Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ı yıllardır tanırım, içinden geçenleri diline yansıtacak kadar cesur bir fotoğraftır. Yaptıkları, başarıları ortada... Hem stadı yıkacaksın, bir yandan yenisini yapacaksın, artı hep yarışın içinde olacaksınız. Bu zorlu süreçte iki sezon ipi göğüsleyeceksiniz, kolay bir iş mi Allah aşkına? Başkan Orman’ın yaptıkları ve başarıları küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Stat ve transfer, başlı başına ekonomiyle paraleldir.
Lafı eğip-bükmeden, günümüze yani duayyen ağabeyimiz Şansal Büyüka’nın Başkan Fikret Orman ile yaptığı söyleşiye gelmek istiyorum. Başkan Orman, ‘kavga yok’ dese de, biliyoruz ki, yönetim içinde sıkıntılar var, olağanüstü kongre kararının temelinde de bu yatıyor zaten. Dememiz o ki, şurada olağan kongreye 9 ay kalmış, durup dururken niye bu kararı aldınız ki Sayın Başkan? Yeni bir seçim, zaman ve para kaybıdır, bunu bilir, bunu söyleriz. Yani Başkan Orman, kongreye her yönüyle değişime uğramış, yeni heyecan ve yeni fotoğraflarla katılacak. Böylesi fotoğrafları bulmak da şu ekonomik kriz ortamında çok zordur, zor! İşin özeti Başkan, yönetimde köklü bir değişikliğe giderken, diğer bir anlamda ‘güven’ tazelemeyi de hedefliyor, haklıdır.
Başkan, kapalı kapılar ardında konuşanlara bir kez daha meydan okurken, öfkeliydi, vucüt dilini ben böyle okudum! Bu işin bir yanı, diğer tarafı ise bir cümlesine çok takıldım! Ne diyor Başkan, “Benim motivasyonum düştüğü zaman Beşiktaş çöker”... Çökmez, çökmez merak etmeyin... Beşiktaş 115 yıllık ulu bir çınardır, geçmişte ne badireler atlattı, ama hep ayakta kaldı, en azından o güçlü dinamikleri buna izin vermez. Olağanüstü kongrede tüzükte de değişikliğe gidilecek, hangi maddeler yenilenecek, pek bilinmiyor şimdilik. Efendim, tüzük gereği bir başkan üç dönem o koltukta oturabilir, maddesi var. Yani gelecek her başkan adayı için bağlayıcı bir madde.
Peki, o koltukta oturan başkan başarılıysa niye üç dönem? Başarılı olduğu süre içinde kalsın, kulübü yönetsin, işin doğrusu da budur. Başkan Orman, üç dönemi bitirdikten sonra devam etmeyeceğini, (tüzük izin vermiyor) söyledi... Ne var ki, gönlünden de geçmiyor değil. Olağanüstü kongrede bu madde de bir değişikliğe gidilir mi, gidilmez mi, bekleyip göreceğiz.

Kemal Özdeş gerçeği
Gözümüz, gönlümüz hep büyüklerden yana, varsa yoksa onlar. Müthiş bir çizgi yakalayan yerli teknik adamlarımızı unutuyoruz! Örneğin Kasımpaşa’nın hocası Kemal Özdeş... Rıza Çalımbay’dan bayrağı teslim alan Özdeş, sessiz-sedasız ama çok güzel başarılara imza atıyor, geç kaldık hocam, kusura kalma, kutluyoruz.
Teknik adamlık kariyerine sıfırdan başladı, merdivenleri tek tek çıkarak, bugünlere geldi Özdeş hocamız. Kasımpaşa’nın oynadığı iyi futbol, topladığı puanlarla müthiş örtüşüyor... Böylesi bir devamlılık öyle, şansla-mansla yakalanamaz... Ortada bir sabır, bir emek ve her yönüyle takım futbolu oynayan bir Kasımpaşa var... Burnumuzun dibinde, ama onu göremiyoruz! Sadece futbolu mu, bir de ekonomisi var Kasımpaşa’nın... Birçok kulüp ekonomik krizle boğuşurken, Kasımpaşa Kulübü ve kasasıyla huzur içinde. Öyle borcu-morcu yok, parası var... Eyyy büyükler bir Kasımpaşa’ya bakın, bir de kendinize! Bir kulüp nasıl profesyonelce yönetilir, bir takım nasıl her sezon aynı grafiğini sürdürür, size de yakın, gidin bir soruşturun, onlar bunu nasıl beceriyorlar, öğrenin!

Hollandalı aşısı tutmuyor
Valla hiç kızmayın, oldum olası yerli hocalardan yanayım, oyumu da hep onlara kullandım. Şöyle bir hafızamı kurcaladım, ülkemize gelip, başarılı olamayan bir dizi hoca var...
Kafama takılan Hollanda pasaportlu ünlü teknik adamlar! Kimler geldi, kimler geçti, en ufak bir başarı yakalayamadan, ülkelerine dönüş yaptılar! Hangisini saysak, örneğin Hiddink... Kariyeri tartışılır mı asla? Ne verdi ülkemize, kocaman bir hayal kırıklığı! Önce Fenerbahçe, ardından Milli Takım’da görev yaptı, dolarları cebine koydu, ülkesinin yolunu tuttu!
Advocaat, kariyeri öyle pek parlak değil... Fenerbahçe’ye bir yıllığına geldi, başarılı olamadı, gönderildi! Ünlü eski futbolculardan Rijkaard, Galatasaray’da sezonu zor bitirdi, gitti! Riekerink de Aslan’da, diğer başarısız olan Hollandalı... Şimdilerde ise Fenerbahçe’nin Hollanda patentli hocası Philip Cocu, Şampiyonlar Ligi’ne giremediler, elendiler. Süper Lig’e ise kötü bir başlangıç yaptı. Bir galibiyet, iki yenilgisi var. Hadi yeni geldi, kredisi var, şimdiden kalkıp Cocu’yu eleştirmek pek de etik olmaz, önyargıya girer. Ne var ki, yukarıda saydığımız Hollandalı teknik adamların ülkemizde başarısı yok, ben söylemiyorum, rakamlar söylüyor! Demem o ki, ülkemizde başarıyı bizler hep yerli hocalarımızla yakaladık... Örnek o kadar çok ki, hatırlatmaya da gerek yok. Yönetimler niye hep yabancı hocaya rotayı çevirirler, anlamak da zorlanıyorum!
Bunun adı nedir biliyormusunuz, günü ya da sezonu kurtarmaktır, bunu bilir, bunu söylerim. Fatih Terim, Şenol Güneş, Mustafa Denizli, hatta Aykut Kocaman... Hazır Aykut hocadan söz açılmışken, başarısız mıydı Allah aşkına? Ne yapmış Fenerbahçe ile ligi ikinci tamamlamış, sarı-lacivertli takımı belki şampiyon yapamadı ama en azından Devler Lig’nin kapısını çalmış. Cocu bu şansı maalesef fırsata çeviremedi! Bırakın şu yabancı merakını kenara, biraz rotayı yerlilere çevirin, yerlilere!

Bravo Akbaba’ya
Emre Akbaba, bizim yerli yıldızımız... 4 milyon euro bonservis bedeliyle Galatasaray’a geldi, yılda 1 milyon 750 euro alacak... Farklı Alanyaspor galibiyetinde müthiş bir katkısı var, izledik, gördük. Eski takımına attığı iki gole bile sevinemedi, olabilir, duygusal bağları var Alanya ile, aferin ona. Ne var ki profesyonellikte öyle duygusallığa yer yoktur, formasını giydiğiniz takıma katkı vardır. Emre Akbaba, ne kadar yararlı olacağını gösterdi... Aldığı parayı da anasının ak sütü gibi hak ediyor. Yolun açık, şansın bol olsun Emre kardeş.