‘Rusya’ya Suriye için heyet gidecek’

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın yılbaşından sonra Türkiye’ye geleceğini açıklayan Çelik, Türkiye’den de bir heyetin ABD’ye gideceğini duyurdu. Çelik, AK Parti MYK toplantısının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çelik’in açıklamaları özetle şöyle:

ÜÇ BÜYÜKŞEHİR AÇIKLAMASI: Cumartesi İstanbul adaylarımızın tanıtımı Sinan Erdem’de, saat 14.00’te. 1 Ocak’ta Salı günü Ankara, 5 ya da 6 Ocak’ta da İzmir’in açıklanması ile ilgili bir takvim söz konusu olacak. Kampanya ile diğer ilçelerin açıklanmasıyla ilgili hazırlıklarımız sürüyor.

AYDIN VE MUĞLA’DA ADAY: Cumhurbaşkanımız bugünkü toplantısının ardından Sayın Bahçeli’yi arayarak tebrik ve teşekkürlerini iletti. ‘Büyükşehirlerde MHP’de olanlar onlarda kalacak, AK Parti’de olanlar AK Parti’de kalacak’ şeklinde bir prensip anlaşması vardı. Osmaniye ile ilgili cumhurbaşkanımız bir açıklama yaptı, aday çıkarmamakla ilgili. Diğer bahsedilen illerde zaten MHP’de olan yerlerde AK Parti aday çıkarmayacak. AK Parti-MHP ittifakında nasıl işbirliği yapılması gerektiği noktasında yüzde 100 mutabıktır. AK Parti, Aydın ve Muğla’da aday çıkaracak.

TÜRKİYE’DEN HEYET: (Suriye için Rusya’ya heyet gitti mi?) Heyet cumartesi gidecek. Rusya tarafıyla böyle bir mutabakata varıldı. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar, MİT Başkanımız Hakan Fidan ve İbrahim Kalın bey, cumartesi günü Rusya’da olacaklar ve bu görüşmeleri yapacaklar. Sonucuna göre arada bir telefon görüşmesi de olabilir, sayın cumhurbaşkanımızla Sayın Putin’in bir araya gelmesi planlanacak.

BOLTON YIL BAŞINDAN SONRA GELECEK: ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Türkiye’ye zannediyorum yılbaşından sonra gelecektir. Bütün bu diplomatik trafik içerisinde Türkiye hem ABD hem Rusya ile ciddi bir koordinasyon içerisindedir. İran’la ilişkileri devam ediyor. Bu çerçeve şunu gösteriyor, biz müttefiklerimizle güçlü bir koordinasyon ve diplomatik temas içerisinde bu politikayı yürütüyoruz. Arzu ettiğimiz şey Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasıdır.

MÜTTEFİKİMİZE YAKIŞMAZ: (Fransa Cumhurbaşkanı Makron’un açıklamaları) Fransa, Suriye’nin barış içinde bir geleceğine katkıda bulunmak istiyorsa Türkiye ile koordine olmalıdır. Türkiye’nin düşmanı olan SDG, PYD ya da YPG’yi desteklemek bir müttefike yakışmaz. Daha önce başka bir devletin yaptığı hataların aynısını tekrar yapmasına gerek yok. Macron, açıklamasının sonunda bir cümle kullanıyor. Trump’ın çekilmesini eleştirirken, bir karar alırken müttefikler birbiriyle koordine halinde olmalıdır diyor. Biz de Sayın Macron’a söylüyoruz, Suriye konusuna bir açıklama yaparken, Suriye ile en büyük sınıra sahip müttefikiniz Türkiye ile koordine halinde olunuz. Bu hem Türkiye’nin hem Suriye’nin hem de Fransa’nın çıkarları için en uygun yaklaşımdır. Sarı yeleklilerin eylemlerinde ortaya çıkan vandallıklar karşısında bile hangi tedbirlere başvurulduğunu görüyoruz. Hatta zaman zaman eylemleri durdurmaya dönük aşırı güç kullanımları ortaya çıktı ve biz bununla ilgili kaygılarımızı söyledik ama böylesine vandalizm karşısında bu hassasiyeti gösterenlerin doğrudan Kürtleri, Arapları, Türkmenleri katleden bu terör örgütlerine, DAEŞ’e karşı mücadele bahanesiyle destek veriyoruz demeleri en büyük çelişkilerden biri olarak kendi hanelerine yazılmıştır.

POZİSYON DEĞİŞİKLİĞİ YOK: Hep şu soruluyor, rejimle temas edilecek mi ? Ya da rejimle bir yakınlaşma olacak mı diye. Sorulması gereken şey şudur, Türkiye’nin rejimle ilişkisini kesmesinin birtakım sebepleri vardır ve bunlar net sebeplerdir. Rejim bu sebepleri değiştirecek bir değişime uğramış mıdır? Rejimin tutumunda ve tavrında bir değişiklik olmuş mudur? Yani kimyasal silahlarla konvansiyonel silahlarla kendi halkının üzerine bomba yağdıran bu rejimin tavrında bir değişiklik olmuş mudur? Bütün bu sorulara olumlu cevap verilmediği sürece Türkiye’nin rejimle bir temas içinde olup olmayacağı şeklinde sorunun cevabı her zaman aynıdır. Bu konuda pozisyon değişikliği yoktur.

‘İnsanlığa karşı suç’

Çelik, sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in açıklamaları konusunda “Eleştirinin başımızın üstünde yeri var. Bu bahsettiği sanatçıların söylediği sözlerin eleştiri kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu sözler dünyanın her yerinde insanlığa karşı suç kabul edilir. Geçmişte hümanist mesajlar yayan sanatçıların bazılarının bugün çok çirkin siyasal tutumlarla ortaya çıkması Türkiye’de büyük tartışmalar yaratıyor. Keşke o hümanist mesajlar yazanlar hoş rolleri ve hatıralarıyla kalsalardı. Sayın cumhurbaşkanımızın kişisel onurunu koruma hakkı vardır. Bunlara mutlaka yargı süreçlerinin açılmasından doğal bir şey yoktur. Hiç mi özür dileme yoluna başvurmuyorlar” dedi.