Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Süper Lig’i seviyorum. İçinde barındırdığı acayip tartışmalara, polemiklere, olaylara ve olgulara; iddialara, tehditlere, dayatmalara ve pandemiye rağmen ayakta kalmasını biliyor.

Dahası sırlarını haftalar boyu sürdürüyor. Çekişme, rekabet dediğimiz olguyu giderek genişleterek, daha çok takımlı katılımlarla zenginleştiriyor.
İspanya La Liga’ya bakın: Real Madrid’le Barcelona’nın sırayla, nöbetleşe (!) şampiyonlukları kendi aralarında paylaştıkları (!) “kapalı” bir lig bu... Almanya Bundesliga’ya bakın: Bayern Münih ve diğerleri... Son 11 yılda 9 şampiyonluk! Arada iki yıl, Borussia Dortmund sahneye çıkıp nöbeti (!) yeniden baş aktör Bayern Münih’e devrediyor. Fransa’da Ligue 1 resmen sermaye tahakkümüne yakalanmış durumda. Paris St Germain parayı basıyor, en pahalı yıldızları alıyor ve rekabetsiz şampiyonluk turları atıyor, tek başına! Son 8 yılda 7 şampiyonluğu var. Sadece Monaco 2016/17’de araya girip çıkmış. İtalya Serie A’da son 8 şampiyonluk Juventus’a gitmiş. Birçok nedenle “Dünyanın en iyi ligi” diye bildiğimiz İngiltere Premiership’te şampiyonluklar biraz daha değişken; Manchester United (1) Manchester City (5), Chelsea (2), Leicester City (1), Liverpool (1)... Büyük yarışın zaferi 5 takım arasında paylaşılmış. Biliyorsunuz, Liverpool da 30 yıl aradan sonra (Premier Lig’de ilk kez) şampiyonluğunu ilan etti. İşte o nedenle Premier Lig, dünyada en çok izlenen, en beğenilen ve en çok gelir sağlanan ulusal futbol organizasyonu.

Haberin Devamı

Süper Lig’imize dönersek, başarı öyküleriyle hayal kırıklıkları at başı gidiyor. Son on yılda Galatasaray ligin en dominant takımı (5 şampiyonluk)... Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın ikişer... Nihayet Başakşehir’in de 1 şampiyonluğu var. Üç Büyükler + Trabzonspor + Başakşehir + Sivasspor + Alanyaspor v.d... Şampiyonluğa heveslenen, bütçe ve kadro oluşturup en yüksek hedef için stratejik hesaplar yapan takım sayısı artıyor. Aradaki çekişme pandemiden ağır yara alsa da tüm heyecanıyla sürüyor. Bu yıl şampiyonun 33. haftada belirlenmesi bunun iyi bir örneği.

Haberin Devamı

Elbette büyük sorunları var ligimizin. Hepsinden önemlisi ve önce geleni, ekonomik sorunlar... Borç batağı, UEFA’nın FFP ilkelerine dayalı cezaları, yayıncı kuruluş beIN Sports’la ortaya çıkan ödeme tartışmaları ve indirim talepleri... Bu ligin başını ağrıtan en önemli sorunlar.

Hakemlerimizi, hakem kararlarını ve MHK uygulamalarını bir türlü beğenemiyoruz. FIFA kokartlı eski bir hakem hocası dostumuz, son 25 yılın en büyük hakem yanlışlarına bu yıl tanık olduğunu söylüyor. Peki son tartıda terazide bir hile, adaleti saptıran bir hata var mı? Sanmıyorum. Evet, çok hata yaptık... VAR’ı kullanmayı bir türlü beceremedik ama, hepsi de iyi niyetli ve dürüsttü. Çelişkili, hatalı kararları olmadı mı? Oldu. Hiçbiri kasıtlı ya da ön yargılı değildi.
Süper Lig’e saygı duymamız, seyrettiğimiz her maçta heyecanlanmamız için yığınla sebep var. Elbet, çok sorunlu bir gündemimiz de var. Bu gündemi daha sade, daha sağlıklı, daha verimli bir organizasyonla değiştirebiliriz.

Unutmayalım: Türkiye Futbol Federasyonu, futbolseverler, kulüpler, takımlar, yöneticiler, antrenörler, futbolcular, hakemler, yayıncılar, yorumcular, gazeteciler ve tümüyle medya!

Haberin Devamı

Hepimiz yol arkadaşıyız. Bu yolculuğun temiz ve güzel olmasını diliyoruz. Emeği geçen herkese, her kesime teşekkür ediyoruz

Kısacık notlar

BAŞAKŞEHİR: Aklın, paranın, dayanışmanın, sportmenliğin, inancın, çalışmanın ve sabrın ŞAMPİYONLUĞU.
TRABZONSPOR: Çok esastan doğrularla, özlemle, heyecanla, sevgiyle, ısrar ve inatla koşarken uğranılan YOL KAZASI.
HATAYSPOR/ERZURUMSPOR: Yıllarca özleyen ve özlenenin, Süper Lig’e katılması. HOŞ GELDİNİZ GARDAŞLAR.

Bu bir dayatma mı?

TRT’nin Teknik Analiz Programı’nda Hünkar Mutlu bazı kulüplerin küme düşmenin bu yıl uygulanmaması konusunda kulis yaptığını anlattı. FIFA kokartlı hakem hocamız Bünyamin Gezer de 21 takımlı ligin olumlu/olumsuz yanlarını tarafsız bir tartıya vurdu.
İyi ama Şeker Bayramı arifesinde bu konu tartışılıp karara bağlanmamış mıydı? TFF, küme düşme statüsünden geri adım atmayacağını bildirmemiş miydi?
Olsun... Beyler pandemi gerekçesiyle yeniden bir yoklama yapsınlar. Çok gerekli görürlerse, siyasetin kapısını da çalsınlar. Artık çoktan terk edilmiş oyun ve senaryoları tekrarlamanın alemi var mı?
Süper Lig’den düşmeyi iptal ettirmek büyük bir haksızlık ve adaletsizliktir. Sezon boyu çalışıp didinen ve düşmekten kurtulan takımlar boşuna mı çektiler bu çileyi?
Olmaz. Hele meseleyi Türkiye Kulüpler Birliği Vakfı’na getirip oradan TFF’ye dayatma hiç olmaz.
Ne dedik daha önce? Giden de gelen de bizimdir. Düşenler, pekala geri dönebiliyor, değil mi!

Erdener büyükelçi olmalı

Uluslararası Olimpiyat Komitesi geçen hafta video konferans yoluyla toplanıp yeni yöneticilerini seçti. IOC Birinci Başkanvekili, TMOK ve World Arrow Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener, sekiz yıllık hizmet süresini doldurarak genel kurul üyeliğine döndü.
Bir Türk spor insanının bugüne kadar ulaşabildiği en yüksek mertebedir bu. Erdener dopingle mücadele ve sağlıktan disipline, organizasyonlardan Olimpik Gençlik Festivallerinin geliştirilmesine kadar çok değerli ve kalıcı başarılara imza attı. En az 100 ülkeyi ziyaret etti. Devlet ve hükümet başkanlarıyla tanıştı. Gittiği her yerde Türk insanını başarıyla temsil etti. O aynı zamanda bir bilim insanı: Okülo Plastik Cerrahi uzmanı. Erdener’le en az 5 olimpiyatta beraber oldum, onunla gurur duydum.
Şimdi devlete bir dilekçem var: Onu TC Büyükelçisi olarak görmek istiyoruz. Bu ülkeyi en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyoruz.