Siyaset Silah bırakmanın ‘ama’sı olmaz

Silah bırakmanın ‘ama’sı olmaz

03.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Açıklanan 10 maddenin ön şart olmadığını belirten Davutoğlu, silahların hemen bırakılmasının gerektiğini söyledi. Davutoğlu, Demirtaş’ı “Silahları bırakmanın ‘ama’sı olmaz. Demirtaş, açıklamayı provoke etmemeli” diyerek eleştirdi.

Silah bırakmanın ‘ama’sı olmaz

Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber ile ATV’nin ortak yayımladığı “Başbakan ile Gündem Özel” programında çözüm süreci başta olmak üzere gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Davutoğlu, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ın “Öcalan’ın açıklaması niyet beyanıdır. Öcalan, kongre çağrısını asıl 10 madde üzerinde mutabakattan sonra yapacak” sözleri anımlsatılarak “PKK, bu şartlarda size göre silahları ne zaman bırakıyor” sorusu üzerine açıklamanın son derece açık olduğunu söyledi. Davutoğlu şöyle devam etti:
10 madde ön şart değil
“Orada bir ön şart yok. Yani ‘10 madde konuşulacak, sonra silah bırakma görüşülecek’ diye bir husus yok. Aksine, silah bırakma iradesi, çağrısı var. Daha sonra da 10 madde etrafında Türkiye’nin genel siyaseti ile ilgili tartışmalar yapılabileceği, bu 10 maddenin bu süreçte önemli olduğu hususu var. Bu, silahları bırakma çağrısıdır, niyet beyanı, irade beyanıdır. Yoksa, eğer öyle olmamış olsa çözüm sürecinde atılan bu adımın içeriği, muhtevası boşaltılmış olur. Burada, silahları bırakmanın bir ön şartı gibi takdim edilmesi, açıklamanın özünü, muhtevasını, odaklandığı noktayı saptırmak anlamına geliyor. Bu on maddede, demokratik siyaset var, özgür vatandaşlık ilkesi var, özgürlüklerin korunması var, kamu düzeni var, kavram olarak var. Çözüm süreci sosyoekonomik yani kalkınma boyutu var. Bu on maddenin içinde TBMM’de veya herhangi bir entelektüel ortamda tartışılması abes teşkil edecek hiçbir husus yok. Bu metin bize geldiğinde üzerinde tek tek üzerinde durduk. Silah bırakma çağrısı burada esas olarak bu 10 maddeden önce zikredilmektedir.”
‘Silah hemen bırakılmalı’
“Silah, ne zaman bırakılmalı sizce” sorusu üzerine “Hemen” yanıtını veren Davutoğlu, bu açıklama sonrasında 2013 Nevruz’unda yaşanılanlara geri dönülmemesi gerektiğini belirtti. Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Öyle bir yerdeyiz ki artık herkes için yolun, nehrin yarısına kadar yüzdükten sonra hızlı akan bir nehir Suriye ve Irak’taki olaylarla daha hızlı akıyor. Bir an önce karşı menzile ulaşmak lazım. Geri dönmek, dönmeyi düşünmek bile nehrin akıntıları içinde gitmeyi beraberinde getirir.”
Kurul belirlenecek
İmralı’ya ilişkin sekretarya ile izleme komitesini oluşturacak isimlerin netleşmediğini belirten Davutoğlu, “Bu konuyu Çözüm Süreci Kurulu’nda ele alırız, ilgili kesimlerle konuşur sonuca varırız. Bu nihayet, silahları bırakma sürecini de takip edecek olan bir heyettir” dedi. Yurt dışından geldikten sonra kurulu toplayacaklarını belirten Davutoğlu, “Öncelikle izleme komitesi anlamında üçüncü göz değil, Akil İnsanlar Heyeti’nden belki daha küçük bir grubun, silahsızlanma dahil olmak üzere verilen taahhütlerin nasıl yürümekte olduğunu izleyebilecekleri veya takip edebilecekleri bir mekanizma üzerinde düşünülebilir” diye konuştu.
Davutoğlu, “Buldan’ın izleme komitesinin ilk olarak 5-6 daha sonra 10-15 olabilir” açıklamasının sorulması üzerine de “Yok, hayır. Bunları şimdiden zikretmek doğru değil. Pervin Hanım, kendi düşüncelerini ifade edebilir ama bunlar konuşularak nihai noktaya geleceğimiz hususlar” ifadesini kullandı.
Öcalan’ın koşulları
Davutoğlu, Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşulları ile ilgili soru üzerine de “Türkiye’deki hapishanelerin çoğunda iyileştirmeler yapıldı. Dolayısıyla ciddi problem zaten söz konusu değil. Diğer mahkumların istifade ettiği şartlardan kendisi istifade edebiliyor. Sayın Bahçeli hayal dünyasında yaşıyor. Olumlu adımlar atıldı ya bunu meşru kılacak ifadelerle bunu durdurmak. Onun için çağrıda bulunuyorum. Bu süreci sahiplenirseniz oy aldığınız kesimler size tepki göstermeyecek. Şu açıklamada Öcalan’ın serbest kalacağına ilişkin tek kelime var mı? Bahçeli silahlar devam etsin mi istiyor? Bu anlamda Sayın Türkeş’in verdiği örnekleri de düşünsün Sayın Bahçeli” dedi.
‘Çağrı oldu’
“Nevruz’da Öcalan’ın bir çağrısı olması bekleniyor” denilmesi üzerine Başbakan Davutoğlu, “Çağrı oldu işte şimdi Nevruz’da gereğini bekliyoruz” diye konuştu. Bunun “görüntülü olacağı” iddialarının hatırlatılması üzerine de “Bunların hepsi afaki” karşılığını verdi.
“Kandil’den gelen Öcalan ile yüz yüze talebi var. Gazetecilerin ve sivil toplum örgütlerinin İmralı’ya gideceği iddiaları ortaya atılmıştı” sözleri üzerine Davutoğlu, “Bunlar zihni egzersiz türünde birilerinin kendi dünyası içinde yapılan şeyler. Bizim şu anki planlamamız içinde bu adımlar yok” görüşlerini paylaştı.
Paket askıya alınmayacak
Davutoğlu, hasta mahkumlar konusunun da insani bir konu olduğunu ve düzenlemeler yaptıklarını, 1 Ekim’de de Demirtaş ile görüşmesinde dile getirdiklerini belirterek “Bunun Adli Tıp’tan gelmesi lazım. Bununla ilgili gerekli adımlar atılmalıdır. Burada kaç kişinin olacağına ilişkin bir rakam vermem doğru değildir” dedi.
İç Güvenlik Paketi’nin askıya alınmayacağını vurgulayan Davutoğlu, tasarı Meclis’e sevk edilene kadar muhalefetin çağrılara yanıt verilmediğini, pakette evrensel olmayan madde olmadığını söyledi. Davutoğlu, “Paket iç tüzük kuralları gereği, öyle veya böyle görüşme seyri içinde yeniden değerlendirilir, dediğim gibi tekliflerle vesaire. Ama bu yasama döneminde bu paketin geçmesi için her şeyi yapacağız” dedi.
Demirtaş’a sert eleştiri
Davutoğlu, “HDP’nin yeterince destek olduğunu düşünüyor musunuz” sözlerine de şu yanıtı verdi:
“HDP milletvekilleri ile Demirtaş’ın yorumları arasında bir açı var. İkircikli dille süreç zor yürür. Şimdiye kadar yürüdü, çünkü bizde güçlü irade vardı. ‘Biz silahları bırakırız ama...’ dememek lazım. Silahları bırakmanın ‘ama’sı olmaz. Hem barış dili diyeceksiniz, şiddet dili olmasın ama şiddetin bizatihi kendisini savunacaksın. Olmaz. Demirtaş, her yerde barış ve özellikle şimdi değişik kesimlere açılabilmek için. Bunun gereğini yap. Orada barış dedikten sonra bu açıklamaya karşı çıkarsan kimse seni ciddiye almaz. Eğer Türkiye’de sol liberal kesimlere açılayım, CHP’den de biraz oy alayım, ya da değişik kesimlerden oy alayım diye bir dil geliştiriyorsun ama sonra ‘silahları bırak’ diyen bir açıklamaya çelişkiye düşecek şekilde bir tavır takınıyorsun. Emin olun eğer 6-7 Ekim olayları olmasaydı, bugün geldiğimiz noktaya biz Kasım itibarıyla gelirdik en geç.”
“Bunun sorumlusu Demirtaş mı” sorusu üzerine de Davutoğlu, “6-7 Ekim olaylarında insanları kim tahrik etmişse o. Demirtaş da maalesef böyle bir şeyi takip etti. 6 Ekim’de gönderdiği tweet, nasıl bir çelişkiyse ve Çözüm Süreci’ni provoke ettiyse Demirtaş, cumartesi günü yapılan açıklamayı provoke etmemeli. Kimse provoke etmemeli” diye konuştu.

Haberin Devamı

‘Babacan’ı ben çağırdım’

Davutoğlu, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın istifa ettiği iddasına ilişkin şunları söyledi: “Bu haberlerin ortaya atıldığı gün Sayın Babacan, benim herhangi başbakan yardımcımla görüşmem için herhangi bir özel ayarlama yapmam gerekmez. Başka bir konu, yine teknik, ekonomiyle ilgili bir konu. Ben çağırdım. Hemen birtakım yerler ve ben bunu spekülatörler olarak görüyorum açıkçası. Toplantının bir aşamasına geldiğinde biz de Babacan da güldük. Ne istifa verilmesi diye bir şey söz konusu ne de istifa kelimesinin geçtiği bir görüşme.”
“Cumhurbaşkanın eleştirilerini nasıl karşılıyorsunuz” sorusu üzerine Davutoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımız, kendi 12 yıllık başbakanlığından sonra tabii ki ekonomi dahi her konuda kanaat beyan eder. Kamuoyuyla bunları paylaşır. Bunlar Cumhurbaşkanımızın takdiridir” dedi.

Haberin Devamı

‘Üç dönem’ kalkmayacak

Partideki üç dönem kuralına da değinen Davutoğlu, “İlkesel olarak, bir ilkeyi kabul ettim mi o ilkeye istisna getirmem. Bu prensiple ilgili bir konudur. O istisna uygulandığında bu sefer herkese uygulamak lazım. Etik olarak ben arkadaşlarımın arasında bir ayrım gözetmem” değerlendirmesinde bulundu. Seçime yaklaşılmış bir konjonktürde olunduğunu anımsatan Davutoğlu, bu tartışmayı tekrar geçen sene kaldığı yerden başlatmanın doğru olmadığı konusunda arkadaşlarıyla konuştuğunu söyledi.

‘Musullular eğitilip donatılmalı’

ABD’nin düzenleyeceği Musul harekatına Türkiye’nin katılıp katılmayacağı sorusunu Davutoğlu şöyle cevapladı: “Halep ve Musul bizim için kritik şehirlerdir. Halep’in bir an önce istikrara kavuşması, Halep üzerinden Türkiye’ye mülteci akının olmaması büyük önem taşıyor. Musul’daki ılımlı Musulluların, bizzat Musulluların nasıl kendi şehirlerine sahip çıkabileceğini konusunda da elimizden geleni yapıyoruz. Operasyona gelince, bunun şartlarının ne olacağını zamanla göreceğiz.” Davutoğlu yardımın muharip güç olarak mı yapılacağının sorulması üzerine “Şu anda ona ihtiyaç hissedilen bir durum yok. Orada Musullular kendilerini kurtaracak potansiyele sahipler. Şimdi Musulluların kendi şehirlerine sahip çıkacakları şekilde eğitilip donatılmaları lazım” diye konuştu. Davutoğlu, İncirlik Üssü’nün kullanılmasına ilişkin de “Müzakerelerle oluşacak şartlar önemli” ifadesini kullandı.

Haberin Devamı

3 bakanın yerine müsteşarlar geliyor

Davutoğlu, seçim nedeniyle yasa gereği istifa etmesi gereken üç bakanın görevini müsteşarların sürdüğüceğini açıkladı. Dünkü Bakanlar Kurulu’na Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın son kez katıldığını belirten Davutoğlu, üç bakanlığa müsteşarların getirileceğileceğinin uygun bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Cumhurbaşkanımızla geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiğimiz istişare sonrasında üç bakanlığımıza şu an ki bakanlık müsteşarlarının önümüzdeki seçime kadar nezaret etmelerini kararlaştırdık. Adalet Bakanlığına Kenan İpek, İçişleri Bakanlığına Sebahattin Öztürk, Ulaştırma Bakanlığına Feridun Bilgin 6 Mart son gün olduğu için o gün itibariyle göreve başlamak üzere kararlaştırılmışlardır.”