Skorer Avrupa ile farklıyız

Avrupa ile farklıyız

19.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Avrupa ile farklıyız

Avrupa ile farklıyız

Doğan Koloğlu

AVRUPA maçları bize futbolda yenilenmeyi nasıl düşünmemiz gerektiğini gösterdi. Steaua Bükreş maçında Fenerbahçe defansını çok geride kapadı. Bu yüzden çabuk ve hareketli Rumenler arada rakip oyuncu varken bile kaleyi şut bombardımanına tuttular. Rüştü sadece 3 - 4 mutlak golü engellemedi, aynı zamanda yaşlı Rumen forvetinin "gol atma inancını" da budadı. Artık yıldız futbolcu "görevini yapan adamdan çok rakibin düşüncesini çökerten" kişidir.
Niçin hücum futbolu oynamak zordur ? Çünkü saldıran takım daha çok oyuncuyu daha geniş alana yayar, koşturur. Saldırmak üstünlük getirirken bu taktik "enerji tüketim hesabı" da ister. Nitekim, ilk yarı Fenerbahçe topu hücumda Boliç ve Saffet'e santra civarında teslim etti. Oysa ki lig maçlarında aynı toplar rakip onsekizin 5 - 10 metre civarında teslim edilirdi. Boliç ilk yarı alışmadığı bir pres ve çabuklukla santradan rakip kaleye o kadar çok zorunlu deparla top götürdü ki, buna yerli liglerde alışmamıştı. Bu yüzden ikinci yarı "perişan" oldu ve çöktü. Bu, ikinci yarıdaki bütün hareketlerinin yetersiz ve kontrolsüz olmasına yol açtı. İşte Avrupa Ligi ile yerli ligin farkı... Bariç ilk yarı "rakibin acele gol talebini" çok iyi bloke ederken ikinci yarıyı düşünmüyordu. Rüştü ilk fırtınayı savuşturdu. Bariç ikinci yarı yüklenmeyi hedefledi. Bunda haklı olduğu maç içinde belgelendi. Sabin Ilie üç dev hareket yaptı. Bir adam attırdı, bir penaltı üretti, bir şutu da direkten döndü. Ancak ilk yarı Sabin oynayıp ikinci yarı Boliç maça girseydi yorumumuz belki de ters olacaktı.
Dortmund da Galatasaray maçında "tempo ve pres" silahını çok iyi kullandı. İlk yarı inanılmaz bir tam saha pres yaptılar. Galatasaray top tutamadı. O kadar ki, üç forvet oynayan Galatasaray bize alıştırdığı 10 - 12 pas yapma rahatlığını kaybetti. Üç forvete rağmen ne top tutabildi ne de defansta sağlıklı pas hazırlığı vardı. Galatasaray'ın "galibiyet inancını ve buna bağlı tribün desteğini" adeta budadılar. Chapuisat'ı Fatih çok iyi marke edince, O başka adama kaçtı. Sonunda Bülent'e sıradan bir çalım attı. Benzer çalımı Hakan attığında hep topa uzak kaldı. İşte bu yüzden Avrupa'da artık "boylu santrfor" tarihe karıştı. Oynadığımız üç Avrupa takımı da "orta boylu santrfor" kullanıyor. Biz ağır ve boylu Hakan ile rakibin en iyi kapandığı göbekten doksan dakika dalmaya kalktık. Oysa ki Hakan ayağına gelen topların yarısını geriye oynayarak rakip defansın görevini üstlendi. Ayrıca liglerimize göre yıldız dediğimiz Rumenler sıradan oyuncu kaldı.
Bayern Münih - Beşiktaş maçında evsahibi golü çok çabuk buldu. Rahat oynadı. Hatta tempoyu çok düşürerek "antremman maçı" havasına girdi. 37 yaşındaki Matthaeus, Amokachi'den terayağından kıl çeker gibi top kaptı. Bülent gibi paniklemedi. İşte o nedenle Mattheaus bu yaşta hala büyük yıldızdır.