Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üç aydır her milli maç arefesinde veya sonrasında aynı konu gündeme geliyor.
Fatih Terim’in ücretine ne kadar zam yapılacak? Sözleşmesi ne zaman uzatılacak?
İnsanları Terim’in maaşıyla ilgili galeyana getiren ve Milli Takım’ı sırf bu yüzden sevimsiz kılanlara sormak gerek;
Aceleniz ne beyler?
Terim’in 2010 yılına kadar sözleşmesi yok mu? Var.
Alacağı para ve primler belli değil mi? Belli.
Anlaşmanın 2012 yılına kadar uzatılmasını gerektirecek acil bir durum var mı? Birileri Terim’in yakasına yapışıp, “Gel takımın başına geç” demiyorsa, hayır!

Aceleniz ne beyler
Ortada fol yok yumurta yok.
Dahası başarı yok.
Milli takım grupta dört maç oynamış, beş puanlık avansını daha yolun yarısı gelmeden tüketmiş.
Ya bu takım İspanya maçları sonrası havlu atarsa? Ya Play-Off’a kalamazsa?
Terim hangi motivasyonla çalışacak? Federasyon hangi inançla “Al bu takımı 2012’ye hazırla” diyecek?
Kim öle, kim kala!
Karşılıklı verilen sözlere saygı duyuyoruz.
Ancak şu ortamda Futbol Federasyonu Başkanı ve Terim’in alması gereken tavır çok net;
“Sözleşmemiz devam ediyor. Gün para konuşma günü değil. Zamanı gelince görürsünüz...”
Sorun, Milli Takım Teknik Direktörü’nün aldığı ücretin kulüplerdeki meslektaşlarından az olması ve Terim’in bundan hoşnutsuzluk duyması ise çaresi basit.
Taraflar masaya oturur, vicdanları rahatsız etmeyecek, günün koşullarına uygun bir düzenleme yapar.
Ama kazın ayağı farklı.
Federasyon, Hasan Doğan’ın yaptığı ve söylediği her şey doğruymuş gibi arkasında durmaya çalışıyor.
Koşulları, beklentileri ve kamuoyundan gelecek tepkileri dikkate almıyor. Dolayısıyla acele ediyor.
Terim ise canını sıkan her olaya abartılı tepkiler verirken, şimdi garip bir şekilde susuyor.
Hoca hepimiz gibi bu tartışmalardan rahatsızlık duyuyorsa çıkar açıklar;
“Daha bir buçuk yılımız ve yapacağımız işler var. Devam edip etmeyeceğimizi sözleşmem bitince konuşuruz” der.
Veya gerçekten İngiltere’den, İtalya’dan ya da Galatasaray’dan cazip teklifler varsa tercihini yapar, olur biter.
Bu gerilim herkese zarar veriyor. Özellikle Federasyona ve Milli Takım Teknik Direktörü’ne...
Türk futbolunun onlarca sorunu çözüm beklerken öncelik Terim’in sözleşmesi ya da alacağı ücret olmamalı.
Hele şu ortamda hiç olmamalı!

Terim kapıyı tekmelemiş
Ümit milli takımın Belarus ile oynadığı rövanş maçını Estonya’daki otelinde izleyen Fatih Terim hırsından kapıları tekmelemiş.
Yenilen gollere, kaçan fırsatlara çok sinirlenmiş. Bağırmış çağırmış.
Hatta bu teknik heyetle işlerin yürümeyeceğini bile söylemiş yakınındakilere...
Yakında Terim’in isteği doğrultusunda Ümit Milli Takım’da bir revizyon söz konusu olabilirmiş.
Ertesi gün A Millilerimiz Estonya karşısına çıktı.
Forvetimiz özellikle ikinci yarıda inanılmaz pozisyonlarda topu ağlara gönderme becerisi gösteremedi.
Televizyonları başında milyonlarca insan masaları yumrukladı, kapıları tekmeledi.
Gerçi kaçan balık ümitlerin tükenişi kadar büyük değildi ama, memleketim insanının da sinirleri bozulmuştu.
Üstelik onların ne teknik heyeti değiştirme, ne de milli takımlara seçilecek futbolcuları belirleme hakkı vardı!

Sözünde durmayan başkan!
Aceleniz ne beyler
Olimpiyat şampiyonu Halil Mutlu’nun “camia üç senedir huzursuz” açıklamasına halterin “sözünde durmayan başkanı” çok içerlemiş.
Efendim, milli bir sporcu bir başkan adayı ile seçim gezilerinde ne işi varmış?
Antrenman yapması gerekirken “böyle ortamlarda” bulunmak uygun değilmiş.
Sporcular seçim çalışmalarının dışında olmalı imiş.
Ey halterin “sözünde durmayan başkanı...”
Siz değil miydiniz dört yıl önce dayatma, baskı ve tehdit ile seçim kazanırken milli takım sporcularını dönemin federasyon başkanına karşı kışkırtan. Sporcuları seçim malzemesi yapan?
Siz değil miydiniz “sporcular da yanımızda” diye seçim propagandası yapan?
Şimdi karşınızda halteri içine düştüğü bataktan çıkarmaya talip olmuş, adam gibi bir adam var.
Hiç hak etmediğiniz o koltuğu kaybetme korkusundan mıdır telaşınız, insanlara çamur atma çabanız?
Yoksa “Bakan bey bizi destekliyor” yalanınızın ortaya çıkmasından mıdır paniğiniz?
Pekin faciası sonrası “İstifa etmeyeceğim, çünkü seçimlerde aday olmayacağım” dedikten sonra yaptığınız U dönüşünü içinize sindirebildiğinize göre, insanların kimi ve neyi tercih edeceğinden de rahatsız olmamalısınız!
En ilginci, Halil Mutlu’nun “huzursuzluk” saptamasını kavrayamayacak kadar camiaya uzaksınız.
Herkesin bildiği ve başarılı olduğu işi yapması gerektiğini ne zaman anlayacaksınız halterin “sözünde durmayan başkanı?”
Merak ediyorum acaba ne zaman?..

Asena ile futbol
“Aragones’e müdahale edilmezse başarılı olacağına inanıyorum. Geçmişte olduğu gibi kraldan çok kralcılar çıkmazsa Aragones Fenerbahçe’yi başarıya götürür. Emre Belözoğlu kariyerine yurt dışında devam etmeliydi. Anadolu takımlarında keşfedilmemiş yetenekler olduğunu gördüm... Sayın Aziz Yıldırım’ın o sert görünüşünün altında melek gibi bir insan yatıyor. Güiza Fenerbahçe’ye çok şey katacak...” Bu sözler bir kulüp yöneticisine veya futbol yorumcusuna değil, oryantal Asena’ya ait. Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Asena’nın saptamalarına diyecek sözümüz yok. Takımının başarısı için reçeteyi yazmış, düşüncelerini dile getirmiş, hatta Türk futboluna kurtuluş yolu bile göstermiş. İlgilenenlerin dikkatine; “Asena ile futbol” fena reyting yapmaz hani!..