Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her insanın hayatında “keşke hiç yaşamasaydım” diyeceği bir gün vardır. Fransa doğumlu Fildişi Sahili Milli Takımı’nın başarılı oyuncusu Souleymane (Sol) Bamba işte öyle bir gün yaşadı Trabzonspor - Fenerbahçe maçında. Elinden gelse, 17 Şubat tarihini hayat boyu takvimden silip atabilirdi. Ama hayat bu... Zaman zaman tatlı, bazen de acı sürprizler hep bizi bekler!
Dirk Kuyt, sağdan Trabzonspor kalesine yöneliyor... Açısı kapalı... Öylesine vuruyor. Onur Recep Kıvrak, köşeyi kapatmak üzere hamlesini yapıyor... O da ne? Sol Bamba bir saniye içinde topla kalecisinin arasına girip meşin yuvarlağı kendi ağlarına gönderiyor.
Sadece futbolda değil, tüm spor dallarında temel savunma teknikleri vardır. Onlardan unutulmaması gereken biri de kalecinin müdahale edeceği topa girmemek gerektiğidir. Aynı biçimde kalecilerin de savunmacı arkadaşlarının müdahalesi bitmeden rakip forvetlere karşı hamle yapmaması öğretilir. Sol Bamba bu temel kuralı unuttu... Ya da Onur Recep Kıvrak, “Bırak!” demek gereğini duymadı.
Sol’dan devam edelim... Cristian topa vururken. Bamba kalesine doğru koşuyor, yüzü kaleye dönük, yan gözle Brezilyalı rakibini kesiyor. Cristian’ın vuruşu bu defa da sağ omzuna çarpıp kaleye gidiyor.Savunma oyuncularının unutmaması gereken temel teknik... Kalene geri geri koşacaksın, rakibin ne yapıyor, top nerede göreceksin! Bamba bunu da yapmadı.
Elbette hata biz insanlar için. Bamba’nın hayatında bu kadar vahim hata iki kez üst üste geldi mi, ona kızamıyor, onun adına üzülüyorsunuz. Yine de onu günah keçisi ilan etmek yanlış...
Trabzonspor, maçı hiç oynamadan, oyuna ortak olmadan tümüyle kimliksiz, etkisiz, heyecansız ve isteksiz bir teslimiyet içindeydi. Ne bir oyun planları olduğunu gösterebildiler bize, ne de dayanışma ve yardımlaşma örneği sunabildiler... Bir büyük gösterinin figüranı oldular topluca.
Fenerbahçe, Aykut Kocaman’ın istediği gibi oynadı. Herkes sorumluluğunu hissederek, aklını kullanarak, becerilerini sergileyerek zor deplasmanın hakkını verdi. Hemen söyleyelim, Emre Belözoğlu, Cristian Baroni ve Dirk Kuyt, maçın üç şövalyesiydi... Fenerbahçe kırık dökük taşımaya çalıştığı ligi, Şampiyonlar Ligi’ne katılma heyecanına dönüştürmeyi en zor yolda başardı. Bravo!