Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yıllardır MHK’nin düzenlediği hakem seminerlerini takip etmeye çalışırız. Hem mesleki açıdan bilgilerimizi tazelemek, hem de dostlukları geliştirmek adına iyi bir fırsattır bizim için.
Lakin, devre arasında yapılan seminerlerin anlamı farklıdır. Hep de öyle olmuştur.
Hüzün ve sevincin bir arada yaşandığı bu toplantılarda çok hakemin canı acımış, bir o kadarının da yüzü gülmüştür.
Nedeni basit. Kış seminerleri kokart takma dönemine denk gelir. O yıl FİFA listesinden çıkan ya da çıkarılan hakemler, bayrağı genç arkadaşlarına devreder.
Gerekçesi ne olursa olsun kokartını bırakan buruk, listeye yeni dahil olan hep mutludur.
Görev değişimleri kimi zaman politik, bazen adaletsiz, yeri geldiğinde de acımasız örneklerle doludur. Bu sene de Belek’deki seminerde benzer bir atmosfer yaşayacağız.
UEFA’nın Yo-Yo testini koşamadıkları gerekçesiyle dönemin MHK’si tarafından kokartları alınan Fırat Aydınus ve Bülent Yıldırım olacak, o duygusal törenin aktörleri.
Eminim çok zor olacak deneyimli hakemler açısından. Ve yine eminim ki, onların yerine listeye alınan Tolga Özkalfa ile Ali Palabıyık, Aydınus ve Yıldırım’ın bıraktığı yerden devam etme şansı bulamayacaklar. Yani UEFA organizasyonlarına 1.ci değil, 3.cü kategoriden girecekler. Aslında bu da, trajik bir durum Türk hakemliği açısından!
MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’na basın toplantısında sordum; “İki ay önce göreve gelmiş olsaydınız, FİFA listesi değişir miydi?..”
Yutkundu, yanıt vermedi. Başbaşa kaldığımızda ise şimdilik aramızda kalacağına söz verdiğim çok önemli detaylar anlattı. Zamanı geldiğinde izin verirse, onları da paylaşacağım.
Uzun lafın kısası... Aydınus ve Yıldırım hakkında verilen kararın ne kadar doğru, objektif ve yerinde olduğunu zaman gösterecek.
Onlar, ne ilk ne son olacak. Tıpkı geçmişte kendileriyle aynı kaderi paylaşan Metin Tokat, Erol Ersoy, Orhan Erdemir ve diğerleri gibi...
İşte bu yüzden kış seminerleri, hep hazan ve hüzün yüklü gelir bana...

Haberin Devamı

“Altın” gibi bir Ordu!

Altınordu kulübü geçen hafta çok ilginç bir yemin töreni düzenledi. 18 yaşını dolduran genç takım oyuncuları hep birlikte “mesleğe geçiş” yemini etti.
Yanlış duymadınız, mesleğe geçiş yemini. İlk profesyonellikleri öncesi tıpkı acemi erlerin yemin törenindeki gibi bir masanın etrafında toplandı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Zeki, çevik, ahlaklı” söylemi doğrultusunda şeref sözü verdiler.
Bu tören “askeri vesayet” lafını dillerine dolayanlara garip ve gereksiz gelebilir. Hatta onları rahatsız bile etmiş olabilir. Olsun...
Biz işin ahlaki ve temel değerleriyle ilgili yönüne bakıyoruz.
Yıllardır sadece iyi futbolcu değil, erdemli ve yurdunu seven insan yetiştirmeyi ilke edinmiş Altınorduspor kulübünü alkışlıyor ve o törende gençlerin ettiği yeminin bir bölümünü anımsatmakta fayda görüyoruz, belki günümüz futbolcularına örnek olur diye...
“İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu” sloganımıza sıkı sıkıya sarılacağıma...
Sadece bir futbol kulübü olmanın ötesinde, Ülkesine ve insanlığa örnek bir Futbol Sosyal Girişimi olduğumuzu unutmadan.
Bana ve arkadaşlarıma çok emek vermekte olan,
Antrenör ve yönetici ve büyüklerimin sözlerini can kulağıyla dinleyeceğime...
Cumhuriyet ile yaşıt olan Altınordu Armasını,
Saha içinde ve dışında “Daha İyi”ye taşımak için çalışacağıma...
Profesyonel futbolun bir meslek olduğu bilinciyle mesleğime odaklanacağıma...
Coşkulu, çabuk, çalışkan ve güçlü olacağıma...
Adaletli, saygılı, yardımsever ve yurtsever olacağıma...
Yurdumu, milletimi ve bayrağımı her şeyin önünde tutacağıma...
Hiç bir şekilde ırkçılık ve ayırımcılık yapmayacağıma...
Kurucumuz Süleyman Ferit Eczacıbaşı ve arkadaşlarıyla, 27 yıl aralıksız Altınordu formasını giyen Sait Altınordu’nun aziz hatırası önünde, şerefim üzerine ant içerim.”

Haberin Devamı

Sakaryaspor’dan tarihi ders

Haberin Devamı

Sevgili Mustafa Anıklı’nın geçen hafta Milliyet Spor’un manşetini süsleyen haberi, futbolda şiddet ve küfürden şikayet eden kulüp başkanları için adeta bir yol haritasıydı.
Neydi o haber? Sakaryaspor Başkanı Selahattin Aydın tribünde küfür eden 10 taraftarı emniyet kameraları ile tespit ettirmiş ve kulübü zarara uğrattıkları gerekçesiyle icraya vermişti.
Aydın, TFF tarafından kulübe kesilen para cezasını yargı yoluyla küfürbaz taraftara ödettirerek, futbol tarihimizde hiç görülmemiş bir uygulamanın kahramanı olmuştu. Karar aslında tüm kulüplere örnek olmalı.
Ey anlı şanlı kulüp yöneticileri! Madem şiddet ve küfürü önlemek üzere çıkarılmış yasamız yeterli olmuyor ve keyfi uygulamalarla sağından solundan sündürülüyor, alın size dahiyane bir çözüm önerisi...
Küfürle mücadelede samimi misiniz? Statlarınızdan kötü ve çirkin tezahüratı gerçekten çıkarmak mı istiyorsunuz?
Sakaryaspor kulübü başkanı Aydın bir telefon mesafesi uzağınızda! Çok kıymetli hukukçu ve avukatlarınıza talimat verin, incelesinler o ibretlik kararı.
Bakın o zaman kapısına icra memuru dayanan o taraftar, eşinin dostunun yüzüne bakabiliyor, önüne gelene sövebiliyor mu?

Neuer kulağın çınladı mı?

Sözüm Hakan Arıkan’a değil. Transferi söz konusu ise parayı ister, verilirse imzayı atar. Arz talep meselesi. Lakin haberi okuyunca insanın içi cız ediyor. Sezon başında yüz milyon liranın üzerinde para harcayarak süper ligin transfer rekorunu kıran Trabzonspor’un, kaleci Hakan için beş aylığına gözden çıkardığı rakam inanılır gibi değil. Tam anlamıyla çılgınlık. Bordo-mavili kulüp Kayserispor’a 1.5 milyon kiralama, oyuncuya ise 1.4 milyon lira hak ediş bedeli ödeyecek. Sezon sonuna dek toplam 2.9 milyon lira! Sakatlık ya da ceza durumu olmazsa Hakan’ın lig, Avrupa ve kupada oynayacağı maç sayısı 25, taş çatlasa 30. Bölün maliyetini maç sayısına; doksan dakikası 100 bin TL. Duydun mu Neuer? Duydu isen kulakların çınladı mı?