Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seversiniz sevmezsiniz. Şu bir gerçek; Göksel Gümüşdağ’ın başkanlığını yaptığı Kulüpler Birliği Vakfı, kuruluşundan bu yana en verimli, en barışçıl, en üretken dönemini yaşadı.
Futbol zirveleri bu süreçte gerçekleştirildi. Önemli konuklarla Avrupa futbolu ve örnek modeller irdelendi. Video hakemliği projesinde etkin rol oynandı. Yayın ihalesinde vakfın katkıları oldu. Futbolla ilgili her konuda fikir beyan edildi, vakfın saygınlığı artırıldı. Huzur ve sükunet hakimdi.
Gümüşdağ’ın niçin bıraktığını net olarak bilmiyoruz. Belki yoruldu, belki geleceğe yönelik başka hedefleri var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı da konuşuldu, Türkiye Futbol Federasyonu başkan adaylığı da... Zaman ne gösterecek, bekliyoruz.
Gümüşdağ’ın 10 Ağustos’ta görevi Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’e devretmesinden sonra, geçmişte benzerini çokça yaşadığımız çatlak sesler yeniden duyulmaya başlandı. Sebep? Fenerbahçe’nin uzun zamandır başkan düzeyinde temsil edilmediği Vakıf’ta, Şekip Mosturoğlu’nun başkan vekilliğine seçilmesi.

Haberin Devamı

Üzüm yemek mi?..

Vakıf senedinde engel bir hüküm yok. Etik mi derseniz; bakış açınıza ve niyetinize bağlı.
Kulübünde de başkanvekili olan Mosturoğlu’nun hukukçu kimliği ve yılların kazandırdığı deneyimle, işleyişe katkı sağlayacağından kuşkumuz yok. Maksat üzüm yemek değilse, bağcı dövmenin kime ne yarar sağlayacağı kısa bir süre sonra belli olur.
Lakin, Beşiktaş ve Trabzonspor’un bu yapılanmaya tepki gösterip, Dursun Özbek’in katılmadığı toplantılarda Mosturoğlu’nun başkanlık yapacak olmasına karşı çıkmaları, Vakfı daha şimdiden bir kaosun içine soktu. İkisini diğer kulüp başkanları da takip ederse, seyredin gümbürtüyü.
Gelinen nokta, ezeli rekabetin vakıf çıkarlarının önüne geçmesidir. Dört büyüklerin üç yıl boyunca başkanı desteklemesi ve icraatlardan rahatsızlık duymamasının nedeni, Gümüşdağ’ın kişiliği ve siyasi konumuyla Vakıf mozaiğini koruyabilmiş olmasıdır. Bu dönemdeki bir başkaldırı ve huzursuzluğun, bir başka makam tarafından hoş karşılanmayacağına dair kaygılardır! Güçlünün, dizginleri hep elinde tutmasından keyif alan bir toplum olduk ya sonunda...
Şimdi atış serbest. 17 yıl boyunca pek çok tartışma, hatta kavgayı atlattıktan sonra kurumsal bir yapıya kavuşan Kulüpler Birliği Vakfı, yeni sancılara gebe. Yakında “Kurtar bizi Gümüşdağ” sesleri yükselirse, şaşırmayın!

Haberin Devamı

Canın “Sağ Olsun” Başkan!

Dursun Özbek, Galatasaray başkanlığındaki en stresli günlerini yaşıyor. Camianın beklentisi, hiç kuşkusuz şampiyonluk. İçeride de sıkıntı büyük. Hafta içindeki divan toplantısında yaşanan gerginlik, başkanın sinirlerini iyice yıpratmış görünüyor. Eleştirilerin dozu, sakinliği ile tanıdığımız Özbek’i sıra dışı söylemlere de yöneltiyor.
Birkaç gün önce katıldığı televizyon programında kullandığı ifadeler bunun kanıtı. Kayserispor galibiyetiyle morallenen Özbek’in “Ali Sami Yen’de 40-50 bin seyirci olursa, hiç kimse buradan sağ çıkamaz” gibi yadırganacak bir cümle kurdu.
Öküz altında buzağı aramayı sevmeyiz. Fakat, “buradan sağ çıkamazlar” diye aslında taraftarı teşvik etmek için yapılmış vurgu, farklı mecralara çekilebilir, futbol anarşisine karşı seferberlik ilan edilmişken, holiganların iştahını kabartabilir.
İmam-cemaat örneğini unutmayalım!

Haberin Devamı

Hakem mutsuz ve pişman!

Sezonun ilk haftasına yine hakemler damgasını vurdu. Üst düzey isimler bile hatalı düdükler çaldı, yanlış kartlar çıkardı.
Peki neden? Lafı gevelemeye gerek yok. Hakem mutsuz. Hakem endişeli, gelecek kaygısı taşıyor.
Biliyorsunuz üç yıl önce profesyonel hakemlik çıktı. Önce bir bölümü, sonra Süper Lig kadrosunun tamamı geçti profesyonelliğe. Bakmayın, adı profesyonellik. Hepsi gerçek mesleklerini bir kalemde sildi. Geride bıraktıkları tazminatlar ve sosyal güvenceler, cazip teklifler karşısında direnemedi.
Şenes Erzik’in kulakları çınlasın; o günlerde “Sistem bize göre değil, acele etmeyin” uyarısında bulunmuş, dinleyen çıkmamıştı!
Şimdilerde Merkez Hakem Kurulu bırakın ücretlerde iyileştirme yapmayı, daha önce 4’er yıllık olacağını açıkladığı sözleşmeleri 10’ar aya çekip, rakamları yarıya indirmeyi düşünüyor.
Cebine girecek paraya göre plan ve yatırım yapan hakem ise kara kara düşünüyor. “Ah keşke...” diyen çok. Çünkü, her şey belirsiz.
Bu psikoloji içindeki hakemden kusursuz performans bekleyenler ise yanılıyor.
Birkaç hafta önce “hakemlerin sezonu” diye uyarmıştık. Aynen öyle. Sadece Süper Lig’de değil, tümünde var aynı huzursuzluk.
Buna adalet ve ödül-ceza sistemindeki defoları da ekleyin... Aman dikkat! Yüz milyonlarca euro yatırım yapan kulüpler bu kez affetmez. Ne MHK kalır ne hakem!

Selçuk, Trabzon’a gelir mi?

Gelemez diye iddia etmiyoruz. Neler gördü, ne pişmanlıklara şahitlik etti bu gözler. Gerçek şu ki, taraftarın hafızası güçlüdür. Geçmişi, hele yakın geçmişi asla unutmaz.
Her futbolcunun geleceğe dair planları olabilir. Selçuk 2011-12 sezonunda tercihini Galatasaray’dan yana kullandı. Kimse kızamaz. Şimdilerde forma rekabetini kazanamayacağı ve ayrılacağı konuşuluyor. Bu da normal.
Ama, Burak Yılmaz’dan sonra adının Trabzonspor ile anılması, kolay gerçekleşebilecek bir transfer gibi görünmüyor.
Geçen hafta Trabzon’da idik. Sokaklar taraftarın nabzıdır. Burak Yılmaz’ı kucaklayan camia, Selçuk’a aynı sıcaklıkta değil. İki sezon önce kırmızı kartların havada uçuştuğu olaylı Galatasaray maçında, Trabzonspor 7 kişi kalmışken son dakikada penaltıyı kullanan ve takımına üç puan kazandıran Selçuk’u affetmiyor insanlar.
İyi de ne yapacaktı? Dışarı mı atacaktı?
Türkiye, tribünlerin transferi yönlendirdiği, kulüpleri baskı altında tuttuğu bir ülke. Futbolcu ise profesyonel. Giydiği formanın rengine değil, kazandığı paraya bakar. Nokta!