Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir hükmen yenilginin anatomisi


Gazetecilik bu... Haberi atlatırsın da, atlarsın da. İlki emek ürünüdür. Karşılığını sayfada görmek ödüldür.
İkincisinde, kaç yıldır bu işi yapıyorsan yap, çıkaracağın dersler vardır.
İkisi de keyiflidir. Çünkü her ikisi de, daha iyisini yapmaya zorlar seni.
Sonra hem atlar, hem atlatırsın. Yıllar boyu böyle devam gider.
Peki ya gözünün önündeki haberi atlamak? Mesleki deyimle, rutini atlamak?
Acı olan budur. Atladığın haberin doğru olmadığını görmek, ama insanların buna inandırıldığına tanıklık etmek zor gelir. Tıpkı günlerdir futbol gündemini meşgul eden Bursaspor kararı gibi.
* * *
Önce şunu söyleyelim;
Farklı yargılara sahip olduğumuz “karar vericilerle” bir konuda hemfikirdik. Beşiktaş maçı öncesi Bursa’da yaşanan ve futbolla en ufak ilgisi olmayan terör eylemi, en ağır şekilde cezalandırılmalıydı. İnsanın kanını donduran o dehşet görüntülerine asla duyarsız kalınmamalıydı. Taraftar olarak adlandırılan bu gözü dönmüşler üzerinden Bursaspor’a en ağır cezalardan biri kesilmeliydi.
Üç, beş, on maç... Varsa daha ağırı.
Sonrasında kare kare belirlenen bu çapulcuların adalete teslim edilmesi ve bir daha spor alanlarına sokulmaması tabii.
* * *
Gelelim göz göre göre atladığımız rutin habere...
Polis ile bir grup çapulcunun meydan savaşına tutuştuğu ve maçın oynanma vaktinin yaklaştığı saatlerde Futbol Federasyonu güvenlik sağlanamayacağı gerekçesiyle maçın iptal edildiğini açıkladı.
Bu noktada bir gazeteci olarak ne yaparsınız? Önce ilgili yasa, statü ve talimatlara bakar, “iptal” sözcüğünün karşılığını bulmaya çalışırsınız.
Eğer yoksa - ki iddia ediyorum biri dışında yok, onu da yazının sonunda göreceksiniz- yetkili ve bilgili kişilerle durum muhasebesi yapıp, doğru sonuca ulaşmaya çalışırsınız. En sağlam veriniz talimatlar, sonrasında yetkililerin görüşüdür.
İkisi çelişirse, yazılı metinler öngörülerin önüne geçer.
* * *
Olay akşamı kendisini telefonla arayan meslektaşlarımıza federasyonun en yetkili isimlerinden biri “Bursaspor 3-0 hükmen yenik ilan edilecek” der. Bir başka yönetici ise “Maçın sonucuyla ilgili karar perşembe günü yönetim kurulu toplantısında verilecek” açıklamasını yapar. Biz ise talimatlarda bu olay nedeniyle “hükmen yenilgiyi” gerektirecek bir hüküm olmadığına kanaat getirip “tarafsız sahada tekrar” tezini savunuruz.
Hem de “hükmen yenilgi” kararının o gece verildiğini ve yönetim kurulunun sadece “prosedürü yerine getirmek” için toplanacağını bile bile!
Altında imzamız bulunan haber, Bursaspor dışında pekçok kişiyi rahatsız eder. Bazı ağabeylerimiz ertesi gün ekranlardan “Güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgiye göre, tekrar söz konusu değil, Bursaspor hükmen yenik ilan edilecek” ifadeleriyle daralan yüreklere su serper!
Bizi niye ciddiye aldılarsa!..
* * *
Federasyon, perşembe günü İstanbul’da toplanır. Valilik, emniyet, temsilci ve hakem raporları değerlendirilir. Görgü tanıkları tek tek dinlenir. Olay görüntüleri en ince detayına dek izlenir. Gazetelerde yer alan fotoğraflar değerlendirilir. Toplantıya katılan üyeler görüşlerini anlatır, fikirler tartışılır.
Tüm bunlar sadece bir saat içinde gerçekleştirilir (!) Ve aralarında UEFA’nın da referans gösterildiği tam yedi yasa ve talimat maddesine dayanılarak, Bursaspor hükmen yenik ilan edilir.
Akıllara şu gelir; demek ki, olayların çıktığı gece yetkililer beş gün sonra verilecek kararla ilgili birbirinden karmaşık bunca talimat maddesi ve UEFA statüsünü “hatmedip” kesin yargıya varmıştı.
Bu arada, hükmen yenilgi kararının maçın oynatılacağı bir tarih bulunmamasıyla ilişkilendirilmesine ise hiç katılmıyorum!
* * *
Küçük bir hukuk hilesidir. Talimatlar hazırlanırken her olasılık en ince ayrıntısına dek irdelenir. Nihayetinde gözlerden ırak yere “tehlike anında camı kırmak” için “küçük bir balta” saklanır.
Sizi sıkmamak adına biri hariç, açıklanan gerekçelerin niçin hükmen yenilgiyle örtüşmediğini sıralamak istemiyorum (İlgilenenler ttf.org adresine girerek tek tek maddeleri inceleyebilir ve kararını verebilir).
Hariç tuttuğum o maddenin ise “tehlike anında camı kırmak” için mi kullanıldığını, takdirinize bırakıyorum.
Futbol Müsabaka Talimatı.
Madde 34. “Talimatta bulunmayan hükümler”
“Bu talimatta hükme bağlanmamış hususlar hakkında TFF karar vermeye yetkilidir.”
Diğer altı madde sizi “tatmin etmedi” ise, işbu cümle “hükmen yenilginin” gerekçesini anlatmaya yeter!
Öyle ya, yoksa neden gerekçeler arasında gösterilsin ki?..
Peki, niçin ısrarla hükmen yenilgi?
Gayet basit, “ibreti aleme” ders olsun diye!
Ben atladığım (!) haberden dersimi aldım!
Türk futbolunun ve onu yönetenlerin bu dersten “kazanımlarını” ise hep birlikte göreceğiz.
* * *
Not: Bir federasyon yöneticisinin “Açıkladığımız cezaların, daha önceki kararlar, cezalar ve tepkilerden bağımsız olarak değerlendirmenizi rica ediyoruz” sözleri üzerine, TFF’nin geçen yıl tatil edilen İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Diyarbakırspor maçının sonucunu niçin hükmen yenilgi olarak ilan edemediğine ve FIFA’nın, Türkiye- İsviçre maçında çıkan olaylarla ilgili verdiği hükmün değişmesi için TFF’nin hangi yolları zorlandığına şimdilik değinmiyoruz.



Bir hükmen yenilginin anatomisi

Avcı’ya ne yapacaksınız?
İstanbul Büyükşehir Belediyespor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Türkiye Kupası final maçından sonra havaalanında kendilerine sataşan bir grup Beşiktaş taraftarı ile aralarında geçen olayı şöyle yorumladı:
“Taciz vardı. Fakat orada maç penaltılara kalmadı. 3-0 kazandık”.
Temiz bir sopa şart oldu demek.Yaşanan kavga havaalanı polisi kayıtlarına geçti.
Yasa uygulayıcılar ve Futbol Federasyonu’na sorumuz şu: “Sporda şiddetin önlenmesi adına verilen “ibret olunası” karardan sonra, Avcı, kavgaya karışan futbolcular ve oradaki taraftar hakkında bir işlem yapacak mısınız?” Yoksa, görüntüsü ve temsilci raporu bulunmayan olayı “şiddet” kapsamında değerlendiremeyecek misiniz?
Yanıtını merakla bekliyoruz.