Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beşiktaş Fenerbahçe maçı öncesinde istatistikler, puan cetvelindeki sayılar, elbette bazı değerleri yansıtıyor. Ama bu değerler, Pazar maçının sonucu üzerinde kesin hesaplar yapmamıza yaramıyor. Her maç kendi içinde öncekilerden ve sonrakilerden başka veriler oluşturuyor. Kim bilir, genelde sporun, özelde de futbolun en büyük dinamiği budur. Ölçülemez, hesaplanamaz değişkenlik.
Beşiktaş, Teknik Direktör Sergen Yalçın’ın cezası nedeniyle tribünde, locadan izlemekte olduğu, yardımcısı Murat Şahin’in kenardan yönettiği maçta Başakşehir gibi zor rakibini yenerek zirvedeki pozisyonunu sürdürdü. Fenerbahçe de bu sezon yaşadığı iç saha kayıplarına devam ederek sonuncu sıradaki Gençlerbirliği’ne yenildi.
Performans tablolarının ışığı altında bir derbi oynanacak. Bu maçın favorisi Beşiktaş. At yarışı deyimiyle “sürpriz” yazılacak takım da Fenerbahçe.
Peki Beşiktaş’ı öne çıkaran, Fenerbahçe’yi ikincil duruma iten durum nedir?
Bilimsel iddiam yok. O nedenle “ampirik” deneye, gözleme ve duyuma dayalı bir değerlendirme yapacağım:
Sayıları alt alta topladığınız zaman bir “toplam”, ”yekün” elde edersiniz. Bu toplam o sayıların ifade ettiği değerlerin “toplam değeri”dir.
Aritmetikte “toplam değer” mutlaktır.
Hayata dönüp baktığımızda ayrı değerleri ifade eden sayılar toplandığında sonuç hiç de mutlak değil.. Toplam değer artabilir, eksilebilir. Fizik ve kimyada bunun ilginç örnekleri var.
Transfermarkt sayılarına göre Beşiktaş futbol takımının toplam değeri 87 milyon 250 bin Euro’dur. Fenerbahçe futbol takımının toplam değeri de 96 milyon 230 bin Euro. Bu hesaba göre Fenerbahçe takımı 859 milyon 333 bin 900 lira toplam değere sahip. Beşiktaş’ın toplam değeri de 779 milyon 142 bin 500 TL oluyor.
Tabloya baktığınızda paranın ifade ettiği değerin, takımların performansını tam olarak yansıtmadığını görüyorsunuz… Futbolcuların transfer ücretini alt alta yazdığınızda ortaya çıkan aritmetik toplam, toplam değeri ifade etmiyor.
Fenerbahçe’ye bakalım: Kadrosunda çok değerli yıldızlar var. Dünya Kupası (2014) finali oynayıp Kupa’yı kazanan Mesut Özil, aynı turnuvada Brezilya formasını giyen Luiz Gustavo… Milli Takım’ımızın yıldızları, Pelkas’tan Sosa’ya, Szalai’den Valencia’ya kadar çok değerli oyuncular.
Beşiktaş’ın kadrosundaki futbolcular da değerli. Örneğin Domagoj Vida da Dünya Kupası (2018) finalinde oynadı. Josef’ten Aboubakar’a, Atiba’dan Larin’e, Cenk Tosun gibi Milli Takım golcüsünden Ghezzal ve Llajiç’e kadar hepsi de değerli.
Ücret tablosunda Fenerbahçe daha pahalı bir takım olmasına rağmen, futbolcuların bir arada takımca ulaştıkları düzeyi göz önünde tutarsak, Beşiktaş’ın daha değerli bir kadroya sahip olduğu açıktır.
Sonuç: Futbolda bireysel değerler, takım tartısına vurulduğunda toplam, aynı sonucu vermez.
Pahalı, her zaman değerli değildir.

Haberin Devamı

Son söz hukukun

Haberin Devamı

Fenerbahçeli yöneticiler Selahattin Baki ve Alper Pirşen, Gençlerbirliği yenilgisinden sonra ciddi suçlamaları dile getiriyorlar: “VAR odasında ofsayt çizgilerini çeken teknisyen hep aleyhimizde. Bugün de rakibimizin attığı gol yüzde yüz ofsayt. Ama çizimler aleyhimize. Bunu kanıtlayacağız” diyorlar. Hawk Eye firmasının elemanını suçluyorlar.
TFF, pazartesi günü bu iddia üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurup soruşturma istedi. Fenerbahçe kulübüne de ellerindeki bilgi ve belgeleri gerekli mercilere iletmesi çağrısında bulundu.
Bu iddialar çok ciddi ve önemli. Savcılık soruşturması sonucunda dava açılabilir. Görevli kişi ve Hawk Eye firması yargılanabilir. Futbolumuzdaki arızalardan biri - varsa - giderilmiş olur.
Ama takipsizlik kararı verilirse… Dava açılıp, suçlananlar aklanırsa…
İddiacıların susması icap eder. Futbolun namusu kurtulur.
Maçlar sahada başlar, sahada biter.

Haberin Devamı

Futbolda onay makamı

Belhanda’nın gönderilmesinde Fatih Terim’in yönetim kararını “onaylamadığı” haberleri yazıldı.
Başkan Mustafa Cengiz, karardan Fatih Terim’in haberinin olduğunu hatırlattı dün. Onay deyiminin medyada da yanlış kullanıldığını kibarca anlatmaya çalıştı. Galatasaray kulübünde en büyük makam başkanlıktır. Başkanın ve yönetim kurulunun aldığı karar onaylanmayı değil, uygulanmayı gerektirir.
Bizim bazı meslektaşlar “onaylama” sözcüğünü yanlış kullanıyorlar. Örneğin Beşiktaş kulübünde de Teknik Direktör Sergen Yalçın’ın transfer listelerinde alınacak oyuncuları onayladığı yazıldı… Bu da yanlış.
Teknik direktörün karara katılıp katılmadığı, kararı paylaşıp paylaşmadığı, karara uyup uymadığı… İtirazı ya da kabulü gibi ifadeler, yerine göre uygun biçimde kullanılabilir. Haber dilindeki yanlışlar kurumsal çatışmalara yol açmamalı, dikkat!

Komşumun oğlu: Muslera

Hayır, Uruguaylı değilim.. Galatasaraylı da değilim.
Ama ben Muslera fanatiğiyim… Onun her kurtarışını “Bravo!” diyerek alkışlıyorum.
Yediği her golde üzülüyorum.
Benim için Muslera, sokak futbolu oynarken üst kattaki pencere camını kıran komşu çocuğu gibi.
Masum, mahcup ve çaresiz.
Yediği gollerden sonra kimseyi suçlamadan, bağırıp çağırmadan, öfke nöbetlerine yakalanmadan öylesine suskun ve çaresiz bakıyor ki fena oluyorum.
Galatasaray’la sözleşmesini üç yıl daha uzatmasına sevindim.
Yediği her golde üzüleceğim yine.
O bizim komşunun oğlu. Masum ve mahcup Muslera!.

Erhan Önal

Türk futboluna aklı ve tecrübesiyle çok önemli katkılar yapabilecek bir çağda, uzun yıllarını hasta yatağında geçirdi. Dün öğrendik ki vefat etmiş, sessizce aramızdan ayrılıp gitmiş. Saygı ve sevgiyle uğurladım onu. Güzel uyu kardeşim.