A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

İskambil kartlarıyla yapılan oyunlardan birinde sadece renkli kartlar (vale-kız-papaz-as) alınır. Bu kartları özel bir karıştırma yöntemi vardır. Karıştırdıktan sonra kartlar teker teker açıldığında kartların masaya her seferinde farklı ama belirli bir düzende açıldığını görürsünüz. Fakat işin garibi kartları açan kişi dahi bu sıranın nasıl olacağını önceden bilmez. Onun tek bildiği, bu şekilde karıştırılan kartların, izleyenlerin ilgisini çekecek şekilde açılacak olmasıdır. Fenerbahçe – Galatasaray maçları da öyle. Bu iki takımın maçları, zamandan veya takımların puan cetvelindeki yerlerinden bağımsız bir şekilde her zaman bir öykü, insanları heyecanlandıran bir dolu çekişme barındırır içinde.

Haberin Devamı

Yarınki derbinin öyküsü de biraz takımların kötü gidişi, biraz Hollandalı teknik adamlar, biraz 17 yıl, biraz Bruma, biraz RvP.

İşin teknik tarafında, hem son haftaların morali hem de Kadıköy’ün güveni ile ev sahibinin yüzü gülüyor olabilirdi fakat takımın en etkili ve önemli iki oyuncusunun oynayamayacak olması sarı lacivertlilerin keyifini bir hayli kaçırdı. Mehmet Topal’ın eksikliğini hissettirmemek için DeSouza elinden geleni yapacaktır ve bunda Brezilyalı oyuncunun başarısız olacağını da düşünmüyorum ama kadroda Lens’in muadilinin olmaması nedeniyle Fenerbahçe’nin derbiye tam gücüyle çıkamayacak.

Advokaat’ın belli olan beş savunma oyuncusu ile birlikte Volkan Şen ve DeSouza’ya da kesin oynayacak gözüyle bakarsak kalan dört formanın kimlere verileceği merak konusu. Çünkü bir ara maçlara sürekli aynı on birle çıkan Hollandalı teknik adam son maçlarda kadroyu sürekli değiştirir oldu. RvP’nin futbol bilgisi, Emenike’nin sürati, Alper’in iki yönlü oyunu, Şeşu’nun son haftalardaki formu, Noyştadler’in savunma özellikleri, Sow’un kendi milli takıma gitmeyi reddedecek kadar motive bir şekilde maça hazırlanması, Ozan hatta Fernandao’nun iyileşmesi Advokaat’ın karar verirken değerlendireceği unsurlar.

Galatasaray cephesinde ise derbinin ilk maddesi “Kadıköy”. 17 yıllık galibiyet hasreti bir yandan oyuncuları motive ediyor diğer yandan başta futbolcular olmak üzere tüm camiada hafif bir endişe uyandırıyor. Bu nedenle sarı kırmızılılar için işin teknik veya taktik kısmından çok psikolojik boyutu önemli.

Haberin Devamı

Galatasaray’ın maç on biri Fenerbahçe’ye göre daha tahmin edilebilir cinsten. Rikerink’in son sözü söyleyeceği mevkiler Semih’in yanı, sağ açık ve belki bir de santrafor.

Gözümü kapatıp maçı şimdiden izlediğimde Galatasaray hiç de mahkûm bir oyun oynamıyor. Hatta rakibine ileride baskı uyguluyor ve topa daha çok sahip. Özellikle Bruma, Şener’e oldukça zor anlar yaşatıyor ve caza sahasına indirilen toplar ile önemli pozisyonlar bulunuyor. Sarı kırmızılıların savunması zaman zaman bireysel hata yapabiliyor bu nedenle kanat oyuncularında savunmaya destek vermeleri bekleniyor.

Fenerbahçe ise topa daha az sahip olmasına karşın ataklarında daha büyük tehlikeler yaratıyor. Volkan ve Alper’in taşıdığı toplar takımı ileri taşırken RvP’nin açtığı koridordan Şeşu oldukça iyi faydalanıyor. Sarı lacivertliler oyun kurmakta biraz zorlanıyor ve zaman zaman geriden uzun top kullanıyor.

Haberin Devamı

Takımların ikisinin de ayaklarının yere sağlam basmaması nedeniyle, elbette erken bir gol veya bir kırmızı kart da maçın gidişatını derinden etkileyecek ve duran toplar her zaman avantaj olacaktır.

Galatasaray’da kilit oyuncu Bruma, Fenerbahçe’de ise DeSouza olabilir. Bu iki oyuncudan kazanan takımda olan, günün sonunda muhtemelen oldukça iyi oynamış olacak.

İşin sosyal boyutunda Fenerbahçe’nin cebinde ezeli rakibine karşı hem genel anlamda hem de özellikle kendi sahasındaki üstünlüğünün morali, Galatasaray’ın çantasında “böyle büyük başarılar genellikle sürpriz isimlerle oluyor, neden Rikerink ile olmasın?” umudu, kamuoyunda da hatırı sayılır bir şekilde beraberlik tahmini var.

Hak eden kazansın.

can.nizamoglu@gmail.com