Siyaset Son dakika: Kılıçdaroğlu: Eğer sayın İnce seçilemezse...

Son dakika: Kılıçdaroğlu: Eğer sayın İnce seçilemezse...

28.05.2018 - 23:41 | Son Güncellenme:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçimleri öncesi önemli açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, 'Eğer sayın Muharrem İnce seçilemez ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin üzerinde bir oy alırsa Cumhuriyet Halk Partisi liderliği tartışmalı bir hale gelir yorumları için ne dersiniz? ' sorusuna çok net bir cevap verdi.

Son dakika: Kılıçdaroğlu: Eğer sayın İnce seçilemezse...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu NTV canlı yayınında Ahmed Arpat ve Seda Öğretir'in sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı

Ahmed Arpat: Sayın Muharrem İnce’nin performansını nasıl buluyorsunuz? Adaylığını açıkladığınız gün sayın İnce’yi kürsüye çağırırken kurduğunuz cümle kimi kesimlerin tepkisini çekti.

Kemal Kılıçdaroğlu: İktidar kesiminin tepkisini çekti. Biz uzun süredir arkadaşız, kendisini davet ettim oraya. Başında da sayın sözcüğü var. Muharrem beyle tanışıklığımız ben siyasete girmeden önce olmuştu. Adaylığı konusunda da bilgisiyle birikimiyle, yeteneğiyle toplumun gözünde iyi bir ivme yakaladı. Toplumun her kesimini kucaklıyor. Hiç kimseyi ayırmıyor. Bana göre Cumhurbaşkanı adaylığı görevin başarıyla yerine getiriyor.

Seda Öğretir: İlk turda sonuçlanacağını düşünüyor musunuz Cumhurbaşkanlığı seçiminin? İkinci tura kalırsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak stratejiniz nedir?

Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu: Allahın izniyle Cumhurbaşkanlığını alacağız, parlamentoda da çoğunluğu sağlayacağız. Millet İttifakı bizim demokrasi tarihimizde atılmış en önemli ittifaklardan birisidir. Türkiye’nin geleceği esas alınarak, demokrasi esas alınarak ve bu millet için çalışmak ve bir araya gelmek için güç birliği yapıldı. Bunun sonucu hep birlikte alacağız. Bu ülkeye gerçek anlamda bir demokrasiyi getireceğiz. Bildirgemizin açıklandığı gün söylemiştim, biz ayrıca bütün etkenlerden arınmış herkesin bağımsız iradesiyle bir araya geldiği bir sivil anayasa yapacağız. Böylece bu ülkeye demokrasi, özgürlükle nasıl gelirmiş, sosyal devlet nasıl olurmuş, insanın yoksulluğu nasıl sömürülemezmiş, insana nasıl değer verilirmiş, işi, aşı nasıl vereceğiz, geleceğin Türkiye’si nasıl inşa edeceğiz inşallah 25 Haziran’da Türkiye bunların tamamını daha geniş ve yetkili olarak anlatacağız bütün Türkiye’ye ve dünyaya. Cumhurbaşkanlığında birinci turda Muharrem beyin alacağını düşünüyorum. Ben ikinci tur için diye düşünüyordum ama sahada gördüğü ilgi, vatandaşla arasında kurduğu diyalog, sevenliliği giderek artıyor, toplumun gözünde güven veren imaj çiziyor dolayısıyla ikinci tura kalsa dahi alacaktır.

Ahmed Arpat: Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalınırsa sayın Akşener’le sayın Karamollaoğlu ile siz ya da ittifakın diğer birleşenleri bir araya gelip sayın Muharrem İnce için bir ortak miting düşünür müsünüz?

Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu: Biz bazen mitingleri çok abartıyoruz. Asıl olan mitinge gelmeyen ama gönlü bizde olan insanın yanına gitmektir asıl olan. Ya da bize mesafeli olan insanı kazanmaktır. Eğer çalışmaları bu bağlamda götürebilirsek başarılı bir süreci yönetmiş oluruz. Saadet Partisi bizim siyasal tarihimizin önemli bir partisidir. Saygıdeğer bir genel başkanı var. Toplumun pek çok kesimi de kendisine saygı duyuyor. Aynı şekilde sayın Akşener devlet deneyimi var, birikimi var, bir kadın kimliği ile çıktı, siyaset tarihimizde de zaten geçmişte de başarıları vardı bu kez de başarılı bir profil çiziyor. Bir araya geliş amacımız belli. Millet için bir araya geldik Millet İttifakı dedik ismine. Dolayısıyla ülkenin çıkarları için ne gerekiyorsa ortak karar verilecektir.

Seda Öğretir: Sayın Meral Akşener’in bir röportajda dile getirdiği bir iddia var. “Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci tura Muharrem İnce’yi istiyor çünkü ben kalırsam kaybedeceğini biliyor” diyor.

Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu: Bu tür görüşler olabilir ama sonuçta kimin ikinci tura kalacağına halk karar verecek. Eğer biz millet için demokrasi için bir araya geldiysek, Türkiye’nin uluslararası alanda hırpalanan görüntüsünü biraz değiştirebilirsek demokrasisi gelişmiş bir Türkiye’yi bütün dünyaya anlatabilirsek bence asıl amacına ulaşmış olacağız.

Ahmed Arpat: Kim kaldıysa ikinci tura sayın Erdoğan’ın karşısına siz 'Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekleyeceğiz onu' diyorsunuz yani.

Kemal Kılıçdaroğlu: Elbette.

Son dakika: Kılıçdaroğlu: Eğer sayın İnce seçilemezse...

Seda Öğretir: Parlamentoda nasıl aritmetik öngörüyoruz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Parlamentoda çoğunluğu alırız. Parlamentonun yetkileri son dönemde kısıtlandı. Cumhurbaşkanı kararnamelerle uzun süre götürecek. Ama muharrem bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra daha güçlü bir demokratik parlamenter sistem inşa edilecektir. Güzel bir anayasayla ve toplumun her kesimini kucaklayan hiç bir kesimi dışlamadan bu topraklarda yaşayan bütün insanları kucaklayarak, yurtdışındaki işçilerimizi,düşünce insanlarımızı da kucaklayarak yeni bir anayasa yapacağız.

Haberin Devamı

Ahmed Arpat: HDP’nin durumu da meclis aritmetiğini etkileyecektir. Siz HDP’nin bir baraj sorunu yaşadığını düşünüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Kamuoyuna yansıyan anketler barajı aşabileceği görülüyor. HDP’nin barajı aşması ve parlamentoda olması lazım. Yüzde 1 oy alsa dahi bir partinin en azından genel başkanının parlamentoda olmasını isteriz biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Siyasetin ana yeri TBMM’dir. Bütün siyasal partilerinde bir şekilde temsil edildiği bir arena olması lazım. Dolayısıyla diğer partilerinde olmasını istiyoruz ve bunun mücadelesini de yapacağız. Muharrem Bey’in Cumhurbaşkanı ve bizimde parlamentoda çoğunlukta olduğumuz bir süreçte kısa süre içinde dünyada hiç bir demokratik ülkenin Türkiye’de demokrasi yoktur diyemeyeceği ve imreneceği, demokrasi konusunda kısa sürede çok görkemli adımlar attılar diyebileceği bir Türkiye inşa edeceğiz. Çünkü bizim gibi düşünmeyen insana da saygı göstereceğiz. Medyayı daha özgür kılacağız. Medya birilerinin veya belli çevrelerin veya belli grupların kontrolünde olmayacak. Onlar halkı özgürce bilgilendirecekler.

Seda Öğretir: Seçim için kurulan bu ittifak seçim sonrasında da devam edebilecek mi, meclis çalışmalarında yan yna duracak mı?

Kemal Kılıçdaroğlu: İttifak öncesi üç siyasal parti lideri de biz ilkelerden hareketle bir ittifakı öngörüyoruz demişlerdi. Bir araya gelecekseniz ilkeler belirlenecek. Amaçları ortaklaştırarak yola devam ediyorsanız bu yol kısa bir yol değildir, bu yol demokrasi yoludur. Yeni sivil bir anayasa dedim bu anayasayı üç siyasi parti lideri oturup yapmayacak kuşkusuz. Güzel bir birliktelikle bu anayasa geçekleşecek. Büyük bir olasılıkla umuyorum o da gerçekleşir Adalet ve Kalkınma Partisi de katkı verecektir. Çünkü kendi tabanı da demokrasi istiyor.

Ahmed Arpat: Eğer ittifak mecliste de devam edecekse bildirgelerin ve vaatlerinde birbiri ile uyumlu olması gerekiyor. Siz konuştunuz mu bildirgeler, vaatler, yürünecek yol ne kadar birbiri ile örtüşüyor?

Kemal Kılıçdaroğlu: Yargı bağımsızlığını istiyoruz, güçler ayrılığını istiyoruz, medya özgürlüğünü istiyoruz, herkesin aşı, işi olsun istiyoruz, gelir dağılımı olabildiğince dengeli olsun istiyoruz, beton ekonomisi değil üretim ekonomisi olsun diyoruz. Dikkat edersen biz aslında Millet İttifakı’nın söylemlerinde de büyük bir ortaklık var. Biz de onlar da demokrasiyi savunuyoruz. Yargının bağımsız ve tarafsız olmasını biz de savunuyoruz onlar da savunuyorlar. Bir siyasi partinin mahkemelere hakim atamamalı. Cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız olmalı. Bunu biz de söylüyoruz onlar da söylüyorlar. Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Dolayısıyla bir sorun çıktığında gerektiğinde sorunun ve çözümün taraflarını davet edip onlarla birlikte sorunun çözümüne ve atılacak adımlara dikkat çeker. Ama eğer Cumhurbaşkanı sigorta niteliğini kaybetmişse ve bir partinin genel başkanıysa ne yapacak? Diğer partileri rakip olarak görecek. Siz rakibinizle nasıl oturup konuşacaksınız? O nedenle Cumhurbaşkanı en tepede, tarafsız, bağımsız, 80 milyonu kucaklayan, az konuşan, dikkatli konuşan, o konuştuğu zaman toplumun her kesiminin dikkatle dinlediği bir kişi olması lazım. Günün 24 saati konuşup siyasi propaganda yapan kişiden Cumhurbaşkanı olmaz ki. Bu noktadan Türkiye’yi uzaklaştırmak tarafsız bağımsız bir Cumhurbaşkanı, saygın bir yargı, yasama yürütme yargı arasında sağlıklı bir denge, güçler dengesi, denetimsiz hiç bir organın olmadığı bir Türkiye istiyoruz. Bunun adına da demokrasi diyorlar. Demokrasi insanoğlunun bugüne kadar bulduğu en iyi yönetim. Bundan sonra daha iyisini mi bulur, o zaman hep birlikte oraya gideceğiz. Şimdi katılımcı demokrasiden söz ediyorlar. Doğrudan doğru halkın bir şekliyle karar alma süreçlerine dahil edilmesi. Örneğin İsviçre’de otobanlar yapılacak referanduma gittiler. Halk karar verdi.

Seda Öğretir: Eğer sayın Muharrem İnce seçilemez ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin üzerinde bir oy alırsa Cumhuriyet Halk Partisi liderliği tartışmalı bir hale gelir yorumları için ne dersiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Yorumlar yapılabilir. Muharrem beyi Cumhurbaşkanı yapalım öncelikle. O tartışmaları bugünden başlatmak isteyen belli çevreler var. Muharrem bey keşke daha yüksek oy alsa. Muharrem bey yüksek oy almasın bizde aleyhine çalışalım mı demek istiyorlar. Ahlakın, mantığın alacağı şey mi bu? Tam tersine Muharrem bey son derece başarılı, sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin değil geçmişte diğer partilere oy veren vatandaşların da oyunu alacak. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin oyunu alacak dersek seçilemeyeceği belli o zaman.

Seda Öğretir: En çok hangi kesimden oy alacak sizce?

Kemal Kılıçdaroğlu: Her kesimden oy alacak. Muharrem bey hiç bir yarım yapmadı. Her kesimin Muharrem beye oy vermesini istiyoruz zaten biz. Oy vereceğiz onu Cumhurbaşkanı olacağız, genç yetenekli, enerjik, dinamik bir Cumhurbaşkanımız olacak. Bu Cumhurbaşkanımız demokrasi konusunda emin olun attığı adımlarla bütün dünyada ses getirecektir. Düşünün Muharrem bey Cumhurbaşkanı oldu yemin etti ve göreve başladı. İlk yapacağı iş OHAL’i kaldırmak olacak diyor. Bu ülkede yaşayan herkesin can ve mal güvenliğinin teminatı benim bundan sonra” demektir. Daha güzel bir mesaj olabilir mi? Bu aynı zamanda daşarıda da büyük yankı uyandıracaktır. Bütün bu tartışmaları ve güzellikleri konuşmak varken efendim, “Muharrem bey biraz daha fazla oy alırsa ne olur.” Hiç bir şey olmaz zaten daha fazla oy almasını istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Bir şoförün oğlu gelmeli Cumhurbaşkanı olmalı bu ülkede. Cumhuriyetin bize verdiği fırsat eşitliğini en iyi kullanan arkadaşımızdır. Öğretmen kimliği var. Toplumun önderi olarak elinde bayrağıyla toplumu aydınlatan bir ışık olarak yoluna devam edecek.

Ahmed Arpat: Milletvekili listelerinde sayın İnce il hareket eden isimlerin o listede olmadığı görüldü ve ‘Eğer sayın İnce seçilemezse parlamentoya da giremeyecek, yanındaki ekip listede yok onlarda giremeyecek. Bir anlamda İnce ve ekibi Cumhuriyet Halk Partisi’nden trasfiye ediliyor.’ Siz böyle bir amaç güddünüz mü?

Kemal Kılıçdaroğlu: Bu değerlendirmeleri havuz medyası yapıyor. Onların yazarları çizerleri yapıyorlar. Yok öyle bir şey.

Ahmed Arpat: Benzer bir değerlendirmeyi sayın İnce de yapmış olabilir mi? Listeler açıklandıktan sonra Tweet atmıştı.

Kemal Kılıçdaroğlu: Öyle değil de, “Ben de bakanlar kurulu listesini yapacağım” dediği için farklı bir yorum getiriliyor. Hayır efendim zaten Muharrem bey elbette bakanlar kurulu listesini yapacak, ben mi yapacağım? Cumhurbaşkanı seçilen o. Muharrem bey bunu söyledi diye farklı yerlere çekiliyor. Bu bir meslek değil bugün yaparsınız yarın gidersiniz. Siyaset budur zaten. Mesela bizim bazı arkadaşlarımız gönüllü olarak milletvekili adayı olmadılar. Parlamentoda bir kan değişimi elbette gerekiyor. Havuz medyası bizimle ilgili manşeti, “Cumhuriyet Halk Partisi’nde tasfiye” diye atıyor. Ama AK Parti’den çok daha fazla ismin listelere girmediği anlaşılıyor o zaman, ”AK Parti’de kan değişimi” oluyor. Görev yapan arkadaşlarımın hepsi başarılıdır. Şu anda listelerde olmayan ama alana gidip çalışan çok sayıda hatta bütün milletvekili arkadaşlarımız çalışıyorlar.

Seda Öğretir: Sizin listeye tek başınıza karar verdiğiniz söylendi.

Kemal Kılıçdaroğlu: Hayır efendim 600 kişiyi nasıl tek başıma belirleyeyim. Adaylar 5 genel başkan yardımcısı tarafından ayrı ayrı kabul edildi, onlarla küçük mülakatlar yapıldı, notlar alındı. Bu 5 genel başkan yardımcısı arkadaşımıza daha sonra başka bir gene başkan yardımcısı arkadaşımız daha katıldı oturduk birlikte değerlendirmeler yaptık. O değerlendirmeler sonucunda böyle bir tablo ortaya çıktı. 600 kişilik milletvekili listesi yüzde yüz hiç bir eksiği hatası kusuru olmadan oluşturuldu mu derseniz, hayır. Olabilir tabi ki. Bana göre bir sorun yok ama bir başka arkadaşımıza göre sorun olabilir. İki türlü kırgınlık oluyor. Binlerce kişi başvurmuş ve siz ancak 600 kişiyi yazacaksınız. Dolayısıyla o 600 kişinin dışından olanlar hepimiz insanız burkuluyoruz. İnsani bir davranış bu. Bu üzüntüyü ve tepkiyi de saygıyla karşılamak lazım. 600 kişilik listede yer alıp sonra arzu ettiği sırada kendisini göremeyen arkadaşlarda üzülüyorlar. Ama bunlar artık bugün konuşulması gereken konular olmaktan çıkmıştır. Bugün adaylık için başvuran arkadaşlarımızın tamamı alanlarda çalışıyorlar.

Ahmed Arpat: Eren Erdem’in listede olmadığı günün sabahında kendisi ile ilgili bir iddianamenin kabul edildiğini, hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulduğunu öğrendik. Sonrasında kendisinin bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalar var. MİT TIR’ları dosyasına ilişkin sayın Tezcan’dan aldığını söylüyor, Zaman gazetesine sizin talimatınızla ziyaret ettiğini söylüyor. Yaptığı açıklamalar ve o süreçle ilgili neler söylemek istersiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu: Eren Erdem beyle görüştüm beni aradı. MİT TIR’ları ile ilgili zaten parti sözcümüz bir basın toplantısı yapmıştı. Orada elindeki belgeleri basın mensuplarına da milletvekillerine de dağıttı. O basın toplantısının kayıtları vardır her yerde. Oradan aldım diyor. Doğru. Biz bütün milletvekillerimize haftalık yazılar gönderiyoruz nerede nasıl konuşulması gerektiği veya hangi konulara girilmemesi gerektiği konusunda yazılar gönderiyoruz.

Ahmed Arpat: Sayın Tezcan’a nereden ulamıştı o belgeler?

Kemal Kılıçdaroğlu: Her yerde vardı zaten o belgeler. Gidin Adana’daki mahkemelere sorun. Ben o MİT TIR’larıyla yani Suriye’ye silah gönderilmesiyle ilgili ilk açıklamalardan birisini ben bir Salı grubunda açıklamıştım. Bir şoförün ifadesini okumuştum. 17 internet sitesinde yayınlandı görüntüler. Bu görüntülerin kaldırılmasıyla ilgili savcılığın yazısı var. 17 internet sitesinde yayınlanan şeyi eğer bir siyasi parti görmüyorsa gözleri kör demektir. Bu da devlet sırrı oluyor. Mübaşir biliyor, avukat biliyor, savcı biliyor, hakim biliyor, herkes biliyor bu devlet sırrıdır. Devlet sırrı kavramında dosyayı sadece hakim görür, savcı dahi göremez. Eren Erdem'e yurtdışına çıkış yasağı konması bir demokrasi ayıbıdır. Eren Erdem korkuyor mu? Hayır, Haksız mı? Hayır. O zaman nedir yani. Gözdağı vermek için konuluyor.

Seda Öğretir: Cumhuriyet Halk Partisi bildirgesini açıkladı. Cumhurbaşkanı adayınız Muharrem İnce de seçim bildirgesini açıkladı. Birbiri ile örtüşen metinler mi beraber mi hazırlandı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Birbiri ile örtüşen metinler. Muharrem bey kendisi hazırladı biz de kendimiz hazırladık. Birbirini tamamlayan ve uyumlu metinler. Biz bir siyasal parti olarak açıkladık o Cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladı. O daha genel konulara girdi, biz daha alt ayrıntılara inerek daha geniş bir seçim bildirgesi açıkladık.

Ahmed Arpat: Ekonomi tabi çok önemli. İktidar Türkiye şartlarıyla uyuşmuyor bu dövizdeki hareket ediyor yani bir spekülasyondan bahsediliyor.

Kemal Kılıçdaroğlu: Dolar yerinde duruyor asıl sözünü edeceğimiz Türk Lirası. Sorun türk Lirası’nın değer kaybetmesi. Dolar yerinde duruyor Almanya’da Fransa’da ama TL aşağı doğru gidiyor. Önlem alınması lazım tabi. Spekülasyon yapmak suç mu? Suçtur. Suçluyu bulmak kimin görevi? Efendim dış güçler bunu yapıyor. Yakala o zaman. Dış güçler filan yaptığı yok bunun. Tamamen Türkiye’nin yönetilmezliği üzerine inşa edilen politikanın bizi getirdiği sonuçtur bu. Türkiye şu anda yönetilmiyor. Bakanlar konuşmalarına bakın her kafadan bir ses çıkıyor. Ortada hükümet yok. Bir sarayda hükümet var bir de Binali beyin hükümeti var. Siz Merkez Bankası başkanını bir partinin genel merkezine davet ederseniz o Merkez Bankası’nın dünyada saygınlığı olur mu? Bütün dünya para politikaları açısından merkez bankalarına sürekli bakarlar. Eğer siz merkez bankasına müdahale ederseniz ve doğrudan talimat verip onun görev yapmasını engellerseniz asıl suçu siz işlemiş oluyorsunuz. Yani saray işlemiş oluyor. Dolar niye bizim hayatımızda bu kadar büyük yer tutuyor? Hayatımızın her alanı dolara endekslendi. Köprü geçişi dolarla, yapılacak zamlar dolarla, araba alırsınız dolarla, ihale dolarla, teminat dolarla, garanti verirsiniz dolarla, vatandaşa Türk Lirası veriyorsunuz. Güneş görmüş kar gibi eriyor. Hayatın içine bu kadar doları niye sokuyorsunuz siz? Büyük ihaleler dolarla. Bunların gözdesi olan müteahhitler bile mevcut iktidara güvenmiyor, "En iyisi dolara endeksleyin ki ben bir zararla karşı karşıya kalmayayım diyor. Böyle bir güvensizlik üzerine bir ekonomi inşa ediyorsunuz. Son 16 yılda Londra’daki yabancı para lobicisine 151 milyar dolar faiz ödendi. Ne diyor Erdoğan, “Ben faize kaşıyım.” Bu faizleri Cumhuriyet Halk Partisi mi ödedi oraya. 16 yıldır 151 milyar doları nasıl verdiniz siz oraya. Borçlanma faizi. Dışarıdan dolarla borçlandılar faiz ödüyorlar. Desinler ödemedik diye bakalım. Her şeyi dolara endekslemişsiniz ve borç almadan ülkeyi yönetemiyorsunuz. Şimdi o tefeciler faizi yükselteceksin sonra sana borç vereceğim diyor. Kim kazandı? Tefeciler kazandı. Bunlar kalktılar faizi yükselttiler dolar kısmen düştü. Yakasını tefeciye kaptırmış bir siyasal iktidar ülkeyi yönetemez. Tefeciye kaptıranların başında da sarayda oturan zat geliyor. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Faize kaşıyım diyor düşür o zaman faizi. Bankalara talimat veriyor Ziraat Bankası’na konut satışlarında faizi düşürün diye. Hemen düşürüyorlar. Çıkar bir kanun hükmünde kararname diğer faizi de düşürdüm de. Efendim herkes elindeki dolarları bozdursun. Vatandaşta dolar mı kaldı? Bozduracaksan Man Adası’ndan gelen 18 milyon doları bozdur makbuzunu da göster bu millete. 151 milyar 35 milyon dolar Mart 2018 itibariyle yurtdışına ödenene borçlanma dolayısıyla ödenen faiz. Birde içerideki rakamı vereyim, 687 milyar 124 milyon lira yurt içindeki devlet tahvili ve hazine bonosu alanlara bu ülkenin vatandaşlarının vergileriyle ödenen faiz. Bu hükümet tefecilere hizmet eden hükümettir.

Seda Öğretir: 25 Haziran sonrası içinde kimi ekonomistler acı reçete kaçınılmaz değerlendirilmesi yapılıyor. Sizin yol haritasında çizdiğiniz acı reçete var mı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Bizim yol haritamız seçim bildirgemizde var. Bizim yol haritamız güçlü bir sosyal devlet. Biz asgari ücret vergisiz net 2200 lira olacak diyoruz. Şu anda Türkiye’de sosyal devlet yok aslında. Bir rantiyeye hizmet eden bir hükümet var. 1 milyon 644 bin emekli 1500 TL’nin altında aylık alıyor. Kimisi ayda 400 lira kimisi 1000 lira kimisi 1400 lira. Bu hükümetin yetkililerine sormak istiyorum, “Ayda 1500 lira ile buyurun geçinin bakalım, ayda 400 lira ile buyurun geçinin bakalım.” Emeklilikte bir alt dilim getireceğiz onun altında emekli maaşı olmayacak. 1500 liranın altında emekliye para vermek yok diyoruz. Katma değeri yüksek ürün üretimi politikamız var. KOBİ’ler sanayi sektörü katma değeri yüksek ürün ürettiği sürece olağanüstü teşvik alacaklar. Bütün KOBİ’lere ödediği vergi ve sigorta primi kadar borcu olmamak kaydıyla 1 yıl süreyle sıfır faizli kredi vereceğiz. Böylece kayıt dışı ekonomiyi kontrol edeceğiz, üretimiz, istihdamı arttıracağız. Eğer katma değeri yüksek ürün üretiyorsa vereceğimiz kredinin boyutunu arttıracağız. Türkiye beton ekonomisinden çıkmak ve üretim ekonomisine geçmek durumundadır.

Ahmed Arpat: İktidarın şu anda yürütmekte olduğu birtakım projelere itiraz ediyorsunuz, bazı büyük maliyetle projelerin tekrar değerlendirileceğini söylüyorsunuz. Bunun üzerine sayın başbakan ve Cumhurbaşkanı yıkım ittifakı diyor.

Kemal Kılıçdaroğlu: Bizim yaptığımız eleştiriye sağlıklı şekilde yanıt verirlerse ben buna saygı gösteririm. Biz neyi yıktık, neye karşı çıktık? Hiçbir şeye. Köprüyü yapmayın mı dedik? Yaptılar. Sorduğumuz soru bu köprüyü kaça yaptınız? Ben bu soruyu sormayacak mıyım? Bu soruyu sorunca yıkım ittifakının bir parçası mı oluyorum. Çünkü vatandaşın vergisi ile yapıyorsunuz bunu. Adam hayatı boyunca bu köprüden geçmeyecek ama yeni doğan çocuğu vergi ödeyecek ve bu köprünün bedelini karşılayacak. Ben o çocuğun hakkını sormayacak mıyım? Bu soruyu sorduğumuz zaman rahatsız oluyorlar. Çünkü o köprülerin maliyeti gerçek maliyet değil. İzmir Büyükşehir Belediyesi de metro yapar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de metro yapar. Birisi 50 milyona yapar birisi 150 milyona yapar. Niçin 150 milyon diye ben sormayacak mıyım? Siyasetçinin temel görevi vatandaşın vergi olarak emanet ettiği paranın hesabını vatandaşa vermesidir. Şu köprüyü şu kadar, bu sarayı bu kadara yaptım ben demeniz lazım. Bunu demiyorsanız siz halk için değil cebiniz için çalışıyorsunuzdur. Biz aslında güzelliği, dürüstlüğü inşa etmek istiyoruz. Her kurulun hesabını bu insanlara veren bir rejim inşa etmek istiyoruz. Topluma hesap vermek dünyanın en onurlu görevlerinden birisidir. Bizim seçim bildirgemizde var. Parlamentoda bir kesin hesap komisyonu kuracağız. Bir bütçe yapılır bu geleceğe yöneliktir. Ama bu arada geçen yılın bütçesinin hesaplarının görülmesi lazımdır. Parlamentonun verdiği görev ne ölçüde yerine getirildi. Siyasi iktidarın parlamentoya gelip o bütçeden aldığı yetki çerçevesinde harcadığı trilyonları nerelere ne kadar nasıl harcadı bunun hesabının verilmesi lazım.

Seda Öğretir: Sayın Muharrem İnce kendi liderliğinde Cumhurbaşkanı seçimi için çalışmalarını yürütüyor ve yapacaklarından söz ediyor. Siz Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı olarak Cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlandırmaktan sembolik hale getirmekten söz ediyordunuz acaba o noktada Cumhuriyet Halk Partisi kendi adayıyla çelişmiyor mu?

Kemal Kılıçdaroğlu: Hayır çelişmiyor çünkü Muharrem beyde demokratik parlamenter sistemi savunuyor.

Ahmed Arpat: 2 yıl bir restorasyon süresi diyor.

Kemal Kılıçdaroğlu: Şu tarih demek zaten mümkün değil. Bunun gerçekleşmesi için bir anayasa değişikliği gerekiyor. Bunun içinde çok geniş bir konsensüs gerekiyor. Biz boşuna mı diyoruz yeni ve bütün toplumu kucaklayan bir anayasa yapacağız. Takvimi Muharrem bey belirleyecek. Tabi Muharrem bey genel başkanları davet edecektir ve çalışma yapılacaktır. Çıkan metin parlamentoya gelecektir ve kabul edildikten sonra sistem yürüyecektir. Hemen bugünden yarına olur dersek toplumu kandırmış oluruz. Doğal olarak belli bir zamanı olacaktır. O zaman içinde oturulup çalışılması, değerlendirilmesi ve parlamentoya gelmesi gerekiyor. Büyük ihtimalle Adalet ve Kalkınma Partisi de buna evet diyecektir. Muharrem bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra bir an evvel parlamenter sisteme geçelim diyeceklerdir. Biz kişilerden bağımsız olarak ve siyasal partilerden bağımsız olarak demokrasiyi savunan bir gelenekten geliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihinde tek parti iktidarı varken çok partili hayata geçen dünyadaki tek örneğiz biz. Dolayısıyla demokrasiyi savunuyoruz. Muharrem beyde inşallah Cumhurbaşkanı olarak koltuğuna oturduktan sonra demokrasi için yapılması gereken bütün adımları belli bir takvim içinde atacaktır.

Ahmed Arpat: Eğer sayın İnce Cumhurbaşkanı olursa AK Partili milletvekilleri de bir an önce parlamenter sisteme geçmek için harekete geçeceklerdir dediniz. Parlamenter sistemde yüzde 50+1 gerekmiyor. Yüzde 30-40 ile iktidar olma imkanınız var. Sayın İnce Cumhurbaşkanı seçildi diyelim Cumhuriyet Halk Partisi tek başına iktidar. Parlamenter sisteme dönersek belki tekrar ana muhalefete düşme durumu söz konusu olabilir.

Kemal Kılıçdaroğlu: Ortak payda demokrasi. AK Parti yüzde 34 oyla tek başına iktidar oldu 2002’de. Demokrasilerde var mıdır bu. 12 Eylül darbe hukukun getirdikleriyle oldu. Türk hukuk sistemini darbe hukukundan arındıracağız. Dolayısıyla gerçek anlamda demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasiyi savunan ve halkın iradesiyle parlamentoya gelen her siyasal iktidara saygı göstermek zorundayız. Hükümet ayrı şey devlet ayrı şeydir. Hükümet olanlar devleti yönetirler ama devlet olmazlar. Bugün hükümet olanlar devlet oldular. O zaman orada demokrasi artık bitmiş oluyor.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları;

Adalet Bakanlığı izin verirse arkadaşlar inceleyecek. Adı ne olursa olsun terörle mücadele edilir. Terör örgütleriyle işbirliği yapan ortaya çıkarılmalı.

Kürt sorununun çözüm adresi Meclis'tir. Biz bu sorunu çözmeye talibiz. Birilerine verdiğiniz sözler olmayacak. Herkesin içinde konuşacaksınız. Sorunu demokrasi ve özgürlük temelinde çözeceğiz. Yerel yönetimler özerklik şartı uygulanacak. Kentsel dönüşüm yapacağız izin vermiyorlar.

Okul öncesi eğitime başlamak istiyoruz. İlkokula giden çocuklar makul bir saatte kahvaltısını yapmadan okula gidecek. Çocuk beslenmesini öğle yemeğini okulda yapacaktır. Çocuklar tam gün eğitime geçecek. Öğretmenler için bağımsız bir yasa çıkaracağız. Eğitim bir partinin olayı değildir.

YÖK'ü kaldıracağız, üniversiteler özerk olacak. Beyin göçü tersine döndürülmeli. Türkiye'nin kaynakları insan odaklı dağıtılacak. Yol, köprü yaptık diye övünülmez. Türkiye dijital değişimi yakalamalı. Çocukları sınav stresinden kurtarmak görevimizdir.

Bedelli askerlik gündemimizde yok. Üniversite öğrencisi yaz tatilinde askerlik yapacak.

Af konusuna önce toplumun hazır olması gerekir. Af konusunda siyasetçi dikkatli olmalı. (Bahçeli'nin Çakıcı'yı ziyaret etmesi) Siyasetçi görüşeceği kişileri çok iyi seçmeli. Öldüreni, çalanı, tacizciyi affedecek misiniz?

Sandık taşımayı doğru bulmuyorum. Sandık taşıma "güvenliği sağlayamıyorum" demektir. sorunlu 30 bin sandıkta güvenliği sağlayacağız.

Muharrem Bey ile ortak miting doğru olmayacaktır.