Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, işbaşına geldiği günden başlayarak büyük ve sarsıcı bir değişime imza attı:
Şakadan kakaya dönüş!
Malum, önceki dönemin başkanı Sadri Şener, transferden halkla ilişkilere, şike teşvik sürecinden kulübün içinde bulunduğu her türlü soruna şakalarla, esprili göndermelerle açıklamalar getirir, tezlerini öyle savunurdu. Yumuşak, bilgece bir tavır... Bu tavırla kendini ifade etmede, kulübünün haklarını savunmada ne kadar başarılı olduğu elbette tartışmalıdır. Ama biz onu hep güler yüzlü dokundurmalarıyla anımsayacağız.
İbrahim Hacıosmanoğlu hiç de şakacı değil. Tam aksine abartılı biçimde ciddi. Ciddiyete elbette saygı duyulur, her fotoğrafında gülmek, gülümsemek ya da güler yüzlü görünmek zorunda da değildir.

Haberin Devamı

Kirli dil, taraftara yansıyacak
Ciddiyetin ötesinde, sert ve kırıcı bir öfke dili kullanıyor Hacıosmanoğlu.
Özellikle 3 Temmuz süreciyle ilgili ifadelerinde bu üslup iyice kirleniyor, şakadan kakaya dönüşün gerilimini yansıtıyor.
Kulüpler Birliği’nin son toplantısında Recep Mamur’un Fenerbahçe’nin de vekaletini aldığını açıklaması üzerine Trabzonspor Başkanı’nın sarf ettiği sözler bunun son örneği oldu. Tartışma, fiziksel çatışmanın sınırlarına kadar geldi, dayandı.
Biliyoruz, Trabzonspor Kulübü, 2010-2011 sezonuyla ilgili olarak Süper Lig Şampiyonluğu’nun kendileri tarafından hak edildiğine inanmaktadır. Fenerbahçe’nin şampiyonluk ünvanının, 3 Temmuz süreci sonunda yargı kararları sonrası geri alınmasını, Kupa’nın kendilerine verilmesini savunmaktadır. Sportif kararlarda bu talebi karşılayacak bir kapı yoktur. Yargı kararları da takımlarla değil, kişilerle ilgilidir. Kaldı ki Yargıtay da henüz son sözü söylememiştir. UEFA Disiplin ve Tahkim Kurulu kararlarından sonra Fenerbahçe’nin CAS’ta açtığı dava da sürmektedir. Yine hatırlatalım ki, CAS da şampiyonlukla ilgili bir karar organı değildir.
Kendi adıma CAS ve Yargıtay kararlarından sonra kamuoyunda hukuka dayalı vicdani kanaat oluştuğu takdirde, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın kazandıkları kupaları TFF’ye iade etmeleri gerektiğine inanıyorum. Bunu sadece etik kaygılarla daha önce dile getirdim. Ama neresinden bakarsanız bakın, bu durum bir tür kan davasına dönüştürülmemeli.
Trabzonspor Kulübü, “kupanın kendilerine verilmemesi”nden kaynaklanan mağduriyet ve sonrasında travmaya dönüşüp kulübün enerjisini de alıp götüren bu dramı artık sonlandırmalı. Dahası, başkanın dili ve üslubuyla kirlenen diyalog ortamını da temizlemelidir.
Elbette olayın Fenerbahçe tarafı da var. Fenerbahçe’nin dili de öteden beri öfkeye, sevgisizliğe ve kavgaya dayanan bir dil. Bu dilin de değişmesi gerekir.
Aksi halde kirli dil, kitlelere ve taraftarlara da yansıyacak, yeni sezonda başımıza yeni çoraplar örecektir.

Haberin Devamı

Orası İnönü Stadı!

Bugün 24 Temmuz... Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna yol açan Lozan Anlaşması’nın 90. yıldönümü. O anlaşmanın imzalandığı Beau Rivage Palace, bu nedenle kaldığım oteller listesinde hep 1 numarada olacak.
Lozan Anlaşmasına Dışişleri Bakanı ve Baştemsilci olarak imza koyan İsmet İnönü’yü de her zaman saygı ve sevgiyle anarım. Hukuku düvel (Devletler Hukuku) profesörü M.Cemil’in 1933’te yayınladığı iki ciltlik kitabında Paşa’nın Türkiye’nin bağımsızlığı ve hakları konusunda ne kadar başarılı olduğunu heyecanla okuyorum.
İnönü Stadı da bize bıraktığı en büyük spor mirasıdır... Zaman zaman adı değiştirilmiş ama halkın ve sporseverlerin gönlünde bugünkü adıyla yer almıştır.
Beşiktaş’ın stadı yenileme çalışmalarını, Başkan Fikret Orman ve arkadaşlarının çabalarını izlerken bu görüşümü de sık sık tekrarladım. Stadın adını değiştirme niyeti yok Başkan’ın... Ancak sponsorluk anlaşmalarında nasıl bir formül bulunacak, onu bilemiyoruz.
Hangi formül olursa olsun... Yeni stadın adları içinde mutlaka İnönü de bulunsun! Siyaseten eleştiri yapmak başka, tarihimize saygı çok daha başkadır. Saygıdan vazgeçmeyelim!

Haberin Devamı

Orman’ın kanunu
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, iftar sofrasında “deplasman taraftarlarının maça gidişi” ile ilgili soruları yanıtlıyor: “Elbette tüm taraftarların deplasmanda takımlarını desteklemek üzere maçlara gidebilmesinden yanayız.”
Biraz duruyor ve “Ancaaak” diyor, “O taraftarların gerilmemesi, öfkelenmemesi gerekir. Gerginliği ve öfkeyi yaratan en önemli unsur, yönetici demeçleri. Demeçler şimdiden gerilim yaratıyor. Federasyon’un bugünkü yönetmeliklerle ceza yaptırımı, etkisiz çarpan! Bence bu demeçler 6222 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmeli.”
Fikret Orman, orman kanunu değil, şiddeti önleyeceğine inandığı kanunun uygulanmasında ısrar ediyor ve ekliyor: “O demeçler devam ederse taraftarlar da deplasmana gidemez!” Başkan haklı. Savcılar yeni sezona hazır olmalı!