Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anlaşıldı, bu lig daha çook su kaldıracak... Taraflar birbirlerine “pasta” ikram edecekler. Pastalar midelere oturacak. Stres, sinir bozukluğu, uykusuzluklar tavan yapacak. Peş peşe komplo öyküleri de okuyacak, dinleyeceksiniz...
Ama sakin olun... Futbolun gerçeği böyle!
Şampiyonluk mücadelesi denizdeki med-cezir gibidir. Birbirini izleyen git-gel’lerle sürüp gider.
Kimse bilemez, nasıl biter?

Oyuna dönersek... Beşiktaş çok istedi, çok mücadele etti. Pas kalitesini zirveye, topa sahip olma oranını yüzde 69’a çıkardığı bir maç sergiledi. Elbette hatalar, top kayıpları olacak. Bunlara akıl almaz savunma boşluklarını da eklemeliyiz.
Ama ortada daha büyük bir gerçek var.
Kasımpaşa da en az Beşiktaş kadar istedi.
Peki maçı neden onlar kazandı?
Onlar daha rahattı da, ondan!
Beşiktaş, bir gece önce Fenerbahçe’nin Osmanlıspor’la berabere kalması sonucu 3 puanlık bir avantaj yakalamıştı. Bu önceliği korumak zordu. Karşılarında Kasımpaşa vardı. Ligin ilk yarısında beraberliği güç halle kurtardıkları Başakşehir Fatih Terim Stadı’ndaki (3-3) maçı da unutmamak gerekiyordu.
İki takım arasındaki psikolojik denge, bence Beşiktaş’ın aleyhineydi... Kasımpaşa hangi sonucu alırsa alsın, sorun olmazdı. Ama onlar iyi bir takımdılar. Talihsiz maçlar kaybetmişlerdi, puan kayıplarıyla yüksek hedeflerin uzağında kalmışlardı. Yine de Rıza Çalımbay ve futbolcuları, Beşiktaş’a oranla telaşsız, sakin ve doğru bir oyun oynadılar. Kendi ceza alanlarında, yayın oralarda ya da kendi savunma bölgelerinde kazandıkları topu çok çabuk Beşiktaş yarı alanına taşıdılar.
Hücum histerisine kapılan Beşiktaş savunmacıları, müdahalede geç kaldı. Atiba, Oğuzhan dahil orta alanı boş bıraktılar. Kasımpaşa’nın fuleli ve çabuk adamları böyle fırsatlarla en az 5 kez gol pozisyonuna girdiler, ancak ikisini atabildiler. Del Valle ve Scarione’nin gollerinde savunma çok büyük hatalar yaptı. Beck, Necip, Marcelo... İsmail Köybaşı... Ve de Atiba-Oğuzhan. Yine de haksızlık etmeyelim... Oğuzhan koca maçı sırtında taşırcasına özveriyle, gayretle, emek ve istekle oynadı. Ancak bu çabaya Kerim Frei’ın, Olcay’ın , hatta golü atan Sosa’nın aynı değerde eşlik ettiğini söylemek mümkün değil. Bir de şu: Beşiktaş, nedense topu kalabalık ceza alanına sokup golü Gomez ve öteki hücumcularla arıyor. Bunu bir defa Sosa ile yapabildiler. Ya ceza alanı dışından şut? Hayır, onu yapmıyorlar.
Kasımpaşa, rahat oyununa sert ve hırçın davranışları da ekledi... Beşiktaşlı futbolcuların psikolojik olarak hırpalanması için tatlı-sert itip-kakmalar oldu. Zaman zaman aynı biçimde karşılık gördüler. Mete Kalkavan açısından maçı yönetmek zorlaştı. Beck, Necip ve İsmail’e sarı kart gösterebilirdi. Oğuzhan’a ise sarıyı göstermemeliydi. Şunu da söyleyelim: Bu maçın sonucunu hakeme yüklemek hiç de doğru olmaz!
Şenol Güneş’in Tolgay ve Cenk’ten sonra oyuna Mustafa Pektemek’i de dahil etmesi, tam anlamıyla bir “panik” tezahürü...
Dikkat!... Bu panik hali Beşiktaş’a pahalıya patlayabilir!