Siyaset Özkök: Asker dersini iyi çalışır

Özkök: Asker dersini iyi çalışır

27.03.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'ün son dönemde yaptığı iki önemli konuşma, askerin masaya beyniyle nasıl vurduğunun örneklerini sergiliyordu

Özkök: Asker dersini iyi çalışır

axsiy013.jpg Özkök, 16 Mart'ta Harp Akademileri Komutanlığı'nda kurmay adayı genç subaylara sadece liderlik değil "yaşam dersi" de verirken, analitik bakış açısını sergileyen geniş bir yelpaze sundu. Ankara'da düzenlenen Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu'nda Albert Einstein'ın "İnsanoğlunu savaş alın yazısından kurtarmanın bir yolu var mı?" sorusunu anımsatarak buna yanıt arayan da yine Özkök'tü.Bilim adamlarının bile intihal suçlamasıyla yargılandığı bir ortamda Özkök'ün Harp Akademileri'ndeki konuşmasında her cümlenin dayandığı kaynağı belirtmesi, bazı alıntılarla ilgili dipnotlara özenle yer vermesi gözlerden kaçmadı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün son günlerde katıldığı iki önemli programdaki dikkat çekici ayrıntılar, çalkantılı gündemin gölgesinde kaldı. Bir yandan internet yoluyla yayılan fikirlerin, ülkelerin dokusu ve bekası üzerindeki etkisinin gittikçe arttığını vurgulayan Özkök, hemen ardından Namık Kemal'in "Müsademe-i efkârdan, barika-i hakikat doğar" (Gerçek yıldırım, fikirlerin çarpışmasından doğar) sözünü anımsattı ve şöyle dedi:"Asimetri yaratacak fikirlerden ürkmeyiniz. Uygarlık, karşı fikirlerin çarpışmasıyla gelişmiştir."Özkök'ün beslendiği kaynaklar çok genişti. O kadar ki, mutfak tasarımlarıyla da bilinen endüstriyel tasarım dehası Ross Lovegrov'a da yer vardı, ünlü siyaset bilimci Fukuyama'ya da, Kore'de karşılaştığı rehbere de...Lovegrove'un "21. Yüzyılı Tasarlamak" konulu sunumundaki "Son yıllarda çoktan seçmeli imtihan usulleri, bir iki neslin yaratma kabiliyetini yok etmiş, hepsini lider değil, tâbi yapmıştır" görüşü Özkök'ün konuşmasında yer buldu.Stephen Covey'in "Bir liderin öncelikle seviyesine uygun işlerle uğraşması" öğretisine vurgu yapan Özkök, "Bazen problemlerin çözümünde bir deliye de ihtiyaç duyulabilir" diyecek kadar da hayatın içindeydi.Genç subaylara "Şartlanma zincirini kırmadan unutulmaz kişiler olamazsınız" diye seslenen Özkök, öğüdünü şu anısıyla destekledi:"Koreli bir gezi rehberinin sorduğu şu soruyu unutmuyorum: '1=5, 2=25, 3=125, 4=625 ise 5 nedir?' Bu soru aslında bir matematik sorusu gibi görünse de, bir algılama ve bakış açısıyla ilgilidir. Sorunun cevabı birçoğunun düşündüğü gibi 3125 değil, 1'dir. Çünkü 1=5 ise 5=1'dir."Özkök'ün dersi, bir kurmayın bilgi ve yeteneğini artırmak için yaşam boyu öğrenme bilincini yitirmemesi gerektiğini gösteren örneklerle doluydu. Haberlere yansımayan dipnotları da şunlardı: Bilişim Güvenliği, Ahmet Pekel, Merkez Bankası Bilişim Güvenliği ve Kalite Denetimi Müdürü.Müsademe-i efkârdan, barika-i hakikat doğar. Namık Kemal.(Enerji ihtiyacının karşılanması) Petrol: yüzde 36,84. Kömür: yüzde 27,17. Doğal Gaz: yüzde 23,67. Toplam: Yüzde 87,68.Petrolün yaklaşık 41 yıl, doğal gazın 62 yıl, kömürün ise 216 yıl sonra tükenebileceği tahmin edilmektedir. BP Statistical Review of World Energy, 2005.Enerjinin Jeopolitiği, Dünya üzerindeki jeo-ekonomik mücadele, Dr. Ertuğrul Kızılkaya, Dr. Cem Engin.II. Enerji Sempozyumu, Haluk Danışman.(Algoritma) Verilen herhangi bir sorunun çözümüne ulaşmak için uygulanması gerekli adımların hiçbir yoruma yer vermeksizin açık, düzenli ve sıralı bir şekilde söz ve yazıyla ifadesidir.The Economist Technology Quarterly dergisinden "And now, the war forecast" adlı makale. Namık Kemal örneği Ankara'da düzenlenen, terörizmle mücadele konulu sempozyumda yaptığı konuşma yabancı katılımcılar tarafından "Çok profesyoneldi" diye nitelenen Özkök övgülere yanıt verirken bir yandan tevazuyu elden bırakmadı, bir yandan da işin sırrını açıkladı: "Tam bir karargâh çalışmasıydı, asker dersini iyi çalışır."Özkök'ün son dönemde yaptığı bu iki önemli konuşma, askerin masaya beyniyle nasıl vurduğunun örneklerini sergiliyordu. Karargâh çalışması DİPLOMASİDEKİ ustalığıyla bilinen Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, TED Ankara Koleji'nin Söyleşi Günleri'ne katılırken mesleki alışkanlığının başına ne işler açacağını herhalde tahmin etmemişti. Tan, 32 yıl önce mezun olduğu okulun kürsüsünde sözlerine "Paramı konuşarak kazanan biri olmama rağmen, mezun olduğum okulun çatısı altında bulunmaktan büyük heyecan duyuyorum" diye başladı. Ancak söyleşinin ilerleyen dakikalarında İngilizce kavram ve kelimelere fazlaca yer vermesi öğrencilerin dikkatinden kaçmadı. Büyük ölçüde yabancı dille öğrenim gören TED'liler, "Türkçe'nin bu kadar kirlendiği bir dönemde, Türkçeyi kullanırken daha özenli olmamız gerekmez mi" sorusuyla Tan'ı şaşırttı."Türkçe hususunda çok tutucu olmamak gerekir" diyen Tan, şöyle devam etti:"Türkçe çok zengin bir dil değil. Kullandığımız kelimeler arasında Arapça, Farsça kelimeler de bulunuyor. Kendimizi küçük alanlara sıkıştırmamalıyız. Başka lisanlardan intikal eden kelimeleri de kullanmak gerekir." Bu görüşe karşı çıkan bir öğrenci, "Başka dillerin etkisinde kalarak kendimizi nasıl ifade edebiliriz Türk olarak" diye soruverdi. Tan, bu soruyu da "Önemli olan kendimizi nasıl ifade ettiğimiz değil, ne söylediğimizdir. Bunu Arapça, Farsça, Japonca gibi birçok dilde yapabiliriz. Milli marş kavramı da Arapça, buna 'ulusal düttürge' de denebiliyor" diye yanıtladı. Bu örnekle de ikna olmayan öğrenciler, biraz homurdanmakla birlikte, ekmeğini konuşarak kazanan misafirlerini daha fazla sıkıştırmadılar. Diplomasi ustası sözcüyü terleten soru Sert açıklamanın sinyalini almış Rejimi sarsan gazeteci haklı çıktı GEÇEN hafta Ankara Kulisi'nde, Şemdinli iddianamesi konusunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'e yönelttiği soru nedeniyle adı "rejimi sarsan gazeteciye" çıkan Habertürk Ankara Temsilcisi Taki Doğan'ı konu etmiştik.Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a yönelik ağır suçlamalar içeren iddianameyle ilgili ilk açıklamasında "hukuki ve teknik" ifadelerle yetinen Genelkurmay'ın bu üslubunu konu eden Doğan, Özkök'e, "Daha sert, sanki muhtıra gibi bir açıklama yapmanız bekleniyordu" sorusunu yöneltmişti. Bu soru, yanıtı kadar yankı uyandırmıştı. Doğan, darbe çığırtkanlığıyla suçlanmış, İslamcı ve liberal kesimin hışmına uğramıştı. 35 yıllık gazeteci Taki Doğan bir soruyla rejimi sallamıştı! Rejimi değil ama gündemi sarsan açıklamanın gelmesi gecikmedi. Genelkurmay Başkanlığı, 20 Mart sabahı yaptığı zehir zemberek açıklamada, iddianamenin Türk Silahlı Kuvvetleri'ni rahatsız ettiğini, bu maksatlı suçlamalar karşısında anayasal sorumluluğu olanların tavır alması gerektiğini duyurdu. Silahlı Kuvvetler'in içine kimsenin nifak sokamayacağını kaydeden Genelkurmay, bu karalamaların arkasındaki çarpık zihniyetin temsilcilerinin de, makamları ne olursa olsun ortaya çıkarılmasını istedi. Bu açıklama tam da Taki Doğan'ın "sözünü ettiği" açıklamaydı. Orgeneral Özkök, Doğan'ın sorusunu, "İlla masaya pata küte yumruk mu vurmamız gerekiyor? Masaya yumrukla değil beynimizle vururuz" diye yanıtlamıştı. Gündemi sarstı Anlaşılan Taki Doğan, yılların verdiği deneyimle, böyle bir açıklamanın sinyalini almıştı. Soruyu da zamanında sormuştu. Genelkurmay açıklamasının şifrelerini çözmek zor olmadı. Açıklamanın yansımaları da birer birer gündeme geliyor.Darbe çığırtkanlığıyla suçlanan Doğan, o günlerde Milliyet'e, "Sayın Genelkurmay Başkanı soruma verdiği yanıtla demokratik rejimi rahatlatmıştı. Bu durumda ben aslında rejimi rahatlatmış oldum" demişti. Doğan, şimdi de görüşlerinin arkasında, üstelik bu kez haklı çıkmanın rahatlığını yaşıyor:"Ben iddianameye sert bir yanıt vereceklerinden emindim. Anlaşılan sürprizi haber vermişim. Sorumu eleştirdiler. İktidar yanlılarına da yaranamadım, entellektüellere de. Ne imama yarandık, ne papaza. Neyse ki yaptığım gazetecilikti. Sorumu sordum, cevabını aldım."Doğan, "Şimdilerde adımı rejimi sarsan değil, rejimi kurtaran gazeteciye çıkardılar" diyor. Ankara'da ise Genelkurmay açıklamasının hangi makamları sarsacağı merak ediliyor. Ne imama ne papaza