Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Görünen o ki, futboldaki 6+0+4 kuralıyla ilgili tartışma kolay kolay bitmeyecek.
Bitmesin tabii. İnsanlar konuşa konuşa doğruyu bulur, kavga ederek değil.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı da kapıyı açık bıraktı. “Sezon başında kulüplerle oturur konuşuruz. Kendilerini dinleriz” dedi.
Son Kulüpler Birliği Vakfı toplantısında çoğunluk değişiklikten yana görüş bildirdi. Fenerbahçe ise ilk günkü tavrını korudu, uygulamanın devamını istedi.
Fenerbahçe’nin niçin ısrarcı olduğuna bakmadan önce, şu soruyu tekrar sormakta yarar var: “6+0+4 kuralıyla ilgili karar kimlerin onayı ile alındı?
Yanıt belli, arşivler açık... Kulüpler Birliği’nin rızasıyla!
Peki, şimdi aynı kulüpler niçin kurala karşı çıkıyor? Net bir söylemleri yok. Daha acısı bazıları, “Bizim haberimiz yoktu” diyor.
Yasa çıkarılırken haberiniz yok. Yönetmelik değişirken haberiniz yok. Sizi yakından ilgilendiren hayati kararlar alınırken haberiniz yok. İyi de o vakit neden kulüp yöneticiliği yapıyorsunuz?.. Ne farkınız var sokaktaki vatandaştan? Gerçekten düşündürücü bir durum.
Gelelim Fenerbahçe’ye. Kimse kusura bakmasın, Fenerbahçe kulübü takdir edilecek bir duruş sergiliyor. Üstelik Avrupa yolu kapalıyken kadrosunda en çok ve en pahalı yabancı futbolcuları bulundurmasına karşın. Aptal mı adamlar on milyonlarca euroyu tribüne gömsün?
Değil. Tam tersine müthiş bir teknik zeka, operasyon yeteneği ve motivasyona sahipler kulüp olarak.
Sezon başındaki travmayı atlattıktan sonra, her yabancı oyuncu kendini hazır tutmak ve formayı kapabilmek için olağanüstü bir çaba gösteriyor. Kimse küsmüyor. Çekip gitmeyi düşünmüyor. Marka değerinin düşmesine izin vermiyor. Dolayısıyla başkanından teknik adamına, futbolcusundan taraftarına diğer ezeli rakipleri gibi yönetilemeyen krizlere kılıf aramıyor.
Süper ligdeki kontenjan sınırlaması, alt yapının güçlenmesi, öz kaynaklara önem verilmesi, kulüplerin transferdeki çılgın ve beceriksiz politikalarına düzen getirilmesi için alındı. O gün sesini çıkarmayan ya da ne olup bittiğini anlamayanlar, bugün hiç ağlamasın. Gülünç oluyorlar.
Başta da söyledik. Karar değişir, değişmez bilemeyiz. Ancak günü kurtarmak yerine Türk futbolunun dinamiklerini harekete geçirmek ise niyetimiz, insan hakları ihlali ve vicdan gibi kavramları yeşil sahalardan önce yaşamın tam göbeğinde yaşanan haksızlıklarda aramak, çok daha inandırıcı olacaktır!

Haberin Devamı

Rezalet, skandal, utanmazlık!

Haberin Devamı

Rezalet, skandal, aymazlık, utanmazlık... Adını ne koyarsanız koyun.
Kasımpaşa maçında Beşiktaşlı Fernandes’e saldıran, gözaltına alınan ve serbest bırakılan holigan, elini kolunu sallayarak yine bir spor müsabakasına girebiliyorsa, bu ülkede kimse hak-hukuk, yasa-yönetmelik diye konuşup insanlarla alay etmeye kalkmasın.
Belli ki spor alanlarında yasayla emredilmiş önlemler uygulanmıyor. Görüyoruz ki, savcılar Sporda Şiddet yasasının kendilerine verdiği görevi angarya sayıyor. Üzülerek tanıklık ediyoruz ki, şiddet eğilimli bu şahıslar, yetkililerin vurdumduymazlığından cesaret alıp bir saatli bomba gibi aramızda dolaşabiliyor.
O zaman niye çıkardınız bu yasayı?.. Niçin sayfalarca yönetmelik yayınladınız?.. O kadar özel güvenlikçi ve polisi neden yığdınız spor alanlarına?..
Psikopatın biri hepimizle dalga geçsin diye mi?.. Çok acı... Ama galiba öyle!
Bakın, o meşhur şiddet yasasının uygulanmasını düzenleyen yönetmelik ne diyor?
“Spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi, yasaklanma kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün, müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın polis merkezi amirliğine başvurur.”
Traji komik hikayenin başrol oyuncusu M.Ö. ne yapıyor?
Olaydan birkaç gün sonra Beşiktaş-Radnicki takımları arasındaki basketbol maçına gidiyor ve çektirdiği fotoğrafı sosyal medyada paylaşarak, devlete adeta meydan okuyor.
Uygulaması gerekenler yasadan bihaber olursa, suç işleyeni takip edecek mekanizmalarınız “adam sendeci” zihniyette ise, okur tabii.
Aynı yönetmelik, kırmızı kalemle şu cümlenin altını çiziyor: “Spor müsabakalarını seyirden yasaklanma cezası alanlar, hiçbir spor müsabakasını ve antrenmanları izlemek amacıyla spor alanlarına giremez. “Girer kardeşim girer! Sen o meczubu üç kuruşluk reyting için televizyona çıkarır, sırtını sıvazlar, sokaklara salarsan, daha nice M.Ö.’ler kahraman gibi aramıza girer ve yüzümüzü kızartmaya devam eder!

Haberin Devamı

Günün sözü: “Kim namus ve ahlâk şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu O’dur” Friedrich Nietzsche