Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

MHK, Mahmut Özgener’i uyuttu mu


Malum, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ve yönetimi şu aralar bir hayli meşgul.
Yayın ihalesi, milli takım teknik direktörü, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığı derken, oradan oraya koşturuyorlar.
Uyanık MHK Başkanı Oğuz Sarvan ile arkadaşları için, bundan daha iyi fırsat olur mu?
Sezon ortasında bir kez daha talimat değiştirip, kaşla göz arasında yürürlüğe soktular.
Aslında alışıktık MHK’nin garipliklerine ama, bu kez kazın ayağı farklı.
Hakemliğe giriş, unvan ve klasmanlara yükselme talimatı ile MHK iç talimatında öyle bir kalem oynattı ki beyler!
Adına faşizm mi, diktatörlük mü, yoksa padişahlık mı dersiniz, bilemem?
Sayfalar dolusu talimat bir yana, araya sıkıştırılan üç madde bir yana.
İş karışık.
İlgilenmeyenlerin anlayabileceği cinsten değil.
Kapalı kapılar ardında yapılan değişikliğin özü şu;
“Bize talimat filan işlemez. MHK olarak istediğim hakemi klasman düşürür, amatör kümedeki adamımı alır en yukarı taşırım. Gözlemci notu vız gelir. Hakemin performansı değil, bize yakınlığı kriterdir. Dilediğim hakem ve gözlemciye görev veririm, istemediğime vermem. Aldığım kararı kimse sorgulayamaz. İtiraz edemez. Edenin kafasını koparırım. Ya bizim dediğimiz (!) gibi maç yönetirsiniz, ya da hakemliğe veda edersiniz.”
Adamlar sanki orta çağda yaşıyor.
Nerede kaldı hak, hukuk?
Demokrasi, insan hakları?
MHK’nin sahip olduğu haklar var ya!
Bu kadar korkaklık olmaz.
Sen elindeki talimata göre kara listeye aldığın hakeme (ki hâlâ gerekçesini açıklayacak cesaretleri yok) dokunama, sonra hiç bir hukuki dayanağı olmayan yetkilerle donanıp yöneticilik yap.
Berbat bir UEFA kopyacılığı!
Bu talimat, tarihinde hakem camiasına vurulmuş en büyük darbedir.
Bugüne kadar yaptıkları bunun yanında hiç kalır.
Sayın Futbol Federasyonu Başkanı.
Bilerek veya bilmeyerek şu anda siz de Sarvan MHK’sinin suç ortağısınız.
Eğer bilmiyorsanız, Hollanda seyahatiniz öncesi bu rezilliğe, haddini aşan keyfiyete el koyun.
Hukukçularınıza inceletin.
Tarafsızlık yemini etmiş hangi adalet temsilcisi bu diktatör anlayışa “evet” der, görün.
Asıl amaçları sizi kolay yoldan yok etmek olan hakemler.
Bana bir şey olmaz diyen yandaşlar.
Korkusundan söz söylemeyenler.
Bu defteri zaten kapattığını düşünenler.
Önünüzde çok değil, dört gün var.
İtiraz edin Tahkim Kurulu’na. Arayın elinizden alınmaya çalışılan haklarınızı.
21. yüzyılda yaratılmaya çalışılan bu ilkel zihniyet ile mücadele etmekten kaçmayın.
Haaa.
Kurumsal yapı içinde “kurullar arasındaki uyumdan (!)” çekiniyorsanız, yağlı ilmiği boynunuza geçiren celladın sandalyeyi tekmelemesine razısınız demektir!



Hangi Fener daha güzel?
Geçen yıl “Mehmet Ali Aydınlar gibi başkanın olsun, sırtın yere gelmez” demiştik.
Fenerbahçe Acıbadem bayan voleybol takımının yakaladığı başarının mimarı Sayın Aydınlar bugünlerde yüzü gülmeyen camiaya ilaç gibi geliyor adeta.
Sarı-lacivertli ekip, ligde ve Avrupa’da fırtına gibi esiyor.
Önüne geleni deviriyor, hedefe emin adımlarla ilerliyor.
Peki nedir işin sırrı?
İşte bu sorunun yanıtı, futbol takımında yaşanan hayal kırıklığının nedenlerini de, çözümlerini de ortaya koyabilir.
Diyeceksiniz ki voleybol kulüp bünyesinde faaliyet gösteren bir branştır. Onların başarısı yönetimin başarısıdır.
Teoride belki ama uygulamada pek öyle sayılmaz.
Mehmet Ali Aydınlar bayan takımına sadece sponsor olmadı.
Takımın her şeyi oldu.
Teknik heyet seçiminden, transfere, primlerden, takımın her türlü ihtiyacına kadar işin içinde yer aldı.
Sorunlarla bire bir ilgilendi.
Güçlü bir kadro, başarılı bir teknik ekip oluşturdu.
Ve istikrarı sağladı.
Tüm bunları yaparken bir kişi Aydınlar’ın sanını duydu mu?
Adını verdiği “Acıbadem”in dışında kendi reklamını yapan bir satır açıklamasını okudu mu?
Onu camia ile kavga ederken, hakemleri, rakipleri eleştirirken ve şampiyonluk sözü verirken duyan var mı?
Hayır.
Bayan voleybol takımındaki değişim, mercek altına alınması, Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimi tarafından incelenmesi, hatta diğer kulüplere örnek olması gereken bir yapılanmadır.
Sayın Aydınlar halen Futbol Federasyonu yönetim kurulu üyesidir.
Belki enerjisini ve mesaisini çok fazla dağıtmak istemeyebilir.
Haklıdır.
Olup biteni uzaktan seyretmekle yetinmesi insanlara olan saygısındandır.
Ancak şu bir gerçek; Aydınlar gibi spor adamlarına fazlasıyla ihtiyacı var bu ülkenin.
Hiç değilse işin içinde olanları küstürmeyelim, şimdilik o da yeter!


Yenikent değil,yeni stat
Ankaragücü taraftarı, Gençlerbirliği maçında bağırıyor;
“Yenikent’e gitmeyiz, gecekondu evimiz...”
Bir kulübü sil baştan yenilemeye kalkabilirsiniz.
Emektarlarını, masörünü, malzemecisini, mutfaktaki aşçısını kovabilirsiniz.
Tesislerini değiştirebilirsiniz.
Eski yönetimden kalan tüm izleri silebilirsiniz.
Önemli kaynaklar yaratıp, büyük hedefler koyabilirsiniz.
Ancak geçmişle bağını koparmaya, alışkanlıklarını ve ruhunu yok etmeye kalkarsanız, ne kadar hoş görünmeye çalışırsanız çalışın, karşınıza Türkiye’nin en önemli taraftarı çıkar.
Çünkü o taraftar, berbat zeminden, emektar stadın yorgunluğundan, başkente yakışmayan görüntülerden sorumlu değildir.
Göçebe hayatına isyanı bu yüzdendir.
Dolayısıyla laf üretenlerin değil, icraat yapanların yanındadır!



Carlos’un alışkanlıkları
Roberto Carlos, Brezilya’ya gittikten sonra ayağının tozu ile iki kırmızı kart gördü.
Önce Corinthians forması ile Palmerias maçının 8. dakikasında rakibe şiddetli hareketi nedeniyle ihraç edildi, takımını on kişi bıraktı.
Ardından Santos maçının 73. dakikası içinde hakemi aldatmaya yöneldiği için ikinci sarıdan oyun dışı kaldı.
İşte size insanların alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemeyeceğine dair örnek.
Eee sen Türkiye’de hakemin yüzüne su fırlatıp ceza almazsan;
Aynı eylemleri Süper Lig’de yapıp karşılıksız kaldığını görünsen, gittiğin yerde sudan çıkmış balığa dönersin!
Bak elin hakemi dinliyor mu Carlos’u Marlos’u?