Siyaset Kendi halklarına ihanet içindeler

Kendi halklarına ihanet içindeler

04.11.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Erdoğan, Kobani’yi gündeme aldığı konuşmasında ABD’nin havadan silah yardımını eleştirdi. Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin olarak da isim vermeden HDP’yi hedef aldı

Kendi halklarına ihanet içindeler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nin akademik yıl açılış töreninde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Suriye politikası konusunda Türkiye’ye iftira atıldığını savunarak, “DEAŞ’la bizimle yakından uzaktan bu noktada ilgimiz, alakamız olmadığını bildikleri halde iftira at, tutmasa iz bırakır mantığıyla devam ettiriyorlar. Çok büyük yanılgının içindeler ve inşallah başarılı olamayacaklar” dedi.
Erdoğan‘ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
* DOKTOR AÇIĞIMIZ ÇOK FAZLA: ‘Açıyorsunuz bu okulları ama hoca yok’ dediler. Dedik ki; ‘O da olacak.’ Dayanışma içerisinde bunu halledeceğiz. Ama biz şimdiden, süratle zemini, fiziki imkanları hazırlıyoruz. Ama üniversitelerimiz bir yarışın içerisinde olmalı. Dedik ki Bezmialem Üniversitesi bizim ilk sağlık bilimleri alanındaki üniversitemiz olsun. Hakikaten tıpta çok açığımız var. Doktor açığımız çok çok fazla. Anadolu’nun, Trakya’nın her bir şehrine inşallah kazandırılmış üniversitelerle tıpta yaygın bir şekilde kariyer yapma imkanı doğacaktır.
* MAKİNELERİ YAKIYORLAR: Düşünebiliyor musunuz? Bir bayan doktor oraya gidiyor, o bu korkuyla orada yaşıyor. Nasıl hizmet verecek? Ondan sonra ‘Barış’ diyorlar, ondan sonra ‘Özgürlük’ diyorlar. Ne barışı, ne özgürlüğü, bunlar kendi halklarına ihanet içindeler, onlara hainler. Böyle bir şey olabilir mi? Havalimanı yapıyoruz, havalimanını yaptırtmıyorlar. Sürekli müteahhitler tehdit altında, makineleri yakılıyor. Onu dahi istemiyorlar. Niye? Kendi Kürt vatandaşımızın insanca yaşamasının önünü açmıyorlar. Böyle bir vatanseverlik olabilir mi? Bu şartlar altında biz orada yine o havalimanını bitireceğiz. İsteseler de bitireceğiz, istemeseler de bitireceğiz. Batıda ne varsa, onu biz inşallah Doğu’ya da Güneydoğu’ya da yapacağız.
* EZİKLİK DÖNEMİ TARİH OLMUŞTUR: Annesinin gebeliğinden itibaren, bebekliğinden, çocukluğundan itibaren devletin hizmetlerini gören, yaşayan, devleti tarafından insan yerine konularak büyüyen sağlıklı bir nesil geliyor. İşte bu nesil, Türkiye’nin dönüşümüne çok büyük bir ivme kazandıracak. Biz bu potansiyele sahibiz. Eziklik dönemi, o komplekslerin yaşandığı dönemler, başka ülkeler, başka medeniyetler karşısında boyunların büküldüğü dönemler inşallah geri gelmemek üzere tarih olmuştur.
* ÇOK SAYIDA RİSKİ KONTROL ETMEK ZORUNDAYIZ: Bulunduğumuz coğrafyanın özelliğinden kaynaklanan ya da sahip olduğumuz potansiyelden kaynaklanan çok farklı tehditlere maruz kalmaktayız. İçeride ve dışarıda terör örgütleri var. Yanı başımızda devam eden ve bizi doğrudan etkileyen çok büyük sorunlar var. Paralel yapı misali değişik ihanet şebekeleri var. Bir üst akıl bunların hepsini yönetiyor. Bu ülkelerin adını vermeme gerek yok. Bunlara benzer çok sayıda riski kontrol etmek zorunda olan bir ülkeyiz.
* DEMOKRASİ KAVRAMINA UYGUN SAVUNULUR: Türkiye’de askere, polise, bekçiye silah doğrultup, katleden kişilerin, gazeteci denilerek nasıl savunulduğuna ve Türkiye’nin bu noktada nasıl eleştirildiğine bakın. Gazze’de 2 ay içinde ölen 16 gazeteci için konulan daha doğrusu hiç konulmayan tavra bakın. 16 gazeteci öldürülüyor, dünya medyasının sesi çıkmıyor. Türkiye’de böyle bir şey olsa dünya medyası ne yapar? Kıyametler koparır. Gençler, demokrasi kavramına uygun, onun içeriğine uygun demokrasi savunulur. Yoksa egemen güçlerin, emperyalist güçlerin istediği demokrasi değil. Ben ne kadar istiyorsam o kadar demokrasi. Böyle bir şey olmaz.
* BİZİM İZZETİMİZ VAR: Geçenlerde BM Genel Kurulu’nda bizi bir masaya oturtacaklar, Sisi’yi de koymuşlar. Ben dedim, ‘Bu yemeğe katılmam’. O adama meşruiyet kazandıracak kadar meşruiyetini kaybetmiş bir lider değilim ve tabii katılmadım. Benim sandalyem orada boş durdu. Niye? Bizim izzetimiz var, onurumuz var. Biz bu izzeti korumak durumundayız.
* NE EKMEK ALMAYA!: Gezi olaylarında hayatını kaybeden bir çocuğu, hakkında senaryolar yazarak reklam malzemesi yaparak, aylarca istismar konusu yaptılar. Yalan söylüyorlar. ‘Ekmek almaya gitti’ diyorlar. Yalan. Ne ekmek almaya? Çocukcağızı terörün içine ittiler. Sapanlarla, maskelerle resmi var. Bunların hepsi tespit edilmiş vaziyette. Fakat, bunun için kıyametleri koparanlar Diyarbakır’da alçakça, vahşice 3. kattan aşağı atılan Yasin ile ilgili, onu arabayla çiğnedikleri halde bunu asla gündeme getirmediler. Yasin Börü ve arkadaşlarını görmediler, görmezden geldiler. Niye? Çünkü Yasin Börü, inancını yaşayan bir delikanlıydı. Bu ve buna benzer tavırlar son derece kasıtlı, son derece bilinçli, Türkiye’ye yönelik algı operasyonlarının parçası olarak ortaya konan tavırlardır. Bu çifte standart aslında 100 yıllık bir Batı alışkanlığıdır. 100 yıl önce 1. Dünya Savaşı başlamış, savaşın siyasi, psikolojik, sosyolojik cepheleri bugün dahi kapanmamıştır. Şu anda da Batı medyasında Türkiye’ye karşı tamamen yalan haberlerle örülmüş bir psikolojik saldırının olduğunu görürsünüz.

Haberin Devamı

‘Her şeylerini biz veriyoruz’

* ONLARI BİZ YEDİRİYORUZ: Şu anda peşmergeler bizim topraklarımızdan geldi ve şu anda Kobani sınırında bekliyorlar. Neyi bekliyorlar biliyor musun? Erbil’den gelecek haberi bekliyorlar. Özgür Suriye Ordusu, onlar da bizim sınırlardan geldi, şu anda Kobani’ye geçtiler. Elinize, dilinize dursun. 200 bin Kürt’ü Kobani’den Ayn-el Arab’tan Türkiye’ye kabul eden bu iktidar. Biz aldık. Onları biz yediriyoruz, biz giydiriyoruz, biz içiriyoruz, her şeyini biz veriyoruz. Bizim şu ana kadar yaptığımız harcama 4,5 milyar doları buldu.
* FARKLI BİR TEZGÂH ÇALIŞIYOR: Amerika, ‘Kobani düştü düşecek’ diyor, oraya silah yardımı yapacak, bizimle görüşüyor, biz de diyoruz ki ‘Yanlış yapıyorsunuz. PYD filan bunlar terör örgütüdür. Yapmayın. Onların eline düşer bunlar.’ ‘Yok’ diyor. Laf dinlemediler o gece C-130’larla indirdiler. Bir kısmı DEAŞ’ın eline düştü, bir kısmı PYD’nin eline düştü. Ondan sonra da kendi savunma bakanları, ‘Şu anda Amerika’nın Suriye politikası yanlıştır’ diyor ve çalkalanıyor. ‘Çünkü yaptığımız yardımlar Suriye rejimini güçlendiriyor’ diyor. Kobani niçin bu kadar stratejik öneme haiz? Neden Kobani? Eğer sıkıntı varsa benim için olması lazım, sizin için niye? Irak’ın yüzde 40’ı DEAŞ’ın işgali altında, oraya niye müdahale etmiyorsunuz? Farklı bir oyun, tezgah burada çalışıyor. Bu yalanı söyleyenler, DEAŞ’la bizimle yakından uzaktan bu noktada ilgimiz, alakamız olmadığını bildikleri halde iftira at, tutmasa iz bırakır mantığıyla bunu devam ettiriyorlar. Çok büyük yanılgının içindeler ve inşallah bunda da başarılı olamayacaklar.

Haberin Devamı

Vatandaş tepkisi

Erdoğan için Bezmialem Hastanesi’nin içinde ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.
Hastaneye ambulans dışında özel araçların girişine izin verilmedi. Otomobiliyle hastaneye girmek isteyen bir vatandaş görevlilerle uzun süre tartıştı. Görevliler aracını diğer otoparka bırakıp yaya olarak girmesini isteseler de vatandaş ikna olmadı. Otomobiliyle içeri girmekte başarılı olamayan vatandaş, hastane girişinden ayrılırken, “İçeri almıyorlar ya” diyerek bağırdı.

Haberin Devamı

‘İçeride 100 gazeteci falan yok’

(Uluslararası Basın Enstitüsü’nün ziyareti) ‘Siz şu kadar gazeteciyi içeri attınız, şöyle yaptınız, böyle yaptınız’ deyince, ‘Size bunları kimin söylediğini biliyorum, farkındayım, fakat sizin söylediğiniz gibi içeride şu an 100 tane gazeteci filan yok. İçeride şu anda olan gazeteci sayısı 7 kişidir. Adalet Bakanlığı’nın belgeli olarak kendisine rakamlarını verdim. Bu 7’sinin de kendisine suçlarının neler olduğunu anlattım. Bunlar terörist. Bekçi öldürmüş, gazeteci kimliği var. Öbürü, kaçak silahla yakalanmış. ‘Siz bunlara gazeteci mi diyorsunuz? Kusura bakmayın, eğer bunlar gazeteci ise siz de bunları savunuyorsanız biz sizle anlaşamayız. Şimdi Adalet Bakanımıza gideceksiniz, o size belgeleri verir’ dedim. (“Yeniden yargılamaları mümkün değil mi?” sorusu üzerine) Cezaları bunların kesinleşmiş. Niye yeniden yargılanacaklar?