Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Size 40 yıllık bir öykü anlatayım...
Selahattin Beyazıt Galatasaray Başkanı... Günün birinde Riva’da -henüz imara açık olmayan- büyük bir araziyi satın alıp kendi şirketinde emlak alım-satım işleriyle uğraşan Kemal Bey’e, “İşlemleri tamamlayıp tapuyu getirin” diyor...
Kemal Bey iki gün sonra Beyazıt’ın odasına giriyor, kapıyı kapatıyor ve “Beyefendi, affınıza sığınarak sizi uyarmak istiyorum” diyor, “Bu dünyada ne insanlara ne de mevzuata güvenilir. Devir değişir, mevzuat değişir... Pişman olursunuz. Yaptığınız işin kıymeti bilinmez!”
Selahattin Beyazıt gülerek “Eee, sonra?” diye soruyor.
“Beyefendi, bu Riva arazisini Galatasaray’a mal ederseniz, günün birinde kıymetini bilmeyen adamlar tarafından yok paraya elden çıkarılır. Kamulaştırma olur, ilgilenmezler. Benim size tavsiyem lütfen tapuyu adınıza çıkaralım. Sadece intifa hakkını Glatasaray Spor Kulübü’ne verelim. Böylece mülkü garantiye alır, değer artışlarından da yararlanabilirsiniz!”
Selahattin Beyazıt, “Kemal sen beni tanımıyor musun?” diyor, “ Ben böyle bir şey yapar mıyım? Hem de Galatasaray’ın başkanıyken!”
1976 yılı... Arazinin ölçüsü 1.175 dönüm... Ödenen para 2 milyon TL. O tarihte Galatasaray, Bursaspor’dan Bünyamin’le birlikte bir futbolcu daha alıyor. Onlar için kasadan çıkan para da 2 milyon TL.

Haberin Devamı

İki başkana saygı

Galatasaray futbol takımından yüzlerce sporcu gelip geçiyor. Adları arşivlerde, anılarda kalıyor.
Riva arazisinin tapusu ise Galatasaray’ın kasasında...
Başlangıçta hiç kimse Riva’nın değerini anlayamıyor, algılayamıyor, kavrayamıyor.
O kadarki Başkan Selahattin Beyazıt’ın yönetim kurulunda II. Başkan olarak görev yapan Ali Uras, kârlı bir günde o araziyi önden çekişli bir arabayla dolaşıp “Burada hiç bir şey yapılamaz. Boşa yatırım!” demek gereğini duyuyor. Ali Uras’ın gözde arazisi ise Florya’da... Sonradan Galatasaray Başkanı olarak görev yaparken o da kulübün arazisini, GSGM ve Milli Emlak’ın arazileriyle birleştirerek bugünkü Florya Metin Oktay Tesisleri’nin temelini atıyor.
Her iki başkanı da saygı ile selamlayalım.
Geçen hafta Galatasaray Genel Kurulu olağanüstü toplandı. Başkan Dursun Özbek’in Emlak Konut’la yaptığı görüşmeler sonucu kulübe 500 milyon dolar kazandıracak projeler için yönetime onay ve yetki verildi.
Galatasaray’ın vicdanı olarak tanıdığım Hayri Kozak ağabeyim de orada bir konuşma yaptı: 20 yıl önce Faruk Süren yönetiminin birinci yılı sonunda kulübün borcu 10 milyon dolardı. Bugün bankalara borç toplamı 242 milyon dolardır. Riva ve Florya arazisini birlikte değerlendirecek program tek çıkış yoludur. Kimse farkında değil, yolun sonuna geldik. Buradan başka türlü çıkamayız” dedi.
Bu öyküyü niye anlattım?
Galatasaraylı değilim. Tüm renklere ve kulüplere olduğu gibi Galatasaray’a da saygı duyuyorum. Kırk yıllık gözlemimin bende uyandırdığı kanaati de burada tekrarlamak isterim: Galatasaray, gerçekten Türkiye’nin batıya (modern dünyaya) açılan penceresidir. O pencereden giren ışık, bilim ve aklın öncülüğünde vicdanlara huzur, sorunlara çare üretir.
Gündelik çekişmeler, tartışmalar bir yana Galatasaray bir yana!
İyi ki varsınız Selahattin Abi, Hayri Abi... İyi ki vardın Ali Abi!

Haberin Devamı

Aziz Yıldırım ve Ali Koç

Haberin Devamı

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, hemen her divan toplantısında yaptığı gibi, cumartesi günü de esti, gürledi. Medyaya dönük hakaret dolu sözlerini muhataplarına havale ediyorum. Başkanlık süreciyle ilgili sözlerinin arkasında durduğunu söyledi. Yargıtay kararının aklanmayla sonuçlanması halinde başkanlığı bırakacak. Bu arada “Kızdırmayın sonra burada kalırım” diyor. İki gün sonra 1907 Derneği’nin başkanı Ali Koç, doğrudan açıkladı: “2018 kongresinde şartlar ne olursa olsun aday olacağım!”
Şartlar ne olursa olsun... Aziz Yıldırım bıraksa da bırakmasa da... Bekleyelim. Bakalım Yıldırım yine potansiyel adayları yıpratma stratejisi mi uygulayacak, yoksa destek mi verecek? Göreceğiz.

Caner ve Olcay

Beşiktaş - Antalyaspor maçının skoru bir yana, Caner’in aşil tendonundaki kopma hepimizin canını sıktı. Dinamik enerjisi ve becerisiyle her maçta emek terleri döken Caner Erkin’e geçmiş olsun. Bu olay nedeniyle Şenol Güneş’in taktik planlarında bir çok alternatif söz konusu... Bence Olcay Şahan da onlardan biri. Haydi Olcay, göster kendini! Caner’i aratma...

Affet bizi Safter Abi

Kırk yıldan beri Los Angeles’te yaşayan gazeteci büyüğümüz Safter Yılmaz, geçen hafta İstanbul’daydı. Yine beni arayıp “Atilacım, ben Arena’yı görmedim, orada hiç maç seyretmedim” dedi. Safter Abi, Turgay Şeren’in, Coşkun Özarı’nın Galatasaray Lisesi’nden arkadaşı... Futbol sevgisi yüzünden daha öğrenciyken spor gazeteciliğine başlamış. Akreditasyonunu yaptırdık. Cumartesi günü Nezih Alkış ve Fatih Kuşçu ile birlikte Safter Abi’yi dinledik. Çok keyifli bir sohbette... Abimizi maça gönderdik sonra... Trabzonspor da Galatasaray’ı yendi iyi mi! Affet bizi Safter Abi...

Galatasarayın aklı ve vicdanı