Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Nihat Özdemir ve Ali Koç, şike sürecinde Fenerbahçe’nin rotasını çizen iki önemli yöneticiydi. Aziz Yıldırım’ın cezaevi günlerinde camiayı ayakta tutup kulübün çıkarlarını savunmaya çalıştılar. Başarılı da oldular.
Yıldırım yarın yapılacak seçimli olağanüstü kongre öncesi Özdemir ve Koç’u yanında görmek istedi. Çok da ısrar etti. Lakin her ikisi de teklifi geri çevirdi. Belki içleri sızlayarak, belki gözleri dolarak.
Peki niçin Yıldırım’ın başkan vekilliğini kabul etmediler? Böylesi kritik bir seçimde neden Yıldırım’ın listesinde yer almayı uygun görmediler?
Kendilerine sorsanız, bildik bir gerekçe ortaya koyacaklar: “İşlerimiz çok yoğun, yeterince mesai harcayamayız.”
Siz buna inanıyor musunuz?.. Ben inanmıyorum.
Özdemir de, Koç da ülkenin en önemli işadamlarından.
Büyük yatırımları, devam eden devasa projeleri var. Çoğu devlet ile. Eee ne olmuş?
Aslında çok basit. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Temmuz depremindeki tavrının ne olduğunu herkes biliyor. Ne yaptı Başbakan? Kulüplerle şahısları ayırın dedi ve Aziz Yıldırım ile arasına net bir mesafe koydu. O soğukluğu bugüne kadar camianın hatırı sayılır isimleri ve ağır topları bile gideremedi.
Dikkat ederseniz, Yıldırım’ın son dönemlerdeki söylemlerinde hep 3 Temmuz vurgusu var. Hedefte ise Mehmet Ali Aydınlar... Başkan, seçimin aslında bir hesaplaşma olacağını, kaybetmesi durumunda Fenerbahçe’de 15 yıllık bir iktidarın ve icraatlerinin sorgulanmaya başlanacağını çok iyi biliyor. En önemlisi, bugün karşısına çıkan hareketin siyasetten bağımsız davranamayacağını düşünüyor.
İyi de siyaset kim? Muhalefet partileri mi? Elbette değil. Açıkçası Başbakan’ın kendisini o kulübün başında görmek istemediği yargısı Yıldırım’ı endişelendiriyor. Bunu en yakın dostları ve kader arkadaşları da biliyor, onlar da benzer kaygıları taşıyor!
Dolayısıyla her ne kadar Yıldırım’ı desteklediklerini ve oylarının renginin değişmeyeceğini söyleseler de, Nihat Özdemir ile Ali Koç’un en azından bu dönem, tıpkı Abdullah Kiğılı’nın yaptığı gibi ortalarda görünmek istememesi bize çok doğal geliyor!
Onların tercihlerine saygı duymak gerek. Bu tablo Yıldırım’ın gücünü etkiler mi? Az kaldı. 24 saat daha bekleyip, sonucu hep birlikte değerlendirelim.

Haberin Devamı

Boşuna CAS’mışız

Haberin Devamı

Milyonlarca insanın merak ettiği soruyu, sonunda Ali Koç yanıtladı. Fenerbahçe’nin CAS’a açtığı 45 milyon euroluk tazminat davasının “ülke çıkarları” için geri çekildiğini hepimiz biliyorduk. Biliyorduk da, “ülke çıkarlarının” ne anlama geldiğini düne kadar bu kadar net işitmemiştik.
Sayın Koç, kazanacaklarından son derece emin oldukları davadan vazgeçilmesi için o dönem çok yoğun bir baskı gördüklerini söyledi. Bu baskının kimlerden geldiğini öğrenemesek de, gerekçesi gün ışığına çıktı.
Türkiye’nin 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği talebi, dava geri alınmaz ise suya düşecekti. UEFA başkanı doğrudan böyle bir teklif yapmış mıdır bilemiyoruz ama, Fenerbahçe’nin bu “jestinin” karşılık görmediği apaçık ortada.
Fenerbahçe davayı çekti, UEFA ise 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı 13 ülkeye dağıttı! Şimdi elimizde ne kaldı? Eğer iddialar doğru, verilen sözler bu yönde ise, şampiyonanın yarı final ve final maçlarının Türkiye’ye verilmesi istemek bu ülkedeki her vatandaşın hakkı. Galiba bundan böyle asıl takip edilmesi gereken konu, o gün davayı çektiren gücün yarın taahhütlerini yerine getirip getirmediğini beklemek olacak.

Haberin Devamı

Son sandık açılmadan!..

Trabzonspor’da söylem bitti, eylem başladı. Sıra 2010-11 sezonu şampiyonluk kupasının resmen istenmesine geldi.
Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu söz verdiği gibi prosedürü tamamladı. UEFA ve CAS aşamaları da bittikten sonra TFF’nin kapısını çaldı ve “Hakkımız olan kupayı verin” dedi.
Bakın, eğri oturalım, doğru konuşalım. Şike davasının sportif boyutunu kim değerlendirdi? Mevcut Futbol Federasyonu? Ne yaptı TFF? Kişilerle şahısları ayırdı ve bazı Fenerbahçeli yöneticileri cezalandırdı. Kendi açısından disiplin soruşturmasını kapattı. Adı geçen sezonu tescil etti. UEFA ise bu disiplin yargılamasına karışmayacağını ifade etti.
Şimdi aynı federasyon Trabzonspor’un talebini yerine getirip, şampiyonluk kupasının sahibini değiştirebilir mi? Bu sorunun yanıtını Hacıosmanoğlu da, TFF yöneticileri de çok iyi biliyor!
Önümüzde devam eden bir Yargıtay süreci var. Önümüzde yerel seçimler var. Ardından ülkenin kaderini belirleyecek bir genel seçim yapılacak. Yani?.. Tüm bunlar yaşanmadan ve son sandık açılmadan, inanın hiç kimse son sözünü söyleyemez!