Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sezon hazırlıklarına Pereira ile başlıyorlar. Ama ligi açarken takımın başında Dirk Advocaat var... Kadro Pereira’ya göre, Advocaat’ın felsefesi, tercihleri ve vizyonu “mevcut”la sınırlı... Mevcut kadro Advocaat’ın kadrosu değil. Başlarda yeterli görünüyor. Ne var ki haftalar ilerledikçe sorunlar çıkıyor ortaya...

Robin van Persie’nin sakatlık ve “isteksizlik” sorunu. Uzun tedavi süreci... Emenike’nin gollerini izleyen egoist ve kaprisli tavırları. Hollandalı Hoca’nın Souza’yı, Aatıf’ı, Stoch’u, Salih’i bir kenara iten, kadroyu daraltan tutumu. Sonradan koşullar zorladıkça birer birer o adamlara dönerek yaşadığı çelişki. Elbette Volkan başta olmak üzere kadroyu sarsan sakatlıklar da söz konusu.

Haberin Devamı

Fenerbahçe zirve yarışını asla geri adım atmadan sürdürmek istiyor. Ancak oynadığı oyunda giderek sırıtan eksikler var. Fenerbahçe ancak savunma yaparak kendi taraftarının önünde rakiplerini hırpalıyor, eziyor. Başakşehir maçı nefes aldırmayan bir presle böyle kazanılıyor. Ama bir hafta sonrasında Kayserispor deplasmanında küme düşme hattındaki Kayserispor’a 4-1 yeniliyorlar. Puan kaybının ötesinde dipten gelen bir darbe bu. Şiddetli ve yıkıcı.

Dirk Advocaat’ın plan(lar)ı tartışılıyor. Hoca’nın A planı var, B planı yok. A planında temel taktik topu Lens aracılığıyla rakip ceza alanına taşımak, orada ortalarla, yerden paslarla golcüleri (!) buluşturmak. Sergen Yalçın, Erkan Kaş’la Lens’i işlemez hale getiriyor ama, dedik ya, B planı yok. Topu alan Lens’i arıyor, üstündeki yükü atıyor.

Sonuç: Rakiplerinin (Galatasaray, Beşiktaş, Başakşehir) toplam bir düzine attığı haftada Fenerbahçe 4-1’lik yenilgiyle hayal kırıklığı yaratıyor.

Hayal kırıklığının temelinde kadro yetersizliği var. Advocaat bağıra bağıra söylüyor: Kadromuz yeterli değil. Yeni oyunculara ihtiyacımız var. Transferin bitmesine iki iş günü kala adam resmen transfer istiyor. Yılan hikayesine dönen Mehmet Ekici transferi (dün saat 16.00’ya kadar) bir türlü gerçekleşmiyor. Oysa Advocaat ısrarla hücuma dönük yaratıcı bir orta saha oyuncusu talep ediyor. Olmuyor.

Haberin Devamı

Bütün bu gerçeklikler peş peşe yaşanırken... Başkan Aziz Yıldırım, yeni br tartışma ve çatışma alanı açıyor. Rakip kulüpler, hakemler, federasyon, medya, yayıncı kuruluş... Kendine göre her birinin yanlışlarını dile getirerek kulübünün uğradığı haksızlıklara karşı isyan ediyor.. Sözleri zaman zaman birer tesbit, bazen tehdit, talep ve tavsiyeler halinde sıralanıyor. Başkan’ın Divan’dan salvo atışları kamuoyunda eskisi kadar etkili ve sarsıcı değil. Sadece yönetmelik gereği cezalara neden oluyor. Başkan bu tavrıyla futbol takımının üzerine bir yorgan atıyor. Gerçeği kapatmak istiyor.

Fenerbahçe futbol takımı üzerindeki yorganı düşürüyor.

Fenerbahçe ruhunu arıyor.

Hey, futbol ailesi

Öncelikle Türk Futbol Vakfı Başkanı Sevgili Engin Verel’e haber vereyim. Sonra da tüm futbol ailemize...

60’lı yıllarda “Şenol, Birol gool” efsanesinin yaşayan kahramanı Şenol Birol abimiz, Rize’de özel tedavi görmesi gereken eşi ve oğluyla birlikte sıkıntılı bir dönem yaşıyor. Beşiktaşlıların da Fenerbahçelilerin de ortak tarihlerinde yaşayan bu kahramanla ilgilenmelerini öneriyorum. Çünkü o hâlâ futbolla yatıp futbolla kalkıyor.

Haberin Devamı

Trump meş’aleyi mi söndürecek?

Suriyeli Yusra Mardini, geçen yaz 6 kişilik şişme bir bota bindi. Amacı özgür bir Avrupa ülkesine iltica edip “hayatını” kurtarmaktı. Ama teknede 25 kişi vardı. Kıyıya doğru yol alırken batma tehlikesi geçirdiler. Yusra ve ablası yükü hafifletmek için gönüllü olarak suya atladılar. Saatlerce yüzüp Lesbos’ta kurtarılarak karaya çıktılar. Sonradan Yusra, ideallerinden birini gerçekleştirip barajı aşarak Rio Olimpiyat Oyunları’na katıldı. Becerebildiği kadar yüzdü. Şu anda 19 yaşında. Büyük hayalleri var. Önce 2020’de Tokyo’da sonra da 2024’de yarışıp madalya almak istiyor.

Yusra belki de bu emeline ulaşamayacak. 2024 Olimpiyat Oyunları için üç aday kent var: Los Angeles, Paris ve Budapeşte. ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkeye girmesini yasakladığı yedi ülke vatandaşlarından biri de Yusra. Trump’ın kararı hukukçular tarafından reddediliyor. İçerde sorunlar çıkıyor. Somali asıllı İngiliz Olimpiyat Şampiyonu Mo Farah da sırf müslüman olduğu için ABD’de yaşayan ailesinin yanına dönüp dönemeyeceğini bilmiyor. Olimpizmin temel ilkesi, (ırk, dil, din, cinsiyet, bölge, kültür) ayrımcılığını tanımamak. Böyle bakınca Los Angeles 3. defa evsahibi olma şansını kaybedecek. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Donald Trump’ı uyarması bekleniyor.

Haydi Mesure!

Önce adından başlayalım... Hani terzi mezuroları vardır ya, ölçü alırken kullandıkları plastik şerit... Fransızcada mesurer, İngilizce’de measure... Oradan dilimize geçmiş. Mesure olmuş. Tutku Yılmaz’ın ön adı olmuş. Tam da yakışmış. Çünkü kızımız, hayatını ölçülerle kurgulamış. Osmanlıcadan bakacak olursak... Bir anlamı, rivayet yoluyla öğrenilmiş önemli haberler.

1 Ocak 2000 doğumlu (henüz 17 yaşındaki) kızımız, ENKA’da atletizm yapıyor. Seçtiği branş sırıkla yüksek atlama. Bu kızımız 3.89’la yola çıktı... Kısa zamanda kendini geliştirdi. 21 Ocak’ta (10 gün önce) 4 kez üst üste başarılı atlayışlar gerçekleştirdi. Çıta yüksekliğini yeniden ölçtüler: 4m.10cm. Kendi kategorisinde Türkiye rekoru... Ölçü tamam. Rivayete gelince. Anlatılır ki 5 metreyi geçen ilk kadın, Olimpiyat Şampiyonu Yelena Işınbayeva da 4.10’u 16 yaşında iken geçmiş. Önemli haber şu: Galiba geleceğin olimpiyat şampiyonu elimizde. Haydi Mesure!

Ruhunu arayan takım