Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bağıranın hakkını aldığı, güçlünün sözünü geçirdiği, garibanın ezildiği bir futbol ülkesinde yaşıyoruz.
Kurallar, adamına göre uygulanıyor.
Cezalar, karşındaki kulübün büyüklüğüne göre biçiliyor.
Dolayısıyla adalet terazisi zaman zaman şaşıyor, şaşırtıyor!
Dün de böyle idi, bugün de... Yarın farklı mı olacak? Hiç sanmam.
İşte son dönemlerde tanık olduğumuz üç olay, üç karar.
Galatasaray ikinci başkanı Ali Dürüst, Gaziantepspor maçından sonra hakem Abdullah Yılmaz’ı ve MHK’yi hedef alan çok ağır açıklamalar yaptı.
Ne dedi Dürüst?

Alex, Dürüst ve Balıkesirsporlu garibim Onur

“Hakemlik adına utanç verici bir geceydi. Hakemlerin başkalarından talimat alarak sahaya çıktığını düşünüyorum.”
Utanç verici kısmı tartışılır da, Ali Dürüst resmen hakemin maçı Galatasaray’dan alıp Gaziantepspor’a verdiğini iddia etti.
Şimdi... O hakeme ne oldu? MHK Başkanı medyanın önünde Abdullah Yılmaz’a gerekli infazı yapıp cezalandırılacağını cümle aleme duyurdu. Genç hakem bir daha ne zaman süper ligde maç alır bilinmez. Siz deyin 5, ben diyeyim 10 hafta...
Peki, neredeyse hakemin maçı sattığını ileri süren Galatasaray ikinci başkanına ne gibi bir yaptırım uygulandı?
Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu bu açıklamadan iki gün sonra toplandı ve buyurdu: “Ali Dürüst’ün çeşitli basın ve yayın organlarında yer alan açıklamaları nedeniyle sevk yapılmış ise de, isnad edilen eylemin unsurları oluşmadığından ceza tayinine yer olmadığına”.
En hafifinden ayıp! Daha nasıl oluşacak suç unsuru söyler misiniz? Nasıl görmezden gelir, nasıl cezasız bırakabilirsiniz insanları zan altında bırakan böyle bir söylemi?...
Adalete bakın. Hakem başarısız yönetiminin karşılığı cezalandırıldı, Galatasaray ikinci başkanı ise daha ağır konuşmadığı için cezasız kaldı!
Bu arada nerede Şiddet yasası ve Yaptırımları? Dürüst’ün açıklamaları yasa kapsamında medya yoluyla yasak beyan ve demeçlere girmiyor mu? Giriyor ama kim uygulayacak, kimin gücü yetecek?
Gelelim Karabükspor maçında kırmızı kartla oyun dışı kalan Fenerbahçeli Alex’e... Hakem Aytekin Durmaz niçin attı Alex’i? Top oyunda iken rakibe yaptığı ciddi faul nedeniyle. Karar doğrudur, yanlıştır üzerinde durmuyorum.
Ne diyor talimatın “Kural dışı hareket başlıklı” 45. maddesi? “Futbol oyun kurallarına aykırı olarak rakibe sert ve ciddi faul yapan futbolculara iki ila dört maç ceza verilir.”
Yani Alex’in alacağı ceza alt sınırdan iki maç.
Disiplin Kurulu ne yaptı? Fenerbahçe kaptanının eylemini değiştirip “Centilmenliğe aykırı hareketi” nedeniyle 1 maç ceza verdi. Sorarım size var mı böyle bir yetkiniz?
En hafifinden ayıp! Hakem, Alex’in centilmenliğe aykırı davrandığını düşünse zaten ihtar, yani sarı kart verirdi. Oyundan atmazdı.
Hadi hakemin otoritesini ikinci kez çizdiniz de, bari cezayı tümden kaldırıp “Hakem yanlış yapmıştır. Cezaya gerek yoktur” dese idiniz. Belki o zaman daha inandırıcı olurdunuz. Ya iki maç, ya hiç!
Son örneğimiz Balıkesirsporlu Onur Acar. Disiplin Kurulu aynı gün Onur Acar ile ilgili dosyayı da karara bağladı. Onur’un Yeni Malatyaspor maçında rakip takım oyuncusuna yönelik “kural dışı hareketi nedeniyle” 2 maçla cezalandırılmasına hükmetti.
Bravo. Doğru tespit, doğru ceza.
Neden? Çünkü karşınızdaki garibim Balıkesirsporlu Onur. Diğeri Fenerbahçeli Alex.
Eylem aynı, hakemin takdiri aynı, fakat ceza farklı.
Şimdi gelin de bağıranın kazandığı, güçlünün sözünü geçirdiği, garibanın ezildiği bir futbol ülkesinde yaşamıyoruz deyin.
Sahi, siz de inanıyor musunuz Ali Dürüst’ün ceza almaması gerektiğine ve Alex’e biçilen cezanın haklılığına?
İki yanlış bir doğruyu götürdüğüne göre, belli ki inanıyorsunuz.
Öyleyse durmak yok, yola devam!

Haberin Devamı

Bu mudur kurumsallık?
Sayın Mehmet Ali Aydınlar da, Sayın Yusuf Namoğlu da kusura bakmasın.
Bunun adı kurumsallık filan değil.
Bir federasyon başkanı canlı yayında program konuğunu cep telefonundan arayıp iddialara yanıt vermemeli.
Bir MHK Başkanı televizyon televizyon dolaşıp kendini ve kurulunu savunmamalı.
Varsa yanlış anlaşılma veya düzeltilmesi gereken şeyler, ilgili birimlerinize talimat verir, gerekli açıklamayı yaptırırsınız.
Bu federasyonun iletişim departmanı yok mu? Var.
Danışmanları, hukukçuları yok mu? Var.
Nerede kaldı dilimize doladığımız kurumsallık?.. Lafta.
İngiltere’de, Almanya’da, İtalya’da kaç kişi Futbol Federasyonu ya da MHK Başkanı’nın adını düşünmeden söyleyebilir?
Ya da bizden başka hangi ülkenin federasyon başkanı, hangi MHK başkanı her gün gazetelerde, televizyonlarda boy gösterir?
Herşeyin yeri, zamanı ve zemini olmalı. İnsanlar bunaldı, sıkıldı. Artık laf değil, iş üretildiğini görmek istiyor.
Zaten ağzı olan herkes konuşuyor, bari sorumlu makamlardaki insanlar onlara ayak uydurmasın da, aradaki fark anlaşılsın!

Haberin Devamı

Atkılar Van’a...
Gazetecilikte haber, insanın köpeği ısırmasıdır. Ama gazetecilikte şu haber değildir: “Seyircinin Van’a yardım için sahaya attığı atkılar nedeniyle Beşiktaş’a 95 bin lira ceza kesildi”.
Azıcık özen.
Hadi bir gün önce, “Şaka gibi” başlığı ile verilen ve Beşiktaş’a atkı cezası verileceği “iddiasının” üzerine tüm internet siteleri atladı. Araştırmadan, sorgulamadan...
Lakin Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu konuyla ilgili açıklama yapmasına ve cezanın gerekçelerini tek tek açıklamasına karşın, hâlâ o cezanın sadece atkılar yüzünden verildiğinde ısrar etmenin anlamı ne?
İşte PFDK’nın kararı; “Basın toplantısına iki futbolcu katılmadığı için 10 bin lira. Taraftarın çirkin ve kötü tezahüratının 2. tekrarından dolayı 60 bin. Taraftarın neden olduğu saha olayları nedeniyle 20 bin. (Yeşil zemine atılan metal para, su şişesi, çakmak, tribünde yakılan meşale vs.) Ambulans ve itfaiye aracının stada geç gelmesi gerekçesiyle 5 bin. Cezaların birleştirimesiyle toplam 95 bin lira.”
Nerede atkılar? Herhalde Van’a giden yardım kamyonunda!