Skorer Aman Eşref!...

Aman Eşref!...

26.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Aman Eşref...

Paralel şekilde, Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde olimpiyat şerefine erişmiş hatta dereceye girmiş bir sporcusunun içler acısı antrenman haberleri yapılamaz. Çünkü olimpiyat sınırındaki bir atletin sefil durumuna raslanmaz. Peki biz neyiz?.. Eşref Apak gibi bir gencimiz, çekiç atma gibi teknik bir branşta olimpiyat dördüncüsü oluyor ve Pekin için madalya garantisi veriyor; haberlere bakın:"Çimleri eziyor diye olimpiyata otobüs garajında hazırlandı"... Bu işte bir gariplik var. Ya Eşref için olimpiyata katılmak fazlaydı, ya da Eşref bize fazla."Eşref, kendisini tebrik etmeyen Fenerbahçe Başkanına sitem etmiş".Ne hakla ?Bak Eşref, bir kere sen elindeki çekici bırak ondan sonra konuş. Burası kıt kanaat imkânlarını öncelikli spor futbolun hizmetine vermiş bir memleket. Sen ve senin gibiler, ancak büyük kulüpler "ayrıcalık" için devletin kapısına dayandığında "kamu hizmeti" belgesi olarak kullanılan lisanslardaki isimlersiniz. Erzak kamyonuna yetişmeye çalışırken keşfedilen Orta Afrikalı atletler gibi, içinizden birkaç tanesi uluslararası kimlik kazandıysa, bunun adı genel müdürün tespitiyle "teknik hata"dır; bilesiniz. Sen yine Paraşüt Kulesinin arkasındaki garajına dön. Çalış... İstersen övün. Ama asla bize güvenme! Ayrıca 2008de Pekine giderken sakın sakalını falan kesme de arşiv görüntülerini kullanabilelim sevgili Eşref... Dünyanın hiçbir geri kalmış ülkesinde olimpiyat şerefine erişmiş, hatta dereceye girmiş bir sporcunun "fakr - u zaruret" içindeki çalışma koşullarının haber değeri yoktur. Zaten o ülkede birkaç sırtı kalın yönetici dışında herkes sürünmektedir. Ancak yurt dışından reklamla falan parsayı toplarsa, o zaman haber olur. Spor sayfaları aynı hızla magazinleşiyordu; birinciliği Hürriyeti verdiler. Aynı gün, ikisi manşet üç haber:Sidesporun başkanı futbolcularına prim olarak Rus hayat kadını vaat etmiş.Rivada kamp yapan Rus Kadın Milli Takımı oyuncuları taciz edilmiş.Sekreteri ile ilişkisi Gündüz Tekin Onayın başını yemiş.Ne yani; yazacak futbol vardı da yazmadılar mı? Açıkçası, bizi kalitesiz futbol mahvetti. Ayriyetten aga-nigi Kalkınma böyle olur işte... Bir yandan Türk futbolu büyüyecek, bir yandan Federasyon çalışanları "muasır medeniyetler seviyesine" yükselecek. Eksik olmasın Sayın Haluk Ulusoy yememiş yedirmiş... Yetmemiş, giderayak bir zam daha patlatmış geride kalanlara... Oh ne ala...Peki biz nasıl ve ne zaman öğreniyoruz bu haksız kazançları ? Tam da yeni Federasyon teknik bir operasyon yaparken. Yani maksat, kovulanların fazla gürültü çıkarmadan pılısını pırtısını toplayıp gitmesi. Peki neden Amerikan seçimlerine benzer taktiklere başvuruyor yeni Federasyon. İşte orası meçhul. Seçimi kazanmışsın, istediğinle çalışır istemediğini uzaklaştırırsın. Niye bu futbol zenginlerini yarı aç yarı tok milletin önüne atasın. Benim midem bulandı doğrusu. Milli takımın grafiği düşerken, alternatifsiz bir Ersun Yanal yaratmak isteniyormuş gibi geldi. Sinek küçüktür ama Sayın Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu ve Kenan Onukun ekrandaki "halka açık sohbetlerini" kaçırmayanlardan biri de benim. Tatlı tatlı dinler, bilgilenir, ufkumu genişletirim. Yalnız geçen hafta fazla keskindiler sanki. Sayın Onuk, TRTyi haşlarken Akçaabat Sebatsporu ateşe düşürdü. "Onun maçını versen ne olur, vermesen ne olur" dedi. Sayın Uluç, İstanbulsporun stadından girdi; garibim takımı neredeyse kulağından tutup atacaktı ligden. Tamam... Rahmetli bir başbakanımız bile "Ben adamın zenginini severim"e kadar ilerletmişti işi... Ama hem rencide oldu bu takımlar, hem de bu tavırlar demokrasinin futboldaki izdüşümüne ters olmalı. Parasızı hor görmek, küçüğü yok saymak, zayıfı aşağılamak, "devlerle" savaşmalarına alıştığımız üçlüye bir numara küçük geldi. Reklamda demli çay içe içe hırçınlaştılar mı ne? Noksan dakika Ziya Doğan Trabzonu kanatlandırdı. Rıza Çalımbay Rizeyi taş gibi takım yapmış.Denizlispor Giray Bulakla altın çağını yaşıyor...Yahu şu cümlelerin bırakın benzerini, onda birini bile Üç Büyükler ve onların teknik direktörleri için edebilir misiniz?Hayır... "Bir takımı vezir de rezil de eden hocadır" diyenlerdenseniz, ruhunuz daha da kararmalı Üç Büyükler adına.Bakın Del Bosquenin mesleği anlatımına:"Antrenmanda iyi olanı takıma koyarım. Dörtlü savunma estetiktir, ama üçlü savunmayı tercih edenlere de saygı duyarım. Transferleri yönetimin yapmasını da doğal karşılarım"!.. Peki sen?.. "Ben çok iyi Euro sayarım"!Hagiyi zaten boşverin. Onun bahanesi hazır:"Ben Allah mıyım"?.. Daum daha beter; kendi yaptığı takımdan ümitsiz Herr..Lakin böyle gelmiş böyle gitmez. Üç vakitte bu işin bombası patlar. Üç Büyüklerin üçte ikisi millileşecektir kısa bir süre sonra. İnsaf Açık söyleyeyim; Elvanın Türk vatandaşı olması, bir Türk atleti olarak Dünya rekoru kırması, olimpiyata katılması, beni bir gram bile rahatsız etmemişti. Ancak şu anda aynı rahatlık içinde değilim.Hayır; bu yaştan sonra ırkçı falan kesilmedim. Şayet Sayın Bakanın tahminleri doğruysa, devletimin düştüğü durum beni ciddi şekilde endişelendiriyor. Düşünsenize Elvan da bu ülkenin bir vatandaşı ve sadece bu yüzden ailesi Etiyopyada ölüm tehdidi alıyor(muş). Peki, Türkiye, Elvan adındaki bu vatandaşının ailesini nasıl koruyacak şimdi? Etiyopyaya nota mı verecek? Elvanın hısım akrabasını elçiliğe mi yerleştirecek, buraya mı getirecek? Bir Türk vatandaşı olarak, hepimiz gibi Elvanın da hakları var değil mi? Elvan, açlık sınırı ile dar gelir arasında güvensiz bir yaşam sürmek istese Etiyopyada kalırdı yani. Niye Türkiyeyi seçti? Güçlü bir ülke diye. Acaba öyle mi ? Gerçekten güçlü bir ülkenin bakanı nal toplayan atletinin arkasından böyle varsayımlar üretir mi? Diyelim ki üretti; niye Dışişlerini devreye sokacağına "sesli düşünüyordum" dedi. Elvan pişman mı ? Türkiye başına iş mi aldı. Etiyopya ile savaş çıkar mı? Bakın ben de yazılı düşündüm; olay nereye vardı... eguven@milliyet.com.tr Elvan bizim canımız

Yazarlar