Siyaset Topal Yeşil'i tanırdı

Topal Yeşil'i tanırdı

02.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Topal Yeşil'i tanırdı

Topal Yeşili tanırdı

SAMİ Hoştan, Susurluk dosyasında kendisiyle ilgili yer alan tüm iddiaları tek tek yanıtladı. Çetenin tetikçisi "Yeşil" ve öldürülen MİT muhbiri Tarık Ümit'i kesinlikle tanımadığını ileri süren Hoştan, "Ama Ömer Lütfü Topal'ın Yeşil'i tanıdığını biliyorum. Bir kez `Yeşil' diye not bırakmıştı. Ame ne iş yapar bilmem" dedi.
Tarık Ümit'in Abdullah Çatlı tarafından kendi çiftliğinde sorgulandığı iddialarına da gülen Sami Hoştan, "Benim çiftliğim nerdeymiş, getirip çiftliğimi versinler" diye konuştu.
Sürekli sigara içen, tüm soruları soğukkanlılıkla en ince detaylarına kadar yanıtlayan Hoştan, cezası varsa çekmeye hazır olduğunu da belirtti.
Topal'ın kumarhanelerinde `Abdullah Çatlı'ya oyun oynatmayın' diye talimat verdiğini anlatan Sami Hoştan şunları kaydetti:
"Çatlı'nın bilet çektiğini gördüm, ama kumar oynadığını görmedim. Topal, Çatlı için `Vakit geçirmek için geldiğinde ilgilenin, saygı duyun' derdi. Ama kesinlikle `Kumar oynatmayın, teşvik etmeyin' anlamında uyarırdı."
Topal'ın Bodrum'daki Hikmet Babataş'ın öldürülme olayından çok etkilendiğini belirten Hoştan, "Tabii ki bazı olaylar olmuştu. Bodrum olayından sonra bir tedirginlik vardı. Casinoya bile bir iki ay gelmemişti. Ortalıkta fazla dolaşmamaya özen gösterirdi" dedi.

Topal öldürüldüğünde ailesiyle birlikte tatilde olduğunu belirten Hoştan şöyle devam etti:
"Topal'ın öldürüldüğü gün hiç unutmuyorum, Fenerbahçe - Beşiktaş maçı vardı. Lobide hanımla oturuyorduk. Daha sonra ben casinoya geçeceğimi söyledim, saat 23.30 falandı. Televizyondan `Ömer Lütfü Topal vuruldu' diye alt yazı geçti. Hemen gazinoyu, Aliço'yu aradım. Dediler ki Arzu Tok'la Aliço olay yerine gitti. Kıza dedim ki, `Ne oldu?', kız ağlayarak, `efendim böyle böyle bir olay olmuş' dedi. Hemen otel yetkililerine `Bana bilet bulun' diye bildirdim. Ertesi günün akşamı İstanbul'a geldim."

Hoştan, Sedat Bucak'la 1991 yılında Çınar Oteli'nde tanışması ve Susurluk dosyasına da giren, Siverek'te Bucak ve Çatlı'yla birlikte çektirdiği fotoğrafların hikayesini de şöyle anlattı:
"Ara seçimler nedeniyle İstanbul'a gelmişlerdi. Rahmetli Nihat Yasak vardı. Onu çok severdim. O da o yörenin insanı, Urfalı. Bende Yeşilyurt'ta oturuyorum. Dedi ki `Abi, gel gidelim' gittik. Sedat Bey'le orada tanıştık. `Ne iş yapıyorsun' diye sorduğunda, `ayakkabı' dedim. O da `Artık ayakkabı parası vermeyiz' diye espri yaptı. Ankara'ya da beklerim diye ayrıldık. Kızım Ebru 1992 senesinde Ankara'da Bilkent'te okuyordu. 1992'de Bilkent'e gittiğimde Sedat Bey beni ağırladı. O İstanbul'a geldiğinde ben onu ağırlıyordum.
Derken kızımın nişanı vardı. Hep bana `gel' derdi. Kızımın nişanı da bahane olunca hem davetiyeyi vereyim, hem de ziyaret edeyim diye gittim. 3 - 5 gün kaldım. Orada ağırladı bizi. İlk günlerde Çatlı yoktu. Zaten hiç unutmuyorum gününü. Cuma günü oradayım döneceğim, Çatlı oraya geldi. Hep beraber oturduk, yemek yedik, hatta ben havuza girdim. Otururken Çatlı'yla birlikte resim çektiriyorduk. Orada Sedat Bucak'ın bir koruması vardı, Ercan Ersoy. `Gel Ercan otur' dedim, resim çektirdik. Bunda saklanacak ne var? Ceza olarak ne var bunda anlamıyorum. Kanıt derken, yani bir olay vardır, o resim üstümüzdedir. Gideriz bir eyleme resim üstümüzdedir, düşer. Yakalanan derki, `Biz yoktuk', derki `resim vardı düşürdünüz'. Sedat Bey de arabada kaldı o filmler. Olaylar olunca kazada ortaya çıktı, deliller, resimler. Allahaşkına vurun, ama bu kadar haksızlık yapmayın."

Hoştan, MİT'çi Tarık Ümit'in Çatlı tarafından çiftliğinde sorgulandığı iddialarını gülerek yanıtladı. Çiftliği olmadığını söyleyen Hoştan şöyle konuştu:
"Tarık Ümit'i hayatımda görmemişim. Ne tanırım, ne de bilirim. Nerede benim çiftliğim? Nerede, gidin getirin çiftliğimi. Bu olay Susurluk'la patlamadı ki, daha önce vardı. Gazeteler yazdı Tarık Ümit kayboldu diye. Yine Çatlı, Sami Hoştan. Nerde o birimler, bize niye sormadılar? Ben normal işime giden, evine giden bir insanım. Tarık Ümit'le benim ne bağlantım olur"
Hoştan, Mehmet Ağar'ı da sadece basından tanıdığını belirterek şöyle devam etti: "Tanımam. Ağar'ı basında görmüşümdür. Ağar'ı ben nerede, nasıl tanıyayım? Ağar'la nerede bağlantım olur? Hayatımda Ağar'ı görmemişim. Getirsinler Özer Bey gibi ortaya koysunlar. Size diyorum ki Çatlı'yı tanıyorum. Ben size diyebilirdim ki, `Ben Çatlı'yı Mehmet Özbay olarak tanıyorum'. Yoldan geçen bir taksiye bin, `Susurluk'tan önce Çatlı'yı tanıyor musun?' diye sor, adam, `Tanımıyorum' der. Ama bu olaydan sonra her taksici `tanıyorum' der.
Kazadan 10 dakikada sonra Çatlı'nın adı ortaya çıktı. Bu 10 dakikada bu kadar çabuk ortaya çıkan bu birim varsa. Bu birim toplumun içinde Çatlı'nın olduğunu biliyorsa, bu birim neden yakalatmamış Çatlı'yı? Kimse parmağının arkasına saklanmasın. Herkes kişilikli davransın."

"Yeşil" adını duyduğunu ancak, tanımadığını belirten Hoştan, şu iddialarda bulundu:
"Ben utanılacak hiçbir şey yapmadım. Raporlarda geçen şeye bak. Hoştan, Yeşil'le telefonla konuştu diyor. Kardeşim ben Yeşil'i tanımıyorum, hayatımda görmediğim bir insan. Ha bana `Topal, Yeşil'i tanıyor mu?' dersen, Topal, Yeşil'i tanıyor. Nerden mi tanıyor? Yeşil, Topal için casinoya not bırakmış. Geldi hatta ben oradaydım. Topal, `Sami, Yeşil'i tanıyor musun?' diye sordu. `Tanımıyorum' dedim. Hiç görmedim, ne yapmış, ne etmiş, Topal'la bağlantısı nedir, bilmiyorum."
Suçu varsa cezasını çekmeye hazır olduğunu belirten Hoştan, kendisine yapılanları yargısız infaz olarak değerlendirdi ve şunları söyledi:
"Günlerdir aylardır hakkımda söylenmeyen kalmadı. Herkes söylediği yalanı, iftirayı unutmasın. Bir gün gelecek `ben öyle dememiştim, öyle değildi' de demesin. Bu Brezilya dizisiydi. Susurluk 14 ay süren yalan dizisiydi. Şimdi gerçek dizi başlayacak. Bizim kanıtlarımız var. Bunları mahkemeye sunacağız.
Sen ne sundun, Sami'yi suçlamak için. Ben kaçmıyorum, buradayım. Bir adım ne ilerdeyim, ne gerideyim. Hiçbir zaman da kaçmayacağım. Biri derse ki, `Bunlar vatan haini', o zaman kıyamet kopar. Bize vatan haini diyemezler. Ne derlerse desinler, onun kanıtını biz çıkarırız. Herkesin bir canı var. Hiç kimse iki canlı değil. Hiç kimse kendi kendine benim peşimde yalan dolan kullanarak bir yere gelmesin. Biz aile reisiyiz, vatan haini değiliz, ne varsa koysunlar cevabını verelim. Bazı şeyleri ben haketmedim."

Çatlı'ın ölümüne çok üzüldüğünü, matemini bile tutamadığını anlatan Hoştan sözlerini şöyle noktaladı:
"Allah rahmet eylesin. Matemini bile tutamadım. Ama hiç unutamayacağı bir şey var. Dünyada hiçbir yerde, hiçbir ırkta görülmeyen bir şey görüldü. Ölüler üzerinde olup da, oyun oynayan, halay çeken bir ülke gördüm. Halay çeken, naralar atan, ödüllendirilen kamyoncuya tanık oldum. Neden beraberlerdi sorulsun hesabı, ama ölüler üstünde oynayan ülke görmedim.
Adam diyor ki televizyonda, üç kişi ölmüştür, siz kahraman seçildiniz, siz Türkiye'yi temizlediniz. Sanki adamı öldürtmek istiyorlar. Ya biri kendini tutamayıp adama bir şey yapsaydı. Allahtan kimse bu oyuna gelmedi. Yazık günah değil midir? Adamı neden kahraman ilan ettiniz?"
Hoştan, kazadan sonra arabada bulunan silahlarla susturucular hakkında ise hiçbir bilgisi bulunmadığını söyledi.