Siyaset Rektörler şaibesiz cumhurbaşkanı istedi

Rektörler şaibesiz cumhurbaşkanı istedi

06.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Rektörler Komitesi tarafından yapılan açıklamada, cumhurbaşkanlığına aday olacakların geçmişinde sorumluluk doğurabilecek suçlama veya şaibe olmaması gerektiği vurgulandı

Rektörler şaibesiz cumhurbaşkanı istedi

KOMİTEDEN AKP'YE MESAJ Cumhurbaşkanlığına aday olacakların geçmişinde sorumluluk doğurabilecek suçlama veya şaibe olmaması gerektiğini vurgulayan komite, "Adayların özgeçmişinin yanı sıra, başta laiklik olmak üzere cumhuriyetin değiştirilemeyecek niteliklerini ve bunun ayrılmaz parçası ve temeli olan çağdaş bilimi benimsemiş, sindirmiş olmaları anayasal zorunluluktur" vurgusunu yaptı. Rektörler Komitesi, "geçerli oyların yüzde 45'inin parlamentoya yansımamasıyla doğan temsil zafiyetinin cumhurbaşkanlığı makamına taşınmaması için uzlaşmanın kaçınılmaz olduğunu" açıklayarak, AKP'ye "Köşk seçimlerinde tek başına hareket etmemesi" mesajı verdi. Komiteye üye 53 devlet ve 25 vakıf üniversitesinin rektörlerin tamamının ittifakıyla hazırlanan açıklamayı YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç okudu. Tarafsız bir kişi olması gereken cumhurbaşkanının Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil etttiğini dile getiren Teziç, bunun yanı sıra anayasal kurumlar arasında dengeyi, düzenli ve uyumlu çalışmayı gözetme yetkisine ve görevine sahip olduğunu belirtti. Teziç, "Böylesi bir işlevin yerine getirilmesinin tarafsızlığı gerektirdiği kuşkusuzdur. Tarafsız cumhurbaşkanı siyasal rejimimizin güvencesidir" dedi.Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tartışmaların gerginlik yarattığının belirtildiği açıklamada, milletvekili andında yer almayan "tarafsızlık" sözcüğünün cumhurbaşkanı andında özenle vurgulandığı ifade edildi. "Meclis'in cumhurbaşkanı seçme yetkisini, görevini özenle kullanması, Anayasa'nın amir hükmü gereğidir" denilen açıklamada şunlar kaydedildi: Uzlaşma kaçınılmaz "3 Kasım 2002 seçimleri, 1950'den bu yana yapılan seçimler içinde en adaletsiz sonuç doğuran seçim olmasının ötesinde, yüzde 45 oranındaki geçerli oyun Meclis'te temsil edilmemesi nedeniyle temsil zafiyeti yaratmıştır. Yeter sayıya ulaşılamayıp cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde TBMM seçimlerinin Anayasa gereğince yenilenmesi hükmü uzlaşamamanın yaptırımıdır ve sorunun çözümü halkın hakemliğine sunulmaktadır. Uzlaşma, gelecekte cumhurbaşkanlığıyla ilgili meşruiyet tartışmalarını gündemden kaldıracak emsal oluşturacaktır. Gergin ortamın tırmanmaması için laik, demokratik hukuk devleti ve çağdaş bilime inanmış bir cumhurbaşkanının seçilmesinde hepimize sağduyuyla uzlaşıcı sorumluluklar düşmektedir." 'En adaletsiz sonuç' 78 üniversiteden destek Rektörler de, bildiriyi okuyan Teziç'e uzun süre alkışlarla destek verdi. Komiteye katılamayan rektörler, yerlerine temsilci gönderdi. Böylece, tüm üniversiteler komitede temsil edildi. Teziç tarafından okunan açıklamaya Türkiye'deki 53 devlet ve 25 vakıf olmak üzere toplam 78 üniversite firesiz destek vermiş oldu. Toplantının basına kapalı bölümünde, daha önce YÖK Başkanlığı'nca hazırlanan metin rektörlerin görüşüne sunuldu. Rektörlerin değişiklik önerileriyle metin son halini aldı. Bir gazetecinin sorusu üzerine Teziç, bildirinin komiteye üye tüm rektörlerin oybirliğiyle hazırlandığını açıkladı. Teziç: Oturum için 367 üye şart Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki turunun TBMM'deki üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla yapıldığını anımsatan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, TBMM Başkanı oturumu açtığında "Kendisi hariç 367 üyenin içerde olmasının zorunlu olduğunu" savunarak, "Üçte ikinin altındaki bir sayıyla Meclis toplanır, oylama yaparsa Anayasa'ya aykırı olur" dedi. 14 Nisan'da yapılacak "Cumhuriyet Mitingi"ne anayasal kurumun başında bulunduğu için katılmasının söz konusu olamayacağını belirten Teziç, "Merkezden alınmış karar yok. İsteyen üniversiteler katılabilir. Özgürlükleri kullanmak anayasal çerçevede herkesin tercihine bağlıdır" dedi. Vakit muhabirinin, "Cumhurbaşkanı olması durumunda Başbakan'ın sizi görevden alma yetkisi var" sözleri üzerine Teziç, "Ne yetkisi, anlamadım. Yaklaşan seçimler üniversiteleri ilgilendirdiği için, görüşlerin açıklanması anayasal sorumluluk anlayışıdır. Toplumu aydınlatma görevimiz var. Siyasi karar almıyoruz" karşılığını verdi. "Seçilecek kişinin tarafsızlığıyla ilgili endişeniz var mı?" sorusu üzerine, "Ben değil, Anayasa taşıyor" diyen Teziç, "Seçim sonucuna tepkiniz olacak mı?" sorusuna karşılık olarak da "Meclis kararına karşı çıkmam söz konusu olamaz. Süreçler, yargısal denetleme yoluyla tamamlanır" dedi. Edinilen bilgiye göre Teziç, rektörlere Cumhuriyet Mitingi'ne katılım yönünde telkinde bulunmadı. Bazı rektörler, "Cumhuriyet üniversiteleriyiz, mitinge destek vermeliyiz" diye konuştu. Miting kapsamında Anıtkabir'e yapılacak yürüyüşe rektörlerin cüppeleriyle katılmaları, ancak provokasyon ihtimaline karşı mitingde sivil kıyafetle olmaları kararlaştırıldı. Miting mesajı vermedi Kapusuz'dan rektörlere: 'Ne taraf, ne hakemsin' AKP, Rektörler Komitesi'nin cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili açıklamasına Grup Başkanvekili Salih Kapusuz aracılığıyla yanıt verdi. YÖK'ün ideolojik davrandığını öne süren Kapusuz, "Rektörler Komitesi, cumhurbaşkanlığı seçiminin ne tarafı ne de hakemi olmadığı gibi, aday gösterme hakkına sahip bir siyasi parti ya da siyasal denetim yetkisini haiz yüksek mahkeme değildir" dedi. VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN REKTÖRLERİNDEN DEĞERLENDİRME Verilen mesaj çok açık Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süheyl Batum: Fransa'da olduğum için toplantıya katılamadım, ancak vekil gönderdim. Son derece net, son derece haklı bir şey. Çünkü Türkiye'de bir zorunlu ya da bilinçli olarak saptırma yaşanıyor. Türkiye'de baskı, korku nedeniyle Anayasa hükümleri çarpıtılıyor. Meclis'te üçte iki oranını sağlamak şarttır. Yüzde 34 çoğunluğu olan partinin başkanının 'Ben bu işi alırım' demesi, kimilerinin sanki Anayasa böyle diyormuş gibi konuşması anayasal düzene uygun değil. Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talha Dinibütün: Rahatsızlığım nedeniyle katılamadım. Görüşmeler nasıl gerçekleşti bilemiyorum. Rektörlerin yaptığını, her vatandaş yapmalı. Cumhurbaşkanlığı her kesimi ilgilendiren, makamına gelecek kişi için herkesin görüş bildirmesi gereken bir kurum. Erdoğan cumhurbaşkanlığını istiyor mu, istemiyor mu; o da belli değil. Bilmece gibi. Bu nedenle, bu bildirinin doğrudan bir kişiyi hedef alıp almadığı konusunda emin değilim. Genel olarak herkes kendi düşüncesini söyleyebilir. Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Karatay: Katıldım. Toplantıya katılan bütün rektörler bildiriyi hazırlarken, tam bir ittifak sağlandı. Bildiriyi hepimiz ayakta alkışladık. Ancak, direkt olarak Başbakan'a mesaj verme maksadı taşımıyor. Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Koçel: Katıldım. Nasıl değerlendirirseniz, bildiri öyledir. Yorum yapmam gereksiz. Tek kişiyi hedef aldığını söylemek yanlış olur. İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin: Katıldım. Elbette Erdoğan'a bir gönderme var. Çünkü bir anlamda tarafsızlığından şüphe ediliyor. Yani tarafsız kalamayacağı düşünülüyor. Cumhuriyetin temel ilkelerine, laiklik, gibi olgulara tarafsız kalamayacağı endişesi var. Meclis'in dikkati buna çekiliyor. Çağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Gülmez: Rahatsızlandığım için yarıda çıktım. Bu metinde zikredilen görüşlerin hepsine katılıyorum. Toplantıda bir isim üzerinde tartışma yapılmadığı gibi, bir görüş de verilmedi. Bir cumhurbaşkanında olması gerekenler konuşuldu. Verilmeye çalışılan mesaj açık. Bilgi, Koç, Sabancı gibi vakıf üniversitelerinin de bildiriye destek vermesi dikkat çekti. ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ: Laiklik karşıtı cumhurbaşkanı barışı bozar ODTÜ Senatosu, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin dikkatle izlendiğini ve laiklik karşıtı bir ismin toplumsal barışı bozacağını vurguladı. Senato, "Senatomuz, cumhuriyetimizin kazanımlarını, geleceğini ve anayasal düzeni tehlikeye atabilecek gelişmelere kararlılıkla karşı duracaktır" açıklamasını yaptı.ODTÜ Senatosu'nca önceki gün yapılan açıklamada, Anayasa'nın 104. maddesi uyarınca cumhurbaşkanının devletin başı olduğu, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil ettiği, Anayasa'nın uygulanması ve devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözettiği ifade edildi. Bu nedenle yasama, yürütme ve yargıyla ilgili görevleri üstlenecek ve yetki kullanacak olan cumhurbaşkanının toplumsal uzlaşıyla belirlenecek adaylar arasından seçilmesinin esas olduğunun vurgulandığı açıklamada şunlar kaydedildi:"Cumhurbaşkanının, üniversiteler ve yargı başta olmak üzere demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan tüm anayasal kurumlarla barışık, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimizin temel ilkelerini özümsemiş, Atatürk ilke ve inkılaplarından taviz vermeyen, çağdaş düşünce yapısına sahip, tutum davranış ve söylemleriyle topluma örnek bir kişilik sergilemesi gerekir. Bu özellikleri taşımayan, dini siyasete alet eden, laiklik karşıtı, kadın - erkek eşitliğine ve bilimin yol göstericiliğine inanmayan bir cumhurbaşkanının seçilmesi toplumsal barışı bozacaktır." ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SENATOSU: Cumhuriyete bağlı olmalı Uludağ Üniversitesi (UÜ) Senatosu ve Yönetim Kurulu da önceki günkü olağanüstü toplantının ardından dün yaptığı açıklamada, "TBMM'nin, demokratik, laik, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, devletimizin kuruluş ilke ve amaçlarını özümsemiş, devletimizi ve milletimizi temsil yeteneği olan, hukukun üstünlüğüne inanmış bir cumhurbaşkanı seçeceği umudunu taşıdığını" bildirdi.UÜ Senatosu ve Yönetim Kurulu'nca yayımlanan duyuruda; nitelikleri, görev ve yetkileri Anayasa'da belirlenmiş olan cumhurbaşkanının tarafsız olma zorunluluğunun Anayasa'nın buyruğu olduğu kaydedildi. Duyuruda şöyle denildi:"Cumhurbaşkanı, devlet başkanı sıfatıyla, devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini, milletin huzur ve refahını korumak, kollamak görev ve sorumluluğuna sahiptir. Cumhurbaşkanı, bu görev ve sorumluluğuna ilişkin Anayasa'ya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve devrimlerine ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı olmak zorundadır."