Siyaset Önce okula yerleşiyorlar

Önce okula yerleşiyorlar

11.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Önce okula yerleşiyorlar

Önce okula yerleşiyorlar


KEMAL CAN


       Üniversitelerdeki MHP'li kadrolaşma, rektör seçimleri dolayısıyla yeniden gündeme geldi. YÖK tarafından önerilen rektör adayları listesinde MHP'ye yakın isimlerin çokluğu dikkat çekti. Üniversitelerin ve rektörlüklerin politikleştirilmesi tartışılmaya başlandı. Aslında bu gelişmeler içinde, şaşırtıcı olan MHP'nin kadrolaşma çabaları değil, YÖK'ün bu çabaların önünü açar görünmesiydi. Hem MHP'nin üniversitelerdeki kadrolaşma atağının, hem de YÖK'ün tutumunun biraz daha eskiye dayanan gerekçeleri var.

Üniversiteler neden önemli?

       MHP'nin önemli güç merkezlerinden biri olan Ülkü Ocakları ilk kez üniversitelerde kuruldu. Daha sonraki yıllarda da, gençlik örgütlenmesinde üniversitelere özel bir önem verildi. 90'lı yıllarda özellikle taşra üniversiteleri çoğunluklu ülkücü öğrencilerin kontrolündeydi. Bugün, üniversitedeki örgütlenme artık akademik personele ve idari yapıya yönelmiş durumda. Geleceğe dönük örgütlenme ve kadrolaşma açısından bu strateji çok daha önemli. Üniversitelerdeki idari pozisyonlarda etkili olmak, jüri oluşumlarından asistan alımına, kadro yenilenmesinden ekonomik etkinliğe kadar birçok avantaj sağlıyor. MHP, geleceğe dönük örgütlenme için 70'li yıllarda eğitim enstitülerini kullanmıştı.
       Diğer yandan, sağ politika içinde etkinlik kazanmak için fikri patronluğun elde tutulması gerekiyor. Çünkü, sağ partilere yönelen seçmen üzerinde akademik unvanların etkili olduğu biliniyor. Özellikle taşra üniversitleerinin bulundukları kentte yarattıkları etki de son derece önemli. 28 Şubat sonrasında İslamcıların ideolojik etkinliği kırıldıktan sonra, sağda tek ideolojik odak olarak rakipsiz kalan MHP, üniversitelerdeki bu etkinliğini kalıcılaştırmak istiyor. Son olarak, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin ve kabinenin önemli bir kısmının üniversite kökenli oluşunun da, üniversitelere ilginin bir faktör olarak saymak mümkün. Çünkü, Bahçeli ülkücülük kariyerine akademik örgütlenme ile başladı.

YÖK, MHP'nin önünü neden açtı?

       MHP'nin üniversitelerdeki kadrolaşması çok yeni değil. Fakat, YÖK'ün 28 Şubat sonrası operasyonlarında çok sayıdaki MHP'li akademisyen de. İslamcı hocalar gibi tırpan yemişti. Hatta, Kemal Gürüz YÖK ve ÖSYM içindeki MHP'lilere dönük özel bir operasyon yapmıştı. Bugün MHP milletvekili ve TBMM Yök Araştırma Komisyonu Başkanı Mustafa Gül de, bu operasyonun mağdurlarından. Ancak bu denge, MHP'nin hükümet ortağı olmasından sonra değişti. Bu kez, MHP'liler YÖK'e karşı taarruza geçtiler: KİT komisyonunda Tunca Toskay, YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün hesap vermesini istedi. Meclis komisyonundan YÖK yetkilileri hakkında suç duyurusu kararları çıktı. MHP'nin yarı resmi yayın organı Kurultay'da YÖK Başkanı Kemal Gürüz hakkındaki ağır sayılabilecek yazılar yayımlandı. Yani, MHP ile YÖK arasında bir kan davası var.
       Son gelişmeler ve YÖK'ün rektör adayları konusundaki tutumundan anladığımız kadarıyla, son raunda MHP önde giriyor. MHP, Meclis kapanmadan önce çıkartılan öğrenci affı meselesini tamamen kendi hanesine yazmış durumda. Çünkü, bu af ile YÖK'ün türban dışındaki birçok iddiası boşlukta kalmış oldu. Mesut Yılmaz'la çok özel bir dostluğu olduğu bilinen Kemal Gürüz'ün, Yılmaz'ın Yüce Divan serüveninden yıpranmış çıkmasından etkilenmiş olması da beklenmelidir. Sonuçta YÖK Başkanı Kemal Gürüz iddiaları yerine, kalıcılığı tercih edip, iktidarda olmanın imkanlarını kadrolaşma konusunda başarıyla kullanan MHP'ye bir jest yapmak zorunda kaldı.