Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2010’da Tayland’ın dokuzuncu zengini Vichai Srivaddhanaprabha tarafından satın alınmış Leicester City... Geçen yıl İngiltere Premier Ligi’ni 14. sırada bitirmiş. Bay Başkan Srivaddhanaprabha, sezon başında Claudio Ranieri’yi takımın başına getirirken “Fazla bir şey istemiyoruz. Noele kadar 24 puan toplasak yeter!” demiş...
Claudio Ranieri, “Hesaplamadım ama, 25 Aralık’ta galiba başkanın (daha doğrusu patronun) beklediği 24 puanın çok üstündeydik. 34 ya da 37 puan toplamıştık” diyor.
Claudio Ranieri’yi nereden hatırlarız? Sergen Yalçın’ın iki golüyle Beşiktaş’ın Londra’da Chelsea’yi 2-0 yendiği maçta rakip takımın teknik direktörüydü. 2003-2004 sezonunun sonunda Chelsea ligi yine ikincilikle bitirince Abramoviç göreve Mourinho’yu getirdi. Onun macerasını biliyoruz.
Ranieri’nin macerasına gelince... Arada geçen yıllarda çok parlak ve keyifli bir dönem geçirmemiş. Bu sezon başında 11 yıllık bir aradan sonra Leicester’e çağrıldığında görevi kabul etmiş...

Haberin Devamı

Fena yanıldılar!

Leicester City, 2015-16 sezonunun en büyük sürprizlerinden biri. Bugün 53 puanla Premiership’in zirvesinde yer alıyor. Sezon başında şampiyonluk hesapları yapanlar, Arsenal, Manchester United, Machester City, Liverpool gibi takımların şansını tartışıyordu. Fena halde yanıldılar... Leicester City, şu anda en yakın rakibi Tottenham Hotspurs’a 5 puan fark atmış durumda. Dahası geçen hafta deplasmanda Manchester City’yi 3-1 yenerek göz kamaştıran galibiyetlerine bir yenisini eklediler.
Leicester City’nin en başarılı oyuncuları 29 yaşındaki İngiliz Jamie Vardy ile Cezayirli 25 yaşındaki Riyad Mahrez... İkisi de forvet oynuyor. Vardy, 18 golle gol krallığı listesinin başında. Mahrez’in de 15 golü var. Asıl ilginç olanı, Vardy’nin geçen yıla kadar İngiliz amatör takımlarında - öylesine - sürdürdüğü futbol kariyeri. Ranieri ondaki cevheri çok iyi çözmüş... Hemen her hafta golleri peşpeşe sralayarak İngiltere Milli Takımı’nın aday oyuncularından biri olmuş. Soydaşımız 33 yaşındaki Gökhan İnler de Leicester’in kadrosunda. Maalesef başarılı bir grafiği yok. Kenarda bekliyor.
Merak edenler Leicester’le ilgili daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilirler. Şimdilik şunları da eklemeliyim:

Haberin Devamı

İki gün izinliler

Ranieri, sezon başında defansif İtalyan taktiği ile başarılı olamayacaklarından söz eden oyuncularına, “Hayır ben sizin karakterinize göre bir oyun planı uygulayacağım. Keyifle oynayacaksınız” diyor... Sonrasında futbolculara haftada iki gün izin veriyor. Maçtan sonra (çoğunlukla pazarları) ve Çarşamba günleri mutlak izinliler. Antrenmanda en az maç kadar efor sarfeden oyuncularının da beslenmelerine özen gösteriyor. Harcadıkları enerjiyi yerine koymaları için istediklerini iştahla yemelerini öneriyor.
Leicester’in durumu özellikle endüstriyel futbolun merak edilen sorularından biri: “Acaba bu beklenmedik başarı Premiership’in marka değerini düşürür mü?”
Hayır, kimsenin öyle bir kaygısı yok. Aksine futbolun, esasında hemen her takımın meydan okuyup istatistikleri ve standartları sarsarak başarı gösteren takımlara açık bir oyun olduğunu söylüyorlar.
Şimdi asıl soruya gelelim:
Bizim Süper Lig’imizden bir Leicester City çıkar mı?
Maalesef çok zor bir soru bu. Hemen her şeyin “Büyükler” tarafından belirlendiği, gelirlerin adil paylaşılmadığı, kararların “Büyükler”in durumuna göre alındığı bir ligde bunu denemek bile cesaret ister. Yine de takdirle hatırlayalım ki, İkinci Lig’den gelip 2009’a kadar şampiyonluk mücadelesi veren Sivasspor, üzerine düşeni yapmaya çalışmış, ama sonuca ulaşamamıştır.
Aynı Sivasspor bugün Süper Lig’de yaşam savaşı veriyor. Ne kadar dramatik, değil mi?

Haberin Devamı

“İlim Çin’de de olsa...”

İslam dünyasında çok tartışılan bir söz. İçeriği doğru ve bilimsel... Ancak hadis olup olmadığı tartışılıyor. Bu tartışmalar bizim konumuzun dışında. Evet, ilim Çin’de de olsa aramalıyız!
Bu söz, futbolda içerik değiştirdi: “Para, Çin’de bile olsa arayınız!”
Futbolumuzda “dede mirası” gibi hiç hesapta yokken ortaya çıkan son transfer bombalarından sonra hepimizi mutlu eden bir pazar açıldı. Yıllarca ucuz mallarla dünya pazarlarını işgal eden Çinliler, şimdi dünya futbolcularına pazar açtı. Önce Ersan Adem Gülüm... Sonra Burak Yılmaz... İkisine de hayırlı, uğurlu olsun! Hayal ötesi para kazanırlarken mutlu ve başarılı olmalarını dileriz!
Sevgili çocuklar yine bekleriz!

Selam sana Halil Akkaş!

Halil Akkaş, 2000’li yıllarda Türkiye’nin en başarılı atletlerinden biriydi. 3000, 5000 ve 3000 metre engelli yarışlarında Üniversiad’dan Avrupa Şampiyonalarına kadar madalyalar kazandı... Dünya Atletizm Şampiyonası’nda final koşan ilk atletimiz oldu.
Sonra bir “uyku” dönemi mi desek, başka bir nedenle ara verdiğini mi düşünsek, bilemiyoruz. Akkaş’tan ses çıkmadı.
Ama sevinçle öğrendim ki, bizim Halil 3000 metre engellide 8.18’lik Türkiye rekoruyla 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’na katılma hakkı kazanmış. Yaş 33... Akkaş, şu anda dünya sıralamasında 12. durumda. Halil, antrenörüyle birlikte Kenya’da gün doğmadan antrenmana başlayıp dağ - bayır koşuyormuş.
Haydi Halil, ayağına kuvvet. Selam olsun sana!