Bugün hem Fenerbahçe, hem de hakem Fırat Aydınus açısından talihsiz bir karşılaşma oldu. Önce Caner' e gösterdiği kırmızı kart, sonrasında verdiği penaltı ile Aydınus, uzun bir süre konuşulacak gibi gözüküyor.
Maç sonunda başta Aykut Kocaman olmak üzere, tüm Fenerbahçe camiasının büyük tepkisini çeken hakem Aydınus' un verdiği bu iki kritik karara baktığımızda, hatalı olduğunu görüyoruz. Önce 20-30 metreden, tribünlerdeki o gürültüye rağmen Caner' in kendisine küfür ettiğini düşünerek maçın henüz üçte biri tamamlanmadan Caner' e gösterdiği kart, sonra ise ilk yarının uzatma dakikalarında verdiği penaltı. Her iki kararında da hakemin hatalı olduğunu düşünüyorum. Özellikle penaltı pozisyonunda, Hasan Ali' nin bir zamanlama hatası olsa da, temas olduğunda rakibin topun kontrolünü zaten 1 saniye öncesinde kaybetmiş olduğunu görüyoruz. Rakip oyuncunun ayağına doğrudan bir darbe gelmiş değil. Hasan Ali boşa hamle yapıyor, ancak rakip oyuncunun ivmelenmesi ile saliseler içinde küçük çaplı bir temas sağlanıyor. Top zaten oyuncudan çıkmış gitmiş. Kesinlikle penaltı olduğunu düşünmüyorum.
Maçın teknik analizine gelince, iki ayrı Fenerbahçe izledik. İlk yarıda 11 kişiyken bile adeta beraberliğe oynayan bir Fenerbahçe vardı. İkinci yarıda ise bırakın beraberliği, 3 puan alabileceğine dahi inanan 10 kişilik bir Fenerbahçe izledik. Fenerbahçe, haftalar ilerledikçe halen iyi futbol oynamıyor. Takım halinde hücum yapamıyor. Ancak son birkaç maçtır Fenerbahçe takım olarak savunma yapmayı, alan daraltmayı ve mücadele etmeyi başarıyor. Zaten puanları getiren de bu oluyor. Bu akşam da Eskişehirspor önünde, takım olarak hücumda varlık göstermese de, savunmada son derece istekli ve agresif bir Fenerbahçe izledik. Hele de 10 kişi kalmış bir takımın bu mücadeleyi sergilemesi takdire şayan. Elbette devre arasında Aykut Kocaman' ın isyanı ve yapılanların haksızca olduğuna dair genel kanı sonrası tüm futbolcularda bir motivasyon artışı oldu ve bu da maç performansına olumlu yansıdı.
Eskişehirspor iyi pas yapan, takım olarak hücumu seven klasik bir Ersun Yanal takımı. Ersun Hoca yönetiminde, takım savunmasını başarmakta zorluk çekseler de, hücum performansları çok iyi. Eskişehirspor' da en beğendiğim konu takımın doğru pas tercihleri yapması ve topu sabırla dolaştırması oldu. Geçtiğimiz haftalara göre iyi oynamadıklarını da vurgulamak lazım. Bunda her zamanki fiziki ve mental performanslarının üzerine çıkan Fenerbahçe' li futbolcuların büyük katkısı da oldu. Fenerbahçe Eskişehirspor' u maçın neredeyse 70 dakikasında oynatmadı. Buna rağmen Eskişehirspor' un kaçırdığı 3 net pozisyon ve direkten dönen bir topu var. Bunlardan bir tanesi gol olsa, bugün Fenerbahçe' nin mücadelesi boşa gitmiş olacaktı.
Türkiye' nin en zor deplasmanlarından birinde, aleyhine büyük hakem hataları olan bir maçta, adeta 12' ye karşı 10 kişi ile mücadele eden Fenerbahçe, 1 puanı kazandı. Bu 1 puandan daha önemlisi bence futbolcuların hırsı ve uzun süresonra takım halinde kenetlenmesi idi. Genelde son derece rahat mental tavırlarla maçlara çıkan Fenerbahçe' li futbolcuların bu şekilde ateşlenmiş ve kenetlenmiş olması son derece olumlu. Bu ateşlenmiş tavrı Marsilya karşısında da gösterirlerse, bu zor deplasmandan da 1 puan ile dönme başarısını gösterebilirler. Bu karşılaşmanın, Fenerbahçe' yi Marsilya deplasmanında olumlu etkileyeceği düşüncesindeyim.
Fenerbahçe gün geçtikçe takım oluyor. Bu tür haksızlıklar veya baskılar, takım olma olgusunu hızlandırıyor. Olaya bir de bu boyutu ile bakmak lazım. Çinlilerin dediği gibi her krizden, bir fırsat çıkarmak gerekiyor.
