Siyaset "Kılıçdaroğlu Cem Uzan'ın eline su dökemez"

"Kılıçdaroğlu Cem Uzan'ın eline su dökemez"

08.05.2011 - 17:15 | Son Güncellenme:

Gündemdeki konuları değerlendiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cem Uzan'ın siyasi arenadaki varlığını bakın neden hatırlattı?

Kılıçdaroğlu Cem Uzanın eline su dökemez

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "AK Parti’yi de iktidar yapmayacaklarsa, birileri böyle bir karar vermişse, başka bir partiyi tek başına yapsınlar; kıytırık koalisyonlara ülkenin ihtiyacı yok. Biz olmayacaksak, başka bir parti tek başına iktidar olsun" dedi.

Arınç, Bursa’nın Kestel ilçesinde, partisinin milletvekili adayı Bedrettin Yıldırım’ın seçim ofisinin açılışında yaptığı konuşmada, AK Parti’nin kurulduğu yıldan bu yana iki büyük seçim ve iki yerel seçimden başarıyla çıktığını, halkın, mührü hep doğru yere bastığını söyledi.

Referandumlardan da "evet" çıktığını anımsatan Arınç, bunda en büyük payın Bursa ve Kestellilerin olduğunu vurguladı.

Ofis önünde toplanan kadınların Anneler Günü’nü kutlayan Arınç, "Rahmete kavuşanları, rahmetle anıyorum, yaşlılara acil şifalar diliyorum. Toplumun şekillenmesinde annelerimizin rolü büyük, hepsine Allah’tan sağlık ve mutluluklar diliyorum" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün Başbakanlık yaptığı hükümetin, 60.

Hükümet olduğunu belirten Arınç, 90 yılda 60 hükümetin kurulduğunu, 90 yılın 60’a bölünmesiyle hükümet ömrünün ortalamaya 1 yıl, 6 ay olduğunu belirtti. Arınç, "Türkiye’de bir hükümetin ortalama ömrü 1 yıl, 3 ay olmuş, bazen 3 aylık, 5 aylık, bazen de 2 yıllık ve 3 yıllık hükümetler olmuş" dedi.

AK Parti gelmeden önce son hükümette bakan sayısının 38 olduğunu anımsatan Arınç, şöyle konuştu: "ANAP-DSP-MHP hükümetinde 20’si devlet bakanıydı. Bu bakanlar, neye bakıyordu biliyor musunuz? Bakmak ayrı, görmek ayrıdır. Bunlar, sadece bakıyordu.

Birisi sadece Ziraat Bankasından, birisi Yapı Kredi Bankasından, birisi Devlet Meteoroloji İşlerinden sorumluydu. Şundan sorumlu, bundan sorumlu. Mesele, o bakanlık koltuğuna oturmak, o kırmızı plakalı araçta ’ben de bakanım’ diyebilmek.

Biz, tek başımıza iktidara geldik. 367 milletvekilimiz var. Bakanlık sayısını 38’den 24’e düşürdük. Tek başına iktidara gelen parti, bakanlık sayısını artırsa kim itiraz edebilir? Hayır, inadına 24’e düşürdük. Çevre ve orman ayrıydı, birleştirdik, turizm ve kültür ayrıydı birleştirdik. Önceden her kuruma bir bakan veriliyordu. Ben Başbakan Yardımcısıyım, bana 8 kurum bağlı. Eskiden 8’ine de devlet bakanı verirlerdi. Başbakanımız dedi ki: Hükümet daha dinamik olacak, daha güçlü olacak, bakanlık sayısı daha az olacak. Şükür 8,5 yıldır devam ettiriyoruz." Arınç, AK Parti olarak bu seçimlerde de destek beklediklerini vurgulayarak, "Bugüne kadar hangi hizmetleri yaptıysak bundan sonrada beş mislini, on mislini yapacağız. Hastaneler yapıldı, yapılacak, yollarınız yapılacak" dedi.

-"TÜRKİYE, KOALİSYONLARA DÖNERSE..."-

Haberin Devamı

"Allah, Türkiye’yi koalisyon karmaşasından korusun" diyen Bülent Arınç, şöyle devam etti: "Bunu çok açık söylüyorum; AK Parti’yi de iktidar yapmayacaklarsa, birileri böyle bir karar vermişse, başka bir partiyi tek başına yapsınlar; kıytırık koalisyonlara ülkenin ihtiyacı yok. Biz olmayacaksak, başka bir parti tek başına iktidar olsun. Bunu çok açık söylüyorum; Türkiye koalisyonlara dönerse, inanın başlamış hizmetlerin hiçbiri bitmez, kavgalar, çekişmeler yeniden başlar, biri o tarafa götürür, biri bu tarafa götürür. Türkiye, geçmişte olduğu gibi eski kavgaların içine düşer. 1999 seçimlerinde DSP, ANAP ve MHP koalisyonla hükümet kurdu. Üç partili hükümet, o kadar aciz, o kadar beceriksiz, o kadar Türkiye’nin burnundan getiren bir ekonomik kriz yaşattı ki bize, hepimiz fakirleştik. 2002’de seçime gidildi, bu üç parti Meclis dışında kaldı. Halk öylesine bir sille vurdu ki, bunları öyle bir cezalandırdı ki, üç parti yere serildi, ayağa da kalkamadılar. Sonra halk bize güvendi, kararını verdi ve iktidara getirdiler. Millet kararını verdi, daha top tüfek hiçbir şey bizi deviremedi. Arkamızda millet var, onun desteği, güveni var."

Haberin Devamı

-"LİSE VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE DE KİTAP VERECEĞİZ"-

Arınç, artık, vatandaşların istediği hastaneye gidebildiğini, istediği doktoru seçebildiğini ifade ederek, "Eskiden böyle miydi? 6 ay çarşafları yıkanmamış, simsiyah olmuş hastane odalarını biliyorum. Tedavinizi oluyorsunuz, istediniz eczaneden ilacınızı alıyorsunuz" diye konuştu.

Bülent Arınç, önceden çocukların, okullarda 50-60 kişilik sınıflarda eğitim gördüğünü belirterek, şunları söyledi: "Hepsi birbirini iteliyor, oturmak için. Bursa’da 4 bin derslik yaptık, çocuklarımız 25-30 kişilik sınıflarda. AK Parti geldi, masanın üstünde kitaplar, daha birinci günde. Bu bir berekettir. Lise ve üniversite öğrencilerine de kitap vereceğiz. Onlara yurt sağlıyoruz, harç kredisi veriyoruz. Millet bize, biz millete veriyoruz. Kayıp kaçak yok, havuz eksilmedi. Dıgıdık dıgıdık Kurtalan Expresi yok artık, saatte 250 kilometre hız yapan trenlerimiz var. Konyalı var mı içinizde iyi bilir. Ne derlerdi? "Konya-Ankara git gel 6 saat, şimdi 2,5 saat.

Trene biniyorsunuz, 1 saat, 15 dakika Konya’ya gidiyoruz. Mevlana’yı ziyaret ediyoruz, etli ekmeği, bıçak arasını yiyoruz, ardından hızlı trenle Ankara’ya dönüyoruz. İstanbul’a gidecek, Ankara üzerinden Bursa’ya da hat çekiliyor. Bursa’ya da Ankara’dan 260 kilometre hızlı treniyle gideceğiz. Hepsi olacak."

Haberin Devamı

-KANAL İSTANBUL PROJESİ-

"Ne denizin altı kaldı yapmadığımız ne üstü" diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başbakan çok hızlı maşallah, ’bu boğaz ne ki, biz bir de kanal yaparız’ dedi. Kanal İstanbul Projesi’yle 2. boğazı yapıyoruz ki; Rus tankerleri oradan geçerken hem boğaz kirleniyor hem de büyük tehlike meydana geliyordu. Büyük gelişmeyle yerini şimdilik saklı tuttukları Karadeniz’den Marmara’ya açılan kanal yapılacak. Şimdi bunları düşününce, dar kafalı insanların, güdük siyaset yapmış insanların kısır çekişmeyle vakit geçirmiş insanların, bunu anlaması mümkün değil. Birisi diyor ki ’bunun içinde insan yok ki’, Allah Allah bunun içinde su var. Suyun üstünde kim olacak? Suyun altında balık olduğunu anladık da. ’Burada ticaret yapılacak, çevresinde yeni şehirler meydana gelecek, ticari hayat canlanacak’ şeklinde anlatılıyor, ’benim ona aklım ermez’ diyor. Doğrudur, bunlara akılları ermez." Fatih Sultan Mehmet’in 21 yaşındayken İstanbul’u fethetmeyi aklına koyduğunu anlatan Arınç, şöyle devam etti: "Niye fethetmek istiyordu. Çok akıllı. Çünkü bir hadisi şerif biliyordu Sultan Fatih; ’İstanbul mutlaka fethedilecektir. O’nu fetheden kumandan ne güzel kumandan, O’nu fetheden asker ne güzel askerdir’. Sultan Fatih, bunu kafasına koymuş alacak. Bunu isteyen tek o değil ki. O, tarihe İstanbul’u 9 kez muhasara etmişler. Avrupa’nın bütün askerleri gelmiş alamamışlar. Kocaeli’ye kadar elçi göndermişler, şu teklifte bulunmuşlar; ’Sen İstanbul’u almaya gelirsin, böyle niyetlenmişsin. Senden önce burayı 9 kez muhasara ettiler. Sen neyine güvenerek geliyorsun İstanbul üzerine? Bu rüyadan vazgeç’ demişler. Fatih; ’Ya İstanbul beni alacak ya ben İstanbul’u alacağım. Biz güçlüyüz, kuvvetliyiz çünkü biz inanıyoruz. Bizim kuvvetimizin ulaştığı yere, sizin hayalleriniz bile ulaşamaz’ diyor. Değerli kardeşlerim fetih gerçekleşti. Nasıl gerçekleşti? ’Bizim yapacaklarımızı siz hayal bile edemezsiniz’ demişti. Kasımpaşa sırtlarından gemileri karadan yürüttü, denize indirdi. Bizans baktı ki bir sabah gemiler Haliç’in içinde. O anda teslim oldular. Kimsenin aklına gelmiyordu böyle bir şey. Gemileri dağlardan aşırdılar."

Haberin Devamı

-KASET OLAYI-

Haberin Devamı

Arınç, Türkiye’de kardeş kavgası istemediklerini dile getirerek, terörü bitireceklerini, kökünü kazıyacaklarını, ülkede artık kan dökülmeyeceğini söyledi. Bunların hepsinin çaresi olduklarını vurgulayan Arınç, "Bugün bağırıp çağıranlara, tehdit edenlere bakmayın. Hepsinin sesi 12 Haziran’da kesilecek. 12 Haziran’dan sonra bu ülkede, birlik ve beraberlik projemiz hakim olacak ve hiçbirimizin gözü yaşarmayacak" dedi.

Yayımlanan iki kaset olayına değinen Arınç, şöyle konuştu: "Birilerinin özel hayatlarına girilmiş, çirkinlikler olmuş. Baştan söylüyorum; kimsenin özel hayatına müdahale edilmesini hoş karşılamayız. Bu, çok çirkin, çok yanlış bir şey. Bunlardan alacağımız ibretler ve dersler olabilir.

Kimsenin özel hayatı, didik didik edilmemeli, ifşa edilmemeli, araştırılmamalı ve ortaya dökülmemeli ama ortaya dökültükten sonra da hakikatler hepimizi uyarıcı nitelikte olmalı. Kanunların gereği yapılır. Kasetlerden medet umanlar olabilir.

Biz, siyasetimizi kasetler ve onların yayımlanması gibi çirkin işlerle ahlaksız işlerle yapmıyoruz ve kimsenim özel hayatını merak etmiyoruz. Kişinin söyledikleri, yaptıkları, yapacakları ve vaatleri bizim için önemlidir. Siyasi tecrübelerimizle kimin samimi olduğunu, kimin gerçekten dürüst olarak bunları yapıp yapmayacaklarını biliyoruz. Onlar vadediyorlar oysa biz yaptık."

-CEM UZAN VE KEMAL KILIÇDAROĞLU-

Arınç, bugüne kadar yaptıklarından daha fazlasını yapacaklarını belirterek, şunları kaydetti: ’Özürlülere evde bakım karşılığı verdiğimiz paradan hepimizin haberi var.

Aylık neredeyse asgari ücret kadar para veriyoruz. Helali hoş olsun. Özürlüye bakmak çile olmaktan çıktı. 600 lirayı geçkin para veriyoruz. Bizi ayakta tutan, milletimizin duasıdır. Yeşil kartlılara her yıl 4,5 katrilyon harcıyoruz. Helali hoş olsun ama onların geçmişte bir tek örnekleri yok ki, milletin yaralarına merhem olsunlar. Bundan sonra da yapacakları şüpheli. Her seçim zamanında bunlar konuluşur.

Unutmayın, bugün bir şeyler vaat edenlerden daha fazlasını vaat eden Cem Uzan ve partisi vardı. ’Mazot 1 lira’ diyordu. Cem Uzan, ekmek arası dönerlerle şarkıcı Gülben’lerle seçim meydanlarında yüzde 7,5 oy topladı. Sayın Kılıçdaroğlu, Cem Uzan’ın eline su bile dökemez. O kararlardan vazgeçsin, milletin gerçek dertlerine eğilsin. Akılcı, planlı, dürüst, yeni projeleriyle ortaya çıksın. Milletimiz, 12 Haziran’da en haklı ne doğru en isabetli kararı verecek." Arınç, konuşmaların ardından ofisin açılışını yaptı.