‘Sivas olayı örgütlüydü’

Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te meydana gelen ve 37 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan Madımak katliamının yaşandığı dönemde Sivas Valisi olan ve önlem almadığı için uzun yıllardır eleştirilen Ahmet Karabilgin, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu’na çarpıcı açıklamalarda bulundu. “Sorumluyum; başaramadığım, engelleyemediğim için insanların yanmasını ama arkamda devlet var sanıyordum” diyen Karabilgin, Başbakan’dan Genelkurmay Başkanı’na kadar tüm yetkililerle konuşmasına rağmen gerekli güvenlik takviyelerinin kente gönderilmediğini, askerin itfaiyenin otele ulaşması için yolu bile açmadığını söyledi. MİT’in zaafiyetinin de bulunduğunu kaydeden Karabilgin, Sivas’ta cumhuriyete karşı önceden hazırlanmış, kademe kademe uygulamaya konulmuş örgütlü bir saldırının yapıldığını vurguladı.

‘Danıştay’da aklandık’
Karabilgin, Komisyona şunları anlattı:
Benim hakkımda ve emniyet müdürü hakkında soruşturma açıldı. Görevden alındık, dosya Danıştay’a gitti. Orada aklandık. Yargılanmamıza gerek olmadığına karar verildi. Ben ve emniyet müdürü dışında hiçbir kamu görevlisi hakkında yargısal işlem yapılmadı. İçişleri Bakanı da dahil tugay komutanı da dahil...
O ilin valisi insanların can güvenliğini sağlayamıyorsa elbette ben sorumluyum. O sorumluluk yüreğimde halen kanıyor. Başaramadığım engelleyemediğim için insanların yanmasını. Vali ilde devleti, hükümeti, cumhuriyeti temsil eder. Oraya giderken arkamda hükümet var ona inanıyor ve güveniyorum. Sıkıntıdayım, ‘yardım edin destek sağlayın’ dedim ama sonuç ortada.

‘MİT’in zaafiyeti var’
MİT’ten zarf içinde bilgi gelir, ne imza ne isim vardır. Görülür, sonra yırtılıp atılır. Belge olarak değeri yoktur. MİT bana bilgi gönderecekse sabah asayiş toplantısı için odamda sonra da tugaydaydım. Bana hiçbir bilgi gelmedi. MİT bölge müdürü tayin edilmişti, ayrılmıştı. Onun yardımcılarının zaafiyetidir. Bana, yardımcılarıma, emniyet müdürüne MİT’ten herhangi bir belge gelmedi. Siyasal değerlendirme yapmak istemiyorum ama kullanılan sloganlar ile topluluğun gerçek hedefinin ne olduğunun iyi anlaşılması gerek. ‘Şeriat gelecek’; en önemli slogan bu. ‘Kahrolsun laiklik. Laik düzen yıkılacak. Tek yol İslam, yaşasın Hizbullah’. Oraya gelen vatandaş bunları söylemez. ‘Cumhuriyetin temeli burada atıldı burada yıkılacak’. Cumhuriyete yönelik bir saldırı, olayın özü budur. Önceden hazırlanmış, planlanmış kademe kademe uygulamaya konulmuş, örgütlü, organize bir olay. Madımak olaylarının arkasında bir örgütün olduğu kanısını sık sık söyledim ama hangi örgüt olduğunu telafuz etmedim. Bu bilgiye sahibi değilim.

Madımak Oteli’ndeki yangından Aziz Nesin böyle kurtarılmıştı.

Forta: 12 Mart akim kalınca 12 Eylül oldu
12 Eylül darbesinin mağdurlarından Bülent Forta da TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesindeki 12 Eylül Alt Komisyonu’na konuştu. 12 Mart’ın akim kalmasından dolayı 12 Eylül’ün yapıldığını belirten Forta, 12 Mart’ın gerekçelerinin 12 Eylül’le aynı olduğuna dikkati çekti. Forta, 12 Eylül’den sonra gülenlere bakıldığında darbenin niçin yapıldığının anlaşılabileceğini söyledi. Forta, Dev-Genç olarak askerle darbe için iletişim kurmadıklarını söyledi.
“Dev-Genç” davasında yargılanan Forta, , ”Dev-Genç” ve o çizginin askerle darbe için iletişim kurmadığını dile getirerek, ”Darbeler solu kazıdığı kadar demokratik sisteme de zararlar vermiştir” ifadesini kullandı.
ANKARA Milliyet