Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şenol Güneş, Türk futbolunun doruktaki kahramanlarından biridir. Şaka değil, Milli Takım’ın en büyük başarısında (2002 Dünya Kupası üçüncülüğü) onun imzası var. Bazıları, o turnuvada final hakkını boşu boşuna kaybettiğimizi, hatta arada Kupa’yı Şenol Güneş yüzünden alamadığımızı yıllardır söyleyedursun, tarih onu saygıyla yazacaktır.

Şenol Güneş, başarılı bir kaleciydi. Rahmetli İslam (Çupi) ağabeyim gibi çok insan “Kaleciden antrenör olmaz!” diyerek bir ezberi tekrarlarken, inadına antrenörlüğe başladı. Ama öncelikle öğretmen olduğunu da unutmadı. Bu nedenle bir çok antrenör sadece çalıştırırken, o öğretmeyi seçti. Onur Recep Kıvrak’tan Burak Yılmaz’a, Umut Bulut’tan Volkan Şen’e seçkin sporcuları adeta yenilediğini, onlara yeni bir kimlik ve kişilik kazandırdığını gördük hep. Trabzonpor’da iken Kaleci Silva’ya açık ve net konuştu: “Seninle devam etmek istemiyorum!” Onun yerine kaleyi Onur ve Tolga’ya teslim etti. Bursaspor’da da kaleci Sebastian Frey’i kenara çekip Harun Tekin’den yana tercih kullandı. Dahası, Bursaspor tarihine bir çentik atarak Harun Tekin, Serdar Aziz, Ozan Tufan, Volkan Şen, Enes Ünal ve Şener Özbayraklı ile tam 6 futbolcusunu Milli Takım’a gönderdi.

Haberin Devamı

Şapka çıkarmalıyız

Bursaspor, yerli ve yabancı oyuncu kadrosuyla bugün Süper Lig’in en iyi oynayan ekiplerinden biriyse, burada anlık bir saygı duruşunda bulunmamız ve Şenol Güneş’e şapka çıkarmamız gerekiyor. Şenol Hoca ile ilgili eleştiriler de olacaktır elbet. Bazı maçlarda oyunu dönüştürecek hamleleri yapmaması, müdahalede geç kalması gibi. Ama o eleştiriler, Şenol Güneş’in ışığını karartamaz. Hoca’nın kişisel tarihine baktığımızda 1996’da Trabzon’daki iç saha yenilgisiyle Fenerbahçe’ye kaptırdığı şampiyonluk elbette bir travmadır. Dahası 2010-11 sezonunda daha büyük bir travmayla sarsıldı. Trabzon’daki maçta Fenerbahçe’yi 3- 2 yendiler. Trabzonpor’un kazandığı penaltıyı Colman kullandı, Mert Günok kurtardı. İşte o kurtarılmış penaltı uğruna Saracoğlu’nda rövanşı 2-0 kazanan Fenerbahçe “ikili averajla” şampiyon oldu. Sezonu 82 puanla bitiren iki takım için “şeriatın kestiği parmak” maalesef acıttı. Ardından gelen ve hâlâ bitmeyen şu 3 Temmuz süreci de Şenol Güneş’in hayatına en önemli darbeyi vurdu.

Haberin Devamı

Stada ismi verilmeli

Önceki gece Saracoğlu Stadı’nda izlediğim o harika maçta hep bunları düşündüm. Şenol Hoca’nın maç sonrası verdiği demeçlerdeki kırgınlığı da ve öfkeyi de hüzünle dinledim. İtirazlarındaki “ofsayt” kararı doğruydu. Verilmediğini iddia ettiği penaltı da o kadar net değildi. O arada yeniden anladım ki Türkiye’nin 3 Temmuz kurbanlarından biri de Şenol Güneş’ti ve maalesef kimse bunun farkında değildi!

Sporda kazananları kutlamak ve kutsamak, alışılmış rutin davranışlardır. Bugün “kaybeden”i kutluyor ve alkışlıyorum. Çünkü Şenol Hoca, tavır ve davranışlarıyla ne kadar kırgın olursa olsun, öğretmeye ve oynatmaya devam ediyor. Ligde şampiyonluk kovalayan sprinter antrenörlerin aksine o büyük maratonu sabır ve ilkeyle, ödünsüz bir derviş sabrıyla koşmaya devam ediyor.

Popüler kahramanlara da lafım yok. Onları da saygıyla alkışlarım. Ne var ki Şenol Güneş’in de hakkını teslim etmeli... Bir stada da artık onun adı verilmeli!

Haberin Devamı

Şenes Erzik’e vefa

Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Levent’te çok özel ve güzel bir Şenes Erzik gecesi düzenledi. Statü gereği hizmetini sürdürme olanağı varken, yeniden aday olmayarak UEFA’daki kariyerini noktalayan Erzik’e vefanın en iyi örneğini verdi. Fikstür kaymasından dolayı Fenerbahçe - Bursaspor maçıyla çakışan geceye yine de büyük ilgi vardı. Eski bakanlar, federasyon başkanları, UEFA’da görev almış Türk spor adamları, eski kulüp başkanları ve yöneticiler...

O gecenin olağanüstü anılarla dolu duygusal ortamında Erzik’e bir kez daha hayran oldum. Kürsüde konuşurken, zamanında ona en çok muhalefet eden Fenerbahçe eski başkanı Ali Şen’i alkışlatması, eşine ender rastlanır bir çelebilik örneğiydi. Gecenin saygımı en çok hak eden insanı ise Erzik’in değerli eşi Dilek Erzik oldu. Büyük bir bankanın üst yönetiminde etkin bir yere sahipken, frene basıp emekli olurken, Erzik’in uluslararası macerasında yol arkadaşlığını tercih etmişti. Sakin ve huzurlu bir eş olarak alkışı o da hak ediyordu.

N’olur büyüyün be çocuklar!

Trabzon Erdoğdu Lisesi futbol takımı, Dünya Liselerarası Futbol Şampiyonası’nda zafer tacını giydi. Kadroya bakınca, hemen hepsinin Trabzonspor alt yapısında yer aldığını, ikisi dışında takımın Trabzonlu çocuklardan kurulu olduğunu öğrendim.

Yıllar önce de Trabzon’da aynı zaferle sarhoş olmuştuk. Ama o kadrodan sadece Ergin Keleş Süper Lig’e uzanabildi. Ötekiler dağıldılar, kayboldular. Büyümeden, ufaldılar...

Şimdi 12 yıl önce Ömer Eyüpoğlu’nun yakaladığı başarıyı tekrarlayan oğlu Cahit Eyüpoğlu’nu da alkışlayarak, şampiyon çocuklara sesleniyorum: “Ne olur, büyüyün çocuklar... Dağılmadan, kaybolmadan!”

Kulüp sponsor marka

Basketbolda Fenerbahçe Ülker’in Maccabi Electra’yı 3-0’la geçip THY Euroleague’de Final Four’a yükselmesi, bize eşsiz bir örnek sunuyor. Spor kulübü ve sponsor birlikte dev bir spor markası yarattılar : Fenerbahçe Ülker! Alkışlar bu akıllı beraberliğe!