Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Spor Toto Süper Lig’de sezonun ilk yarısı yılla beraber bitti.
Umut, heyecan ve neşeyle başladığımız büyük maratonda şampiyonluk yarışı ne yazık ki zirvedeki iki takıma kalmış görünüyor.
Beşiktaş ve Fenerbahçe, 2016’da yarışı soluk soluğa sürdürecekler.
2015’in takımı bence Beşiktaş... Sadece liderliği elinde tuttuğu için değil elbette... Süper Lig’in en iyi futbol oynayan, en golcü ve izlenmesi en çok keyif veren takımı olduğu için.
Dahası, yıllardır derbi kazanamayan makus talihini geride bırakıp bu yıl çok değerli Fenerbahçe ve Galatasaray galibiyetleriyle gücünü nihayet kanıtladığı için.
Deplasmanda yenilgi yüzü görmeden, geriye düştüğü maçlardan öne geçerek eski yılların başarı öyküsünü tekrarladığı için.
... Ve kuşkusuz Şenol Güneş’in elinde yörüngesini düzeltip, rotasından sapmadan gücünü ve hızını artırarak hedefe koştuğu için.
Laf aramızda, Türkiye’nin en değerli “yerli çoğunluklu” kadrosuyla tehlikeli bir virajı da arabayı devirmeden aldı Beşiktaş. Gerçi yolculuk henüz bitmedi ama, şunu hatırlamakta yarar var. Geçen yıllarda Beşiktaş yine zirve mücadelesi yapıyor, genç yıldızlarla güzel futbol oynuyordu. Ama bir hedef takımı olduğunu bir türlü kanıtlayamıyor, ligi üçüncü sırada bitiriyordu. Fenerbahçe’nin UEFA’daki cezası nedeniyle Şampiyonlar Ligi’nden alıkonduğu sezonda “ikincilik” bile şampiyonluk kadar değerliyken, beklenmedik biçimde üçüncülüğe takılıp kaldı. Türkiye’nin en genç yıldızları, Şampiyonlar Ligi heyecanını yaşayamadılar. Peş peşe yaşanan üçüncülüklerin, Beşiktaş için hayal kırıklığından başka bir anlamı yoktu! O güzelim kadro, yavaş yavaş bir “looser” (kaybeden) ekibine mi dönüşüyordu?
Şenol Güneş, işte o kuşkuyu, o çirkin soruyu şimdilik ortadan kaldırdı. Puan cetveline, maç skorlarına, futbolcuların bireysel form grafiklerine bakacak olursanız, kuşkuların azaldığını, soru işaretlerinin küçüldüğünü göreceksiniz. Çünkü karşımızda özgüvenini de temposu kadar yükseltmiş, hedefine ulaşmak için olağanüstü bir pas trafiği oluşturmuş, uyumlu ve ahenkli bir takım var.

Haberin Devamı

Hataları yok mu?

Haberin Devamı

Beşiktaş’ın hataları olmadı mı? Olmaz olur mu! Örneğin Sivok gibi savunma anıtı diyebileceğim bir emektar ustayı gözden çıkarmaları hataydı. Miloseviç’i aldılar, oynatamıyorlar. Pedro Franco ve Motta, kenara itildi, adeta unutuldular. Ve hâlâ bir stoper arayışında Beşiktaşlı yöneticiler. Cenk Gönen’in Galatasaray’a Muslera’nın yedeği olarak gönderilmesi/gitmesi de bir muamma! Tolga’nın, her kalecinin yaşayabileceği sıkıntılı döneminde kamuoyunda ve taraftarların gözünde bir tür günah keçisi ilan edilmesi de yazık bir durum! Tolga Zengin, her şeyden önce Beşiktaş duruşuna en çok uyan sağlam bir karakter. İyi bir kaleci. Yaralarını sarıp sahiplenmek yerine haftalarca alternatif kaleci arayışını manşetlere taşımak hiç de iyi olmadı. Bu işi sessizce becerebilirlerdi.
Yine de Başkan Orman ve yönetici arkadaşlarını hırpalamayalım. Tüm sorunlara rağmen, gününü bilemem ama, yeni stada yeni yılda taşınacaklar. Artık sadece kağıt üzerinde değil, gerçekten “ev sahibi” olacaklar. UEFA’nın sınırladığı transfer şablonunu da akıllıca uyguladılar. Kimse Demba Ba’yı özlemiyor. Çünkü herkes Gomez’i alkışlıyor!
Beşiktaş, hem takım olarak hem de bireysel beceri örneği yıldızlarıyla ilgi odağı oluşturuyor. Atiba, Oğuzhan, Olcay... Sosa, Quaresma, Gökhan Töre... İsmail, Beck, Gomez... Kulübedeki “icapçılar” Kerim Frei, Cenk Tosun, Necip Uysal..
Beşiktaş, tümüyle alkışı da takdiri de hak ediyor!

Haberin Devamı

Yılın futbolcusu: Oğuz Han

Elbette Muslera’yı unutmuyorum... Galatasaray’ın geçen yılki şampiyonluğunda en büyük kahraman oydu. Ama 2015’e damga vuran oyuncu kim, diye sorarsanız size Oğuz Han derim... Beşiktaşlı Oğuzhan Özyakup’u gösteririm.
Oğuzhan, hem Milli Takım’da, hem de Beşiktaş’ta olağanüstü işler yaptı. Aklı, yetenekleri ve yaratıcı stiliyle hepimizin alkışını aldı. Sakin, öfkesiz, rahat ve güven veren oyunuyla 5 gol, 5 asisti imzaladı. O hem bir merkez oyuncusu, hem de Sosa ile birlikte paylaştığı görevinde iyi bir 10 numara örneği. Oğuzhan’ı başarılı ve kişilikli oyunu nedeniyle Mehmet Demirkol’un verdiği yeni adla selamlıyorum: Oğuz Han!

Tutsak basketbolcu: Lynetta Kizer

Basketbol Federasyonu’ndaki dava, biliyorsunuz Tahkim Kurulu’na taşındı. Geçen hafta Ankara’da yapılan ilk duruşmada Kurul, Galatasaray, Federasyon, Fenerbahçe avukatlarıyla Lynetta Kizer’in vekillerini dinledi. Karar bugün açıklanacak.
Basketbol Federasyonu’nun Galatasaray kadın takımının Fenerbahçe karşısında hükmen yenik ilan edilmesi kararının, Tahkim’de onaylanması bekleniyor.
Hukuk elbette tüm sorunları çözmüyor. Maçın sonucu bir yana, Lynetta’nın de kariyerine devam etme sorunu var ortada. Lynette, tutsak bir oyuncu gibi... Kadınlar Ligi’nde oynayamıyor. Buna karşılık FİBA’nın izniyle Euroleague’de Galatasaray formasını giyebiliyor. Ne var ki transferin başında kendisine bir miktar ödeme yapılsa da Galatasaray kulübünün sporcusuna sonraki ödemeleri yapıp yapmadığını bilmiyoruz.
Tahkim kararı bu sorunu çözer mi? Dileyelim ki çözer! Çözmeli!