Siyaset Kızıldere'den terör ittifakına

Kızıldere'den terör ittifakına

05.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kızıldere'den terör ittifakına

Kızıldereden terör ittifakına

1972 Kızıldere olayını yaşayan yöre halkının `sol' sempatisine güvenen TİKKO ve DHKP - C, PKK'ya kucak açıyor. Karadeniz ve Akdeniz'e yayılmak isteyen PKK ise, Ünye - Fatsa - İskenderun hattı üzerindeki Tokat'ı çıkış kapısı olarak görüyor

"EĞER önceden tedbir almaz, gerekli güvenliği sağlayamazsak, bölge Güneydoğu'dan öte bir noktaya gider. Çünkü Güneydoğu'da etkin olmayan bir faktör var Tokat ve çevresinde. Bölge yalnız sarp dağlarla değil, kesif ormanlarla kaplı. Ormanın içine adım attığınızda bir metre ilerisini bile göremiyorsunuz. Burada teröristi izlemek ya da yerini saptamak mümkün değil."
Tokat'ta görüştüğümüz yetkililer en çok bu noktanın üzerinde duruyor. Pekiyi ama yalnızca bu mu? PKK'nın Tokat ve çevresini hedef seçmesi sadece bölgenin coğrafik yapısıyla mı ilgili? Öne sürüldüğü gibi terör Tokat ve çevresinde ilk kez mi yaşanıyor? Bu sorunun yanıtını Reşadiye ilçesine giderken Niksar tepelerinde alıyoruz. Belleğimiz bizi Niksar'ın köyü Kızıldere'ye götürüyor. "Kızıldere 1972'ye". THKP - C üyesi Mahir Çayan ve 9 arkadaşının ölümüne... Duygusal bir bağlantı belki, ancak Tokat ve çevresinin anarşik hareketlere ve örgütsel eylemlere pek de yabancı olmadığının kanıtı olarak gözden kaçacak gibi değil. Üstüne üstlük aynen Tunceli'de olduğu gibi DHKP - C ve TİKKO benzeri aşırı sol örgütlerin yıllardır buraları mekan ettiği yerel ve resmi yetkililerce de bilinen bir gerçek. Ve sorun bu noktada farklı bir boyut kazanıyor. Siyasi ve ideolojik hedefleri Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra tümüyle yok olan ve yalnızca var olma savaşı veren TİKKO ve DHKP - C gibi örgütler denize düşen yılana sarılır misali PKK'ya kucak açıyor. İşbirliğine gidiyorlar. Bunca yıldır onlara dönük sempatisini yitirmeyen yöre halkının PKK'ya da geçit vereceği yanılgısına düşüyorlar. Onlara bu umudu veren de yörenin Sünni - Alevi dengesi. Resmi kaynaklara göre bölgede nüfus dengesi yüzde 70 Sünni, yüzde 30 Alevilerden oluşuyor. Tunceli'ye dönük bir diğer önemli bağlantı da bu noktada yatıyor.
Tokat Valisi Ayhan Çevik'le konuşuyoruz. Gümüşhane'deki görev süresinde kent ekonomisine başarılı katkılarıyla ün kazanan Ayhan Çevik'e göre de Tokat'ın hedef kent seçilmesinin ardında yörenin geçmişi ve tabanı yatıyor. Çevik, son gelişmelerle ilgili ilginç bazı noktalara da açıklık getiriyor:
"Yöre halkı sol örgütlere bir anlamda alışık. Onları hala Türk solu olarak görüyorlar ve bir zararlarını görmedikleri için de belli ki yardım da ediyorlar. Yıllardır bu örgütlerin herhangi bir eylemine tanık olmadık yörede. Ne zaman PKK ortaya çıktı, onlar da kıpırdamaya başladı. Sanıyoruz PKK'nın gerçekleştirdiği bazı taciz olaylarına da sahip çıkıyorlar."
TİKKO ve DHKP - C'nin PKK'yla işbirliği bir süre önce Niksar'da yapılan bir operasyon sonunda ortaya çıkıyor. Ele geçirilen PKK sığınağında sol örgütlerle PKK'nın 15 günlük ortak bir eğitim yaptıkları geride bırakılan kanıtlardan saptanıyor. Tamı tamına 97 kişiyi müşterek bu kampta eğitmişler. Vali Çevik'e soruyoruz: "Yörede mevcut Alevi - Sünni dengesiyle olayların bu yönde gelişmesinin payı var mı?"
"Bu yörede Aleviler ve Sünniler inanılmaz bir birliktelik ve dostluk içinde yaşarlar. Bir anlaşmazlıkları yoktur. Kız alışverişinden tutun da ticari alışverişlerin de çok rahat olduğu, mezhep ayrımının neredeyse sorunsuz yaşandığı örnek bir kent Tokat. Hele hele kapıkomşu Sivas'ta yaşananlar göz önüne alındığında bir cennettir Tokat. Burada onları hedef gören ve yaşam felsefelerinden yararlanmaya çalışan sol örgütler ve PKK. Ancak Tunceli'de yaşananlardan büyük ders alan Aleviler PKK'nın başlarına nasıl bir çorap öreceğinin bilinci içerisinde şimdiden karşı çıkmaya başladılar. Teröristlerin istediği bir Sünni - Alevi çatışması çıkartmak ki, umarız bu mümkün olmayacak."
Tokat'ın PKK tarafından en uygun üs olarak seçilmesinin ardında yatan bir başka neden de, kentin Ünye - Fatsa - İskenderun hattı üzerinde olması. Bu hattın özelliği Karadeniz'i, Akdeniz'e bağlaması. PKK bu hatla Karadeniz ve Akdenize hakim olmak istiyor.

Niksar'dan Reşadiye'ye, oradan da dağ köylerine tırmanıyoruz. Hedefimiz iki teröristi yakalayan Çakırlı köyü. Köyün bir başka özelliği de Özel Harekat'ın şu an yargılanan eski Başkanı İbrahim Şahin'in köyü olması. Yaygın kanı, teröristleri mutlaka Şahin'in akrabaları yakalamıştır doğrultusunda. Çakırlı köyüne varmadan yol üzerindeki diğer köylere uğruyor ve köylüyle konuşuyoruz. Bir süre önce minibüslerin yolunu kesmiş teröristler. Yolcuları tek tek kontroldan geçirdikten sonra minibüsten indirmişler ve propagandaya başlamışlar. "Bizim sizinle bir alıp veremediğimiz yok. Bizim düşmanımız devlet, polis ve jandarma. Sizi tedirgin etmeyiz. Bizden korkmayın. Biraz yardım edin yeter" deyip para toplamaya başlamışlar.
Kürt nüfusun neredeyse yok olduğu, Doğu ve Güneydoğu'dan gelen Kürt kökenli vatandaşların da siyasi eğilimleri MHP'ye dönük olduğundan, PKK'nın yöre halkından ve özellikle de alevilerden başka hiçbir şansı yok.
Ne var ki Vali Ayhan Çevik yine de uyarıyor: "Güneydoğu'da yaşadıklarımızı değerlendirmek ve tedbiri önden almak zorundayız. Güvenlik var, ama terörle mücadele gücümüz yok. İlave güçlerle takviye edilmez ve gelişmelerine izin vermeden onları yok etmezsek, Güneydoğu'yu aşan sıkıntılar yaşarız."

EKONOMİK açıdan hızlı bir gelişme ile Türkiye'nin gündemine oturan Çorum'u yakalayabilmek ve hatta onu geçebilmek için Tokat, son bir - iki yılda hızla kalkınma çabaları başlatmış. Tarım'da öncülüğü tartışılmaz görünüyor. Türkiye ortalamasında verim ve dekar başına birinciliği var. Vali Ayhan Çevik, tarım kenti olmaktan öte geçelim sanayi kenti olalım demiş ve KOBİ kredilerinden aldığı destekle 1.5 yıl içerisinde 20 tesisin açılışını yapmış. 1997'yi yatırım yılı ilan eden Tokat, tekstil ağırlıklı 60 tesisin de temelini atmış. Niksar, Erbaa ve Turhal'da üç organize sanayi bölgesi de işin cabası.
Gözlerden kaçan ilginç bir ayrıntı Tokat'ı Türkiye'ye model olma noktasına getiriyor. Tokat gelişmesini il merkezine yığılmalarla değil, ilçeleriyle geliştiriyor. Kavaklarıyla ünlü Niksar, turizmi ile dikkatlari çekmeye çalışan Almus, Turhal, Erbaa hızla gelişiyor. Kentten dışarı göç, yok denecek kadar az. Kendi içinde göç yaşıyor. Halk kent merkezinden kalkıp, sanayileşen ilçelere göçüyor. Özel girişimciler hızla artıyor. Hele hele o rengarenk ünlü Tokat yazmaları yok mu? Ya Çukurcuma'ya taş çıkartacak antikacıları?
Ama bütün bunları son 4 - 5 aydır sekte vurulmuş. Terörün kendini hissettirmeye başlamasıyla birlikte ekonomik yaşam neredeyse durmuş. Buna izin vermeyelim diyor halk da, esnaf da, resmi yetkililer de...