Siyaset Yılmaz hayatı öğreniyor

Yılmaz hayatı öğreniyor

07.01.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yılmaz hayatı öğreniyor

Yılmaz hayatı öğreniyor



Yılmaz hayatı öğreniyor


Seçim yenilgisinden sonra siyasete veda ederek yeni bir hayata başlayan eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz, ağabeyinin yeni hayatına adaptasyon zorluğu çektiğini belirterek, kredi kartının nasıl kullanıldığını bile yeni öğrendiğini söyledi.
Habertürk TV’de önceki gece yayımlanan "Basın Kulübü" programında soruları yanıtlayan Turgut Yılmaz, ağabeyinin İstanbul Beykoz Konakları’ndaki evinde zamanını kitap okuyarak ve dinlenerek geçirdiğini söyledi. Turgut Yılmaz’ın ilginç açıklamalarından bir bölüm şöyle:

Kredi kartına şaşırdı
Mesut Bey İstanbul’a yerleştikten sonra bana ziyarete geldi. Ben de kendisinin ve Berna Hanım’ın kredi kartlarını hazırlamıştım. O arada banka sorumlusu arkadaş, Mesut Bey’e kartın özelliklerini falan anlatıyordu. ‘İşte bu kartlar artık çok becerili, gerekirse taksit yapıyor, gerekirse hediye veriyor. Gerekirse makineye takıyorsunuz, para çekiyorsunuz. Pin numaranız var...’ Mesut Bey bunların bir makineye takılıp para çekileceğini bilmiyordu. Bununla çok yakın alakalandı.

Adaptasyon zorluğu
Bunlar doğal, 20 yıl siyasetle uğraşmış, leb demeden leblebiyi karşına getirenler olursa. 20 yılda dünya değişmiş. 20 yıl bakanlık, başbakanlık yapmış kişilerin, Ankara’da kalmış kişilerin adaptasyonu da çok kolay olmuyor. Parayı kullanmayı bilmiyorlar, parayla hiç irtibatları yok. Neyin kaç para olduğundan haberleri yok. Doğaldır.
Mesut Bey, gezilerinde arada bir gün kendine ayırıp çarşı pazar dolaşmayı çok seviyor. Ben Mesut Bey’in siyasette olmasından ciddi üzüntü duymuş insanlardan birisiyim. Almanya’ya gittiğimizde Mesut Bey bir markete gittiği zaman saatlerce rafları inceler, bize fenalık basar. O tahmin ediyorum, hiç böyle bir dükkâna girmediği için, 60 çeşit diş macunu varsa, 60’ını birden evirir çevirir bakar. Aslında Migros’a, Gima’ya gitseniz burada da aynı şeyler var.

Seçim sonucu ölüm gibi
Mesut Bey üzülmüştür, çok kahrolmuştur. Bir siyasetçi için Özdemir Asaf’ın deyimi gibi, böyle bir hadise ölüm gibi bir şey. Kendisi olacakları biliyordu. Bana göre seçim Yalova depreminde kaybedildi. Devlet depremde ani bir reaksiyon alamadı. Yalova’ya gittim, koruma polislerimden birini Yalova’da kaybettim.

Kumarbaz değil
Tavla, bezik oynarız. Açık poker oynar, kapalı oynar. Koskoca Atatürk için ülkeyi içki sofrasından yönetiyor, İsmet İnönü için kumarbaz demişler, Mesut Bey için de bir şeyler desinler. Mesut Bey’in paralı kumar gibi bir derdi yok milletin zannettiği gibi. Biz iki kardeş oturur vidosu 10 lirasına aramızda bezik oynarız. Hüsamettin (Özkan) gelir, vidosu 50 lirasına tavla oynarız.

Neden ağır konuşuyor?
Çünkü müstesna bir devlet adamı, devletin arşivine girecek şekilde konuşuyor. Ben ise yarın öbür gün aleyhime delil olarak kullanılabilecek her şeyi de peşinen kabul ediyorum. İlkokulda da böyleydi. Hep özenli, düşünerek, bir sonraki cümleyi düşünerek konuşurdu.