ailelerinden oluşan bir heyetin gruplarını ziyaret ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Terörü istemiyoruz, nereden ve kimden gelirse gelsin. Bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz. O ailelerin de çocuklarına, eşlerine bir an önce kavuşmalarını diliyoruz. Türkiye'nin bu terör belasından kesinlikle kurtulması lazım" dedi.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu, konuşmasında Sarıyer'de terör örgütü DHKP/C'ye yönelik operasyon sırasında yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Dilek Doğan'ın ölümüyle ilgili ortaya çıkan kamera görüntülerine değindi.

Görüntülerle Dilek Doğan'ın nasıl öldürüldüğüne tanık olunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aile perişan. Annenin tek savunması elindeki terlik, terliği polislere atıyor ve itiraz ediyor, 'Çocuğumu öldürdünüz' diye. O annenin feryadını duyup da haksızlığa isyan etmemek mümkün değil. Oysa bize bunu nasıl sundular? 'Çatışmada öldürüldü'. Ortada bir çatışma yok. Çatışma varsa sadece annenin elinde kızı öldükten sonra polislere attığı bir terlik var. Daha acı olanı ne biliyor musun? 'Polise mukavemet etti' diye elinde terlik olan anne hakkında soruşturma açılıyor. Bu ne vicdandır? Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır, nasıl bir erdemliliktir? Anlamakta zorlanıyorum."

Polislerin toplumdaki yerinin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, ancak içlerinden biri haksızlık yapıyorsa bunu ortaya çıkarmanın da ilk önce polislerin görevi olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, polislerin sorunlarını yakından bildiğine ve dile getirdiğine işaret ederek, "Terörle dişe diş mücadele ediyor hayatınızı ortaya koyuyorsunuz. Yakınlarınız kaygı taşıyor. Ama ne olursunuz, bir arkadaşınız haksızlık yaparsa onu ortaya çıkarmaktan geri durmayın. Bu size gölge düşürmez" diye konuştu.

Haberin Devamı

Dilek Doğan'ın ölümüne ilişkin görüntüleri ortaya çıkaran gazetecinin Eyüp Serbest olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yarın bu gazeteci arkadaşımızın başına ne gelir bilmiyorum. Belki o da hapse atılacaktır. Onun hakkında da belki 'devletin sırrını açığa çıkardı' diye soruşturma açılacaktır. Ama gazeteci arkadaşlarıma yine söylüyorum; sizler görevinizi yaptığınız sürece, bize doğru bilgileri aktardığınız sürece bizim başımızın tacısınız. İster hapiste olun, ister sokakta olun, bizim başımızın tacısınız" dedi.

-"Doğru haber yazanların hapislere atıldığı bir sürece girdik"

Kılıçdaroğlu, "32 gazetecinin hapiste olduğunu, bunun Türkiye'de demokrasinin üzerine bir gölge olarak düştüğünü" belirterek, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na gazetecilerin tutuksuz yargılanması için gerekli yasal düzenlemeleri yapma konusunda çağrıda bulunduğunu hatırlattı.

Haberin Devamı

Davutoğlu'nun daha önemli bir adım atarak, "Zorunlu haller dışında tutuksuz yargılama gibi bir yol belirlenmesinin doğru olacağı kanaatindeyim" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Çok teşekkür ederim. Madem ki genişletiyorsun, tutuksuz yargılama esastır diyorsun, CHP olarak biz hazırız. Getirin yasayı size destek vereceğiz. Ben sözümde duruyorum, siz de durun. Madem ki tutuksuz yargılama esastır, gelin bu esası yeniden belirleyelim. 'Doğru haber yazdı' diye gazeteci hapse mi atılır? Yalan haber yazanların omuzlarda taşındığı bir süreçten, doğru haber yazanların hapislere atıldığı bir sürece girdik. Bunlar doğru değil."

Davutoğlu'nun erdemden ve ahlaktan da söz ettiğini, siyasetin kendileri için erdem ve ahlak meselesi olduğunu dile getirdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir milletvekili vardı. Bir gazeteye gece baskın yaptı, yetmedi ikinci baskını yaptı. Bir güruhu topladı, Hürriyet gazetesini bastılar, camını çerçevesini indirdiler. Ve onun başında bir AKP milletvekili vardı; Boynukalın. Ne kadar kalın bilmiyoruz. Bu arkadaşımız geçen günlerde Gençlik ve Spor Bakanlığına, bakan yardımcısı olarak atandı. Bizi dinleyen 78 milyon vatandaşımıza sesleniyorum; 'erdem' diyeceksiniz, 'ahlak' diyeceksiniz, 'doğruluk' diyeceksiniz, 'medya özgürlüğü bizim kırmızı çizgimizdir' diyeceksiniz, kalkacaksınız medyaya saldırıda bulunan, gazetecileri tehdit eden bir kişiyi getireceksiniz Gençlik ve Spor Bakanlığına bakan yardımcısı olarak atayacaksınız. Hangi erdem, hangi ahlaktan söz ediyorsunuz siz? Bizim bahsettiğimiz erdem ve ahlak ayrı, onların bahsettikleri ayrı. Erdem ve ahlak kavramının da içini boşalttılar."

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu, "Ele verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı" atasözünü hatırlatarak, "Boynukalın'a, Gençlik Bakanlığında, nasıl görev verilecek? Elinde sopayla, 'cam çerçeve indir, sen erdemli bir adamsın' diyecek. 'Erdem' diyeceksin, 'ahlak' diyeceksin, çok özür diliyorum ama, erdemden ve ahlaktan yeteri kadar nasibini alamamış bir kişiyi getireceksin bakan yardımcısı yapacaksın. Kimse kusura bakmasın, doğru değil" dedi.

"Teröre karşı hep birlikte mücadele edeceğiz"

Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşananlara da işaret ederek, ortaya çıkan fotoğrafların bir Suriye manzarasını hatırlattığını söyledi.

Teröre karşı hep birlikte mücadele edileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Terör bir insanlık suçu mudur? Evet. Teröre karşı devlet mücadele etmeli midir? Evet. Terör örgütü mensupları etkisiz hale getirilmeli midir? Evet. Hiçbir sorun yok burada. Bunun hukuk içinde yapılması lazım mı? Evet. Hukuk devletine yakışan da budur. Ama şu soruyu 78 milyon vatandaşımın kendisine sormasını istiyorum; iller ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken bu ülkenin başında kimler vardı?" ifadelerini kullandı.

CHP'nin bu illerdeki il ve ilçe başkanlarına Ankara'ya davet ederek, duruma ilişkin bilgi aldıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, bir ilçe başkanının yaşadığı olayları anlatırken gözyaşlarını tutamadığını, istediği halde kızını okula gönderememekten duyduğu üzüntüyü aktardığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Bu tabloyu Türkiye'nin önüne koyanlar kimler? 'Çözüm Süreci' diye, şimdi 'PKK bizi kandırdı diye sokağa çıkanlar kimler? Şimdi kahramanlık taslayanlar kimler? Bedel ödeyenler kim? Güvenlik görevlilerimiz. Kahramanlık edebiyatı yapanlar kim? O il ve ilçeler silah deposu haline döndürülürken seyredenler. Bunun hesabının birileri tarafından sorulması lazım" diye konuştu.

Esnafın gönderdiği mektubu okudu

Bölgede yaşanan göçe de dikkati çeken Kılıçdaroğlu, GÖÇ-DER'in yaptığı araştırmaya göre, sokağa çıkma yasağı ilan edilen il ve ilçelerden göç edenlerin sayısının 200 bin kişi olduğunu aktardı. Ülkeyi bu hale getirenlerin, 14 yıldır iktidarda bulunanlar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "200 bin kişinin vebalini kim çekecek? Bu soruyu vicdanına sor" dedi.

Bölgede esnaflık yapan, ancak şimdi maddi sıkıntılar içinde kalan bir kişinin, milletvekilleri aracılığıyla gönderdiği mektubu kürsüden okuyan Kılıçdaroğlu, bu kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmek istediğini ancak randevu alamadığını yazdığını aktardı. Kılıçdaroğlu, "Onların daha ciddi işleri var, niye görüşsünler? Siz onların gözünde vatandaş değilsiniz ki sizinle görüşsünler" ifadesini kullandı.

CHP olarak bölgeye heyet gönderdiklerini hatırlatan ve kürsüden bu kişiye seslenen Kılıçdaroğlu, "Sen de artık uyanmalısın, sen de artık bu hükümetin Türkiye'nin sorunlarına çözüm getiremeyeceğini bilmelisin. Bu bilince ulaştığın zaman Türkiye sorunlarını aşacaktır. Kendisi sorun olan bir siyasi iktidar ülkenin sorunlarını çözemez" dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin bölgenin ve Türkiye'nin sorunlarını çok iyi bildiğini belirterek, "78 milyon vatandaşıma sesleniyorum; hangi sorun varsa, merak ediyorsan çözümünü lütfen bana yaz. O sorunun nasıl çözüleceğini arkadaşlarım sana bildirecektir. Biz kendimizi bu kadar yetiştirdik. Bilgi, birikim ve deneyim sahibiyiz" diye konuştu.