Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Emre Belözoğlu, 12 yaşından beri bu ülkenin gündeminde... Adnan Sezgin, onu çocuk yaşta keşfedip Zeytinburnu’ndan Galatasaray kadrosuna kattığında Milliyet spor sayfasının göbek manşetindeydi.

Yıllar geçtikçe büyüdü. Yeteneklerinin, futbol zekasının, çabukluğunun ve öğrenme yeteneğinin örneklerini vererek muhteşem bir kariyerin sahibi oldu. Sadece Galatasaray’da değil, Inter ve Newcastle United’da da forma giydi. Oralarda ortalamanın üstüne çıkamasa da görgüsünü arttırdı, Türkiye’de çoğu profesyonelin sahip olmadığı birikimlerle zenginleşti.

Haberin Devamı

Lider oyuncu karakteri ile Fenerbahçe’ye geldi Emre... Galatasaray’da yaşadığı UEFA Kupası zaferi, Milli Takım’la ortak olduğu Dünya Kupası üçüncülüğünün üstüne hem kişisel kariyerinde, hem de Fenerbahçe tarihinde yeni sayfalar yazmasını bekledik. Şampiyonluktan, kupalardan daha önemli sayfalar...

Gördük ki Fenerbahçe orta alanında futbolcu olarak sahip olduğu değerin yanına sporcu olarak fazla bir şey ekleyememiş.

Milli maçta kendini eleştiren yazarların bulunduğu basın tribününe eliyle yaptığı işaret, Fenerbahçe’de teknik direktör Aykut Kocaman’la soyunma odasında yaşadığı gerilim (sonrasında da Atletico Madrid’e gidip dönmesi), bu sezon Beşiktaş maçlarında Slaven Bilic’le sergilediği küfürlü tablolar, Emre’yi futbolculuk kariyerinin ötesine taşıyıp farklı bir fenomen haline getirdi.

‘Etkili bir güç’

Emre Belözoğlu, hem Milli Takım’da, hem de Fenerbahçe’de “etkili bir güç” olarak sivrilmeye başladı. Yıllardır Rubin Kazan’da oynayan Gökdeniz Karadeniz, Emre ile yaptığı tartışma sonrasında hiç bir maça çağrılmadı. Öte yandan kaleci Volkan Demirel’in Kazakistan’la oynanacak milli maç öncesinde kendisine küfür edilmesini gerekçe göstererek maça çıkmamasıyla başlayan olayların sonunda da Belözoğlu, gündeme gelmeyi başarmıştı. Hatırlayın, Emre Belözoğlu, Volkan’ı Arena’dan almaya gelen koruma ekibiyle birlikteydi. Arkadaşını oradan çıkarıp gittikten sonra korumaların gazetecilere saldırması ise çok garip bir hareketti. Bu olayla Emre’nin doğrudan ilgisini iddia edemeyiz. Ne var ki o korumaların neden öylesine saldırgan bir tutum takındığını açıklayabilecek kişilerden biri de Emre olabilir.

Haberin Devamı

Geçen hafta Bilic’le Emre arasında yaşanan olaylara hiç değinmedim. İstedim ki zamanın törpüsü ile milli maçlar, o sert ve sevimsiz tabloyu değiştirsin. Ama olmadı. Önce gurbetçi vatandaşlardan bir grubun Milli Takım’ın antrenmanında Emre aleyhine astıkları pankart keyifleri kaçırdı. Sonra da medya, her zaman olduğu gibi Emre’ye kocaman kocaman başlıklar açtı. O başlıklardan birinde (dünkü Hürriyet), Emre Belözoğlu adeta meydan okuyor: “Hatamla sevabımla ben böyle biriyim. Asla rol yapmam. Olduğumdan farklı görünmem. Slaven Bilic olayında bana yapılan küfürlerden şikayetimi dile getirdim. Ama hedef yapıldım. 15 yıldır milli formayı giyiyorum ve karşılığında saygıyı hak ediyorum. Milli Takımı bırakmayacağım.”

Bunlara ilaveten, “Bir hatam varsa konuşulsun. Bundan asla şikayet etmem. Bu ülkede hiç bir şey değişmez ama ben de değişmem!” diyor.

Haberin Devamı

Emre Belözoğlu, burnundan kıl aldırmayan, asla geri adım atmayan, mağrur, kibirli, muhataplarını aşağılayan ve yaşadıklarından ders çıkarmaya hiç de niyeti olmayan bir portre çiziyor. Herkesten saygı bekliyor. Ama saygıda kusur ediyor. Bugüne kadar adının karıştığı olaylardan sonra özür dilediğini duydunuz mu, gördünüz mü? Ben duymadım, görmedim.

Kuşkusuz, bu haliyle Fenerbahçe Kulübü’nde de yönetimin en çok meşgul olduğu oyuncudur Emre... Başkan Aziz Yıldırım’ın tavrına, tabiatına ve üslubuna uygun davrandığını göstererek zaman zaman “kahraman” muamelesi de gördüğü anlaşılmaktadır. Hakemlerin sarı kart gösteremediği, medyanın taraftarlık bağlarından kurtulup doğru biçimde eleştiremediği Emre, kimbilir belki de bizim yozlaşmış spor kültürümüzün Frankeştayn’ıdır.

Ne dersiniz?

Güzel adam/Çirkin adam SLAVEN BİLİC

Beşiktaş Teknik Direktörü’nü, geçen haftalarda Hamza Hamzaoğlu ve İsmail Kartal ile birlikte “Üç güzel adam, üç kahraman” başlığıyla övdüm. Derbi maçlarındaki başarısızlığına rağmen, Beşiktaş gibi genç bir kadroyu lig zirvesine ortak etmesini takdirle karşıladığımı anlattım.

Bunlar Bilic’in hatalarını perdelemeye yetmez elbette. Geçen sezon üç maçta kulübe önündeki kural dışı davranışları nedeniyle hakemler tarafından tribüne gönderildiğini, takımı yönetmesi gereken adamın kendini yönetemediğini de yazmıştım. Son Fenerbahçe maçında Emre ile girdiği tatsız ve gereksiz diyalog da bunlara örnektir. Emre’ye küfür ettiği iddia ediliyor. Böyle yaptıysa onu şiddetle kınarım.

O maçta gözünün önündeki olayları görmezden gelip Emre’ye kart göstermeyen, Bilic’i de tribüne göndermeyen Fırat Aydınus, şimdi nasıl bir arıza yarattığını herhalde daha iyi anlamıştır. Evet, umarım anlamıştır!