Skorer Benim bakanım, vekilim var, ya senin?

Benim bakanım, vekilim var, ya senin?

06.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Benim bakanım, vekilim var, ya senin

Gelin biraz gerçekci olun. Bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, genel müdürler ya da siyasi parti üst düzey yöneticileri devreye girmeseydi kaç kişi olağanüstü genel kurul için imza verirdi?Kulüpler ve delegeler kendi iradeleriyle hareket etme özgürlüğüne sahip olsaydı, kaç kişi sezon ortasında seçim isterdi?Bu imzaları toplayanlar bilmiyorlar mı çoğunluğun sesi olmadıklarını?Defalarca yazdık, tekrarlıyoruz.İmza için çalınan kapılarda "İyi tamam da federasyon başkan adayınız kim?" sorusuna "Siz önce imzalayın, ötesi kolay" yanıtı verenlerin Türk futbolunun iyiliği adına hareket ettiğine nasıl emin olabilirsiniz?Kişisel hesap peşinde koşmadıklarına kimi inandırabilirsiniz?Yakın geçmişte tanık olduk.Genel kurul delegesini iradesi dışında tercihlere zorlamak, eldeki silahın geri tepmesine yol açar."İktidarda iken seçim kaybedilmez" diyenleri üzer."Ya havuç ya kırbaç" tehdidinde bulunanlara hayal kırıklığı yaşatır.Keşke diyorum;Haluk Ulusoy gitsin de ne olursa olsun mantığı ile hareket edenler, keşke bugün soyundukları misyonun gereğini 2006 Haziran ayında yerine getirebilselerdi.O gün sesini çıkartamayanların "Haklıyız" diyebilmesi için altı ayda nelerin değiştiğini, daha büyük bir kaos ortamına yol açacak sezon ortası seçimin neden istendiğini açıklaması gerek. İşlerin çirkinleştiğini, tarafların ellerindeki her türlü silahı çekinmeden kullandığını ve futbolun içinden çıkılamaz bir batağa sürüklendiğini gördükçe...Bu tabloyu yaratanlara, çanak tutanlara, hırsları uğruna gözünü karartanlara, ilkelerinden bu kadar kolay vazgeçebilenlere lanet ediyorum. Bu kadar baskı, tehdit, şantaj ve siyasi dayatma ile genel kurul üyelerinin ancak yarıya yakınından imza alınabiliyorsa birilerinin oturup düşünmesi gerek. A&R Araştırma şirketinin 32 ilde yaptığı geniş çaplı anketin sportif değerlendirmesi Milliyet gazetesinin dünkü spor sayfasında yayınlanmıştı.Özellikle dört büyük kulübü yakından ilgilendiren anketin bir de taraftarların eğitim düzeyleriyle ilgili sonuçları vardı.Bu bölümde dikkat çeken orta ve lise tahsillilerde Galatasaray'ın, üniversite mezunlarında ise Fenerbahçe'nin önde olmasıydı.Sarı-lacivertli taraftarların yüzde 33.1'ini oluşturan üniversiteli grup, sarı-kırmızılı taraftarların yüzde 24.6'sı kadardı. Beşiktaş'da bu oran yüzde 15.2'ye, Trabzonspor da ise yüzde 3.1'e kadar iniyordu. Üç büyükler içinde en düşük oranda ilkokul mezunu taraftara sahip kulüp ise yüzde 10.5 ile yine Fenerbahçe olarak tespit ediliyordu.Sonuçlara kimse sevinip üzülmesin.Avrupa Birliği kapılarını aşındırdığımız dönemde şu oranlar hiç ama hiç övünülecek gibi değil! Okumuş çocuklar Futbol Federasyonu başkan adaylığı için Hamdi Akın adının gündeme geldiği tarihten bu yana 20 gün geçti. Bu süre içinde imza kampanyaları, karşılıklı suçlamalar, fair-play'in yüzünü kızartan açıklamalar gırla gitti.Ancak dikkatimi çeken "Temiz Futbolun" patronluğuna önerilen Akın'ın sessizliğini sürdürüyor olması.Atladıysam özür dilerim. Şu ana kadar Hamdi Akın'ın ağzından "Futbol Federasyonu başkanlığına adayım" ifadelerini duyan oldu mu?Ya da AKP'li dört belediye başkanı ve Bursaspor Başkanı Levent Kızıl'dan - ki, Kızıl mecbur kaldı- başka Hamdi Akın'ın federasyon başkanlığına destek verdiğini deklare eden var mı?Bir dönemler yöneticisi olduğu Fenerbahçe'den "Bizim adayımız da Akın'dır" açıklaması yapıldı mı?Bu sessizlik hayra alamet değil.Eğer Hamdi Akın, başkanlığın altın tepsi içinde sunulmasını bekliyorsa...Kusura bakmasın ama, bu ülke Şenes Erzik gibi uluslararası platformda Türkiye'nin yüz akı olmuş bir "futbol duayenine" bile maalesef bu olanağı tanıyamadı.Akın'ın, AKP hükümetinin desteği ile kendisini şimdiden futbolun patronu olarak görmesine diyeceğimiz birşey yok.Ama artık çıkıp "Ben göreve talibim. Projelerim şu. Hedefim bu" demesinin zamanı gelmedi mi?Sık kullanılan bir atasözümüz vardır:"Armut piş ağzıma düş."Acaba Hamdi Akın da armudun düşmesini mi bekliyor? Ne dersiniz? Armut pişti mi? "Küresel ısınma düşündüğümüzden daha kısa sürede dünyamızı etkileyecek. Kendimizi geçtik, Çocuklarımızın geleceği adına endişe duyuyorum. Baksanıza Ankara'nın 200 günlük suyu kalmış. Yarın İstanbul'da da aynı sorun yaşanacak..."Bu sözler Fenerbahçe ve Milli Takım kalecisi Rüştü Reçber'in 2006 yılının son günlerinde verdiği bir röportajdan alındı.Futbolun konuşulduğu sohbette Rüştü yarınlara dönük kaygılarını, çocuklarının, çocuklarımızın geleceğini etkileyecek sorunları dile getirirken "diğerlerinden" farkını da ortaya koymuştu.Duyarlıydı, duyarlı olunması gerektiğine işaret ediyordu.Futbolcunun dünyasını bilirsiniz.Transfer alacakları, maç başı paraları, bilmem ne marka kot pantalonları, son model cipleri, yeni kız arkadaşlarıdır sohbet konuları.Rüştü gibi aklı başında, olgun, ülke ve dünya sorunlarından haberdar istisnaları ayırın.Kendini geliştiren, okuyan, sosyalleşmeye çalışan, insan ilişkilerini sağlam tutanları da bir kenara koyun.Maalesef çoğunluk denecek bir bölümü biraz gençlikleri, biraz eğitim düzeyleri, biraz da yetiştikleri ortamdan kaynaklanan yetersizlikleri yüzünden kendi dünyaları dışındakilerle pek ilgilenmezler.İşte bu yüzden Rüştü Reçber aynı kulvarda mücadele ettiği gençlerin örnek alması, sözünü dinlemesi, deneyimlerinden yararlanması gereken bir liderdir.Rüştü sadece Milli Takım ve Fenerbahçe değil, Türk futbolunun yarınları için var olması gereken bir isimdir. cersen@milliyet.com.tr Boşuna Rüştü'ne ermemiş