Siyaset Türkiye’nin tarihine kimse hakaret edemez

Türkiye’nin tarihine kimse hakaret edemez

19.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

NATO tatbikatındaki “Atatürk ve Erdoğan düşmanlığı” skandalına tepki gösteren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “İçeride tartışırız ama ülkemizin tarihine ve bugününe hakaret edilmesini kabul edemeyiz. Bu bir özür olayıyla geçiştirilecek bir konu değil” dedi

Türkiye’nin tarihine kimse hakaret edemez

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NATO tatbikatındaki “Atatürk ve Erdoğan düşmanlığı” skandalına ilişkin “Türkiye’ye yönelik eleştiriler olabilir, buna itirazımız yok ama hiç kimse Türkiye’nin yöneticilerine ve tarihine hakaret edemez. Bunu şiddetle kınıyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, CHP Emek Büroları’nca düzenlenen “Taşeron İşçilik Çalıştayı”nda yaptığı konuşmada, toplantının doğrudan kendisini ilgilendirmediğini, bir taşeron işçisi olmadığını söyledi.
NATO tatbikatındaki “Atatürk ve Erdoğan düşmanlığı” skandalına da değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Biz siyasetçiyiz. İçeride oturur tartışırız, A partisinin, B partisinin genel başkanıyla düşüncelerimizi söyleriz ve tartışırız. Sonuçta biz bir aileyiz, 80 milyonluk bir aileyiz ama hiçbir zaman kendi ülkemizin tarihine ve bugününe hakaret edilmesini kabul edemeyiz. Şimdi bu yetkililerden Türkiye’ye yapılan bu hakaret nedeniyle yöneticileri tatmin edecek açıklama bekliyoruz. Bu sıradan bir ‘özür dileriz’ olayıyla geçiştirilecek bir konu değildir.”
‘Şiddetle kınıyoruz’
Bu konudaki duyarlılıklarını NATO’ya ve bütün dünyaya duyurmak istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Biz güçlü, itibarı olan bir devletiz. Biz, demokrasiyi, insan haklarını savunan bir devletiz. Türkiye’ye yönelik eleştiriler olabilir, buna itirazımız yok ama hiç kimse Türkiye’nin yöneticilerine ve tarihine hakaret edemez. Bunu şiddetle kınıyoruz” diye konuştu.
Taşeron işçilerin kıdem tazminatı haklarının yasal olarak bulunduğunu ancak fiilen bu hakkın olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Hukuku arkadan dolanıyorlar ve işçilere kıdem tazminatını vermemek için her türlü yolu deniyorlar” dedi.
Taşeron işçilere kadro verilmesinden mutlu olacaklarını, “kadro vereceğiz” denildiğini, ancak çok sayıda kamu kuruluşuna, “taşeron sözleşmelerini 3 yıl yapacaksınız” şeklinde yazılar gittiğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Yılbaşına kadar kadro verecekseniz, bu yazıları niye yazıyorsunuz? Sanıyorlar ki bizi kandıracaklar. Bizi asla kandıramayacaklar. Taşeron işçisi kadro alıncaya kadar bunun mücadelesini yapacağız” diye konuştu.
‘İş kazalarında lideriz’
İş kazalarına da değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bu konuda Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olduğunu, son 15 yılda 18 bin 418 kişinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini belirtti.
Çalıştayda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Hak-İş Genel Sekreteri Osman Yıldız da birer konuşma yaptı.

‘Faizi KHK ile sıfırla’

“Biz faizlerden şikayetçiyiz” denildiğini bildiren Kılıçdaroğlu, “O zaman bırakın hükümeti. Göreceksiniz işçi nasıl geçinir, taşeron işçisine kadro nasıl verilir, Türkiye’ye huzur nasıl gelir, insanlar barış içinde, kendi ülkelerinde bayraklarının altında nasıl onurla yaşarlar bunu göstermek istiyoruz. Faizden şikayet etmek, Merkez Bankası’ndan şikayet etmek... Merkez Bankası başka bir ülkenin Merkez Bankası mı? Merkez Bankası’na atamayı siz yapmadınız mı? Faizden şikayet ediyorsun, hocaları bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapının önüne koyuyorsun, bir KHK ile fabrikaları kapatıyorsun, bir KHK ile gerekirse sendikaları kapatabilir yarın sabah. Peki KHK ile faizi sıfırla kardeşim. Elinden tutan mı var?” diye konuştu.

‘Asgari ücret 2 bin TL olmalı’

Taşeron işçiliği, “21. yüzyılın bir ayıbı” ve “köle, emek ticareti” olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, 2002’de 387 bin olan taşeron işçi sayısının 2 milyonu aştığını ancak rakamı kimsenin bilmediğini öne sürdü. Sendikalı olmayan taşeron işçilerin haklarını istemekten korktuğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Asgari ücretin net, en az 2 bin lira olması gerekiyor. İtiraz edenlere şunu söylüyorum, bin 400 lirayı bir ay versinler, devletin müsteşarına, bakanına, cumhurbaşkanına, başbakanına. Bin 400 lirayla bir ay geçin Allah aşkına. Ev kirası, dolmuş parası vereceksin, okul masrafını karşılayacaksın. Peki geriye ne kalıyor? ‘Bu parayı nereden bulacağız’ diye yine bir gürültü kopacak biliyorum. ‘Memleketimi batıracaksınız, işçiye 2 bin lira verilir mi?’ diyecekler. Son 15 yılda yurt dışındaki bir avuç faiz lobisine, -sayısı 10’u geçmez- Türkiye Cumhuriyeti’nin ödediği faiz 145 milyar dolar. Bunlara para buluyorsun, bu faizi veriyorsun. Oturuyorlar, ellerinde viski kadehi, ayak ayak üstüne atıyorlar, paraları getiriyorlar, yüksek faizi alıyorlar, keyiflerine bakıyorlar.”