Siyaset Kurtlar Vadisi Terör çekilirken uyardık

Kurtlar Vadisi Terör çekilirken uyardık

26.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kurtlar Vadisi dizisine önceki yönetim bazı müeyyideler uygulamış. Kurtlar Vadisi Irak filmi TV'de oynadığında bir müeyyide uyguladık. Dizi yeniden çekilirken de Show TV yöneticilerini uyardık

Kurtlar Vadisi Terör çekilirken uyardık

RADYO TELEVİZYON ÜST KURULU (RTÜK) BAŞKANI ZAHİD AKMAN AÇIKLADI: ZAHİD AKMAN: "Kurtlar Vadisi", 2004 ve 2005 yılına damgasını vuran bir dizi oldu. Bizden önceki yönetim de bazı müeyyideler uygulamış. Sinema filmi yapıldı, "Kurtlar Vadisi Irak" diye. O film televizyonda yayımlanırken RTÜK olarak içerikte gördüğümüz bir ihlalden dolayı yasanın 4. maddesine göre bir müeyyide uyguladık. Dizi yeniden çekilirken Show TV yöneticilerini bu ihlaller konusunda uyardık. Onlarda görüştüler kendi aralarında ve ilk bölümden sonra kaldırdılar. DERYA SAZAK: Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), "Kurtlar Vadisi Terör" dizisinin yayımdan kaldırılması üzerine hayli eleştiri aldı, yapımcı şirket "kapatılma" uyarısı ve baskısı sonucu diziyi çektiklerini açıkladı ve RTÜK'ü "sansürcülük"le suçladı. Medya da ikiye bölündü. Dizinin yayından kaldırılmasını eleştirenler olduğu kadar, "hukuk dışı yollardan" terör mücadelesini konu alan bir dizinin Türkiye'ye zarar vereceği öne sürüldü. Dizi neden yasaklandı? - Hayır. RTÜK'ün böyle bir misyonu yok. Yayıncılıktan gelen bir arkadaşınız olarak söylüyorum, sansüre kesinlikle izin vermeyiz. Özgür yayıncılığa dokundurtmayız. Haber alma özgürlüğünün güvence altına alındığı, herhangi bir şekilde müdahaleye uğramadığı ortamdan yanayız. "Kurtlar Vadisi Terör" dizisinin yayına gireceğini Show TV ekranlarından öğrendik. Tanıtımlar başladı ve o günlerde diğer medya gruplarında özellikle bu diziyle ilgili çok aleyhte şeyler yazıldı. Bunları önemsemedik. Çünkü ülkemizde zaman zaman rekabetten kaynaklanan çekişmeler oluyor. Fakat bunu aşan bir kamuoyu tepkisi geldi. RTÜK tarihinde hiç olmadığı kadar, yayımlanmamış bir diziyle ilgili tepki ulaştı on binlerin üzerinde. Bu yaptığınız sansüre girmiyor mu? Eskiden de sinema filmleri gösterime girmeden Ankara'ya sansüre gönderilirdi. O günlere mi dönüyoruz? - Evet ama bunları değerlendirmeden önce dizinin yayımını bekledik. O arada Hrant Dink cinayeti işlendi. Türkiye'de birilerinin "vatansever - vatan haini" tarzında yargılamalarda bulunup kendi müeyyidelerini uyguladıkları bir ortama şiddet içeren dizilerin de katkıda bulunduğu tartışmaları alevlendi. Dizi başlamadan, aleyhinde... Dizi için ilk uyarı - Evet. Ancak bunun tek sebebi dizilerdir demek, dizi yapımcılarına haksızlık olur. Böyle bir ortamın oluşmasında herkesin etkisi, katkısı olmuştur. Kurtlar Vadisi de bu bağlamda gündeme gelmiştir. Dizi perşembe günü yayımlandı. Kurul üyeleri pazartesi günü bir araya geldik. Haber programları, kadın kuşağı programları, sporcular, reklamcılarla ilgili bir ihlal artışı söz konusu olduğu zaman, hemen bir müeyyide uygulamak yerine önceden çağırıp görüşüyoruz. Yayıncılar da bundan hoşnut. Aynı şeyi Kurtlar Vadisi'nde yaptık: Ya ceza vermek zorunda kalacaktık, ya uyaracaktık. "Derin devlet" ve çeteleşmeler. - Show TV yetkilisini çağırdık, tüm açık kalplilikle bu görüşlerimizi anlattık. Şimdi o arkadaşlar "İhlal raporu yok" diyorlar. O kadar mükemmel bir çalışma yaptı ki arkadaşlarımız, sıkıntı olmasa zaten bu diziyi niye gündeme alalım! Kanal yöneticilerini niye çağıralım. Geldiler, konuştuk ertesi gün beni aradı televizyon yetkilisi, "Yayımlamama ihtimalimiz büyük" dedi. Ben o akşam yayım saatine kadar kadar dizinin kaldırıldığını bilmiyordum. Dizisi yayından kalkan şirket adeta bize savaş açtı. Neredeyse "vatan haini" ilan edildik. Diyalogla çözüm. - Şimdi benim üzüldüğüm şu Milliyet'te siz de okur temsilciliği yapıyorsunuz. Gazetelerdeki gibi televizyonlarda da "izleyici temsilciliği" oluşturmak ve RTÜK'ün denetimini olabildiğince aza indirip bir iç denetim getirmeye çalışırken bu tartışmalar oluyor. Madem özgürlükleri savunuyoruz, Batı demokrasilerinde ve Türkiye'de yazı basında olduğu gibi televizyonlarda da belli sorumluluk mekanizmaları oluşturmak zorundayız. Biz iyi niyetle bunu yapmaya çalışırken "Kurtlar Vadisi Terör" nedeniyle sansürcülükle suçlanıyoruz. Bu çok ağırıma gidiyor. "Kurtlar Vadisi RTÜK" oldu. Polat Alemdar modeli eleştirisi - Önce denetimle ilgili birkaç hatırlatma yapayım. RTÜK benzeri denetleme kuruluşları dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde var. Hiç kimse, "Özgür basın var" diye kontrolsüz bir medya ortamı oluşmasına neden olabilecek başıbozukluğa izin vermiyor. Yaptığımız denetimin temelinde Avrupa sınır ötesi yayım sözleşmesinin A'dan Z'ye bütün maddeleri var. Denetimlerde biz de aynı şeyi dikkate alıyoruz ve ona uyuyoruz. "Kurtlar Vadisi Terör"e gelince, Güneydoğu'daki terör bizim kanayan yaramız. 1984'ten bu yana 30 bin insanımızı kaybettik. Şehit anaları var, gazilerimiz var, terörden mağdur olan binlerce köyü boşaltılan insan var. Şimdi bu hassas konu bir de devletimizin en egemen, en güçlü unsurlarının da doğrudan ilgilendiği bir konu. Hak ve sorumluluklar hepimizi bağlar. Şiddet ve çatışma dönemlerinde gerilimi düşürmek, etnik ve dini ayrımcılıktan kaçınmak, kışkırtıcı olmamak Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmelerde ve medyanın etik kurallarında yer alıyor. Ancak "Kurtlar Vadisi" için hep şu söyleniyor: Sonuçta bir film ve olaylar sanal. Hollywood'da böyle onlarca örnek var. Polat Alemdar da 'Türk Rambo'su' olarak görülemez mi? - Polislerimiz, silahlı kuvvetlerimiz, meşru güçlerimiz zaten görevlerini yapıyorlar. Aynı zamanda siyasi bir sorun. İllegal yapılaşma - Elbette. Polat Alemdar örneğin. Dizideki yaklaşımı, yöntemleriyle ilgili koskoca bir kitap geldi elime. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi araştırma yapmış ve orada sakıncalar görülüyor. Ben spekülasyona neden olacak bir tartışmaya girmek istemiyorum. Diziyi savunanlar diyor ki, "Bu bir senaryodur, sanaldır." Hakikaten Türkiye'de yalnız "Kurtlar Vadisi"nde değil, başka birkaç dizide de aynı sorun var: Sanal olaylar gerçekmiş gibi insanlara sunuluyor. Özgürlükler doğru kullanılamadığı zaman bütün toplumun özgürlüklerini kısıtlayan, olumsuz etkileyen birtakım "illegal" yapılaşmaların önü açılmış oluyor. Onların görevlerini "dizi kahramanları"na yüklemek, "Kurtlar Vadisi" tarzı mücadeleyi sanallıktan gerçekliğe yönlendiriyor, öyle mi? Yeni rol modelleri doğuyor. Tehdit yağıyor - Bir kere dahi aramadı. TRT deyince Başbakan, RTÜK Başkanı olarak size telefon açıp, 'Bu ne biçim yayın' diye herhangi bir televizyon kanalını şikâyet eder mi? - Yok. RTÜK'te iktidar-muhalefet dengesi nasıl? Üzerinizde siyasi baskı var mı? - Kesinlikle. Sanal olduğu iddia edilen bir dizi yayından bir şekilde kalkıyor, sorumlusu olarak gösterilen RTÜK üyelerine ölüm tehdidi yağdırılıyor. "Kurtlar Vadisi Terör" için de bunu söyleyebilir misiniz? Israr edilse kanal kapanırdı - Böyle bir şey olabilir mi? RTÜK'ü bu işten sorumlu tutuyorsunuz bir olumsuzluğun engellenmesi için. Peki yayıncının sorumluluğu nerede? Şöyle bir kolaycılık da var. Deniyor ki, "Şirketler bunlara reklam vermesin. RTÜK müdahale etsin." Oysa yayıncının da bir sorumluluğu var. Zaten sınırlı olan frekansı kullanarak kamuoyuna bir şeyler aktarıyorlar. Sonuçta kamu malını kullanıyorlar. Kamunun malını kullanarak kamuyu tahrip eden bir yaklaşımı kabullenebilir misiniz? Televizyon yayınlarında tek yol yasaklamak mı, isteyen seyretmez, beğenmeyen... - Özel ama kamunun frekansını kullanıyor. Diyelim ki şu anda ülkemizde erotik yayın var. Şifreli bir yayın olmadığında biz müdahale ediyoruz. Şifreli yayınlara müdahale etmiyoruz. Normal olarak bu erotik yayın eğer şifreli yayın olmasa biz müeyyidesini uygularız. RTÜK olarak tek bir arzumuz var, yayın kuruluşlarının kendi denetimlerini gerçekleştirebilecek bir mekanizmayı en süratli şekilde oluşturmaları. Sadece RTÜK değil mesele, etik kuralları da dikkate almalılar. 1500'e yakın radyo ve TV var Radyo televizyonlar özel değil mi? - 1500'e yakın. 1000 dolayında radyo, 300'ün üzerinde televizyon kanalı var. Denetim alanınıza giren radyo televizyon sayısı nedir? - Tamamı izleniyor. Bunlar sürekli, günlük olarak uzmanlarımızca takip ediliyor . Bize rapor geliyor. Nasıl yetişiyorsunuz hepsini izleyebiliyor musunuz? - Çocukların korunması, reklam sürelerinin aşılması, kişilik haklarına saldırı, şiddetin özendirilmesi, insanlar arasına kin ve nefret tohumları ekilmesi, din istismarı... RTÜK yasasının 4. maddesi bu konudaki ihlalleri önleyici hükümler içeriyor. Şu anki ceza sistemimizde ekran karartma yok uyarma var. Ardından program durdurma, para cezası, ağırlaştırılmış para cezası. RTÜK yasasının 4. maddesi çok ağır bir müeyyide getiriyor. Toplumu şiddete, teröre, etnik ayrımcılığa sevk eden yayınlar hakkında. Bunun cezası savunmasız 1 ay yayını durdurmadır. İkinci ihlalde lisansın iptali söz konusu. Hangi yönden daha duyarlısınız? - Evet. 4. maddeye giriyor. Kurtlar Vadisi'nin yayımlayan kanal bunda ısrar etse 1 ay ceza alacaktı, öyle mi? İzlenme ölçümünde yelpaze genişledi - Televizyon reklamlarıyla ilgili bir yapı oluşturulmuş. Bunlar AGB şirketini Türkiye'deki "reyting", izlenme ölçümleriyle ilgili tabiri yerindeyse kiralamışlar. AGB denekleri belirliyor. Reklam verenler buna göre televizyon seçiyor. Tamamen ticari amaçlı bir araştırma. Televizyonlar bu sonuçları kendilerine göre açıklayıp birinci olduklarını ilan ediyorlar.RTÜK'de göreve başladıktan sonra AGB yöneticileri ve reklamcılarla bir araya geldik. Herkesin kabul ettiği bir yöntemle bir araştırma yapılsın ve bu tartışmalar bitsin istiyoruz. İş bu noktada iken AGB'nin esas aldığı ölçümlerde "panel değişikliğine" gidildi. AB grubunun etkisini biraz düşürmüşler. 40 milyonu değil, 56 milyon kişinin dönüşlerini yansıtır bir denek yapısı oluşturmuşlar. Sosyoekonomik yönden Türkiye ortalamasını eskiye göre daha iyi yansıtan bir ölçümlemeye gidilmiş. Televizyonların izlenme oranları da (reyting) sürekli tartışma konusu. Reklam verenler "reyting"leri ölçüt alıyorlar. RTÜK'ün müdahalesiyle AGB ölçütleri değiştirildi ve bazı televizyonlar programları üst sıralara tırmandı. Nasıl oldu?