Skorer Bıçakcı çok tehlikeli

Bıçakcı çok tehlikeli

03.03.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Bıçakcı çok tehlikeli

Makamında başbaşaydık ve bir buçuk saat sürecek sohbetin henüz başındaydık. Futbol Federasyonu Başkanının nazik davetini geri çeviremezdim tabi... Gitmiştim. Ama ne yalan söyleyeyim, bir sürü yuvarlak lafla geri döneceğimden neredeyse emindim. Aklımda bazı sorular vardı elbet. Ama sorabilecek miydim ? Çünkü bu bir davetti. Benim sorular ise, soru değil kavgaya azmettirmek sayılabilirdi!Pası ona attım:"Madem ki beni çağırdınız, sohbetin çerçevesini söyleyin ona göre konuşalım". Biraz övdü beni... İçimden "pansuman başladı" dedim. Sonra o umulmadık çümle:"İstediğinizi sorun cevap vereyim". Allah Allah... Hani nerede şöyle bir iki yönlendirme cümlesi ? Vatan Millet Sakaryadan girip, şu milli birlik gerektiren günlerde bizden desteğinizi eksik etmeyin muhabbetleri. İcabında aba altından sopa falan..."İstediğinizi sorun"!.. ***Sordum tabi... Ama dedim ya bu bir davetti. Ben, sayın Ali Kırca kadar iyi bir gazeteci olmadığım için sohbette konuştuklarımızdan cımbızlama yapmayacağım. Çünkü futbolumuza "betonarme evini tamamlamak için denizin dibini kazıyan trolcü gözüyle" bakmıyorum. Yapsam inanın bir haftalık manşet çıkarırım. O kadar açık sözlü bir zat yani.Acaba yurt dışında fazla mı kalmış da Türkiyede işlerin nasıl yürüdüğünü unutmuş. Yoksa fazla mı iyi niyetli. Aşırı açık sözlü mü? Ve tabi ki, "komplo teorisi": İyi adamı oynuyor olmasın sakın?Haksız mıyım?.. Şu yaşadıklarımıza bakın. Daha doğrusu Bıçakcıya fatura ettiklerimize... Bizim tespitlerimize göre, federasyon başkanı komploların adamı. Serhat Uluerene teşvik bantlarını "yayınla" diyor. Sonra "Çirkin program" diye lanetliyor. "Kirliliğin üzerine gideceğiz" diyor, en açık itirafları dört günde "örtbas" ediyor. Ersun Yanaldan kurtulmak istiyor, her yerde "arkasındayız" diyor. Korkulur yani!***Hepsini anlattı. Anladığım kadarıyla koşulların kurbanı olmalıydı. Biraz da konuştuklarının... Olaylar o hale gelmişti ki, biz kasıt aramak zorunda kalmıştık. Sorulana aklından geçtiği gibi cevap verebileceğini hesaba katmamıştık.Ben en azından futbolda -olmayan- huzuru bozmak için özel bir çaba harcamadığını fark ettim. Belli ki bir süre için kontrol elinden kaçmıştı. Toparlamaya çalışıyordu. Projeleri vardı. Ve galiba iyi niyetliydi. Yalnız çok tehlikeli!.. Yaptıkları ve yapacaklarıyla değil, açık sözlülüğü ile. Burası Türkiye... Orası da Futbol Federasyonu. Her demecin, Çankayadan gelen mesajlardan daha büyük yankı yaptığı bir kurum. Örnek mi ? Mesela "Ne olacak bu MHKnın durumu?" diyorum. "Kanun değişecek, başkanı biz tayin edeceğiz" diye yanıtlıyor. "Sabri Çelikle mi devam edeceksiniz" sorusuna, hiç düşünmeden "zannetmiyorum" cevabını veriyor. Aslında bu benim de fikrim. MHKnin başına getirilen her eski hakem, medyadaki eski hakem yorumcularının yan hakemi falan olduğu için saygı göremiyor. Hatta kıskanılıyor. Lakin işin ilginci, Başkan bunu "pat diye" söyleyebiliyor. Yapılabilecek spekülasyonları pek düşünmüyor. Neyse, ben sayın Bıçakcıyı tanıdım sevindim. Umarım sizlerin de yakından tanıyacağı kadar oturur o koltukta. "Ercan bey, bizi çok sert eleştiriyorsunuz. O yüzden sizinle tanışmak, hem de gündemdeki olayların doğrularını anlatmak istedim" dedi sayın Levent Bıçakcı... İnsan duyunca çıldırıyor!.. Hagi, "Birincilik rezerve" diyor; yoruma bakın:"Yahu şampiyonluk şansı olan bir takımın hocası nasıl olur da ikinciliğe razı olur"! O razı olmaz da, senin -duyduğunu kavramaktaki bu özrünle- yorum yapmana Allah nasıl razı olur?Hagi demeye getiriyor ki, "biz ağzımızla kuş tutsak şampiyon olamayız". Yani, "şampiyonu tayin etmişler". Yani, "bu Lige hakim olan hakem oyunları ve şikeler". Daha uzat uzatabildiğin kadar. Bazı laflar, tüm sistemi sorgular, hakaret içerir, hatta sistemi çökertecek kadar güçlü sloganlar vardır tarihte.Lucescunun "Çavuşevsku Romanyası" benzetmesinden daha ağır bir tespitti Hagininki. Aslında ayıp. Ama zekice. Üstüne gitsen, "kaytarmacası" da lafın içinde.Sen ve senin gibiler olduğu sürece kaytarmaya ne gerek var. Anladığını söyledin işte: "Birincilik rezerve, biz ikinci olmaya çalışalım". Helal olsun. Aslında işin eleştirmek. Haginin "ima"sını anlasan bayılırsın. Roman bile yazarsın. Lakin vermeyince Mabud, neylesin Hacı Mahmut. Birincilik rezerve UEFA, TV görüntüleriyle ceza verilmesine "resmiyet" kazandırıp bizim ligimizde ilk ceza verildiğinde "Şimdi yandık" demiştim. Daha doğrusu biz değil, yayıncı kuruluş... Hatta görüntü yönetmeni.Fikrimde ısrar ediyorum. Carewin ceza kuruluna sevk edilmesi üzerine gündeme böyle bir tartışma gelmediyse hiç heveslenmeyin. Eli kulağındadır. Çok yakındır; yayıncı kuruluşun yönetmeninden çaycısına kadar "hangi takımı tutuyorlar" diye sorgulanması. Bana sorarsanız ilk görüntü cezası skandala dönse de iyi uygulama. Sahada cinlik ve pislik yapmasınlar. Lakin taraftarlığın bu denli üst kimlik olduğu bir ülkede, böyle medeni bir denetleme, zaman gelecek "zırt" diyecek. Uymaz bize... Biz temizlik, adalet, centilmenlik falan istemiyoruz. Biz şampiyon olmak istiyoruz. "Neden kamera bizim futbolcuya zum yapıyor"?.. Bu soru sorulduğu gün, bu uygulama biter. Ki, Rıza Hoca sordu galiba! Sıra yazarlarda. Şimdi yandık! "Teşvik" bantları Telegolde ilk kez yayınladığı gece, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyelerinden sayın Ufuk Özerten yayına bağlanmış ve lafa "Bütün bu olaylar Ulusoy devrinde yaşanmıştır" diye başlayınca Serhat Ulueren tarafından hayli sertçe yayından alınmıştı.Ben de "Bıraksaydın sevgili Serhat" diye yazmıştım... "Bıraksaydın da bütün Türkiye Federasyonun teşvike yaklaşımını iyice anlasaydı". Sayın Özerten beni aradı. "Lafımı tamamlayamadım ki" dedi. Şayet fırsat bulabilse, futboldaki pisliklerin üzerine gitmek için kendi cep telefonunu bile yayında anons edeceğini anlattı. Demek ben de yanlış anlamışım sayın Özerteni... Ama yanlış anlaşılmakta, lafa yanlış yerden girerek kendi katkısını da kabul etti. Bana düşen, temizlik işinde her iyi niyetli insana bu sütunlarda yer açmak ve bir yanlış anlama varsa düzeltmektir. Ben beyana inanırım. Beyana İnanırım Hakem yorumcularımız TBMMden çıkıyorlar... Objektif, mikrofon ve soru:"Ne dersiniz, futbolumuz temizlenir mi"? Erman Toroğlu: "Devlet isterse". Ali Aydın: "şüpheliyim". Ahmet Çakar: "Top yuvarlaktır". Bu yorumlar "asla"nın "nazikçe"si... Hepsi aynı kanıdalar. Hiçbir tartışmalı pozisyonda olmadıkları kadar "hemfikir" durumdalar. İnsan huylanıyor yani. Hepsinin "uzmanlık" alanı hakemler. Ve ümitsizler... Acaba hakem camiasını yakından tanıdıkları için mi? eguven@milliyet.com.tr Toroğlu, Çakar, Aydın